Üniversite Hastaneleri Adana’da Buluştu
Üniversite Hastaneleri Birliği Derneği’nin 16’ıncı toplantısı, Çukurova Üniversitesi ev sahipliğinde Adana’da gerçekleşti.
İki gün sürecek olan toplantıda üniversite hastanelerinde Ek Ödeme Mevzuat Hazırlık Çalışmaları başta olmak üzere, üniversite hastanelerinin sorunları masaya yatırılıp çözüm önerileri tartışılacak.
Toplantının açılış konuşmasını yapan Adana Valisi Hüseyin Avni Coş, hastanelerin sadece devlet kuruluşu olmadığını, 76 milyon insana hizmet ettiği için Türk milleti için en önemli kurumlarından biri olduğunu ifade etti.
Coş, “Çünkü beşikten hasta yatağında yatan en yaşlısına kadar her kesimdeki insanımıza 76 milyon içinde ihtiyaç duyan herkese ilimin ve fennin ışığında bu alanda araştırma ve uygulama görevlerini de başarıyla yerine getirmektedirler. Tabi son zamanlarda çok şükür üniversitelerimizde çoğaldı buna bağlı olarak tıp fakültelerimiz de Türkiye genelinde yaygınlaştı. Üniversite hastanelerimizin bu şekilde çoğalmasıyla ortaya çıkan çok çeşitli sorunlar oldu. Bazı üniversite hastanelerinde benim gördüğüm kadarıyla bir ölçek sorunu ile karşı karşıya kalıyoruz. Yeni kurulan hastanelerimizin hizmet ettiği alan daralan hastanelerde verilen hizmetlerin maliyetleri artıyor buna bağlı olarak da çeşitli sıkıntılar baş gösterebiliyor” dedi.
Derneği Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve Ondokuz Mayıs Üniversitesi Rektörü, Prof. Dr. Hüseyin Akan, YÖK ile ilgili maddelerin Sağlık Bakanlığı’nın hazırladığı Sağlık Bakanlığı ile ilgili kanunlarda yapılan değişiklik diye bir başlığın içerisinde geçtiğini ifade ederek, “Ben bunu şöyle yadırgıyorum biz yüksek öğretim kurumuyuz. Bizim kanunlarımızı dolayısıyla eğitimle ilgili bir kurumun hazırlaması gerekir diye düşünüyorum. Bu YÖK olmalıdır belki milli eğitim bakanlığı olmalıdır. Ama son 4 yıldır bizimle ilgili yani üniversitelerle ilgili yasaları Sağlık Bakanlığı hazırlıyor ve meclise sunuyor. Bu şu anlayışı da ortaya koyuyor özellikle tıp mensubu akademisyenler belki halk tarafından da böyle şekilde ama yönetim tarafından hekim olarak görülüyor. Akademisyen olarak değil, öğretim üyesi olarak değil. Bir mühendisi, bir hukukçuyu, bir tarih bölümü öğretim üyesini akademisyen olarak görüyor ama tıp fakültesi öğretim üyesinin niyeyse hekim olarak görüyor. Temelde bu görüşte olaylar irdelendiği ve analiz edilmeye başlandığı zamanda ortaya şu çıkıyor sizi bir devlet hastanesi ile üniversite hastanesiyle aynı torbaya koyuyorlar. Ama buna tıp fakültesi öğretim üyeleri olarak bizde tam karar vermiş değiliz. Hocalarda kendisini bir hekim olarak daha çok görüyor” diye konuştu.
Sağlık Bakanlığı hastanelerinin çok iyi idare edildiğini ancak üniversite hastanelerinin iyi idare edilmediğinin de altını çizen Akan, yönetici olarak sistemin verimli ile verimsizi ayıramadığından mustarip olduklarını söyledi.
Performans sisteminin bunu ayırıp ayırmayacağını düşündüklerini de ifade eden Akan, “Performans sistemi de o hale getirdi ki yıllardır hiçbir şekilde yüzde 90’nı maddi hesap yapmayan hocalar artık puan hesabına düştüler” şeklinde konuştu.
Performansa dayalı geri ödemenin nasıl yapılacağı hakkındaki yönetmelik çalışmasının 3 yıldır tam olarak çıkarılamadığını vurgulayan Akan, “En son çalışmada sağlık bakanlığı formülü kullanılsın denildi. Biz bence en baştan verimli ile verimsizi ayırmak için yanlış bir yola saptık diye düşünüyorum. Eski uygulama da tamamen yetersizdi. Verimli ile verimsizi hiç ayıramıyordun. Birazda bizde akademisyenlik öyle bir anlaşılıyor ki ben istediğim zaman derse girerim istemediğim zaman derse girmem, istiyorsam ders alırım istemiyorsam almam akademik özgürlük genellikle bu şekilde anlaşıldığı için neredeyse yöneticiler şu dersi sen ver demeye zorlanıyordu” dedi.
