Milletvekilleri Şehir Hastanelerini Tartıştı

İçel’de iktidar ve muhalefet milletvekilleri, biri İçel’de olmak üzere 13 ilde yapılacak şehir hastanelerini masaya yatırdı.


İçel Tabip Odası, "Şehir Hastaneleri Gerçeği" konulu panel düzenledi.

İçel Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası’nda gerçekleştirilen panele konuşmacı olarak AK Parti İçel Milletvekili Ahmet Tevfik Uzun, MHP İçel Milletvekili Ali Öz, CHP Muğla Milletvekili Nurettin Demir ve Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi Üyesi Osman Öztürk katıldı.

Moderatörlüğünü İçel Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Prof. Dr. Tayyar Şaşmaz’ın yaptığı panelin açış konuşmasını yapan İçel Tabip Odası Başkanı Galip Kırıcı, şehir hastanelerinin vatandaş açısından bir kazınım olup olmayacağı, çalışan sağlık personelinin konumunun ne olacağı ve bu hastanelerden hizmet alacak hastaların konumunun ne olacağı konularında ciddi endişeleri ve çekinceleri olduğunu söyledi.

Eylül ayında bin 120 hekimle yapılan bir anket çalışmasının sonuçlarını aktaran Kırıcı, her 100 hekimden 95’inin şehir hastanelerinden kaygılı olduklarını ifade ettiğini kaydetti.

İçel’deki şehir hastanesinin Toroslar ilçesinde merkeze uzak bir noktada yapılacağını belirten Kırıcı, herkesin sağlık hizmetini rahat ulaşılabilir şekilde alması gerektiğinin altını çizerek, “Şehir hastanesi kent merkezinin 10-15 kilometre kuzeyine yapıldığı zaman uzak noktalarda oturanlar ulaşım açısından olumsuz etkilenecek. Biz, herkese eşit sağlık hizmeti sunulsun istiyoruz. Ama ekonomik durumu düşük olan vatandaşlar, 5 yıldızlı konumda yapılacak bu hastaneden eşit olarak sağlık hizmetini alabilecek mi? Bu sağlık hizmetleri ücretsiz olabilecek mi? Bu mümkün değil. Bunlar da çekincelerimiz” dedi.

“BÜYÜK, ENTEGRE, MODERN HASTANELER OLACAK”
Daha sonra başlayan panelde konuşan AK Parti’li Uzun, şehir hastanelerinin kamu-özel sektör işbirliğiyle yapılacağını ifade etti.

Kamu-özel sektör işbirliğinin tüm dünyada özellikle ulaştırma, sağlık, eğitim ve enerji alanında uygulanmakta olan bir yöntem olduğunu dile getiren Uzun, bu modelle kamunun finansman ihtiyacının özel sektör dinamizmiyle birleştirerek giderilmesinin amaçlandığını söyledi.

Uzun, Sağlık Bakanlığı’nın bu modelle sağlık hizmet bölgesi planlamasına göre bölge merkez illerinde öncelikli olmak üzere büyük ölçekli, entegre hizmet imkanları sağlayan ve insan odaklı hizmet anlayışına uygun modern şehir hastaneleri kuracağını bildirdi. Kamu-özel sektör işbirliği uygulamalarının özellikle sağlık alanında yapılacak yatırımların biran önce sonuçlandırılması açısından daha fazla önem taşıdığını belirten Uzun, “Çünkü sağlık hizmetlerinin vazgeçilememesi ve planlanan yatırımın bekletilememesi özellikleri de göz önüne alındığında bu hizmetlerin daha kısa sürede sonuçlandırılması adına bu gibi alternatif kaynakların önemi daha iyi anlaşılmaktadır. Sağlık sektöründe hükümetlerimiz döneminde yapılan köklü değişikliklere rağmen, tüm hastanelerimizi hükümetimizin 2023 vizyonuna uygun, modern ve nitelikli hale getirmek için daha çok yapılacak iş var. Mevcut bütçe imkanlarıyla bu yatırım ihtiyaçları ancak 25 yılda tamamlanabilmektedir. Söz konusu yatırımların 25 yıla yayılması sağlık hizmetlerini olumsuz etkileyecek ve bunun da sosyal bedeli ağır olacaktır” diye konuştu.

