'Son bir yılda 196 kadın öldürüldü'
Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Güllü'nün verdiği bilgilere göre; son bir yılda kocası tarafından öldürülen kadın sayısı 196. Son bir haftada bile Antalya'da 5 kadın, Ankara'da 3 kadın öldürüldü.
Kadın milletvekillerinin ve kadın yöneticilerin parmakla gösterildiği Türkiye'de, kocası ya da sevgilisi tarafından öldürülen kadınların sayısı, parmakla sayılamaz hale geldi. Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Güllü'nün verdiği bilgilere göre; son bir yılda kocası tarafından öldürülen kadın sayısı 196. Son bir haftada bile Antalya'da 5 kadın, Ankara'da 3 kadın öldürüldü.
Bu rakamların ciddi anlamda sayının arttığının delili olduğunu söyleyen Güllü, 'Hatta televizyon yayınlarına baktığınızda kadın cinayetiyle ilgili habersiz bir gün geçmiyor.
2013'te ise farklı bir artış olmaya başladığına dikkat çeken Canan Güllü, 'Biz 2012'de kadın cinayetlerinin arttığını söyledik. Yasal anlamda bir şikayetimiz yok. Yasalardaki açıklar tamamlanır, uygulama sürecinde zaman alır, bunları biliyoruz. Ancak geldiğimiz noktalarda 2013'te ciddi anlamda çılgınlık derecesi dediğimiz bir cinnet var ortada. Antalya'da, Ankara'da, İstanbul'da, Zonguldak'ta sistemin içinde ciddi anlamda artan olayların bariz şekilde yansımaları ve alenen yapılmaları, yani kapalı kapılar ardında değil de çocuklarının, kayınvalidelerinin, annelerinin gözleri önünde ya da sokak ortasında yapılması bana cinnet olduğunu düşündürdü ' şeklinde konuştu.
'MEDYA BUNU İYİ İŞLEMİYOR '
Medyada faillerin iyi halden aldıkları indirim cezalarının yer almasını ancak gerçekte aldığı cezaların yansıtılmamasından şikayetçi olan Güllü, 'Hiç kimse karısını öldürdüğünde 10 sene kaçak yaşamıyor. Yakalanıyor, adli merciilerde yargılanıyor ve çok ağır cezalar alıyorlar. Ancak bazı noktalarda iyi hal denen indirim hala geçerliliğini koruyor. Basına yansıyan tarafta bu; faillerin iyi halden aldıkları indirim cezaları. Bu kadın cinayetlerinin yanı sıra tecavüz davalarında da geçerli. İyi hal denen bir ceza sistemi var. Bunun kaldırılmasını ve kadına karşı şiddet, taciz ve tacavüzlerde iyi hal misyonun işlememesini talep ediyoruz. Faillerin gerçekte aldığı cezaların da medya tarafından iyi işlenir hale gelmesini talep ediyoruz ' dedi.
'KADIN CİNAYETLERİ TÜRKİYE'NİN TERÖRÜDÜR '
Kadın cinayetlerini Türkiye'nin terörü olarak nitelendiren Canan Güllü, '2012 yılında terörden ölenlerin sayısının, kadın cinayetleriyle ölenlerin sayısının bir üste çıktığının dikkatten kaçmaması lazım. Buradaki sorun sadece Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nın sorunu değildir. Bir cinayet olayında direk Sayın Fatma Şahin'e miktrofon uzatılması bende sıkıntı yaratıyor. Bu iş Sayın Başbakan'ın da sorunudur, Ekonomi Bakanı'nın da sorunudur çünkü şiddetin devlete ekonomik yansımaları vardır. Sağlık Bakanı'nın da sorunudur çünkü psikolojik açıdan yeterli tedavi merkezleri açılmamıştır. Belki Maliye Bakanı'nın da sorunudur hatta Bayındırlık Bakanı'nın da sorunudur. Dolayısıyla sadece Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nı burada yargılamak ya da takdire gitmek benim için zulüm bir olaydır. Olayı sadece bir kişiye ve kuruma indirgediğiniz zaman sorunun büyüklüğünü gözden kaçırmış olursunuz. Buranın muhatabı Türkiye Cumhuriyeti devletinin şu anki iktidardaki bütün bakanlarıdır ' ifadelerini kullandı.
