14. Tarım ve Seracılık Festivali’nde 'Biyolojik Mücadele' Sempozyumu
Antalya'nın Kumluca Belediyesi tarafından düzenlenen "14. Tarım Seracılık Festivali" kapsamında "Tarımda Biyolojik Mücadele" konulu bir sempozyum düzenlendi.
Kumluca Belediyesi Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen toplantının açılış konuşmasını yapan Kumluca Belediye Başkanı Hüsamettin Çetinkaya, Kumluca ve ülke tarımına katkı sağlayacak bir konuyu masaya yatırmak için bir araya geldiklerini söyledi.
Kumluca’nın her zaman üretim alanındaki yeniliklere öncülük ettiğini kaydeden Çetinkaya, “Kumluca olarak nasıl daha önceden sıvı ile döllemeden, arılı döllemeye geçmişsek, şimdi de biyolojik mücadele ile ilgili üretime geçmeliyiz. Kumluca’da biyolojik mücadeleye kısa süre içinde geçilmezse ileride sıkıntı yaşayabiliriz. Kumluca üretimine farkındalık oluşturacak, katma değerine değer katacak ve belki de Türkiye seracılığında olduğu gibi önemli bir lokomotif olmasını sağlayacak bir konuyu masaya yatırıyoruz. Sıvı ile döllendirmeden nasıl arı ile döllenmeye geçilirken bir değişim yaşanmışsa, Kumluca üretiminde biyolojik mücadeleye geçerken siz üreticilerle bu değişimi yaşayacağız” diye konuştu.
İnsanlardaki alışkanlıkları değiştirmenin zor olduğunu işaret eden Çetinkaya, “Burada bulunan kişiler ehil kişilerdir. Önemli olan ilk etapta sayı değil bu işe başlamaktır. Bundan sonraki durağımız biyolojik yolla üretimin sağlanmasıdır. Kumluca’da yüzde 80 olarak ne zaman biyolojik üretime geçerse o zaman başarıya ulaşır ve lokomotif oluruz” diye konuştu.
Moderatörlüğünü Akdeniz Üniversitesi (AÜ) Meslek Yüksekokulu Müdürü Prof. Dr. Sahriye Sönmez’in yaptığı sempozyumda, AÜ Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İrfan Tunç, Koppert Genel Müdürü Ali Eroğlu, Antalya Dış Ticaret Genel Müdürü Ercan Boztepe konuşmacı olarak katıldı.
A.Ü Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İrfan Tunç, tarımda biyoloik mücadelenin en önemli sınav olduğunu belirtti.
Biyolojik mücadele tarımda sınıf atlayıp atlayamayacağımızın bir mihenk taşı olacağını ifade eden Prof. Dr. Tunç, “Biyolojik mücadeleyi ne kadar yaygınlaştırırsak gelişmiş tarım ülkesine o kadar yaklaşmış olacağız. Başarmaktan değil, yaygınlaştırmaktan söz ediyorum. Günümüzde biyolojik mücadele bir tercih konusu olmaktan çıkmıştır. Örtü altı tarımında ilaçlı mücadelede çeşitli sorunlarla karşı karşıyayız. Çevre ve sağlıkla ilgili kaygılar var” ifadelerini kullandı.
Biyolojik mücadelenin fazla büyütülmemesi gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Tunç, “Sera içi iklimine salınan böcekler için serayı uygun halde tutmak ve zarar görecek ortamlardan bu faydalı böcekler sakınılmalıdır. Biyolojik mücadelede, ilaçlarda olduğu gibi hemen sonuç alma beklenmemelidir. Burada böyle bir şey yok. Faydalı böceğin başarı sağlaması için zamana ihtiyaç vardır. Özen, dirayet ve sabır gerekiyor” dedi.
