Tika'nın Korumaya Aldığı Anıtların Bekçisi Cau, Yazıtların Bulunduğu Alana Kurduğu "Ger" Çadırında Ailesiyle Kalıyor

Hasan Öymez - Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansınca korumaya alınan Moğolistan'daki Tonyukuk Anıtları'nın bekçisi Sondey Cau, yazıtların bulunduğu alana kurduğu "ger" çadırında ailesiyle kalıyor. Torunu 9 yaşındaki Megmur Surun ile ziyaretçileri karşılayan Cau, anıtların Türk tarihi açısından önemini anlatıyor.

Türklerin anavatanı olarak anılan Moğolistan, Bilge Kağan ve kardeşi Kül Tigin anısına dikilen ve bilinen ilk Türk alfabesiyle yazılan Orhun Abideleri ile Bilge Tonyuyuk Anıtları'na ev sahipliği yapıyor.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın 2005'teki Moğolistan ziyaretinin ardından, TİKA'nın çalışmalarıyla Bilge Kağan ve Kül Tigin anıtları, müzeye taşınarak, doğa şartlarına karşı korunması sağlandı.

TİKA, M.S. 720-725 yıllarında diktirildiği tahmin edilen ve Türk tarihine ilişkin önemli bilgiler taşıyan Tonyukuk Anıtları'nı da korumaya aldı.

Bu alanda aylık 250 dolar karşılığında görevlendirilen Moğol bekçi Sondey Cau, evini yani "ger" adıyla anılan çadırını alana taşımış.

Torunu, 9 yaşındaki Megmur Surun ile Tonyukuk Anıtları'nı görmeye gelen turistleri karşılayan Sondey Cau, anıtların Türk tarihi açısından önemini dünyanın dört bir yanından gelen ziyaretçilere anlatıyor.

-Çadırın elektriği güneş panelinden-

Alana bir ağıl, biri depo biri ev olarak kullanılan 2 "ger" kuran Cau, 40 metrekarelik çadırının her santimetresini degerlendirmiş. Ortasında tezek yakılan bir soba bulunan çadırın tavanını şeffaf naylonla kaplayarak, güneş ışığından yararlanan Cau, yemek hazırlama, yeme, uyku ve ibadet için ayrı alanlar düzenlemiş.

Dünyanın en çok güneş alan coğrafyalarından Moğolistan'daki tüm köylüler gibi Cau da elektrik ihtiyacını, çadırının kenarına yerleştirdiği küçük bir güneş paneliyle karşılıyor.

Çocukları Ulan Batur ve Erdener'de çalışan, çadırını eşi ve torunu Megmur Surun ile paylaşan Cau, annesi, babası ve "aga" dediği ağabeyiyle Ulanbatur'un merkezi Sukhbaatar Meydanı'nda 50 yıl önce çekilen fotoğrafını da görünür bir yere koymuş.

Türkiye'de misafirlere kolonya sunulmasına benzer bir gelenek Moğollar tarafından da uygulanıyor. Misafirlerine sağ eliyle bir tür esans sunan Cau, esans kutusunun sağ eliyle alınmasını istiyor.

Tadı, Türkiye'dekilerden çok farklı olan peynir, krakere benzer ekmek ve damakta tuzlu bir tat bırakan çay geleneksel Moğol ikramları arasında yer alıyor.

-"Her Moğol'un kendi yolu vardır"-

Moğolistan'da asfalt yolların olmaması yabancılara zorluk yaratsa da Moğollar bu durumdan hiç rahatsızlık duymuyor. "Her Moğol'un kendi yolu vardır" atasözünde olduğu gibi Moğollar, arabalarını da at gibi kullanıp bozkırda istedikleri yere gidiyorlar.

-Bozkırın ortasında dev Cengiz Han heykeli-

Moğolistan'ın bilinen en önemli unsurlarından biri Cengiz Han heykeli ve dev çizme. Ulan Batur'un 54 kilometre doğusundaki Tsonjin Boldog'da yer alan heykel, kaidesiyle 40 metre yüksekliğe ulaşıyor. "Altın Kamçı" adıyla bilinen heykelin yapımında 250 ton paslanmaz çelik kullanılmış.

Turistler, içinden geçen asansörle heykelin baş kısmına ulaşarak, uçsuz bucaksız Moğol bozkırını izleyebiliyor.

Altın Kamçı'nın kaidesindeki dev Moğol çizmesi de Guiness Rekorlar Kitabı'nda yer alıyor.

-Moğolistan'da görülmeye değer yerler-

Gobi Çölü'nde bulunan ve Ulanbatur'daki Tabiat Tarihi Müzesi'nde sergilenen dinozor kemikleri ve yumurtalarıyla Terelj Milli Parkı'ndaki doğal kaplumbağa kayası da Moğolistan'da görülmesi gerekenler arasında yer alıyor.

Türk ve Çin kültürlerinde sık sık rastlanan kaplumbağa figürü, devletin uzun ömrünü temsil ediyor. Bunun için bölge halkı için Terelj'deki doğal kaplumbağa kayası önem teşkil ediyor.

Moğolistan'da yollar üzerinde Tibet Budizminin izlerini yansıtan sunaklara rastlamak mümkün. Yola çıkarken sunağa para, tahıl, içki bırakan Moğollar, sağ salim gidecekleri yere ulaşmayı umuyor.

Başkent Ulanbatur'daki tarihi Gandantegçinlin Manastırı, Budist Moğolların uğrak yerlerinin başında geliyor.

Yayıncı: Eda Ay
Kaynak: AA