'YASALARI ALANDA UYGULAMA SORUNU YAŞIYORUZ '
Toplumsal cinsiyet eşitliği algısının alanda yayılmamasının sorumlusu olarak yasaların iyi irdelenememesi nedeniyle yargıçları sorumlu tuttuğunu belirten Güllü şunları söyledi:
'Ya da yargıda bu konudaki bazı geleneksel yapıya bağlımlı kalan, kadın erkek eşitliği noktasındaki sistemin cinsiyet eşitliğinin alana yayılmamasından dolayı algı sıkıntısı yaşayan yargı kararlarını eleştirebiliyorum. Ya da hem adliyede hem Karakolda 'Be kadın' cümlesiyle başlayan 'Senin yüzünden bu adam bu hale geldi' sözcüklerine muhatap kalıyoruz. Bu çok ağır bir tanımlama ve suçlamadır. Buradaki kadının psikolojik olarak karşısındakini yönlendirdiği ya da bu sonucu hazırladığı tanısıyla olaya bakarsanız sorun çözülmez. Siz istediğiniz kadar yeni yasa yapın, istediğiniz kadar Avrupa Konseyi'nin İstanbul sözleşmesinin ilk imzacısıyız deyin, yasaları alanda uygulama sorunu yaşıyoruz. '
'7/24 KORUMA SİSTEMİ HAYATA GEÇİRİLMELİ '
Türkiye'de 7/24 koruma denilen bir sistem olmadığına dikkat çeken Güllü, 'Kanunda kadın koruma ve kimlik karartma var ama bunları uygulayamıyoruz. Kadınlara çağrılı mekanizmayla hizmet getiriyoruz. Herkesin elinde bir cep telefonu yok. Herkesin evi cep telefonu sinyallerini alabilecek konumda değil. Dolayısıyla çağrılı koruma yerine 7/24 korumanın hayat geçmesi ve 7/24 korumanın özelliklerinin de İçişleri Bakanlığı tarafından Karakoldaki polislere anlatılması gerekiyor ' önerisinde bulundu.
Canan Güllü, 'Bir kadın hayatı ya da bir çocuğun psikolojik durumu hepimiz için çok önemli. Toplum için çok önemli. Dolayısıyla bu konuya çok önem vermemiz lazım ' diye konuştu.
'Pek çok kişiye uçuk geliyor ama madem ki teknoloji çağında yaşıyoruz; adliye Karakol ve hapishane üçgeninde hapse giren kişinin takibinin internet ağıyla birbirine bağlantılı olması ve o kişinin tahliye edildiği zaman, şiddet görmüş kadının bilgilendirilmesi gerektiğine inanıyorum ' ifadelerini kullanan Güllü, 'Bu öneri uçuk gelebilir ama mantıklı düşündüğünüzde şiddeti yaşamış kadın için her an tetikte olduğunu, her an bir sıkıntı yaşayacağını düşünürseniz çok normal bir hak olduğuna inancaksınız ' dedi.
'PARLAMENTODAKİ BÜTÜN VEKİLLER HAREKETE GEÇMELİ '
'Kanun olarak bir şey yaptık ama yerine getirilmesi konusunda destek lazım. Bu konuda da en fazla görev siyasi liderlere ve sivil toplum örgütlerine düşüyor ' diyen Canan Güllü şöyle devam etti:
Kadın milletvekilleri bu konuda yeterince duyarlı değil. Siyasetin hiç bir alanında bu konunun ciddi anlamda içselleştirildiğine inanmıyorum. Meclis Başkanı da dahil olmak üzere parlamentodaki bütün milletvekillerimizin bir araya gelerek bir deklarasyon yayınlamasını isterdim. Çünkü bu siyaset üstü bir olay, bu bir kadın terörü. '
Özel Röportaj Burcu Kandemir
Bu rakamların ciddi anlamda sayının arttığının delili olduğunu söyleyen Güllü, 'Hatta televizyon yayınlarına baktığınızda kadın cinayetiyle ilgili habersiz bir gün geçmiyor.
2013'te ise farklı bir artış olmaya başladığına dikkat çeken Canan Güllü, 'Biz 2012'de kadın cinayetlerinin arttığını söyledik. Yasal anlamda bir şikayetimiz yok. Yasalardaki açıklar tamamlanır, uygulama sürecinde zaman alır, bunları biliyoruz. Ancak geldiğimiz noktalarda 2013'te ciddi anlamda çılgınlık derecesi dediğimiz bir cinnet var ortada. Antalya'da, Ankara'da, İstanbul'da, Zonguldak'ta sistemin içinde ciddi anlamda artan olayların bariz şekilde yansımaları ve alenen yapılmaları, yani kapalı kapılar ardında değil de çocuklarının, kayınvalidelerinin, annelerinin gözleri önünde ya da sokak ortasında yapılması bana cinnet olduğunu düşündürdü ' şeklinde konuştu.
'MEDYA BUNU İYİ İŞLEMİYOR '
Medyada faillerin iyi halden aldıkları indirim cezalarının yer almasını ancak gerçekte aldığı cezaların yansıtılmamasından şikayetçi olan Güllü, 'Hiç kimse karısını öldürdüğünde 10 sene kaçak yaşamıyor. Yakalanıyor, adli merciilerde yargılanıyor ve çok ağır cezalar alıyorlar. Ancak bazı noktalarda iyi hal denen indirim hala geçerliliğini koruyor. Basına yansıyan tarafta bu; faillerin iyi halden aldıkları indirim cezaları. Bu kadın cinayetlerinin yanı sıra tecavüz davalarında da geçerli. İyi hal denen bir ceza sistemi var. Bunun kaldırılmasını ve kadına karşı şiddet, taciz ve tacavüzlerde iyi hal misyonun işlememesini talep ediyoruz. Faillerin gerçekte aldığı cezaların da medya tarafından iyi işlenir hale gelmesini talep ediyoruz ' dedi.
