Akil İnsanlar Heyeti İç Anadolu Bölgesi Grubu Niğde'de Vatandaşlarla Bir Araya Geldi
Akil İnsanlar Heyeti İç Anadolu Bölgesi Grubu Başkanı Ahmet Taşgetiren, terörle mücadeleye bugüne kadar 400 milyar dolar harcandığını belirterek, ''Bu binlerce köyümüzü, şehrimizi kalkındırır, binlerce öğrencimize burs olur, fabrika olur, iş alanı olur" dedi.
Grup Başkanı Ahmet Taşgetiren, Başkan Vekili Beril Dedeoğlu, grup üyeleri Erol Göka, Doğu Ergil, Hilal Kaplan, Cemal Uşşak, Cemalettin Can ve Vahap Coşkun, Niğde'nin Gümüşler beldesindeki bir kahvehanede vatandaşlarla sohbet etti.
Taşgetiren, burada yaptığı konuşmada, yaşanan sürecin adının "Çözüm Süreci" konduğunu ancak özünün, memlekette kanın durması, anaların askere gönderdikleri evlatları için gözünün arkada kalmaması, memleketin huzur bulması olduğunu söyledi.
Terörle mücadeleye bugüne kadar 400 milyar dolar harcandığını ifade eden Taşgetiren, ''Bu binlerce köyümüzü, şehrimizi kalkındırır, binlerce öğrencimize burs olur, fabrika olur, iş alanı olur. Bunlar bomba olarak dağlara dökülüyor. Bunlar devreden çıksın artık kaynaklarımız kendi topraklarımıza hizmet olarak aksın. Böyle bir süreç başladı' diye konuştu.
Taşgetiren, bu sürecin kolay olmadığına dikkati çekerek, şunları anlattı:
"Bu kan akma hadisesi memleketin 30 yılını aldı. 40 bine yakın insan hayatını kaybetti. Bu bitsin inşallah diyoruz. Bunun için bir gayret var. Bu gayret inşallah hayırla sonuçlanır diye dua ediyoruz. Bizlere de rica edildi, gidin Anadolu'ya insanlarımızla dertleşin, konuşun, düşüncelerini alın, paylaşın, en azından dualarını alın. Peygamberimizin bir sözü vardır, 'sizin yaşlılarınızın duası olmasa belalar başınıza yağmur gibi yağardı' diyor. Dua da sürece bir katkıdır. Dua içimizden kopan, Rabbimize, Yaradana yönelik bir dilektir. Dua da önemli, düşünceleriniz de önemli. Memleketin akil insanı normal samimi vatandaştır. Yani oylarınızla hükümetleri tayin ediyorsunuz, bu çok önemli bir şey. Asıl akıl oradadır. Eğer Tayyip Erdoğan'a 'Sayın Başbakan şöyle yapsan iyi olur' diyorsanız onları da not edelim, götürelim. Diyelim ki 'Anadolu'nun akil insanı böyle söylüyor Sayın Başbakan' diyelim. Bunu dinlememek etmezler. Çünkü onlar da doğru yapmak isterler. Çünkü yanlış yapmanın bedeli var. Memleket için bedeli var, siyasetçinin bizzat kendisi için bedeli var."
-"Ben de gençliğimde çok yumruk sıktım"-
Herkesin gençliğinde farklı yerlerde olduğunu dile getiren Taşgetiren, "Ben de gençliğimde çok yumruk sıktım. Yumruk falan sıkalım ama hiç birşey kan akıtma safhasına gelmesin. Dili kaybetmeyelim, konuşma ortamını kaybetmeyelim''dedi.
Grup üyelerinden Erol Göka ise Türkiye'nin terörle mücadelesini 30 yıldır sürdürdüğünü anımsattı.
Bugüne kadar silahlı güçlere dayalı bir mücadele yürütüldüğünü belirten Göka, şunları ifade etti:
"Çok şükür bir bölünme olmadı ama çok zaiyat oldu. Öyle olunca rahmetli Özal döneminden beri her yöneticimiz başka daha köklü bir çare bulmak istiyordu. Bir Genelkurmay Başkanımız 'Bunları temizlersek biter' demişti. Halbuki 5 kere temizlenmiş. Demek ki, yerine yenisi geliyor. Ortada bir sebep var ki bu yeniden çıkıyor. Dolayısıyla daha farklı yollar deneniyor. Son olarak da müzakere yoluyla çözüm devreye girdi. Dağdakiler de Öcalan'ı dinlediler, öyle görünüyor. Çünkü 100 gün oldu çok şükür silah patlamadı. Biz de milletin endişelerini anlamak için buradayız. Milletin endişeleri var, 'Müzakere sonucu ne verildi' diye soruyor. Sayın Başbakan'ın açıklamaları var, 'Bir şey verilmedi' diyor. Bizim aramızdan arkadaşlar var, süreci daha yakından gözleyen, onlar diyorlar ki 'Kürtlerin kimliğini tanımak dışında verilecek bir şey yoktur' diyorlar."
