Eskişehir'de '68. Yerel Gazetecilikte Meslek İçi Eğitim Semineri'

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) ile Konrad Adenauer Vakfı tarafından düzenlenen '68. Yerel Gazetecilikte Meslek İçi Eğitim Semineri', Eskişehir'de gerçekleşti.

Eskişehir'de '68. Yerel Gazetecilikte Meslek İçi Eğitim Semineri'

Bir otelin toplantı salonunda düzenlenen seminer; Bilecik, Bolu, Bursa, Kütahya, Afyon, Eskişehir ve Ankara’dan gelen çok sayıda gazetecinin katılımıyla gerçekleştirildi.

Sunuculuğunu TGC Genel Sekreteri Sibel Güneş’in üstlendiği seminerin açılış konuşmalarını TGC Başkanı Turgay Olcayto ve Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen yaptı.

Mustafa Balbay ile ilgili Anayasa Mahkemesi'nin kararından sonra yerel mahkemeden tahliye kararı çıkmasının, evrensel hukuk kurallarında yeni bir dönemin başladığı umudunu doğurduğunu ifade eden TGC Başkanı Turgay Olcayto, Gezi olaylarına katılan gençlerle ilgili verilen kararın da umutları pekiştiren bir karar olduğunu söyledi.

Olcayto, “Umuyoruz ki, uzun tutukluktan mağdur olan meslektaşlarımız birer birer tahliye olurlar ve Türkiye uzun tutukluluk ayıbından kurtulur” dedi.

TGC hakkında bilgi veren Başkan Olcayto, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Türkiye Gazeteciler Cemiyeti olarak 3 bin 650 üyeye sahip bir kuruluşuz. Pek çok ilde temsilcimiz var. Biz siyaset ve sermaye ile aramıza mesafe koyan, sadece gazetecilik için uğraşan bir kuruluşuz. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti olarak elimizden geldiği kadar meslektaşlarımızın yanında olmaya çalışıyoruz. Tutuklu gazeteci meslektaşlarımızı ziyaret ediyoruz, hukuki destek veriyoruz. Geçen hafta yönetim kurulundan arkadaşlarımızla Merdan Yanardağ’ı ve başkan yardımcımızla da birlikte Füsun Erdoğan’ı ziyaret ettik, 2 saate yakın süre görüştük.”
Gazeteciler arasında dayanışmanın önemine vurgu yapan Başkan Olcayto, “Bazı çıkarlar için gazetecilerin bölünmesi bizi üzüyor. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti olarak meslektaşlarımız arasında birlikteliği her zaman görmek istiyoruz” diye konuştu.

"TÜRKİYE’DE BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ TARTIŞIR HALE GELDİ"
Ardından açılış konuşması yapan Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen, gazeteciliğin dünyada iletişim teknolojisindeki gelişmeler nedeniyle değişik bir döneme girdiğinden bahsetti. Elektronik gazeteciliğin bütün haberleşme imkanını kullanan dev bir alan olduğunu vurgulayan Büyükerşen, “Bununla beraber ekonomik değişiklikler, basının sermayenin eline geçmesi söz konusu. Sermaye ise ülkedeki çıkar gruplarından kendisini kolay kurtaramıyor. Türkiye’de basın özgürlüğü tartışılır hale geldi. Türkiye’de basının üzerindeki baskıların hukuk açısından çok eleştiriye muhatap olduğu bir dönem içindeyiz. Türkiye’de çok sayıda gazeteci haksız yere cezaevinde. Halkı haberdar etmenin neredeyse suç haline getirildiği bir dönem içindeyiz. Mustafa Balbay’ın tahliyesi, demir parmaklıklar arkasındaki gazetecilerin özgürlüklerine kavuşmaları yolunda karanlık gecede bize göz kırpan yıldızlar gibi ümit ışıklı bir tablo oldu” diye konuştu.

"GAZETECİLER HEDEF GÖSTERİLMEMELİ"
Açılış konuşmalarının ardından yöneticiliğini Kütahya Gazeteciler Cemiyeti Başkanı İhsan Tunçoğlu’nun yaptığı ilk oturumda; TGC Genel Sekreteri Sibel Güneş, “Gazetecilik Etik İlkeleri” başlıklı bir konuşma yaptı. Güneş, “Gazetecilerin bu kadar hedef gösterildiği bir dönemde inadına etik ilkelere uyarak gazetecilik yapmak çok önemli çünkü basın ve ifade özgürlüğü herkese gerekli. 62 gazeteci düşündükleri ve yazdıkları nedeniyle tutuklu. Meslektaşlarımızın serbest bırakılmasını istiyoruz” yeklinde konuştu.

