Ak Parti Genel Başkan ve Parti Sözcüsü Yardımcısı Çelik Açıklaması

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Hüseyin Çelik, "Hizmet cemaatiyle uzaktan yakından alakası olmayan bir yığın insan sosyal medyada Başbakana, AK Parti'ye, hükümete ağza alınmayacak şeyler söylüyor. Ben biliyorum ki bunların bir kısmı da tespitidir, o da hizmet cemaatiyle uzaktan yakından alakası yoktur. Bizim partimizle ve hareketimizle uzaktan yakından alakası olmayan birçok kimselerin başta Fethullah Gülen Hocaefendi olmak üzere cemaate yönelik hiç de şık olmayan ağza alınmayacak, hakaret, tahkir anlamına gelecek ifadeler kullanıyorlar ve ortalık kızıştıktan sonra kenara çekilip ellerini ovuşturuyorlar" dedi.

Çelik, AK Parti Genel Merkezi'nde düzenlediği basın toplantısında gazetecilerin sorularını da yanıtladı.
Çelik, bir gazetecinin "Milli İstihbarat Teşkilatı içerisinde bir grubun AK Parti'yle ilgili olumsuz belgeleri sızdırdığını bir gazeteye ifade ettiniz. Bu şu manaya geliyor, direkt olarak MİT içerisinde AK Parti hükümetine karşı olan da bir grup var. Ulusal güvenliğimizle ilgili en önemli kurum hakkında herhangi bir yaptırımınız olacak mı, bu bölünmeye karşı" yönündeki sorusu üzerine, şunları söyledi:
"İster MİT, ister emniyet, ister Türk Silahlı Kuvvetleri ister bir başka kurum. Her kurumda yanlış, her kurumda yanlış yapacak insanlar vardır. Tekrar söylüyorum mühim olan siyasi irade, bu ülkeyi yöneten irade o yanlış yapan insanları sahipleniyor mu? Onların bu yaptıklarını doğruluyor mu? Onların bu yaptıkları yaptıkları yanlışların arkasında duruyor mu? Önemli olan budur. Tabii ki Milli İstihbarat Teşkilatı kendi iç mekanizması içerisinde eğer bir arıza varsa ki bu sızmalar bu arızaları gösteriyor, bugün buraya bir şey sızıyor yarın bir başka şeylere sızabilir. Hani ama dediğim gibi büsbütün bu kurumu bir bütün olarak itham etme, izam etme konumunda değiliz. Her kurumda yanlış kişiler vardır ve o yanlış kişilerin yanlış icraatları vardır ve ola potansiyel olarak. Ama bu olabilir olmuşa dönüştüğü zaman elbette o kurumların gereğini yapması lazım."
Bir başka gazetecinin Anayasa Mahkemesi'nin Mustafa Balbay ile ilgili verdiği kararı hatırlatması üzerine Çelik, kimin suçlu kimin suçsuz olduğuna bağımsız mahkemelerin karar vereceğini vurguladı. Çelik, "Başından beri Sayın Başbakanımız başta olmak üzere, Cumhurbaşkanımız, bütün sözcülerimiz tutukluluk meselesinin fiili cezalandırmaya dönüşmemesi gerektiğini söylüyor. Makul sınırları aşan tutukluluk süreleri böyle bir mahiyettedir, böyle bir özelliğe sahiptir. Dolayısıyla Anayasa Mahkemesi böyle bir karar vermişse bu karara saygı duyarız" diye konuştu.

Yargı sisteminin iktidara geldikleri günden beri demokratikleştirilmesine çalışıldığını dile getiren Çelik, "Yargının, demokratik standartları yüksek ülkelerdeki yargı gibi olsun istiyoruz. Güven veren adalet olsun istiyoruz. Hakikaten ben daha öncede söyledim, biz iktidara geldiğimizde 'bağımsız yargı' deniyordu ama bizim yargımız bırakın bağımsız yargı, bakımsız yargıydı. Gerek fiziki alt yapı, gerek insan kaynakları, gerek teknolojik alt yapı imkan ve kabiliyetleri açısından daha güven veren, daha seri işleyen ve daha az hata yapan bir adalet mekanizmasına kavuşmak için elimizden geleni yapıyoruz" ifadesini kullandı.
Çelik, Sadullah Ergin ve daha önce Adalet Bakanlığı yapanların insan üstü çaba harcadıklarına değinerek, "Anayasa Mahkemesi böyle bir karar verdiyse ben şahsen bu karara saygı duyarım. Bunun gereği neyse tabii ki hukuk devletinde bu yapılır" dedi.

MİT Müsteşarıyla görüştüğüne yönelik sözleri hatırlatılarak, "Sızdırılan belgelerin MİT içerisinden bir grup tarafından sızdırıldığını söylediniz. Buradan anlaşılıyor ki kimlerin sızdırdığı tespitli" yönündeki ifade üzerine Çelik, "Tespitli değil. Bir kişi olabilir, kişiler olabilir. Yani onlar da bunun kim olduğu kim olabileceği üzerinde duruyorlar" diye konuştu.

