“Gülen Hareketi’ni Dini Değil Sivil Toplum Hareketi Olarak Görmeliyiz”

Utah Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. M.Hakan Yavuz Oxford Üniversitesi Yayınları'ndan çıkan son kitabı "Towards an Islamic Enlightenment: The Gulen Movement" (Bir İslami Aydınlanmaya Doğru: Gülen Hareketi) kitabı hakkında bir söyleşi yaptı. ABD’nin başkenti Washington’da bulunan Rumi Forum’un misafir olan Yavuz, Gülen Hareketi’nin dini değil sivil toplum hareketi olarak görülmesi gerektiğini söyledi.

Kitabında Hizmet hareketinin kapsamlı incelemesini yaptığını vurgulayan Yavuz söyleşide, kitabı yazma nedenini, vermek istediği mesajı ve hareketin bilinmesinin önemli olarak gördüğü tarafları üzerinde durdu. Akademik hayatı süresince Türkiye’deki İslami hareketlerle yakından ilgilenen Yavuz, tez çalışmasının çoğunluğunu da bu konuya ayırmış. Yavuz, 1990’lı yıllarda da bu konu araştırmalar yapmış ve Gülen Hareketinin gelişimini anlamaya çalışmış.
Bazı kuruluşların hareket hakkında çalışmalar yaptıklarını ancak kendisinin bunlardan tatmin olmadığını vurgulayan Yavuz, kitabı yazmaktaki en büyük amacının hareketin Türkiye ve yurtdışında yanlış anlaşıldığı inancı ve hareketin içindeki insanların davranışlarını açıklama isteği olduğunu söyledi.

Hareketin bir üyesi olmadığını ve kitabı yazarken harekete tamamen bilimsel olarak yaklaştığını ifade eden Yavuz, Gülen Hareketi’nin demokrasi, modernleşme, insan hakları ve Pazar ekonomisi konularında İslama yeni yorum getirdiğini söyledi.

Yavuz bu yaklaşımı ‘Yeni İslam’ olarak nitelendirdi. Yavuz ayrıca oluşumu dini hareketten ziyade sivil toplum hareketi olarak gördüğünün altını çizdi.Yavuz hareketin amacı konusunda ise şöyle konuştu: “Herkes hareketin amacını soruyor. Ben asıl amacının inançsal olduğunu düşünmüyorum. Çalışmalarıma göre şunu söyleyebilirim ki hareketin ana amacı kişilik oluşumu. Bu da eğitimin hareket için öneminin sebeplerinden biri.” Kitabında hareketi eleştirdiği yönler olduğuna da vurgu yapan Yavuz, eleştirilerini hareketin diğer dini gruplara göre iyi durumda olmasına rağmen beklenenden daha az sayıda kadına yer vermesi, yeteri kadar şeffaf olmaması, 2007’den sonrası ortaya çıkan Ergenekon gibi oluşumların ardından hareketin politikayla ilgisinin artması şeklinde sıraladı .