“Gazetecilere mesleklerini yerine getirirken Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin önderliğinde hazırlanan Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi'nin mutlaka dikkate alınması gerektiğini belirten Güneş, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Gazetecinin halka karşı sorumluluğu, başta işverenine ve kamu otoritelerine karşı olmak üzere, öteki tüm sorumluluklardan önce gelir. Gazeteci, ilettiği haber ve bilginin sorumluluğunu üstlenir ve paylaşır. Gazeteci; başta barış, demokrasi ve insan hakları olmak üzere, insanlığın evrensel değerlerini, çok sesliliği, farklılıklara saygıyı savunur. Gazeteci; milliyet, ırk, etnisite, cinsiyet, dil, din, sınıf ve felsefi inanç ayrımcılığı yapmadan tüm ulusların, tüm halkların ve tüm bireylerin haklarını ve saygınlığını tanır. İnsanlar, topluluklar ve uluslararasında nefreti, düşmanlığı körükleyici yayından kaçınır.”
TGC Yönetim Kurulu Üyesi ve CNNTÜRK muhabiri Göksel Göksu da yaptığı “Kadın ve Medya” konulu sunumda Türkiye’deki kadının karşılaştığı sorunlar, mobbing, muhabirlik, kadın gazeteciler konuları hakkında katılımcılara bilgi verdi. Göksu, geçen yıl hayatını kaybeden usta gazeteci Mehmet Ali Birand’ı saygıyla anarak kendisinin öğrencisi olduğunu belirtti.

Birand’ın son nefesine muhabirlik yaptığını hatırlatan Göksu, muhabirliğin önemini anlattı. Muhabirlik refleksini kaybetmeyen kişilerin iyi yönetici ve köşe yazarı olabileceğini söyleyen Göksu, “Türkiye’de muhabir olmak mümkün ama muhabir kalmak zor. Muhabir kalmak çaba gerektiriyor. Kadın muhabir olmak ve kadın muhabir olarak kalabilmek ise çok zor. Bunun için çok çaba göstermek gerekiyor” şeklinde konuştu.

Göksu, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin 'Medya ve Çeşitlilik Kılavuzu Kadın ve Cinsel Yönelik' kitapçığının, 2005 yılında British Council’ın BBC World Service Trust (WST) iş birliği ile medyanın toplumsal katılımdaki rolünü desteklemek amacıyla başlattığı ve 2006 yılında Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin ulusal ortak olarak yer aldığı Medya ve Toplumsal Katılım Projesi kapsamında hazırlandığını sözlerine ekledi.

Kitapçığın medya kuruluşları ve medya çalışanları, cinsiyet ve cinsel yönelim farklılığına dayalı ayrımcılıkla mücadele etmeyi hedef olarak belirlediğini belirten Göksel Göksu, medyadaki kadınla ilgili istatistikleri bilgileri paylaşarak, “1960 yılında kadınlar yüzde 44 oranında cinsel obje olarak temsil ediliyor. 2009'da kadınlar yüzde 83 oranında cinsel obje olarak temsil ediliyor. Son 7 yılda kadın cinayetlerindeki artışta yüzde bin 400 artış olduğu görülüyor. Cinayetlerin nedenleri arasında ‘kıskançlık, etek boyu kısa, camdan baktı, tırnağını uzattı, telefonu geç açtı, tuzluğu uzatmadı, eve geç geldi, boşanma talebi’ sayılabiliyor” ifadelerini kaydetti.

"GAZETECİLER 'MOBBING'E MARUZ KALIYOR"
Gazetecilerin mobbinge de maruz kaldığını ifade eden Göksu, “Biz işimizi inandığımız bir şekilde, doğru olmak kaydıyla her yerde yüksek sesle haykırabilmek zorundayız. Maalesef kadın meslektaşlarımıza mobbing uygulanıyor” dedi.