Belgelerin neden sızdırıldığına ilişkin bir sorusuna ise Çelik, "Çok açık değil mi arkadaşlar" karşılığını verdi.
Çelik, dershane tartışmaları sırasında bazı yayın organlarında çeşitli haberler yapıldığını aktararak, şöyle devam etti:
"Bir kanun hazırlandığı zaman, bir taslak hazırlandığı zaman, bir tasarı veya teklif gündemde olduğu zaman sizinle ilgiliyse veya sizin bu konuda bir endişeniz varsa buna karşı çıkmak, ona karşı argümanlarınızı öne sürmekten daha tabii hukuk devletinde bir şey yoktur. Üslup, son derece önemlidir. Karşı çıkmak zaman zaman hakarete tahkir ve tezyife varırsa orada sıkıntı var demektir."
-"Bu tuzağa kimse düşmemelidir"
Nurullah Genç'in "Kardeşler arasına heyhat suizan düştü/Zedelendi sağduyu, körleşen iz'an düştü" şiirini hatırlatan Çelik, "Bu zedelenen sağduyunun her kesim ve herkes için tamir edilmesi gerekiyor" dedi.

Tartışmanın gündeme gelmesiyle "Acaba bunu kızıştıracak ne yapabiliriz gayretinde" olanların bulunduğunu ifade eden Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Hizmet cemaatiyle uzaktan yakından alakası olmayan bir yığın insan sosyal medyada Başbakana, AK Parti'ye, hükümete ağza alınmayacak şeyler söylüyor. Ben biliyorum ki bunların bir kısmı da tespitidir, o da hizmet cemaatiyle uzaktan yakından alakası yoktur. Bizim partimizle ve hareketimizle uzaktan yakından alakası olmayan birçok kimselerin başta Fethullah Gülen Hocaefendi olmak üzere cemaate yönelik hiç de şık olmayan ağza alınmayacak, hakaret, tahkir anlamına gelecek ifadeler kullanıyorlar ve ortalık kızıştıktan sonra kenara çekilip ellerini ovuşturuyorlar. Bu tuzağa kimse düşmemelidir. Bu memleket hepimizindir, bu gemide birlikteyiz. Kaptanın her tavrını onaylamak zorunda değiliz, mürettebatın yaptıkları da hoşumuza gitmeyebilir ama bunun çaresi geminin delinmesine yol açacak icraatlardan uzak durmaktır. Söylemlerimizi ve eylemlerimizi gerçekleştirirken kuyumcu terazisiyle tartmak gibi bir sorumluluğumuz var. Ben buralarda, bu sızmalarda, sızdırmalarda ve servislerde iyi niyet şahsen görmüyorum."
Kendisinin 7 yıla yakın bir süre AK Parti hükümetleri içerisinde bulunduğunu anımsatan Çelik, "AK Parti kendi halkının makul, meşru mantıklı taleplerine her zaman kapısını da gönlünü de açmıştır. Buna hizmet cemaati de dahildir" ifadesini kullandı.
Başbakan Erdoğan'ın, "Cemaat ne talep etti de reddettik" yöhühremi sözlerinin de eleştiri konusu yapıldığına değinen Çelik, "Hukuk devletinde, Sayın Başbakanın, hükümetin yaptığı bütün icraatlar, iş ve işlemler eylemler Danıştay denetimine tabiidir. Bütün yasama faaliyeti Anayasa Mahkemesi'nin denetimine tabidir, bütün mali konular Sayıştay denetimine tabidir" diye konuştu.

Başbakan Erdoğan'a gelerek arz-ı hal eden, aralarında gayrimüslimlerin de olduğu yüzlerce sivil toplum örgütü ve vakıf bulunduğunu belirten Çelik, "Meşru, makul bir teklifle geldikleri zaman Başbakan niçin reddetsin. Başbakan kendi halkıyla olan gönül bağından söz ediyor. Ama birileri bunu zedelemek için, bu güzel atmosferi bozmak için özel bir gayret gösteriyor, hiçbirimiz bence bunun bir parçası olmamalıyız" değerlendirmesinde bulundu.
Dershane tartışmalarında, "Ben rahatsız oldum, incindim, kırıldım" yönünde sözler söyleyenler olduğunu dile getiren Çelik, "Ama sonuçta bir makul orta yol bulundu. Bir geçiş süreci verildi bu iki yıl içerisinde bu meseleler üzerinde daha fazla kafa yorma, düşünme şansımız ortaya çıktı. Demokrasiler içerisinde çare tükenmez" dedi.

-Erdoğan'ın Avrupa'daki görüşmeleri
Çelik, Başbakan Erdoğan'ın üç yıl aradan sonra AB yetkilileriyle bir araya geleceği yönündeki haberlerin anımsatılması üzerine, Erdoğan'ın 21 Ocak'ta Brüksel'e gideceğini ve Avrupa Konseyi, Avrupa Komisyonu, Avrupa Parlamentosu başkanlarıyla ayrı ayrı görüşeceğini, daha sonra üçüyle yemekte bir araya geleceğini söyledi.

