Erdoğan: Kimse Bu Meseleye Kayıtsız Kalamaz

Kutlu Doğum Haftası programına katılan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ""Bize hakkı adaleti hayırla muameleyi münkerden nehyeden, Kuran ve hadisin rehberliğinde can alıcı, can yakıcı meselelerimizi hep birlikte suhulete eriştirelim.

Kim ki kanın aktığı, canların yandığı, ocaklara ateşlerin düştüğü bu meseleye kayıtsız kalırsa kadim kardeşlik hukukumuza yüz çevirmiştir." dediAnkara Arena Kapalı Spor Salonu'nda Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından düzenlenen programda Başbakan Erdoğan, bir konuşma yaptı. Erdoğan, konuşmasının başında Peygamber Efendimiz'in edep ve hayasına, sonlarına doğru ise ırkçılığa karşı oluşuna vurgu yaptı. Erdoğan, "Peygamber Efendimiz, emin kişiliği, edep ve hayasıyla yepyeni bir hayatın kapılarını açtı. Risaletiyle varlığa anlam kattı. Zamana ruh verdi. İnsanlara insanlıklarını hatırlattı. Kendisinden sonra gelecek nesillere aydınlık oldu. O zulmete yani karanlığa bir güneş gibi parladı. Kabuğu zift bağlamış yürekleri eritti. Çöle dönmüş gönüllere adeta bir çağlayan gibi aktı. Onu öldürmek için gelenler onda dirilerek geri döndüler. Tıpkı Hz. Ömer gibi. Ona düşmanlık besleyenler onda hayat buldular. İnsana ait ne kadar kötü haslet varsa husumet, kin, nefret bütün o çirkin hasletler Hz. Peygamber efendimizin engin yüreği karşısında kardeşliğe, merhamete, edebe ve hayaya büründü. O mahzundu, bütün mahzunların peygamberiyi. Mazlumdu, bütün mazlumların peygamberiydi. Edep timsaliydi, edebin peygamberiydi. Kararlıydı, kutlu dirinişin peygamberiydi. İnsana ait değerli her ne varsa kalbinde ve hayatında müşahhas hale getirmiş, eşrefi mahlukatın en şereflisi idi." diye konuştu.

Peygamber Efendimiz'in bir yetim ve öksüz olarak en çok da yetim ve öksüzlerin en çok da çocukların peygamberi olduğuna dikkat çeken Erdoğan, "Sadece Hz. Hasan ile Hz. Hüseyin'in değil bütün çocukların sevgilisiydi." dedi.

Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Hz. Peygamber öyle bir coğrafyada iklimde öyle bir toplumun içinde doğdu ki o toplulukta zengin üstündü, güçlü haklıydı. O toplulukta zenci ikinci sınıftı, yoksul, mağdur, mazlum yolda kalmışlar, kadın ve köle dışlanmıştı, ötelenmişti. O insanın insani değerlerini yitirdiği, esfel-i safiline düştüğü bir çağda gönderildi. O bizlere 'inananlar kardeştir' ilahi mesajını ilettiği kadar Müslümanların kardeşliğini hayatının her zerresine nakşetmiş, kardeşliğin peygamberiydi. Müslümanlar arasında soy akrabalık kan bağı kurmadı, kuranlara müsaade etmedi. Her türlü ırkçılığı ayakları altına aldı. İnsanları gönül bağı ile birbirlerine bapladı. Kuran ve Allah sevgisi ile kaynaştırdı. O'na gelen emir çok açıktı. Hucurat suresi 13. ayet: 'Ey insanlar! Şüphe yok ki biz sizi bir erkek ve dişiden yarattık. Birbirinizi tanımanız için boylara ve kabilelere ayırdık. Allah katında en onurlunuz, takvada en üsün olanınızdır. Allah hakkıyla bilen hakkıyla haberdar olandır." Hz. Peygamber'in Muhacir'i Ensar'a kardeş kıldığını, Arabı Aceme kardeş eylediğini vurgulayan Erdoğan, ırkçılığa karşı olduğunu şöyle vurguladı: Ümmet kavramı ile Müslümanlar arasında kardeşlik hukukunu tesis etti. Aynı sofranın, aynı lokmanın aynı mücadele ve sevincin ortağı yaptı ashabını. Zenciyi beyazın kader ortağı yaptı. Komşuyu komşuya adeta birbirlerinin mirasçısı olacak kadar yaklaştırırken, müminleri birbirine geçmiş duvarın tuğlaları gibi bir ve beraber gördü.