-"Sürecin anayasa çalışmalarıyla alakası yok"
Göka, bu kafa karışıklığının daha çok anayasa tartışmalarının çözüm sürecine rastlamasından kaynaklandığını vurgulayarak, şöyle devam etti:
''Türk milleti diyecek miyiz, demeyecek miyiz- Anayasanın bağlayıcı esasları neler olarak- Hangi esaslar hakkında yeniden mutabakat sağlanacak- Bunlarla ilgili zaten mecliste bir komisyon var, tartışmalar var. Fakat bu sürecin doğrudan bunlarla alakası yok. "Sulh iyi olur" diye bir anlayışımız var ama silahlar çekilsin devreden, tartışmaları barış içinde sürdürelim, anayasamızı da barış içinde yapalım, milletin sesi duyulsun, ne istemiyor bakılsın. Ona göre hükümet yanlış bir şey yaparsa, sizi huzursuz edecek bir şey yaparsa ya da 'bu kadar şey niçin verildi' dedirtecek bir şey yaparsa cezasını seçimlerde keseriz."
-"Kavga edecek bir şey kalmadı"-
Grup üyesi Doğu Ergil de çok uzun zamandan bu yana PKK'nın ayrı bir devlet kurulmasını istemediğini kaydetti.
Bunun mümkün olmadığını gördüklerini dile getiren Ergil, "Koskoca Türk ordusu, koskoca Türk milletine karşı bunu yapmalarının zorluğundan değil. Kendi halkı desteklemiyor'' diye konuştu.
Bunun için ayrı bir Kürt devletinin mümkün olmadığını vurgulayan Ergil, şunları kaydetti:
"İtirazları 'Türk Hükümeti bizim kimliğimizi kabul etmiyor. Bugün o sorun kalktı. Demek ki beklentilerinin en büyük kısmı gerçekleşti. 'Biz Kürtler olarak kendimize bir parti kuramıyorduk.' Partileri var mı, var. Geriye ne kalıyor. Kürtçe'nin de eğitimde şu ya da bu şekilde yer alması bir kimlik mücadelesiyle. Bu kimlik mücadelesi silahlı mücadeleyle değil, demokratik genişlemeyle, zaten artık gündeme geldi ve uygulanmaya başlandı. O zaman kavga edecek bir şey kalmadı. Bir şey verilmedi. Hükümet vermedi, artık toplum kabul etti. O yüzden endişe etmeyin. Biz bir şey talep ediyoruz, bütün Türkiye, hükümet, halkına daha duyarlı olsun, daha demokratik olsun, her şeye Ankara'da karar verilmesin, buranın kararı burada sizler tarafından verilsin. Belediyeler, yerel yönetimlere daha fazla yetki..."
Grup üyeleri daha sonra vatandaşların çözüm sürecine ilişkin görüşlerini dinledi.
Heyettekiler daha sonra beldedeki tarihi Gümüşler Manastırı'nı gezdi.
Muhabir: Orhan Canbulatel
Yayıncı: Ersin Altınsoy
Kaynak: AA
Taşgetiren, burada yaptığı konuşmada, yaşanan sürecin adının "Çözüm Süreci" konduğunu ancak özünün, memlekette kanın durması, anaların askere gönderdikleri evlatları için gözünün arkada kalmaması, memleketin huzur bulması olduğunu söyledi.
Terörle mücadeleye bugüne kadar 400 milyar dolar harcandığını ifade eden Taşgetiren, ''Bu binlerce köyümüzü, şehrimizi kalkındırır, binlerce öğrencimize burs olur, fabrika olur, iş alanı olur. Bunlar bomba olarak dağlara dökülüyor. Bunlar devreden çıksın artık kaynaklarımız kendi topraklarımıza hizmet olarak aksın. Böyle bir süreç başladı' diye konuştu.
Taşgetiren, bu sürecin kolay olmadığına dikkati çekerek, şunları anlattı:
"Bu kan akma hadisesi memleketin 30 yılını aldı. 40 bine yakın insan hayatını kaybetti. Bu bitsin inşallah diyoruz. Bunun için bir gayret var. Bu gayret inşallah hayırla sonuçlanır diye dua ediyoruz. Bizlere de rica edildi, gidin Anadolu'ya insanlarımızla dertleşin, konuşun, düşüncelerini alın, paylaşın, en azından dualarını alın. Peygamberimizin bir sözü vardır, 'sizin yaşlılarınızın duası olmasa belalar başınıza yağmur gibi yağardı' diyor. Dua da sürece bir katkıdır. Dua içimizden kopan, Rabbimize, Yaradana yönelik bir dilektir. Dua da önemli, düşünceleriniz de önemli. Memleketin akil insanı normal samimi vatandaştır. Yani oylarınızla hükümetleri tayin ediyorsunuz, bu çok önemli bir şey. Asıl akıl oradadır. Eğer Tayyip Erdoğan'a 'Sayın Başbakan şöyle yapsan iyi olur' diyorsanız onları da not edelim, götürelim. Diyelim ki 'Anadolu'nun akil insanı böyle söylüyor Sayın Başbakan' diyelim. Bunu dinlememek etmezler. Çünkü onlar da doğru yapmak isterler. Çünkü yanlış yapmanın bedeli var. Memleket için bedeli var, siyasetçinin bizzat kendisi için bedeli var."