Erdoğan'ın ayrıca Avrupa Birliği Bakanlığı'nın Avrupa Daimi Temsilciliğinin açılışını da yapacağını belirten Çelik, Belçika Başbakanı ile de bir görüşmede bulunulmasının söz konusu olduğunu bildirdi.
Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar ile eski AK Parti Milletvekili Kemalettin Göktaş arasında Trabzon'da kameralara yansıyan tartışmanın bir gazeteci tarafından hatırlatılması üzerine Çelik, protokolün önünde böyle bir tartışma yaşanmış olmasını üzüntüyle karşıladığını söyledi.

Söz konusu eski milletvekilinin daha önce de başka bakanlarla benzer tartışmalar yaşadığını ifade eden Çelik, "Bir bakana 'suç sende değil, esas seni bakan yapandadır' demek eski bir milletvekilinin görüşüdür ama bunu protokolün önünde ifade etmesi, hele hele de bu eski bir AK Parti'li milletvekiliyse onun hakkı da değildir, haddi de değildir. Son derece çirkin bir görüntü sergilenmiştir" diye konuştu.

Bayraktar'ın meseleyi yatıştırmaya çalıştığını dile getiren Çelik, "Sayın Göktaş'ı bu çirkin tavrından dolayı ayıpladığımı ifade etmek istiyorum" ifadesini kullandı.
Bir gazetecinin, "MİT'ten bazı grupların, sızdırıldığı iddia edilen gazetecinin yani bu belgeyi yayımlayan gazetecinin, Balyoz, Ergenekon, 28 Şubat Davası öncesinde belgelerine dayanılarak bu operasyonlar başladı ve o dönemde 'bunlar gizlilik gerektiren belgelerdir' gibi bir ortam olmadı. Geçen hafta Sayın Hükümet Sözcümüz savcıları bu konuda göreve davet etti. O günden bugüne ne değişti" sorusuna karşılık Çelik, şunları kaydetti:
"Sayın Hükümet Sözcümüzün söylediği tam bu mudur, bununla ilgili midir, bunu bilemem. Ancak benim bildiğim bir şey var Balyoz'la ilgili de Ergenekon'la ilgili de götürülen belgeyi siz gazeteciye götürürseniz gazeteci bir şeyi göze alarak bunu yayımlar. Biri yayımlar, biri yayımlamayabilir. Ama bunun doğru olup olmaması önemlidir. Burada sözü edilen bilgiler MİT'in veri tabanında vardır. Ama ben size mahiyetini ifade ettim, işin özü bu."
Çelik, "Başbakan Sayın Erdoğan'ın dershanelerin kapatılmasıyla ilgili size bir talimat verdiğini söylediniz. Ancak siz de o dönemde ortamın henüz buna müsait olmadığını ifade ettiniz ve geri çevirdiğinizi söylediniz. Bugün ortam müsait midir" sorusuna, şu yanıtı verdi:
"Sayın Başbakan bana 'dershaneleri kapat' gibi bir talimat vermedi. Hiçbirimiz hükümdar falan değiliz. Yani kanunlarla, anayasa ve yasalar çerçevesinde kurulmuş olan müesseseleri hür teşebbüsün birçok emek ve para harcayarak kurduğu şeyler siz 'kapatın' demenizle kapanmıyor. Bana da 'kapat' demedi. Bunların 'gereğini yapın' dedi bana."
Dershanenin sonuç olduğuna dikkati çeken Çelik, "Bu sonucu ortaya çıkaran sebepler ortadan kaldırılır ve o sorun ortaya çıkmaz. O gün söylediğim budur bugün söylediğim budur" dedi.

Çelik, konuyla ilgili 2 yıllık bir süre olduğunu ve bu süre içerisinde teşvik programını hükümetin ortaya koyacağını, dershanelerin de bunu bir fırsata dönüştürebileceğini, özel okul açabileceğin söyledi.

Üniversite imtihanının kaldırılamayacağını anlatan Çelik, yeryüzünde ölçme ve değerlendirme yöntemi olmayan bir eğitim sisteminin bulunmadığını bildirdi. Bazı ülkelerde merkezi sınav olmadığını ve Türkiye'deki olgunlaşma sınavına benzer sınavlar bulunduğunu dile getiren Çelik, "İnatlaşarak, birbirimizi hırpalayarak hatta buralardan yola çıkarak daha ileri kavgalar körükleyerek sorun çözemeyiz" diye konuştu.

-"MİT artık şeffaflaştı"
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Hüseyin Çelik, bir gazetecinin "Bugün itibarıyla MİT içerisinde başlamış bir soruşturma var mı bu sızdıranların açığa çıkarılması için" yönündeki sorusunu, "(Araştırma vardır) diyebilirim ama yazılı bir soruşturma açılmış mıdır emin değilim. Sayın MİT Müsteşarı, Sayın Başbakanla birlikte yurt dışına gitti. Geldiği zaman ona sorarız. Başlayan bir soruşturma olursa MİT artık şeffaflaştı, kendi içindeki işleyişi de gazetecilerle paylaşır. Ama veri tabanındaki bilgi yığınını değil" diye yanıtladı.
(Sürecek)
Kaynak: AA