Konuşmasına biyolojik mücadelenin tanımını yaparak devam eden Prof. Dr. Tunç, “Canlıları, başka canlıları yok etmek için kullanmanın adı biyolojik mücadeledir. Biyolojik mücadele doğal bir yöntemdir. Dünya var olduğu süre içinde biyolojik mücadele vardır. Seralardaki canlılar için iklim nedeniyle, açık tarımdakinden çok daha fazla ilaçlama gereği duyuluyor. Çoğalma ortamı sera içinde çok daha kolay. Açık alanda yağmur ve sıcak nedeniyle bir ölüm olayı olabiliyor. Tüketicilerin ilaç kalıntılarına maruz kaldığı ürünler sera ürünleridir. Serada ilaçlama yapan insanların hayatları büyük bir risk altındadır. Biyolojik mücadele Türkiye’de örtü altından başlayacaktır. Biyolojik mücadele ile elde edilen ürün diğer ürünlere göre daha pahalı olabilir. Bir kamuoyu oluşturulmalıdır” şeklinde konuştu.
Koppert Genel Müdürü Ali Eroğlu ise, Türkiye’de biyolojik mücadelenin 2003 yılında başladığını hatırlattı. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, böcek kullanımına destek verdiğini belirten Eroğlu, “Artık ülke tarım politikaları için biyolojik mücadele çok önemli bir yere konmuştur. Sezon boyunca 30 veya 40 kez ilaçlama yapılır. Biyolojik mücadelede en faz 3 yada 4 kez böcek uygularsınız” dedi
Üreticinin biyolojik mücadelede tedirgin olduğunu dile getiren Eroğlu, “İster istemez kaçamak yapan üreticiler var. Türkiye’de üreticin bilgi seviyesini yükseltecek bir mekanizmadır biyolojik mücadele. Faydalı ve zararlının dönemini ve tiplerini bilmeniz gerekir. Eski bilgi seviyesinin üstüne yeni bilgilerin yüklenmesi gerekir. Önümüzdeki 5 ya da 10 yıl içinde Türkiye’deki seraların yüzde 70’inde biyolojik mücadele uygulanır hale gelecek. Ürünü satacağımız iç ve dış pazarın belirli trendleri olacak. Yeni ilaç çok fazla çıkmıyor. Mevcut ilaçla ekonomik olarak gider artıyor. Hem para harcanıyor, hem sonuç alınamıyor. Alternatif olarak biyolojik mücadele yöneliyor. Biyolojik mücadele şuanda hesaplama yaparsanız, kimyasal ilaçtan daha uygun” dedi.
Eroğlu, domates üretiminde en önemli sorunun tuta ve beyazsinek olduğunu kaydederek, Türkiye’de en fazla biyolojik mücadelenin yapıldığı yerin Kumluca’nın Mavikent ve Beykonak Beldeleri’nin olduğunu dile getirdi.
Antalya Dış Ticaret Müdürü, Ercan Boztepe de, zamanla tüketici açısından hallerin önemini kaybedeceğini ve süpermarketlerin sektörde belirleyici olacağını ifade etti.
Almanya ve Romanya’ya ihracatta ciddi dalgalanmalar olduğunu belirten Boztepe, “Artık bu ülkeleri ilaç kalıntısı konusunu ciddiye alıyor. Türkiye’den ilaçlı ürün sevk etme şansımız kalmadı. En az 4-5 kez analize tabi tutuluyoruz. Bunu tek ve tek çözümünü biyolojik mücadelede bulduk. Batı Avrupa’ya süper marketlere mal yapmak istiyorsak bunu tek yolu biyolojik mücadeledir” açıklamasını yaptı. Boztepe, biyolojik mücadeleye tüketicinin sahip çıkmasını belirterek, tepeden inme kurallar ile çözüme gidilemeyeceğini kaydetti.
Konuşmaların ardından Başkan Çetinkaya, konuşmacılara plaketlerini takdim etti. Daha sonra 14. Tarım ve Seracılık Festivali kapsamında yapılan Sebze Teşvik Yarışması’nda dereceye girenlere protokol tarafından ödülleri verildi.
Yarışmada, tekli domates kategorisinde Halit Türkan, beef domates kategorisinde Tuncer Panuş, salkım domates kategorisinde Salih Sarıağaçlı, kokteyl domates kategorisinde Yunus Demirtaş, siviri biber kategorisinde Yusuf Atıcı, çarli biber kategorisinde Özgür Gül, dolma biber kategorisinde, Regaib Değirmenci, şili biber kategorisinde İsmail Uzuner, üçburun biber kategorisinde Harun Aydın, patlıcan kategorisinde Güllü Alkan, hıyar kategorisinde Fatih Sağlam, kabak kategorisinde Zekai Şahin, kavun kategorisinde Mehmet Çulha birinciliği elde etti. Jüri özel ödülü ise Emre Kocabıyık’a verildi.
