Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Arınç'tan Açıklama
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, "Ergenekon" davası dolayısıyla Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'nde yaşanan olaylara ilişkin, "Maalesef yargı bugün baskına uğramıştır. Bu baskın sebebiyle görevini yapamaz hale gelmiş ve mahkeme ertelenmek zorunda kalmıştır. Bu konuyu çok üzücü buluyorum ve buna yol açan özellikle milletvekillerini şiddetle kınıyorum" dedi.
Arınç, Başbakanlık Yeni Bina'daki Bakanlar Kurulu toplantısının ardından gazetecilere açıklamalarda bulundu.
Toplantıya programlarından dolayı üç bakanın katılamadığını belirten Arınç, genel konular üzerinde görüşmelerin yapıldığını, iç ve dış konuların gündeme geldiğini söyledi.
Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'nde görülen "Ergenekon" davası duruşmasında çıkan olaylara da değinen Arınç, "Maalesef yargı bugün baskına uğramıştır. Bu baskın sebebiyle görevini yapamaz hale gelmiş ve mahkeme ertelenmek zorunda kalmıştır. Bu konuyu çok üzücü buluyorum ve buna yol açan özellikle milletvekillerini şiddetle kınıyorum" diye konuştu.
Olaylara ilişkin bilgi veren Arınç, gerek 1961 gerekse 1982 anayasalarında üç erkten birinin "yargının bağımsızlığı" olduğunu belirtti.
Anayasa'nın 9. maddesine göre yargı yetkisinin Türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanıldığına dikkati çeken Arınç, şöyle konuştu:
"Bu mahkemeleri kabul etmeseniz, reddetseniz, eleştirseniz bile Anayasa'nın maddesi böyledir ve geçmişten bu yana bütün mahkemeler milletimiz adına yargı yetkisini Anayasa'dan aldıkları bu yetkiye dayanarak kullanmaktadırlar. Anayasa'nın 138. maddesi de mahkemelerin bağımsızlığı başlığını taşımaktadır. Hakimler görevlerinde bağımsızdırlar. Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre karar verirler. Hiçbir organ, makam, merci veya kişi yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hakimlere emir veremez, talimat veremez. Bu madde devam edip gidiyor. Anayasa'nın 9. ve 138. maddelerini dikkate aldığımızda CHP'li milletvekillerinin günler öncesinden hazırlık yaparak taşkınlıklara ön ayak olması, bir kısım kuruluşlara, derneklere, birtakım maksatları belli olan bizce, bayraklarını taşıdıkları birtakım örgütlerin, Halkın Kurtuluş Partisi gibi, Türkiye Gençlik Birliği gibi, İşçi Partisi ile işbirliği yaparak mahkemeleri işlevsiz hale getirmek amaçlarına uygun hareket etmeleri dikkatimizden kaçmıyor."
-"Daha da vahimdir, daha da korkunçtur"-
Silivri'de yaşananların Türkiye için, yargı için, gelecek için çok önemli olduğunu belirten Arınç, "Mahkemelerin basılması, hakimlerin tehdit edilmesi ilk defa vuku bulmaktadır" dedi.
Anayasa'daki söz konusu maddelerin yanı sıra TCK'nın adli yargılamayı etkilemeye teşebbüs ve buna bağlı bazı maddeleri hakkında da bilgi veren Arınç, geçen zaman içinde bunlara aykırı hareket eden bazı milletvekilleri için fezlekeler tanzim edildiğini ve dokunulmazlıklarının kaldırılmalarının istendiğini hatırlattı.
"O fezlekelerdeki suçlamalara baktığımızda bugün Silivri'de, 13. Ağır Ceza Mahkemesince görülen Ergenekon davasında meydana gelen olaylar kat ve kat daha da vahimdir, daha da korkunçtur" diyen Arınç, pek çok milletvekilinin de Silivri'ye gittiğini belirtti.
