5. Uluslararası Terörizm ve Sınıraşan Suçlar Sempozyumu Sonuç Bildirgesi Açıklaması

Antalya'da yapılan ve bugün sona eren 5. Uluslararası Terörizm ve Sınıraşan Suçlar Sempozyumunun sonuç bildirgesinde, küreselleşen ve karşılıklı bağımlılığın arttığı dünyada yerele hapsedilen sorunların her geçen gün azaldığı, yereldeki bir gelişmenin de kendi sınırlarını aşarak başka ülkeleri ve bölgeleri tehdit ettiği bildirildi.

38 ülke temsilcisinin katılımıyla Antalya'da yapılan sempozyumun sonuç bildirgesi, Polis Akademisi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Önder Karakuş tarafından okundu.
İç çatışmalar, terörizm, sınıraşan suçlar, kritik altyapıların korunması ve enerji güvenliği gibi konuların, risk eksenli proaktif bir yaklaşımla uluslararası işbirliğini öngören stratejik güvenlik kapsamında öne çıkan güncel güvenlik riskleri olduğu belirtilen bildirgede, "Küreselleşen ve karşılıklı bağımlılığın arttığı dünyamızda, yerele hapsedilebilen sorunlar her geçen gün azalmakta ve yereldeki bir gelişme kendi sınırlarını da aşarak başka ülkeleri ve bölgeleri de tehdit eder hale gelmektedir" denildi.
Suriye krizinde bugün gelinen noktada hem bölgesel hem de uluslararası dinamikler açısından etki alanını genişletmeye devam ettiği kaydedilen bildirgede, "Suriye'deki radikal grupların nitelik değiştirmesi, her geçen gün sayıları artan Suriyeli mülteciler, bu ülkenin geleceğinin şekillendirilmesine yönelik atılacak adımlar gibi pek çok konu bölgesel dinamikleri doğrudan etkilemektedir" ifadelerine yer verildi.

Suriye'deki radikal gruplara katılmak isteyen kişilere yönelik olarak Avrupa ülkelerinin "önleme odaklı bir yaklaşımla" konuyu ele alması gerektiği ifade edilen bildirgede, "Suriye krizinde bazı ülkelerin çözüm odaklı davranmamaları ve jeopolitik mülahazalarla konuya yaklaşmaları bu krizi adeta çözümsüzlüğe mahkum etmiştir. Soğuk savaş dönemine ait vekalet savaşlarının Suriye'ye taşınması bölge barışına vurulmuş en büyük darbedir" denildi.
Bildirgede, ulusal, bölgesel ve küresel güvenlik tehditlerinin, politik veya ideolojik kaygılarla değil, objektif risk analizleri ve değerlendirmeleri doğrultusunda çoğulcu ve katılımcı bir yaklaşımla tanımlanması gerektiğine dikkat çekilerek, terörizmle mücadelede bütüncül bir strateji takip edilmesi, bir yandan şiddet kontrol altına alınırken, diğer yandan teröre sebep olan faktörlerin ortadan kaldırılması gerektiği vurgulandı.
- Terör ve sınıraşan suçlarla mücadele
Terörle mücadele yöntem ve taktiklerinin iç dinamiklere göre farklılık arz etse de stratejik olarak ulaşılmak istenen nihai hedefin terör örgütlerinin propaganda ve eylem alanlarını daraltmak olması gerektiği ifade edilen bildirgede, "Şiddete varan aşırıcılıkla mücadelede terör örgütlerinin propaganda faaliyetlerine karşı koyabilecek ve özellikle gençlerin bu konuda farkındalığını artıracak stratejiler belirlenmeli ve bu kapsamda gerçekleştirilecek projeler kamu-özel işbirliği ile desteklenmelidir" denildi.
- İlaç sektörünün stratejik önemi
Ekonomi, sağlık ve güvenlik açısından tehdit oluşturan fikri ve sınai mülkiyet suçları, sahtecilik ve kaçakçılık gibi suçların önlenmesi, tespit edilmesi, delillendirilmesi, talebin azaltılması ve farkındalığın artırılması konusunda sorumluluğun, yasal arz zinciri üzerinde yer alan ve bu süreci düzenleyip denetleyen aktörler arasında paylaşılması gerekir.
İlaç sektörünün ekonomi, güvenlik ve toplum sağlığı üzerindeki stratejik önemi dikkate alınarak yasadışı ilaç üretimi ve ticareti ile etkin bir şekilde mücadele edilmeli, yerli üretim kapasitesi artırılmalı, Ar-Ge ve girişim ekosistemi geliştirilmelidir. Ulusal ve uluslararası aktörler siber güvenlik konusunda koordineli çalışarak siber savaş ve bilgi savaşları ile siber ortamdaki kötü niyetli hareketlerin hukuki tanımları konusunda ortak bir dil geliştirilmelidir."
Bildirgede, güvenlik birimlerinin kitle imha silahlarının üretimi, kaçakçılığı ve kullanımının önlenmesine ilişkin farkındalık düzeylerinin artırılması, bu amaca yönelik bilimsel, teknik ve uzmanlık desteği sağlanması gerektiğini de ifade edildi.
Kaynak: AA