Akan, Üniversite Hastaneleri Birliğinin kurulmasının çok iyi olduğunu belirterek “Daha zor durumlara düşmemizin engellenmesi üniversite hastaneleri birliği sayesinde oldu. Ve sevindirici bir durum ki yönetim erki üniversite hastaneler birliğini bu konuda muhatap alır olmuştu” diye konuştu.
Üniversite Hastaneleri Birliği Derneği Yönetim Kurulu Üyesi ve Çukurova Üniversitesi Rektörü, Prof. Dr. Mustafa Kibar ise yaptığı konuşmasında Bugüne kadar sağlık hizmeti sunumunda üniversite hastanelerinin yeri, üniversite hastanelerinin hizmet-eğitim ikilemi ve çözümleri, üniversite hastanelerinin finansal değerlendirilmesi ve performans yönetimi, tam gün yasa taslağı gibi birçok önemli konularını ele aldıklarını ancak bu konuların birçoğunda hala alınacak önemli mesafeler olduğunu belirterek “Performans ödemeleri ve dağılımı, hastanelerimizin finansal problemleri ve personel istihdamındaki problemlerin devam ediyor olmasına rağmen, bizler sorunların değil çözümün bir parçası olmak, toplumun tüm kesimleri ile en düzeyli şekilde, üniversiteler yakışır bir üslupla bir araya geliyoruz” dedi.
Üniversite hastanelerinin 3 temel görevinin eğitim, araştırma ve hizmet olduğunun altını çizen Kibar, “Üniversite hastaneleri, hem işletme hem de akademi gibi davranabilme yeteneğinde olmalı ve bu özelliğini de kaybetmemelidir. Üniversite hastaneleri konusunda aşılması gereken en önemli noktanın, bu hastanelerin sadece bir işletme değil aynı zamanda akademik ortamın parçası olduğunun anlaşılması gerektiğidir. Eğitim, araştırma ve hizmet bu hastanede ayrılmaz üçlü iken ve her biri ayrı ayrı finansal destek gerektirirken sadece hizmet ayağının her üç başlığı desteklemesini beklemek haksızlıktır” diye konuştu.
Kaynak: İHA
Toplantının açılış konuşmasını yapan Adana Valisi Hüseyin Avni Coş, hastanelerin sadece devlet kuruluşu olmadığını, 76 milyon insana hizmet ettiği için Türk milleti için en önemli kurumlarından biri olduğunu ifade etti.
Coş, “Çünkü beşikten hasta yatağında yatan en yaşlısına kadar her kesimdeki insanımıza 76 milyon içinde ihtiyaç duyan herkese ilimin ve fennin ışığında bu alanda araştırma ve uygulama görevlerini de başarıyla yerine getirmektedirler. Tabi son zamanlarda çok şükür üniversitelerimizde çoğaldı buna bağlı olarak tıp fakültelerimiz de Türkiye genelinde yaygınlaştı. Üniversite hastanelerimizin bu şekilde çoğalmasıyla ortaya çıkan çok çeşitli sorunlar oldu. Bazı üniversite hastanelerinde benim gördüğüm kadarıyla bir ölçek sorunu ile karşı karşıya kalıyoruz. Yeni kurulan hastanelerimizin hizmet ettiği alan daralan hastanelerde verilen hizmetlerin maliyetleri artıyor buna bağlı olarak da çeşitli sıkıntılar baş gösterebiliyor” dedi.