Arınç, şöyle devam etti:
"Bunlardan özellikle Muharrem İnce'nin adeta bir elebaşı gibi hareket etmek suretiyle 'Bu mahkemeler faşisttir. Bu mahkemeler Tayyip Erdoğan'ın mahkemeleridir' sözlerini bir kenara yazmamız gerekiyor. Aynı zamanda hakimlere ve savcılara hitaben 'Bu yargıçlar, savcıların çocukları sokağa çıkamayacaklar. Bunu herkes böyle bilsin' ifadelerini kullandı. Mahkeme salonuna girdikten sonra kendi yerlerinden taşarak avukatların ve izleyicilerin önüne geçmek istedikleri, mahkemenin itirazlarına aldırış etmedikleri, Umut Oran ve Ali Özgündüz'ün sürekli bağırarak mahkeme heyetine tepki gösterdiği ve hakaret ettiği, 'Babanızın çiftliği değil, adalet size de lazım olacak' gibi sözler konuştukları... Bu arada Muharrem İnce'nin ön taraflarda, diğer milletvekillerinin de zaman zaman protesto amacıyla alkışlama yaptırdığı, bazı zamanlarda da bağırdıkları, ayaklarını yerlere ve ellerini oturdukları sandalyeye vurdukları, yine tam avukatlar savunmaya başlayacağı sırada İnce'nin yine kalabalığı alkışlamaya ve slogan atmaya devam ettiği, maşallah İstanbul Milletvekili Nur Serter'in de Muharrem İnce'den, 'Muharrem hadi hadi slogan' diyerek slogan atılmasını istediği, 'Biz buraya gireceğiz, gireriz arkadaşlar' diyerek önündeki barikatları yıktığı ve diğer...''
Bütün bu yaşananların mahkemede kayıtlar altına alındığını ve güvenliği sağlamakla görevlilerce zabıt haline getirildiğini dile getiren Arınç, ''Böylesine gözü kara bir şekilde, savunmalarını yapmak isteyen veyahutta savunmalarını yapmak durumunda olan tutuklu kişilerin veya tutuksuz şüphelilerin bu savunma haklarını engelleyici, mahkemenin yargı yetkisini elinden almaya çalışan bir tavır gösterdikleri, dışarıda da bu grupların 'Mustafa Kemal'in askerleriyiz, barikatları yıkmalıyız' diyerek jandarmayla karşı karşıya geldikleri görülmektedir'' diye konuştu.
-"Siyasi açıdan bunun mutlaka CHP'ye bir götürüsü olacaktır"-
Diğer milletvekillerinin isimlerinin de zabıtlarda yer aldığını, ileride bunların tek tek açıklanacağını dile getiren Arınç, ''Hatta eminim ki yaptıkları bu işten kendileri çok memnun oldukları için belki iftiharla bu engellemeyi nasıl gerçekleştirdiklerini ifade edeceklerdir'' dedi.
Mahkemenin yaşananlar karşısında, güvenlik görevlilerinin 'taşkınlık yapanları dışarıya çıkaralım' isteğine, olayların büyümemesi açısından karşı çıktığını dile getiren Arınç, fiilen ve fiziken yargılamanın yapılmaması mümkün olmadığı düşüncesiyle duruşmanın 11 Nisan'a ertelendiğini hatırlattı.
Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Böyle bir olay ilk defa yaşanıyor ve bunun devam edeceği de görülüyor. Çünkü CHP'nin başta genel başkanı olmak üzere bu yargılamaların bitmesini istemediği, bu yargılamaları bahane ederek iktidarı ve mahkemeleri yıpratmaya çalıştığı, 'mahkemelerin arkasında iktidar gücünün bulunduğunu' söyleyerek adeta bundan bir siyasi sonuç çıkarmaya çalıştığını hepimiz üzülerek görüyoruz. Yassıada mahkemeleri karşısında ağızlarını açmayanların bugün Silivri'de veya İstanbul Ağır Ceza Mahkemesinde bazı görülen davalarda çatışmayı göze aldıkları, mahkeme salonunu bastıkları üzüntüyle müşahede edilmektedir. Siyasi açıdan bunun mutlaka CHP'ye bir götürüsü olacaktır, getirisi olmayacaktır."
Basından, yaşananların detaylıca haberleştirilmesi ve bu olay karşısında basının tavrını ifade etmesini rica eden Arınç, "Çünkü yargı yetkisini kullanamazsa yargı görevini yapamazsa Türkiye'de bir sonuç almak ve Türkiye'nin demokratikleşmesi, Türkiye'nin aydınlanması da şüphesiz mümkün olmayacaktır" görüşünü belirtti.