'KADIN CİNAYETLERİ TÜRKİYE'NİN TERÖRÜDÜR '
Kadın cinayetlerini Türkiye'nin terörü olarak nitelendiren Canan Güllü, '2012 yılında terörden ölenlerin sayısının, kadın cinayetleriyle ölenlerin sayısının bir üste çıktığının dikkatten kaçmaması lazım. Buradaki sorun sadece Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nın sorunu değildir. Bir cinayet olayında direk Sayın Fatma Şahin'e miktrofon uzatılması bende sıkıntı yaratıyor. Bu iş Sayın Başbakan'ın da sorunudur, Ekonomi Bakanı'nın da sorunudur çünkü şiddetin devlete ekonomik yansımaları vardır. Sağlık Bakanı'nın da sorunudur çünkü psikolojik açıdan yeterli tedavi merkezleri açılmamıştır. Belki Maliye Bakanı'nın da sorunudur hatta Bayındırlık Bakanı'nın da sorunudur. Dolayısıyla sadece Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nı burada yargılamak ya da takdire gitmek benim için zulüm bir olaydır. Olayı sadece bir kişiye ve kuruma indirgediğiniz zaman sorunun büyüklüğünü gözden kaçırmış olursunuz. Buranın muhatabı Türkiye Cumhuriyeti devletinin şu anki iktidardaki bütün bakanlarıdır ' ifadelerini kullandı.
'YASALARI ALANDA UYGULAMA SORUNU YAŞIYORUZ '
Toplumsal cinsiyet eşitliği algısının alanda yayılmamasının sorumlusu olarak yasaların iyi irdelenememesi nedeniyle yargıçları sorumlu tuttuğunu belirten Güllü şunları söyledi:
'Ya da yargıda bu konudaki bazı geleneksel yapıya bağlımlı kalan, kadın erkek eşitliği noktasındaki sistemin cinsiyet eşitliğinin alana yayılmamasından dolayı algı sıkıntısı yaşayan yargı kararlarını eleştirebiliyorum. Ya da hem adliyede hem Karakolda 'Be kadın' cümlesiyle başlayan 'Senin yüzünden bu adam bu hale geldi' sözcüklerine muhatap kalıyoruz. Bu çok ağır bir tanımlama ve suçlamadır. Buradaki kadının psikolojik olarak karşısındakini yönlendirdiği ya da bu sonucu hazırladığı tanısıyla olaya bakarsanız sorun çözülmez. Siz istediğiniz kadar yeni yasa yapın, istediğiniz kadar Avrupa Konseyi'nin İstanbul sözleşmesinin ilk imzacısıyız deyin, yasaları alanda uygulama sorunu yaşıyoruz. '
'7/24 KORUMA SİSTEMİ HAYATA GEÇİRİLMELİ '
Türkiye'de 7/24 koruma denilen bir sistem olmadığına dikkat çeken Güllü, 'Kanunda kadın koruma ve kimlik karartma var ama bunları uygulayamıyoruz. Kadınlara çağrılı mekanizmayla hizmet getiriyoruz. Herkesin elinde bir cep telefonu yok. Herkesin evi cep telefonu sinyallerini alabilecek konumda değil. Dolayısıyla çağrılı koruma yerine 7/24 korumanın hayat geçmesi ve 7/24 korumanın özelliklerinin de İçişleri Bakanlığı tarafından Karakoldaki polislere anlatılması gerekiyor ' önerisinde bulundu.
Canan Güllü, 'Bir kadın hayatı ya da bir çocuğun psikolojik durumu hepimiz için çok önemli. Toplum için çok önemli. Dolayısıyla bu konuya çok önem vermemiz lazım ' diye konuştu.
'Pek çok kişiye uçuk geliyor ama madem ki teknoloji çağında yaşıyoruz; adliye Karakol ve hapishane üçgeninde hapse giren kişinin takibinin internet ağıyla birbirine bağlantılı olması ve o kişinin tahliye edildiği zaman, şiddet görmüş kadının bilgilendirilmesi gerektiğine inanıyorum ' ifadelerini kullanan Güllü, 'Bu öneri uçuk gelebilir ama mantıklı düşündüğünüzde şiddeti yaşamış kadın için her an tetikte olduğunu, her an bir sıkıntı yaşayacağını düşünürseniz çok normal bir hak olduğuna inancaksınız ' dedi.
'PARLAMENTODAKİ BÜTÜN VEKİLLER HAREKETE GEÇMELİ '
'Kanun olarak bir şey yaptık ama yerine getirilmesi konusunda destek lazım. Bu konuda da en fazla görev siyasi liderlere ve sivil toplum örgütlerine düşüyor ' diyen Canan Güllü şöyle devam etti:
Kadın milletvekilleri bu konuda yeterince duyarlı değil. Siyasetin hiç bir alanında bu konunun ciddi anlamda içselleştirildiğine inanmıyorum. Meclis Başkanı da dahil olmak üzere parlamentodaki bütün milletvekillerimizin bir araya gelerek bir deklarasyon yayınlamasını isterdim. Çünkü bu siyaset üstü bir olay, bu bir kadın terörü. '
Özel Röportaj Burcu Kandemir