-"Ben de gençliğimde çok yumruk sıktım"-
Herkesin gençliğinde farklı yerlerde olduğunu dile getiren Taşgetiren, "Ben de gençliğimde çok yumruk sıktım. Yumruk falan sıkalım ama hiç birşey kan akıtma safhasına gelmesin. Dili kaybetmeyelim, konuşma ortamını kaybetmeyelim''dedi.
Grup üyelerinden Erol Göka ise Türkiye'nin terörle mücadelesini 30 yıldır sürdürdüğünü anımsattı.
Bugüne kadar silahlı güçlere dayalı bir mücadele yürütüldüğünü belirten Göka, şunları ifade etti:
"Çok şükür bir bölünme olmadı ama çok zaiyat oldu. Öyle olunca rahmetli Özal döneminden beri her yöneticimiz başka daha köklü bir çare bulmak istiyordu. Bir Genelkurmay Başkanımız 'Bunları temizlersek biter' demişti. Halbuki 5 kere temizlenmiş. Demek ki, yerine yenisi geliyor. Ortada bir sebep var ki bu yeniden çıkıyor. Dolayısıyla daha farklı yollar deneniyor. Son olarak da müzakere yoluyla çözüm devreye girdi. Dağdakiler de Öcalan'ı dinlediler, öyle görünüyor. Çünkü 100 gün oldu çok şükür silah patlamadı. Biz de milletin endişelerini anlamak için buradayız. Milletin endişeleri var, 'Müzakere sonucu ne verildi' diye soruyor. Sayın Başbakan'ın açıklamaları var, 'Bir şey verilmedi' diyor. Bizim aramızdan arkadaşlar var, süreci daha yakından gözleyen, onlar diyorlar ki 'Kürtlerin kimliğini tanımak dışında verilecek bir şey yoktur' diyorlar."
-"Sürecin anayasa çalışmalarıyla alakası yok"
Göka, bu kafa karışıklığının daha çok anayasa tartışmalarının çözüm sürecine rastlamasından kaynaklandığını vurgulayarak, şöyle devam etti:
''Türk milleti diyecek miyiz, demeyecek miyiz- Anayasanın bağlayıcı esasları neler olarak- Hangi esaslar hakkında yeniden mutabakat sağlanacak- Bunlarla ilgili zaten mecliste bir komisyon var, tartışmalar var. Fakat bu sürecin doğrudan bunlarla alakası yok. "Sulh iyi olur" diye bir anlayışımız var ama silahlar çekilsin devreden, tartışmaları barış içinde sürdürelim, anayasamızı da barış içinde yapalım, milletin sesi duyulsun, ne istemiyor bakılsın. Ona göre hükümet yanlış bir şey yaparsa, sizi huzursuz edecek bir şey yaparsa ya da 'bu kadar şey niçin verildi' dedirtecek bir şey yaparsa cezasını seçimlerde keseriz."
-"Kavga edecek bir şey kalmadı"-
Grup üyesi Doğu Ergil de çok uzun zamandan bu yana PKK'nın ayrı bir devlet kurulmasını istemediğini kaydetti.
Bunun mümkün olmadığını gördüklerini dile getiren Ergil, "Koskoca Türk ordusu, koskoca Türk milletine karşı bunu yapmalarının zorluğundan değil. Kendi halkı desteklemiyor'' diye konuştu.
Bunun için ayrı bir Kürt devletinin mümkün olmadığını vurgulayan Ergil, şunları kaydetti:
"İtirazları 'Türk Hükümeti bizim kimliğimizi kabul etmiyor. Bugün o sorun kalktı. Demek ki beklentilerinin en büyük kısmı gerçekleşti. 'Biz Kürtler olarak kendimize bir parti kuramıyorduk.' Partileri var mı, var. Geriye ne kalıyor. Kürtçe'nin de eğitimde şu ya da bu şekilde yer alması bir kimlik mücadelesiyle. Bu kimlik mücadelesi silahlı mücadeleyle değil, demokratik genişlemeyle, zaten artık gündeme geldi ve uygulanmaya başlandı. O zaman kavga edecek bir şey kalmadı. Bir şey verilmedi. Hükümet vermedi, artık toplum kabul etti. O yüzden endişe etmeyin. Biz bir şey talep ediyoruz, bütün Türkiye, hükümet, halkına daha duyarlı olsun, daha demokratik olsun, her şeye Ankara'da karar verilmesin, buranın kararı burada sizler tarafından verilsin. Belediyeler, yerel yönetimlere daha fazla yetki..."
Grup üyeleri daha sonra vatandaşların çözüm sürecine ilişkin görüşlerini dinledi.
Heyettekiler daha sonra beldedeki tarihi Gümüşler Manastırı'nı gezdi.
Muhabir: Orhan Canbulatel
Yayıncı: Ersin Altınsoy