Havasız Ortamlar Enfeksiyon Hastalıklarına Neden Oluyor

Prof. Dr. Dayan, yaptığı açıklamada, okullarda eğitim ve öğretimin başlaması ile enfeksiyon hastalıklarında da artış görüldüğünü belirterek, okul gibi toplu yaşam alanlarında enfeksiyon bulaşmasının genellikle iki yol ile olduğunu, bunlardan birinin hapşırma ve öksürük sonucu havadan damlacık yolu, diğerinin ise ortak kullanılan malzemeler ve doğrudan temas olduğunu bildirdi. Damlacık yolu ile daha çok grip, soğuk algınlığı, kızamık, kızamıkçık, kabakulak ve su çiçeği gibi enfeksiyonların bulaştığını aktaran Dayan, soğuk algınlığı dışında kalan grip, kızamık, kızamıkçık, kabakulak ve su çiçeği gibi enfeksiyonların aşı ile önlenme imkanının bulunduğunu, Türkiye'de çocukluk dönemi aşıları içinde bu aşıların mevcut olduğunu kaydetti.

Okul idareleri tarafından çocukların bu tür aşılarının yapılmış olduğuna dair kontrollerin yapılması gerektiğini vurgulayan Dayan, grip aşısının ise daha çok astım, diyabet, kalp, böbrek ve nörolojik hastalığı olan risk altındaki çocuklara yapılmasının önerildiğine dikkat çekti.

-Hastalık soğuktan değil, havasızlıktan

Kış döneminde öğrencilerin daha sık hastalanmalarının nedeninin soğuktan çok, kalabalık yaşam ortamı, havalandırmanın iyi olmaması, düşük nem oranı ve kötü hijyen şartları olduğunu belirten, Dayan, şöyle devam etti:

"Havalandırmanın iyi olmadığı, düşük nem oranı ve kötü hijyen şartları olan okul ve kalabalık ortamlarda 200'den fazla virüs havadan damlacık yolu ile enfeksiyona neden olabiliyor. Bu nedenle bazı çocuklar bir yıllık okul dönemi boyunca ortalama 5-7 kez üst solunum yolu enfeksiyonu geçirebilmektedirler. Üst solunum yolu enfeksiyonlarının ana nedeni grip veya soğuk algınlığıdır. Bu iki hastalığı birbiri ile karıştırmamak gerekir. Soğuk algınlığına neden olan 200'den fazla virüs mevcut iken grip etkeni İnfluenza A ve İnfluenza B virüsleridir. Bir kişi, bir kış dönemi boyunca sadece bir kez grip enfeksiyonu geçirir. Grip zannedilen çoğu üst solunum yolu enfeksiyonları aslında soğuk algınlığıdır. Grip ve soğuk algınlığı arasında klinik açıdan da bir takım farklılıklar mevcuttur. Grip daha ağır seyreder, ateş, baş ağrısı, eklem ağrısı, kas ağrısı ve öksürük ön plandadır. Soğuk algınlığında ise boğaz ağrısı, hapşırık ve burun akıntısı daha sık görülen bulgulardır. Grip sonrası orta kulak iltihabı ve zatürre gibi komplikasyonların görülme sıklığı daha fazladır."

-Öğrenciler hijyen konusunda bilgilendirilmeli

Grip ve soğuk algınlığının etkeninin virüsler olduğu için tedavilerinde antibiyotiklerin yeri olmadığına işaret eden Dalan, bu tür enfeksiyonlarda gereksiz antibiyotik kullanımının antibiyotiklere karşı direncin gelişmesine neden olduğunu kaydetti.

Grip ve soğuk algınlığı tedavisinde zannedildiğinin aksine C vitamininin de ilaç olarak alınmasının pek faydası olmadığının bildirildiğini bildiren Dayan, doktor tavsiyesi ile ilaç kullanılması gerektiğini aktardı.

Prof. Dr. Dayan, ortak kullanılan malzemeler ve hijyen koşullarına riayet edilmemesi halinde daha çok Hepatit A ve paraziter enfeksiyonların bulaşmasının söz konusu olduğunu belirterek, şöyle dedi:

"Hepatit A yakın zamanda çocukluk dönem aşıları arasına dahil edilmiştir. Bu yönüyle aşı ile korunma mümkündür. Gıda, el temizliği ve tuvalet hijyeninin aksadığı durumlarda paraziter enfeksiyonlar bulaşabilmektedir. Paraziter hastalıkların seyrinde çocuklarda burun ve makatta kaşıntı, karın ağrısı, yastığa ağızdan su akması ve kilo alamama gibi belirtiler görülebilir. Okul gibi toplu ve ortak yaşam alanlarında enfeksiyon riskini azaltmak amacıyla öğrencilerin hijyen kuralları konusunda bilgilendirilmesi, ellerin yıkanması, lavabolarda normal sabun yerine sıvı sabun kullanılması, ortamın sık sık havalandırılması ve ortak malzeme kullanımından uzak durulması gerekir."