Güneş Vakfı’ndan Hocalı Katliamı Açıklaması...
Güneş Vakfı Genel Başkanı Prof. Dr. Alpaslan Ceylan, Hocalı katliamının Azerbaycan-Ermenistan arasında 21 yıldır süren Karabağ sorununun en önemli dönüm noktalarından birisi olduğunu belirterek, “Azerbaycan'ın, Ermeniler tarafından işgal altında tutulan Yukarı Karabağ bölgesinde önemli bir yerleşim merkezi olan Hocalı şehri, coğrafi konumuyla stratejik bir öneme sahiptir.
Bulunduğu bölgenin tek havaalanına sahip olması ve bağlantı yolları üzerinde yer alması, bölgenin önemini artıran etkenlerdir. Bundan dolayı Sovyetler Birliği'nin dağılması sonrasında, Ermenilerin Azerbaycan topraklarına saldırısında önemli bir mesele haline gelmiştir” dedi.
Aslında bu saldırıların 1988 yılında, Sovyetler dağılmadan önce başladığını, ancak 1992'de doruk noktasına ulaştığını anlatan Prof. Dr. Ceylan, “Saldırıların en acımasızı Hocalı'ya yapıldı. 25-26 Şubat'ta şehre giren Ermeniler ve Ruslara ait 366.motorize piyade alayı, hiçbir ayırım yapmadan, 106'sı kadın, 63'ü çocuk 70'ten fazlası yaşlı olmak üzere 613 Azerbaycan Türk'ünü katletti. Binlerce insan, vatanlarını terk etmek zorunda kalmıştır. Azerbaycan ve Ermenistan arasında 1988 yılında başlayan savaş 6 yıl sürdü. Bu süre sonrasında, bir milyona yakın Azeri kendi topraklarında göçmen durumunda yaşamak zorunda kaldı. Azerbaycan topraklarının yüzde 20'si işgal edildi. İşgal, Birleşmiş Milletler tarafından alınan kararlarda da onaylandı. Bu kararlarda Ermeni kuvvetlerinin Yukarı Karabağ'daki işgale son vermeleri istendi. Ancak Amerika, Rusya gibi devletlerin BM kararlarında çekimser kalmaları, işgalin ortadan kalkmasını engelleyen en önemli faktör oldu” diye konuştu.
“Bugün, Karabağ sorununun çözümüne yönelik süreç, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı çatısı altında oluşturulan Minsk Grubu tarafından yürütülmektedir. Grubun eş başkanlığı görevini ABD, Rusya ve Fransa yürütmekte olup yaklaşık 20 yıldan beri devam eden görüşmelerde bir sonuca varılamamış ve Ermenilerin Karabağ işgali devam etmektedir” diyen Ceylan daha sonra şunları kaydetti; “Bu işgal, Uluslararası hukuk kurallarını ihlal etmekte olan Ermenistan’ın soykırımın politikasının en önemli örneklerinden birisidir. Azerbaycan'ın Ermenistan karşısında ekonomik ve askeri alanlarda giderek güçlenmesi, başta Ermenistan olmak üzere Batılı ülkeleri endişelendirmektedir. Rusya ise, şu an çözümsüzlükten en fazla yararlanan ülke konumunda gözüküyor. Çünkü bu durum, hem Azerbaycan hem de Ermenistan üzerinde nüfuzunun devam etmesini sağladığı gibi Hazar bölgesi enerji ve petrol kaynaklarından elde edeceği menfaatleri noktasında önemli bir kazanç olarak görünmektedir. Türkiye ise bu konuda Ermenistan’ın uluslararası çeşitli platformlarda gündeme getirdiği sözde soykırım iddialarına da bir karşılık olarak Hocalı katliamı ve Karabağ işgalini kendi meselesi dâhilinde ele almaktadır. Bu bağlamda Türkiye, Ermenistan ve başta Fransa olmak üzere, destekçisi konumundaki diğer ülkeler nezdinde uluslararası tüm platformlarda Ermenistan’ı işgal ettiği topraklardan derhal çekilmesini istemektedir. Kafkasya’daki kalıcı barışın ancak bu şekilde gerçekleşebileceği unutulmamalıdır.”
Son zamanlarda Hocalı’da yapılan katliamın dünya kamuoyu tarafından lanetlendiğini ve bu konuda önemli kararlar alındığını ifade eden Prof. Dr. Ceylan, “İşte bu önemli kınamalardan birisi de Çek Cumhuriyeti tarafından yapılmıştır. Çek Cumhuriyeti Dış İlişkiler Meclisi, Hocalı’da yapılan katliamı soykırım olarak tanıdı. Umarız ülke olarak Hocalı’ya yapılan bu katliam, diğer dünya ülkeleri tarafından Azeri Türklerine yapılan bir soykırım olarak tanınır ve bu konuda gerekli uluslar arası yaptırım kuralları devreye girer. Güneş Vakfı olarak biz de Hocalı’da Ermeniler’in Azeri Türklerine karşı yapmış oldukları bu katliamı 21. Yıldönümünde şiddetle kınıyor, söz konusu katliamda şehit olan 613 Azerbaycan Türküne Allah’tan rahmet diliyor, bu anlamda her yıl 26 Şubat’ın Hocalı şehitlerini anma ve milli yas günü ilan edilmesini istiyoruz.” Şeklinde konuştu.