Kaynak: İHA
Kumluca’nın her zaman üretim alanındaki yeniliklere öncülük ettiğini kaydeden Çetinkaya, “Kumluca olarak nasıl daha önceden sıvı ile döllemeden, arılı döllemeye geçmişsek, şimdi de biyolojik mücadele ile ilgili üretime geçmeliyiz. Kumluca’da biyolojik mücadeleye kısa süre içinde geçilmezse ileride sıkıntı yaşayabiliriz. Kumluca üretimine farkındalık oluşturacak, katma değerine değer katacak ve belki de Türkiye seracılığında olduğu gibi önemli bir lokomotif olmasını sağlayacak bir konuyu masaya yatırıyoruz. Sıvı ile döllendirmeden nasıl arı ile döllenmeye geçilirken bir değişim yaşanmışsa, Kumluca üretiminde biyolojik mücadeleye geçerken siz üreticilerle bu değişimi yaşayacağız” diye konuştu.
İnsanlardaki alışkanlıkları değiştirmenin zor olduğunu işaret eden Çetinkaya, “Burada bulunan kişiler ehil kişilerdir. Önemli olan ilk etapta sayı değil bu işe başlamaktır. Bundan sonraki durağımız biyolojik yolla üretimin sağlanmasıdır. Kumluca’da yüzde 80 olarak ne zaman biyolojik üretime geçerse o zaman başarıya ulaşır ve lokomotif oluruz” diye konuştu.
Moderatörlüğünü Akdeniz Üniversitesi (AÜ) Meslek Yüksekokulu Müdürü Prof. Dr. Sahriye Sönmez’in yaptığı sempozyumda, AÜ Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İrfan Tunç, Koppert Genel Müdürü Ali Eroğlu, Antalya Dış Ticaret Genel Müdürü Ercan Boztepe konuşmacı olarak katıldı.
A.Ü Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İrfan Tunç, tarımda biyoloik mücadelenin en önemli sınav olduğunu belirtti.
Biyolojik mücadele tarımda sınıf atlayıp atlayamayacağımızın bir mihenk taşı olacağını ifade eden Prof. Dr. Tunç, “Biyolojik mücadeleyi ne kadar yaygınlaştırırsak gelişmiş tarım ülkesine o kadar yaklaşmış olacağız. Başarmaktan değil, yaygınlaştırmaktan söz ediyorum. Günümüzde biyolojik mücadele bir tercih konusu olmaktan çıkmıştır. Örtü altı tarımında ilaçlı mücadelede çeşitli sorunlarla karşı karşıyayız. Çevre ve sağlıkla ilgili kaygılar var” ifadelerini kullandı.
Biyolojik mücadelenin fazla büyütülmemesi gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Tunç, “Sera içi iklimine salınan böcekler için serayı uygun halde tutmak ve zarar görecek ortamlardan bu faydalı böcekler sakınılmalıdır. Biyolojik mücadelede, ilaçlarda olduğu gibi hemen sonuç alma beklenmemelidir. Burada böyle bir şey yok. Faydalı böceğin başarı sağlaması için zamana ihtiyaç vardır. Özen, dirayet ve sabır gerekiyor” dedi.
Konuşmasına biyolojik mücadelenin tanımını yaparak devam eden Prof. Dr. Tunç, “Canlıları, başka canlıları yok etmek için kullanmanın adı biyolojik mücadeledir. Biyolojik mücadele doğal bir yöntemdir. Dünya var olduğu süre içinde biyolojik mücadele vardır. Seralardaki canlılar için iklim nedeniyle, açık tarımdakinden çok daha fazla ilaçlama gereği duyuluyor. Çoğalma ortamı sera içinde çok daha kolay. Açık alanda yağmur ve sıcak nedeniyle bir ölüm olayı olabiliyor. Tüketicilerin ilaç kalıntılarına maruz kaldığı ürünler sera ürünleridir. Serada ilaçlama yapan insanların hayatları büyük bir risk altındadır. Biyolojik mücadele Türkiye’de örtü altından başlayacaktır. Biyolojik mücadele ile elde edilen ürün diğer ürünlere göre daha pahalı olabilir. Bir kamuoyu oluşturulmalıdır” şeklinde konuştu.