“Haber ve Hukuk” konusunda katılımcılara bilgi veren TGC Hukuk Danışmanı Gökhan Küçük ise, konuşmasında haber yapmanın hukuksal kurallarını anlatarak şunları söyledi:
“Bir haber yaptığında gazetecinin hukuki, cezai ve idari sorumluluğu var. Basın Kanunu, Medeni Kanun Borçlar Kanunu ve Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu haberin alanını etkiliyor. Cezai sorumluluk ise TCK, TMK, CMK, Basın Kanunu aracılığıyla habere yansıyor. Gazeteciler, yaptıkları haberlerle ilgili kanunların ‘hakaret, haberleşmenin ihlali, konuşmaların kayda alınması, suç işlemeye tahrik, suç ve suçluyu övme, halkı kin ve düşmanlığa sevk etmek, kimliğin açıklanması, basılmış eserleri bozma, düzeltme veya cevabın yayınlanmaması’ gibi maddelerle yargılanıyor. Haberi hukuksal olarak da sorun yaşamadan yapmak isteyen gazeteciler bu nedenle TGC’nin Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ni iyi okumak, anlamak ve uygulamak zorunda.”
Avukat Küçük, haberin hukuka uygun olabilmesi için görünürde gerçek olması, kamu yararı, güncelliği, düzgün bir şekilde aktarılması, öz ve biçim arasında dengenin kurulması gerektiğini söyledi.

Seminerin ikinci oturumunun başkanlığını Sakarya Gazetesi sahibi Üstün Ünügür yaptı. Bu oturumda TGC Genel Sekreter Yardımcısı ve Bilgi Üniversitesi Öğretim Görevlisi Niyazi Dalyancı, “Haber Yazım Tekniği” konusu hakkında katılımcılara bilgi verdi. Niyazi Dalyancı, muhabirin ilkelerini, ‘doğruluk, objektiflik kısalık, açıklık, kaynak belirtmek’ olarak sıraladı. Gazetelerden örneklerle konuyu anlatan Dalyancı, şunları kaydetti:
“5N1K’nın bütün unsurlarını giriş paragrafında vermek zorunda değilsiniz. Haber yazımının en önemli tarafı tercih yapmaktır. Hangi konuyu önemli görüyorsak onu giriş cümlesine alıp, 5N1K’daki diğer unsurları diğer paragraflara bırakabilirsiniz. Haber sözcüklere boğulmamalı, haber okurda soru işaretleri oluşturmamalı. Kısa cümleler kurulmalı, açık ve net bilgiler yer almalı.”

"TARAFSIZLIK DEĞİL, BAĞIMSIZLIK ÖNEMLİ"
TGC'nin önceki başkanı ve Cumhuriyet Vakfı Başkanı Orhan Erinç, ‘Gazetelerde İçerik Sorunları’ konusunda şunları ifade etti:
“Türkiye’de gazetecilik yapmak her gün biraz daha zorlaşmaktadır çünkü haberin doğrusunu verdiğiniz sürece birtakım suçlamalarla karşılaşmanız artık geçerli hale dönüşmüştür. Gazetecinin en önemli dallarından biri araştırmacı Nail Güreli’nin tanımıyla soruşturmacı gazeteciliktir ancak soruşturmacı gazetecilik, ele aldığı konular nedeniyle gazetecinin terörist sayılması konusunda en geçerli tanım olarak karşımıza çıkmıştır.”
Dünya gazetesi yazarı Taylan Erten ise, “Ekonomi Gazeteciliği” hakkında bilgi aktardı. Yerel gazetecilerin kendi bölgesinin haberleriyle ilgilenmediğini anlatan Erten, “Yerel medya temel işlevi olan yöresini, köyünü, bölgesinin hikayesini yazmakta tembel davranıyor. Bölgesinin ekonomisine karşı haber sorumluluğu gereği o hikayeyi yazma, yöresiyle paylaşma sorunu var. Yerel medya bölgesini ihmal ettiği sürece kendi ekonomisini de geliştiremiyor. Eğer kendi bölgesinin, köyünün, ilçesinin ekonomisinin haberlerini yaparsa, ekonomisini dile getirirse o zaman bölgesine önemli katkılar sağlayacak. Yerel medyada ekonomi gazeteciliği yapmak için çok büyük imkanlara sahip olmak gerekmiyor. Yeter ki haber kaynakları oluşturun” şeklinde konuştu.

Seminere eski TGC Başkanı Orhan Erinç, TGC il temsilcileri ile çok sayıda davetli katıldı.

Kaynak: İHA