Muhabir: Sarp Özer - Ertuğrul Subaşı
Yayıncı: İbrahim Uyar
Kaynak: AA
Toplantıya programlarından dolayı üç bakanın katılamadığını belirten Arınç, genel konular üzerinde görüşmelerin yapıldığını, iç ve dış konuların gündeme geldiğini söyledi.
Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'nde görülen "Ergenekon" davası duruşmasında çıkan olaylara da değinen Arınç, "Maalesef yargı bugün baskına uğramıştır. Bu baskın sebebiyle görevini yapamaz hale gelmiş ve mahkeme ertelenmek zorunda kalmıştır. Bu konuyu çok üzücü buluyorum ve buna yol açan özellikle milletvekillerini şiddetle kınıyorum" diye konuştu.
Olaylara ilişkin bilgi veren Arınç, gerek 1961 gerekse 1982 anayasalarında üç erkten birinin "yargının bağımsızlığı" olduğunu belirtti.
Anayasa'nın 9. maddesine göre yargı yetkisinin Türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanıldığına dikkati çeken Arınç, şöyle konuştu:
"Bu mahkemeleri kabul etmeseniz, reddetseniz, eleştirseniz bile Anayasa'nın maddesi böyledir ve geçmişten bu yana bütün mahkemeler milletimiz adına yargı yetkisini Anayasa'dan aldıkları bu yetkiye dayanarak kullanmaktadırlar. Anayasa'nın 138. maddesi de mahkemelerin bağımsızlığı başlığını taşımaktadır. Hakimler görevlerinde bağımsızdırlar. Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre karar verirler. Hiçbir organ, makam, merci veya kişi yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hakimlere emir veremez, talimat veremez. Bu madde devam edip gidiyor. Anayasa'nın 9. ve 138. maddelerini dikkate aldığımızda CHP'li milletvekillerinin günler öncesinden hazırlık yaparak taşkınlıklara ön ayak olması, bir kısım kuruluşlara, derneklere, birtakım maksatları belli olan bizce, bayraklarını taşıdıkları birtakım örgütlerin, Halkın Kurtuluş Partisi gibi, Türkiye Gençlik Birliği gibi, İşçi Partisi ile işbirliği yaparak mahkemeleri işlevsiz hale getirmek amaçlarına uygun hareket etmeleri dikkatimizden kaçmıyor."
-"Daha da vahimdir, daha da korkunçtur"-
Silivri'de yaşananların Türkiye için, yargı için, gelecek için çok önemli olduğunu belirten Arınç, "Mahkemelerin basılması, hakimlerin tehdit edilmesi ilk defa vuku bulmaktadır" dedi.
Anayasa'daki söz konusu maddelerin yanı sıra TCK'nın adli yargılamayı etkilemeye teşebbüs ve buna bağlı bazı maddeleri hakkında da bilgi veren Arınç, geçen zaman içinde bunlara aykırı hareket eden bazı milletvekilleri için fezlekeler tanzim edildiğini ve dokunulmazlıklarının kaldırılmalarının istendiğini hatırlattı.
"O fezlekelerdeki suçlamalara baktığımızda bugün Silivri'de, 13. Ağır Ceza Mahkemesince görülen Ergenekon davasında meydana gelen olaylar kat ve kat daha da vahimdir, daha da korkunçtur" diyen Arınç, pek çok milletvekilinin de Silivri'ye gittiğini belirtti.
