Etkin ve Verimli Bir Yargı İçin Yargı Mensuplarının Eğitimi Sempozyumu

Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, "Bir hekim 30 yaşında 'tamam ben doktor oldum' diyebiliyor. Yargıya dönüp baktığımızda 22-23 yaşındaki arkadaşımız kürsüye çıkıyor ve önüne gelen bütün davalara bakmak zorunda kalıyor. Bence burada ciddi bir yanlışlık vardır ve üzerinde durulacaktır" dedi.


Kılıç, Serik ilçesine bağlı Belek beldesindeki bir otelde düzenlenen "Etkin ve Verimli Bir Yargı İçin Yargı Mensuplarının Eğitimi Sempozyumu'nun açılışında yaptığı konuşmada, son yıllarda Adalet Bakanlığı, Hakim ve Savcılar Yüksek Kurulu, Yargıtay, Danıştay, Anayasa Mahkemesinin uluslararası toplantılar ve etkinlikler konusunda inanılmaz gayret içinde olduğunu belirtti.

Küreselleşen dünyanın, uluslararası ilişkilerin önemini ortaya çıkardığını ifade eden Kılıç, bugün ekonominin, teknolojinin, piyasanın, bütün alanlarının küreselleştiğini, bu konularla yakından alakalı olan hukukun da küreselleşmemesinin düşünülemeyeceğini vurguladı.

Hukukun küreselleşmesinin diğer alanlara göre daha hızlı olması gerektiğine işaret eden Kılıç, "Hukukçu, insanların temel hak ve özgürlüklerinin bekçisidir. Hangi alanı alırsanız alın mutlaka hukukla ilgilidir ve her alanın bir hukuku vardır" diye konuştu.

Hukukdaki küreselleşmenin hukukçu profilini de değiştirdiğini söyleyen Kılıç, hukukçunun artık ülkenin sınırları içinde kalmış olayları çözen, önündeki davalarla ilgilenen profilden dünyaya açılan, uluslararası belgelerle hareket eden ve uluslararası düzeyde inceleme yapan bir hakim konumuna geldiğini kaydetti.

Sempozyumda avukatları göremediğini dile getiren Kılıç, yargı mensubunun içine avukatların dahil olup olmadığını sordu. Yargının 3 ayağınından birini oluşturan savunma mensuplarının, avukatlarının da toplantıda ağırlıklı olarak yer alması gerektiğine dikkati çeken Kılıç, "Belki bu arkadaşlarımızın da söyleyecekleri çok şey vardı ama inanıyorum ki bundan sonraki toplantılarda gerekli özen herhalde gösterilir" dedi.

- Hukuk fakültelerinin sayısı

Haşim Kılıç, hukuk fakülteleriyle ilgili üzüntü verici tespitler yaptığını anlattı. Türkiye'de 75 civarında hukuk fakültesi bulunduğunu, bunun 63'ünün halen öğrenci alıp eğitimini devam ettirdiğini belirten Kılıç, 50 bin hukuk fakültesi öğrencisi olduğunu ve yılda 6 bin mezun verildiğini söyledi.

Kılıç, bu mezunlardan yaklaşık bininin sınavla adli ve idari yargıya alındığını, geriye kalan 5 bin mezunun ise avukat olarak yollarına devam ettiğini ifade etti.

Avukatlarla ilgili bölümün çok iyi irdelenmesi gerektiğine işaret eden Kılıç, şöyle konuştu:

"Hakimlikte olduğu gibi 1 yıllık stajla 22 yaşındaki delikanlımızı avukat olarak barolara kaydediyoruz ve hukuk hizmetlerinde kullanmak üzere ortaya çıkıyor. Bir dava farklılığı olmadığı için 22 yaşındaki genç kardeşimiz her türlü davaya bakabilme imkanına sahip oluyor. Bence burada ciddi bir yanlışlık var. Bunların üzerinde durulması lazım. Hukuk fakültesinin eğitim süresinin çok kısa olduğu konusunda hemfikirizdir. Bu kısalığı hiç olmazsa staj döneminde, eğitim döneminde kapatamaz mıyız, diyoruz. Burada da kapatılamıyor ancak hukuk fakültelerinin sayısını ben vahim olarak nitelendirebilirim, bu sayı fevkalade çok. Artık böyle her yere hukuk fakültesi değil, belki hukuk üniversiteleri kurmak suretiyle bu konunun özellikle büyük şehirlerde ve öğretim üyesi sıkıntısı çekilmeyecek yerlerde formüle edilmesi gerekiyor."

Anadolu'da hakim ile hekimin aynı kefeye konulduğunu anlatan Kılıç, hekimin 6 yıllık eğitim sonunda milletine hizmet etmek için ortaya çıktığını, arkasından 4-5 yıl da uzmanlık aldığını kaydetti.

Kılıç, "Bir hekim 30 yaşında 'tamam ben doktor oldum' diyebiliyor. Yargıya dönüp baktığımızda 22-23 yaşındaki arkadaşımız kürsiye çıkıyor ve önüne gelen bütün davalara bakmak zorunda kalıyor. Bence burada ciddi bir yanlışlık vardır ve üzerinde durulacaktır" diye konuştu.

- Müfredatlarda felsefe ve sosyoloji derslerinin olması

Yüksek Öğretim Kurulunun ilahiyat fakültelerinde felsefe derslerinin kaldırılmasına karar verdiğini hatırlatan Kılıç, şunları söyledi:

"Bir fakültede felsefe ve sosyoloji dersinin kaldırılmasını anlamakta güçlük çekiyorum, gerçekten bu mantığı anlamakta güçlük çekiyorum. Bir felsefe, bir sosyoloji... Hukukta hukuk felsefesi ve sosyolojisi olur, başka alanda da başka felsefe ve sosyoloji olur. Bunu kaldırmak ne demek. Eğer hukuk üreteceksek, hukuk teknisyenliğinin dışında hukuk üreteceksek, hukuk fakültelerinde felsefe ve sosyoloji derselerinin seçimlik ders olmaktan çıkarılıp belki çok uzun süre, 4 yıl boyunca okutulması gereken bir dal olarak görülmesi gerekiyor. Bunun yapılması lazım. Çünkü felsefe ve sosyoloji zemit etütleri yapan ve onun sağlamlığı ile ilgili size bilgi veren, onun üzerine inşa edilmesi gerektiğini söyleyen bir dal. Bunu yok sayamazsınız."

Bu müfredatı Yüksek Öğretim Kurulunun hazırladığının ifade edildiğini dile getiren Kılıç, "Aynen ortaöğretimdeki talim ve terbiye kurulunun hazırladığı müfredat gibi. Üniversitelerde böyle bir şey olabilir mi, bilmiyorum. Neyin talim ve terbiyesini yapacağımız biz burada. Üniversite uluslararası anlamda bilgileri, düşünceleri, görüşleri, serbestçe, özgürce tartışılabilen yerlerdir ama burada müfredatı Yüksek Öğretim Kurulunun yaptığını söylediler. İnşallah bu noktada da söylediğimiz alanların ağırlıklı bir şekilde müfredata girmesi temin edilebilir" diye konuştu.

- Avukatlıktan hakim ve savcılığa geçme konusu

Avukatlıktan hakimliğe geçme düzenlemesine değinen Kılıç, bu konunun fevkalade bir düzenleme olduğunu ifade etti.

Kılıç, "Keşke bütün hakim ve savcılarımızın 5 yıllık bir süreçten geçtikten sonra mesleğe adım atmaları mümkün olsa. Bence en hayırlı işlerden birisi bu olsa gerek" dedi.

Kaynak: AA