Hak-iş'ten 'Kamuda Kılık Kıyafet Serbestisi'Ne Destek

Hak-İş Konfederasyonu Genel Başkanı Mahmut Arslan, "Parlamentoda, belediyelerde, üniversitelerde, her yerde kılık kıyafet konusunda sınırlama getirilmeden, herkes özgür kıyafetiyle işini yapabilmelidir. Bu konudaki adımları destekliyoruz" dedi.


Arslan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kamuda başörtüsü yasağının kaldırılmasıyla Türkiye'nin bir ayıptan daha kurtulduğunu söyledi.

Hükümetin kılık kıyafetle ilgili düzenlemeyi değiştirmesini ve başörtüsü konusunda bir irade ortaya koymasını önemsediklerini belirten Arslan, şöyle devam etti:

"Artık 21'inci yüzyıl Türkiye'sinde kimin ne giyeceği, nasıl bir kıyafetle nereye gideceği kararı kendisine bırakılmalı. Türkiye bunları aşmalı. Bu anlayışın değiştiğini görüyoruz. Toplumda da genel bir kabul var. Kimse 'Bu nereden çıktı?', 'Niye böyledir?' tartışması yapmıyor. Türkiye'nin bunu çözmesi gerekiyordu. Bu adımların atılmasını olumlu buluyoruz. Parlamento da dahil Türkiye'nin hiçbir yerinde, hiçbir mevkisinde, hiçbir makamında insanların kılık kıyafetinden dolayı dışlanmasını, ayrımcılığa uğratılmasını kabul etmek mümkün değil. Ülkemiz yurttaşlarının nasıl giyineceği konusunda bir yetkimiz olmamalı. Tabii ki bunu yaparken de toplum vicdanını yaralamadan, bir başkasına bir başka şeyi dayatmadan, toplumun genel mutabakatını da gözeterek bu barış ortamını sürdürmek lazım. Parlamentoda, belediyelerde, üniversitelerde, her yerde kılık kıyafet konusunda sınırlama getirilmeden, herkes özgür kıyafetiyle işini yapabilmelidir. Bu konudaki adımları destekliyoruz."

- Yeni anayasa süreci

Arslan, yeni anayasa çalışmalarına da değinerek, TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonunda 60'a yakın maddede anlaşılmasını önemli bir başarı olarak gördüğünü anlattı.

Osmanlı Devleti'nin son dönemi dahil 200 yılı aşkın bir süreçte halkın talepleri doğrultusunda sivil anayasa yapılamadığını vurgulayan Arslan, bunun Türkiye için hazin bir durum olduğunu dile getirdi.

Yeni anayasa yapımı konusunda ilk kez 2011 yılındaki genel seçim sürecinde tüm siyasi partilerin mutabık kaldığı bir irade ortaya çıktığını bildiren Arslan, "Bu çok önemli. Bunun gereği olarak da seçimlerden sonra tüm siyasi partiler, yeni anayasaya ihtiyaç olduğu ve bunun bir an önce yapılması konusunda mutabakat sağladı" değerlendirmesinde bulundu.

Nasıl bir anayasa yapılacağı konusunda siyasi partilerin farklı yaklaşımları bulunduğuna işaret eden Arslan, seçim sisteminin getirdiği zorlukların da bu dönemde aşıldığını belirtti.

Parlamentoda, toplumun yüzde 90'a yakınının temsil edildiğini aktaran Arslan, şunları kaydetti:

"Siyasi partilerin uzlaşmayla bir anayasa yapma konusundaki yaklaşımları maalesef yeni anayasa yapımını zora soktu. Aslında toplumda geniş bir mutabakat var. 4 siyasi partinin yeni anayasa üzerinde çalışmasını, müzakere etmesini ve 172 maddenin 60'ında uzlaşma yakalanmasını da önemli buluyoruz. Yeterli değil ama önemli. Bundan sonra ne olacak? Talebimiz şu; genel seçimlerden önce bir şekilde siyasi partilerin yeni bir anlayış geliştirerek topluma ve seçmenlere verdikleri sözün arkasında duracak bir iradeyi ortaya koyup yeni anayasayı bütünüyle ortaya çıkarması gerekiyor. Bu olmayacaksa o zaman uzlaşabilen partilerin bir araya gelerek uzlaşılmayan maddeler üzerinde bir çıkış bulmaları lazım. Çünkü dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir anayasa, hiçbir mevzuat yüzde 100 uzlaşmayla yakalanamaz. Böyle bir şey demokrasilerde mümkün değil. O zaman 'yeterli uzlaşma' dediğimiz, hiç değilse azami ölçüde uzlaşmanın sağlandığı bir anayasa mutlaka halkın önüne getirilmelidir. Hala umutlarım devam ediyor ve bunu desteklemeye devam ediyoruz."

- "Sigortalı çalışanların sadece yüzde 10'u kıdem tazminatı alabiliyor"

Mahmut Arslan, kıdem tazminatının, işçilerin emeği, alın teri, işyerine kendisini adamışlığı karşılığında yıpranmasının bir hakkı olduğuna dikkati çekti.

Türkiye'de 11 milyon 650 bin sigortalı çalışandan sadece yüzde 10'unun kıdem tazminatı alabildiği bilgisini veren Arslan, "Demek ki ortada bir sorun var. Şu andaki kıdem tazminatı mevzuatımız, kamunun dışında özel sektörde kıdem tazminatı almayı imkansız hale getiriyor. Gerek yasanın kötü uygulanması gerek işverenlerin bu konuda inanılmaz derecede yasayı istismar etmesi ve boşluklar olması, kıdem tazminatını sendikalı olmayan özel sektör işyerlerinde büyük ölçüde uygulanmaz hale getiriyor" ifadesini kullandı.

Mevcut kıdem tazminatı haklarının korunmasını isteyen Arslan, boşluk ve eksikliklerin giderilerek yeni bir model inşa edilmesi gerektiğini söyledi.

Arslan, tazminat alamayan işçilerin mağduriyetinin giderilmesi gerektiğini anlatarak, şunları kaydetti:

"Fabrikaları kapatılmış, işyerleri iflas etmiş, kıdem tazminatını alacak imkanı olmayan yüz binlerce insan var. Bir insan 10 ya da 20 yıl çalışmış, basit bir nedenle iş akdi feshediliyor, kıdem tazminatı hakkı ölüyor. Bunun yüzlerce, binlerce örneği var. Dolayısıyla yeni bir model oluşturmalıyız. İşçilerin tamamının kıdem tazminatı alabileceği bir modeli ortaya koymamız gerekiyor. Hak-İş olarak diyoruz ki Türkiye'de kıdem tazminatında bir sorun var, büyük bir kesim tazminat alamıyor, bunun için yeni bir model geliştirelim, bunu yaparken de kazanılmış haklarımızı koruyalım. Aksi halde bu mağduriyetler devam edecek."

Kaynak: AA