Arınç, şöyle devam etti:
"Bunlardan özellikle Muharrem İnce'nin adeta bir elebaşı gibi hareket etmek suretiyle 'Bu mahkemeler faşisttir. Bu mahkemeler Tayyip Erdoğan'ın mahkemeleridir' sözlerini bir kenara yazmamız gerekiyor. Aynı zamanda hakimlere ve savcılara hitaben 'Bu yargıçlar, savcıların çocukları sokağa çıkamayacaklar. Bunu herkes böyle bilsin' ifadelerini kullandı. Mahkeme salonuna girdikten sonra kendi yerlerinden taşarak avukatların ve izleyicilerin önüne geçmek istedikleri, mahkemenin itirazlarına aldırış etmedikleri, Umut Oran ve Ali Özgündüz'ün sürekli bağırarak mahkeme heyetine tepki gösterdiği ve hakaret ettiği, 'Babanızın çiftliği değil, adalet size de lazım olacak' gibi sözler konuştukları... Bu arada Muharrem İnce'nin ön taraflarda, diğer milletvekillerinin de zaman zaman protesto amacıyla alkışlama yaptırdığı, bazı zamanlarda da bağırdıkları, ayaklarını yerlere ve ellerini oturdukları sandalyeye vurdukları, yine tam avukatlar savunmaya başlayacağı sırada İnce'nin yine kalabalığı alkışlamaya ve slogan atmaya devam ettiği, maşallah İstanbul Milletvekili Nur Serter'in de Muharrem İnce'den, 'Muharrem hadi hadi slogan' diyerek slogan atılmasını istediği, 'Biz buraya gireceğiz, gireriz arkadaşlar' diyerek önündeki barikatları yıktığı ve diğer...''
Bütün bu yaşananların mahkemede kayıtlar altına alındığını ve güvenliği sağlamakla görevlilerce zabıt haline getirildiğini dile getiren Arınç, ''Böylesine gözü kara bir şekilde, savunmalarını yapmak isteyen veyahutta savunmalarını yapmak durumunda olan tutuklu kişilerin veya tutuksuz şüphelilerin bu savunma haklarını engelleyici, mahkemenin yargı yetkisini elinden almaya çalışan bir tavır gösterdikleri, dışarıda da bu grupların 'Mustafa Kemal'in askerleriyiz, barikatları yıkmalıyız' diyerek jandarmayla karşı karşıya geldikleri görülmektedir'' diye konuştu.
-"Siyasi açıdan bunun mutlaka CHP'ye bir götürüsü olacaktır"-
Diğer milletvekillerinin isimlerinin de zabıtlarda yer aldığını, ileride bunların tek tek açıklanacağını dile getiren Arınç, ''Hatta eminim ki yaptıkları bu işten kendileri çok memnun oldukları için belki iftiharla bu engellemeyi nasıl gerçekleştirdiklerini ifade edeceklerdir'' dedi.
Mahkemenin yaşananlar karşısında, güvenlik görevlilerinin 'taşkınlık yapanları dışarıya çıkaralım' isteğine, olayların büyümemesi açısından karşı çıktığını dile getiren Arınç, fiilen ve fiziken yargılamanın yapılmaması mümkün olmadığı düşüncesiyle duruşmanın 11 Nisan'a ertelendiğini hatırlattı.
Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Böyle bir olay ilk defa yaşanıyor ve bunun devam edeceği de görülüyor. Çünkü CHP'nin başta genel başkanı olmak üzere bu yargılamaların bitmesini istemediği, bu yargılamaları bahane ederek iktidarı ve mahkemeleri yıpratmaya çalıştığı, 'mahkemelerin arkasında iktidar gücünün bulunduğunu' söyleyerek adeta bundan bir siyasi sonuç çıkarmaya çalıştığını hepimiz üzülerek görüyoruz. Yassıada mahkemeleri karşısında ağızlarını açmayanların bugün Silivri'de veya İstanbul Ağır Ceza Mahkemesinde bazı görülen davalarda çatışmayı göze aldıkları, mahkeme salonunu bastıkları üzüntüyle müşahede edilmektedir. Siyasi açıdan bunun mutlaka CHP'ye bir götürüsü olacaktır, getirisi olmayacaktır."
Basından, yaşananların detaylıca haberleştirilmesi ve bu olay karşısında basının tavrını ifade etmesini rica eden Arınç, "Çünkü yargı yetkisini kullanamazsa yargı görevini yapamazsa Türkiye'de bir sonuç almak ve Türkiye'nin demokratikleşmesi, Türkiye'nin aydınlanması da şüphesiz mümkün olmayacaktır" görüşünü belirtti.
Muhabir: Sarp Özer - Ertuğrul Subaşı
Yayıncı: İbrahim Uyar