Kamu-özel işbirliği modelinde yanlış anlaşılan bazı bilgiler olduğuna da işaret eden Uzun, “Bu modelle yapılan tesislerdeki sağlık hizmetleri özel sektör eliyle değil, kamu tarafından sunulmaya devam edecektir. Bu modelle yüklenicinin fahiş oranlarda kar edeceği yönündeki eleştirilere de İngiltere’de öz sermayenin yüzde 12-16 oranında karlılıkla yapıldığı bildirilmiştir. Bu modelin özel sektöre kaynak aktarımının bir yolu olduğu söylenmektedir. Aksine bu modelde özel sektör kaynakları kullanılarak kısa vadede kamuya tesis kazandırılmaktadır. Yüklenicinin borcuna yönelik hazine garantisi iddiaları da gerçeği yansıtmamaktadır” ifadelerini kullandı.

MUHALEFETTEN ŞEHİR HASTANELERİNE ELEŞTİRİ
MHP Milletvekili Öz ise hükümetin şehir hastaneleri yapma kararını eleştirdi.

Şehir hastanesi için yatırımcıya bedava arsa temin edildiğini söyleyen Öz, bu hastanelerin tek avantajının yatak sayısını artırması olduğunu vurguladı. Şehir hastanelerinin yapıldığı yerlerde yüklenici firmaların Türkiye’de ortalama yüzde 58 oranında olan doluluk oranını kabul etmediklerinin altını çizen Öz, şöyle devam etti:
“Diyorlar ki, ‘biz devlete 3 yıl içerisinde bunu yaparız, kiralarız, ancak yüzde 70 doluluk oranı isteriz’. Yani ‘şartlar ne olursa olsun insanları lütfen hastalandırınız, bana para kazandırınız’. Asıl mantalite ve sıkıntı burada. Dolayısıyla yüzde 70 doluluk oranındaki zararı, devlete ödeyeceği kira bedelinden kısma yoluna gidecek. Bu doluluk oranını yakalayabilmek için şehir merkezindeki kamu hastanelerinin kapatılması gündeme gelecek. Dolayısıyla İçel’de şehrin 15-20 kilometre kuzeyindeki bir yerden herkes sağlık hizmeti almak zorunda kalacak.”
Büyük hastanelerin sağlıktaki hizmetin artacağı anlamına da gelmediğini vurgulayan Öz, bu büyüklükteki hastanelerin hastane enfeksiyonu açısından da ciddi riskler taşıdığını öne sürdü.

“Kamu-özel sektör ortaklığıyla geleceğimizi satmaya başladılar” diyen CHP Muğla Milletvekili Demir de yapılacak 13 şehir hastanesinin bu anlamı taşıdığını savundu. Yatırımcının yüzde 70 doluluk isteğini eleştiren Demir, “Yatırımcı, ‘yüzde 70 hasta gelecekse yaparım’ diyor, hükümet de insanlara ‘aman hastalanın, yoksa bu yatırımı yapamayız’ diyor. Biz, insanlar daha az hastalansın istiyoruz. Ama onlar ‘biz size saray gibi yerler yapıyoruz, 5 yıldızlı oteller gibi hastaneler yapıyoruz’ diyorlar. Biz buna karşı değiliz ama 5 yıldızlı hastanelerden ancak imkanı olanlar yararlanabilecek. Oysa 25 milyon insanımız 5 kuruş para verecek durumda değil. Bu 13 hastane, sağlık sisteminin özelleştiğinin ve cebimizden daha çok para çıkacağının bir göstergesi” şeklinde konuştu.

Bu hastanelerin kiralarını da vatandaşın cebinden ödeyeceğini öne süren Demir, İngiltere’nin bu hastanelerden vazgeçtiğini belirterek, şehir hastanelerinin yapımını, vatandaşın cebine el atma operasyonu olarak değerlendirdi.
Kaynak: İHA