Derneği Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve Ondokuz Mayıs Üniversitesi Rektörü, Prof. Dr. Hüseyin Akan, YÖK ile ilgili maddelerin Sağlık Bakanlığı’nın hazırladığı Sağlık Bakanlığı ile ilgili kanunlarda yapılan değişiklik diye bir başlığın içerisinde geçtiğini ifade ederek, “Ben bunu şöyle yadırgıyorum biz yüksek öğretim kurumuyuz. Bizim kanunlarımızı dolayısıyla eğitimle ilgili bir kurumun hazırlaması gerekir diye düşünüyorum. Bu YÖK olmalıdır belki milli eğitim bakanlığı olmalıdır. Ama son 4 yıldır bizimle ilgili yani üniversitelerle ilgili yasaları Sağlık Bakanlığı hazırlıyor ve meclise sunuyor. Bu şu anlayışı da ortaya koyuyor özellikle tıp mensubu akademisyenler belki halk tarafından da böyle şekilde ama yönetim tarafından hekim olarak görülüyor. Akademisyen olarak değil, öğretim üyesi olarak değil. Bir mühendisi, bir hukukçuyu, bir tarih bölümü öğretim üyesini akademisyen olarak görüyor ama tıp fakültesi öğretim üyesinin niyeyse hekim olarak görüyor. Temelde bu görüşte olaylar irdelendiği ve analiz edilmeye başlandığı zamanda ortaya şu çıkıyor sizi bir devlet hastanesi ile üniversite hastanesiyle aynı torbaya koyuyorlar. Ama buna tıp fakültesi öğretim üyeleri olarak bizde tam karar vermiş değiliz. Hocalarda kendisini bir hekim olarak daha çok görüyor” diye konuştu.
Sağlık Bakanlığı hastanelerinin çok iyi idare edildiğini ancak üniversite hastanelerinin iyi idare edilmediğinin de altını çizen Akan, yönetici olarak sistemin verimli ile verimsizi ayıramadığından mustarip olduklarını söyledi.
Performans sisteminin bunu ayırıp ayırmayacağını düşündüklerini de ifade eden Akan, “Performans sistemi de o hale getirdi ki yıllardır hiçbir şekilde yüzde 90’nı maddi hesap yapmayan hocalar artık puan hesabına düştüler” şeklinde konuştu.
Performansa dayalı geri ödemenin nasıl yapılacağı hakkındaki yönetmelik çalışmasının 3 yıldır tam olarak çıkarılamadığını vurgulayan Akan, “En son çalışmada sağlık bakanlığı formülü kullanılsın denildi. Biz bence en baştan verimli ile verimsizi ayırmak için yanlış bir yola saptık diye düşünüyorum. Eski uygulama da tamamen yetersizdi. Verimli ile verimsizi hiç ayıramıyordun. Birazda bizde akademisyenlik öyle bir anlaşılıyor ki ben istediğim zaman derse girerim istemediğim zaman derse girmem, istiyorsam ders alırım istemiyorsam almam akademik özgürlük genellikle bu şekilde anlaşıldığı için neredeyse yöneticiler şu dersi sen ver demeye zorlanıyordu” dedi.
Akan, Üniversite Hastaneleri Birliğinin kurulmasının çok iyi olduğunu belirterek “Daha zor durumlara düşmemizin engellenmesi üniversite hastaneleri birliği sayesinde oldu. Ve sevindirici bir durum ki yönetim erki üniversite hastaneler birliğini bu konuda muhatap alır olmuştu” diye konuştu.
Üniversite Hastaneleri Birliği Derneği Yönetim Kurulu Üyesi ve Çukurova Üniversitesi Rektörü, Prof. Dr. Mustafa Kibar ise yaptığı konuşmasında Bugüne kadar sağlık hizmeti sunumunda üniversite hastanelerinin yeri, üniversite hastanelerinin hizmet-eğitim ikilemi ve çözümleri, üniversite hastanelerinin finansal değerlendirilmesi ve performans yönetimi, tam gün yasa taslağı gibi birçok önemli konularını ele aldıklarını ancak bu konuların birçoğunda hala alınacak önemli mesafeler olduğunu belirterek “Performans ödemeleri ve dağılımı, hastanelerimizin finansal problemleri ve personel istihdamındaki problemlerin devam ediyor olmasına rağmen, bizler sorunların değil çözümün bir parçası olmak, toplumun tüm kesimleri ile en düzeyli şekilde, üniversiteler yakışır bir üslupla bir araya geliyoruz” dedi.
Üniversite hastanelerinin 3 temel görevinin eğitim, araştırma ve hizmet olduğunun altını çizen Kibar, “Üniversite hastaneleri, hem işletme hem de akademi gibi davranabilme yeteneğinde olmalı ve bu özelliğini de kaybetmemelidir. Üniversite hastaneleri konusunda aşılması gereken en önemli noktanın, bu hastanelerin sadece bir işletme değil aynı zamanda akademik ortamın parçası olduğunun anlaşılması gerektiğidir. Eğitim, araştırma ve hizmet bu hastanede ayrılmaz üçlü iken ve her biri ayrı ayrı finansal destek gerektirirken sadece hizmet ayağının her üç başlığı desteklemesini beklemek haksızlıktır” diye konuştu.