Koppert Genel Müdürü Ali Eroğlu ise, Türkiye’de biyolojik mücadelenin 2003 yılında başladığını hatırlattı. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, böcek kullanımına destek verdiğini belirten Eroğlu, “Artık ülke tarım politikaları için biyolojik mücadele çok önemli bir yere konmuştur. Sezon boyunca 30 veya 40 kez ilaçlama yapılır. Biyolojik mücadelede en faz 3 yada 4 kez böcek uygularsınız” dedi
Üreticinin biyolojik mücadelede tedirgin olduğunu dile getiren Eroğlu, “İster istemez kaçamak yapan üreticiler var. Türkiye’de üreticin bilgi seviyesini yükseltecek bir mekanizmadır biyolojik mücadele. Faydalı ve zararlının dönemini ve tiplerini bilmeniz gerekir. Eski bilgi seviyesinin üstüne yeni bilgilerin yüklenmesi gerekir. Önümüzdeki 5 ya da 10 yıl içinde Türkiye’deki seraların yüzde 70’inde biyolojik mücadele uygulanır hale gelecek. Ürünü satacağımız iç ve dış pazarın belirli trendleri olacak. Yeni ilaç çok fazla çıkmıyor. Mevcut ilaçla ekonomik olarak gider artıyor. Hem para harcanıyor, hem sonuç alınamıyor. Alternatif olarak biyolojik mücadele yöneliyor. Biyolojik mücadele şuanda hesaplama yaparsanız, kimyasal ilaçtan daha uygun” dedi.
Eroğlu, domates üretiminde en önemli sorunun tuta ve beyazsinek olduğunu kaydederek, Türkiye’de en fazla biyolojik mücadelenin yapıldığı yerin Kumluca’nın Mavikent ve Beykonak Beldeleri’nin olduğunu dile getirdi.
Antalya Dış Ticaret Müdürü, Ercan Boztepe de, zamanla tüketici açısından hallerin önemini kaybedeceğini ve süpermarketlerin sektörde belirleyici olacağını ifade etti.
Almanya ve Romanya’ya ihracatta ciddi dalgalanmalar olduğunu belirten Boztepe, “Artık bu ülkeleri ilaç kalıntısı konusunu ciddiye alıyor. Türkiye’den ilaçlı ürün sevk etme şansımız kalmadı. En az 4-5 kez analize tabi tutuluyoruz. Bunu tek ve tek çözümünü biyolojik mücadelede bulduk. Batı Avrupa’ya süper marketlere mal yapmak istiyorsak bunu tek yolu biyolojik mücadeledir” açıklamasını yaptı. Boztepe, biyolojik mücadeleye tüketicinin sahip çıkmasını belirterek, tepeden inme kurallar ile çözüme gidilemeyeceğini kaydetti.
Konuşmaların ardından Başkan Çetinkaya, konuşmacılara plaketlerini takdim etti. Daha sonra 14. Tarım ve Seracılık Festivali kapsamında yapılan Sebze Teşvik Yarışması’nda dereceye girenlere protokol tarafından ödülleri verildi.
Yarışmada, tekli domates kategorisinde Halit Türkan, beef domates kategorisinde Tuncer Panuş, salkım domates kategorisinde Salih Sarıağaçlı, kokteyl domates kategorisinde Yunus Demirtaş, siviri biber kategorisinde Yusuf Atıcı, çarli biber kategorisinde Özgür Gül, dolma biber kategorisinde, Regaib Değirmenci, şili biber kategorisinde İsmail Uzuner, üçburun biber kategorisinde Harun Aydın, patlıcan kategorisinde Güllü Alkan, hıyar kategorisinde Fatih Sağlam, kabak kategorisinde Zekai Şahin, kavun kategorisinde Mehmet Çulha birinciliği elde etti. Jüri özel ödülü ise Emre Kocabıyık’a verildi.