"SOY ÜSTÜNLÜĞÜNÜ İDDİA EDENLER KEVSER'E YÜZ ÇEVİRENLERDİR

Ardından Peygamber Efendimize oğulları öldüğü için "ebter" yakıştırılması yapılmasını ve Kevser suresinin indirilişini anlatan Erdoğan, şöyle devam etti: "Kevser ırkçılığın kesin reddidir. Kevser suresi asabiyeti reddidir. Her gün namazlarda okuduğumuz Kevser suresi, soy üstünlüğünü iddia edenlere, asalet taslayanlara kendisini diğerinden üstün görenlere, Rabbimizin verdiği kesin ihtardır. Oğullarıyla, soylarıyla övünenler mezarlardaki ölülerini sayacak kadar kafataslarını ölçecek kadar aklını ve izanını kaybedenler aynı şekilde Kevser'i de kaybetmişlerdir. 780 bin kilometre kare üzerinde tıpkı müminler gibi en önce Kevser suresini öğrenen çocuklarına önce onu öğreten tekrar tekrar okutan bir ümmetiz. Soy üstünlüğü, asabiyeti kesinlikle reddeden bu sure bizim birbirimize nasıl bakmamız gerektiğini gösteren ölçüdür. Kendisini yek diğerinden üstün görmek, kendi ırkını, soyunu, kavimin kabilesini üstün gören Kevser'i kaybetmiş, Hz. Peygamber'e (s.a.s) yüz çevirmiştir."Bütün insanların Hz. Adem ve Hz. Havva'dan geldiğine dikkat çeken Erdoğan, "Biz hepimizi Adem ve Havva'dan meydana geldik. Bir vatan toprağında bir inancın içinde gözlerimizi dünyaya açtık. Anne babalarımıza nasıl hürmet içindeysek, vatanımıza, bayrağımıza, kültür ve geleneklerimize nasıl hürmet içindeysek, ecdat ve soyumuza karşı da belli bir hürmet içindeyiz. Ancak anne babamıza gelenek ve kültürümüze ecdadımıza kavmimize kabilemize olan hürmetimiz bize başkalarını aşağılama başkalarını hor görme başkalarına ikinci sınıf muamele etme hakkını asla vermez. Bu insani ve İslami değildir. Bu Muhammedi bir yol ve yöntem değildir. Açıkçası biz Yunus'un şu muhteşem dizelerini her fırsatta tekrar tekrar dile getiriyoruz: 'Yaratılanı sevelim Yaratan'dan ötürü, yaratılanı hoş gör Yaratan'dan ötürü.' Irkçılık bir cahiliye adetidir. Hz. Peygamber'in ümmetine takipçilerine onun sevdalısı olanlara ırkıyla, asabiyetiyle kavmiyle övünmek asla yakışmaz. Kim ki kendisini üstün görüyor, başkalarını hor görüyorsa bilsin ki Peygamber'e ebter diyenlerin yanındadır." dedi

NEFETİN VE IRKÇILIĞIN DİLİNE TESLİM OLANLAR EBU CEHİL'İN YANINDADIR

Erdoğan, konuşmasında çözüm sürecine de değinerek şunları ifade etti: "Bize hakkı adaleti hayırla muameleyi münkerden nehyeden, Kuran ve hadisin rehberliğinde can alıcı, can yakıcı meselelerimizi hep birlikte suhulete eriştirelim. Kim ki kanın aktığı, canların yandığı, ocaklara ateşlerin düştüğü bu meseleye kayıtsız kalırsa kadim kardeşlik hukukumuza yüz çevirmiştir. Kim ki aynı kıbleye dönen annelerin, aynı peygamberin izinden giden babaların acısı için yüreğini ortaya koymazsa, ahsen-i takvime yani en güzel huy üzere yaratılmış olmaya muhalefet etmiştir. Kim ki kanayan bir yarayı sarmak, tedavi etmek varken kardeşliği yüceltmek varken, öfkenin, nefretin, husumetin ve ırkçılığın diline teslim olmuşsa Hz. Kuran ve Hz. Nebi'nin değil açık söylüyorum Ebu Cehil'lerin yanındadır. İnsan yeryüzünde Yaratıcı'nın halifesidir. Alemin özü olan, canıyla kutsal olan yaratılmışların en şereflisi olan insana, o insanın onuruna kasteden hiç kuşkusuz ateşten yaratıldığı için kendisini üstün gören şeytandı. Akan kana seyirci kalan da kan akıtan zalimlerin sırtını sıvazlayan da en kutsal en mübarek varlık olan insan onuruna karşı aleni hürmetsizlik içindedir. Allah millet olarak hiçbirmizi Kuran ve onun büyük elçisi Nebi'den yüz çevirenlerden eylemesin. "