Kaynak: İHA
Aslında bu saldırıların 1988 yılında, Sovyetler dağılmadan önce başladığını, ancak 1992'de doruk noktasına ulaştığını anlatan Prof. Dr. Ceylan, “Saldırıların en acımasızı Hocalı'ya yapıldı. 25-26 Şubat'ta şehre giren Ermeniler ve Ruslara ait 366.motorize piyade alayı, hiçbir ayırım yapmadan, 106'sı kadın, 63'ü çocuk 70'ten fazlası yaşlı olmak üzere 613 Azerbaycan Türk'ünü katletti. Binlerce insan, vatanlarını terk etmek zorunda kalmıştır. Azerbaycan ve Ermenistan arasında 1988 yılında başlayan savaş 6 yıl sürdü. Bu süre sonrasında, bir milyona yakın Azeri kendi topraklarında göçmen durumunda yaşamak zorunda kaldı. Azerbaycan topraklarının yüzde 20'si işgal edildi. İşgal, Birleşmiş Milletler tarafından alınan kararlarda da onaylandı. Bu kararlarda Ermeni kuvvetlerinin Yukarı Karabağ'daki işgale son vermeleri istendi. Ancak Amerika, Rusya gibi devletlerin BM kararlarında çekimser kalmaları, işgalin ortadan kalkmasını engelleyen en önemli faktör oldu” diye konuştu.
“Bugün, Karabağ sorununun çözümüne yönelik süreç, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı çatısı altında oluşturulan Minsk Grubu tarafından yürütülmektedir. Grubun eş başkanlığı görevini ABD, Rusya ve Fransa yürütmekte olup yaklaşık 20 yıldan beri devam eden görüşmelerde bir sonuca varılamamış ve Ermenilerin Karabağ işgali devam etmektedir” diyen Ceylan daha sonra şunları kaydetti; “Bu işgal, Uluslararası hukuk kurallarını ihlal etmekte olan Ermenistan’ın soykırımın politikasının en önemli örneklerinden birisidir. Azerbaycan'ın Ermenistan karşısında ekonomik ve askeri alanlarda giderek güçlenmesi, başta Ermenistan olmak üzere Batılı ülkeleri endişelendirmektedir. Rusya ise, şu an çözümsüzlükten en fazla yararlanan ülke konumunda gözüküyor. Çünkü bu durum, hem Azerbaycan hem de Ermenistan üzerinde nüfuzunun devam etmesini sağladığı gibi Hazar bölgesi enerji ve petrol kaynaklarından elde edeceği menfaatleri noktasında önemli bir kazanç olarak görünmektedir. Türkiye ise bu konuda Ermenistan’ın uluslararası çeşitli platformlarda gündeme getirdiği sözde soykırım iddialarına da bir karşılık olarak Hocalı katliamı ve Karabağ işgalini kendi meselesi dâhilinde ele almaktadır. Bu bağlamda Türkiye, Ermenistan ve başta Fransa olmak üzere, destekçisi konumundaki diğer ülkeler nezdinde uluslararası tüm platformlarda Ermenistan’ı işgal ettiği topraklardan derhal çekilmesini istemektedir. Kafkasya’daki kalıcı barışın ancak bu şekilde gerçekleşebileceği unutulmamalıdır.”
Son zamanlarda Hocalı’da yapılan katliamın dünya kamuoyu tarafından lanetlendiğini ve bu konuda önemli kararlar alındığını ifade eden Prof. Dr. Ceylan, “İşte bu önemli kınamalardan birisi de Çek Cumhuriyeti tarafından yapılmıştır. Çek Cumhuriyeti Dış İlişkiler Meclisi, Hocalı’da yapılan katliamı soykırım olarak tanıdı. Umarız ülke olarak Hocalı’ya yapılan bu katliam, diğer dünya ülkeleri tarafından Azeri Türklerine yapılan bir soykırım olarak tanınır ve bu konuda gerekli uluslar arası yaptırım kuralları devreye girer. Güneş Vakfı olarak biz de Hocalı’da Ermeniler’in Azeri Türklerine karşı yapmış oldukları bu katliamı 21. Yıldönümünde şiddetle kınıyor, söz konusu katliamda şehit olan 613 Azerbaycan Türküne Allah’tan rahmet diliyor, bu anlamda her yıl 26 Şubat’ın Hocalı şehitlerini anma ve milli yas günü ilan edilmesini istiyoruz.” Şeklinde konuştu.