- Cumhurbaşkanı Gül, Ortadoğu'nun Temel Sorunu Olan Arap-israil İhtilafının Çözülmeden, Bölgenin ve Dünyanın Huzur Bulmasının Mümkün Olmadığını Belirterek, 'Son Dönemde Başlayan Müzakerelerin, Tüm Filistinlilerin Kabul Edebil

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Türkiye olarak, Suriye'deki kimyasal silahların tamamının, denetlenebilir bir şekilde, en kısa zamanda imha edilmesinden memnuniyet duyacaklarını belirterek, "Ümit ederim ki, Suriye'deki kimyasal silahların temizlenmesi için başlatılan süreç, tüm Ortadoğu'nun nükleer dahil bütün kitle imha silahlarından arındırılmasına öncülük edecek yeni bir güvenlik mimarisinin ilk adımı olur"

Gül, TBMM Genel Kurulu'nda yeni yasama yılının açılış konuşmasında, dış politika ve Suriye'deki gelişmelere yer verdi.

Küresel ve bölgesel gelişmelere dair geçen yıl bu kürsüdeki değerlendirmesinde, tablonun karamsarlığına vurgu yaptığını anımsatan Gül, ancak bugün gelinen noktada, çok daha olumsuz, kırılgan ve daha karamsar bir tabloyla karşı karşıya olduklarını söyledi.

Cumhurbaşkanı Gül, Suriye'de geçen yıl binlerle ifade ettikleri kayıpların, bu yıl yüz bini aştığını; toplu katliamlara yol açan kimyasal silahlar kullanıldığını ve Suriye nüfusunun neredeyse yarısının mülteci durumuna düştüğünü belirtti.

Etnik, dini, mezhebi ve ideolojik fay hatları etrafında meydana gelen Suriye'deki iç savaşın, tüm bölge için risk ve tehdit oluşturduğuna dikkati çeken Gül, ayrıca, Arap aleminin en önemli ülkesi Mısır'da, başlangıçta büyük ümitler yeşerten demokrasi deneyiminin akamete uğradığını kaydetti.

Gül, Irak'ta son 10 yıldır devam eden terör ve şiddet dalgasının, sadece geçen Ramazan ayında 1500 kişinin ölümüne neden olduğuna işaret etti.

Dünyanın başka yerlerinde irili ufaklı çatışmalar, terörist eylemler, yoksulluk ve sosyal huzursuzlukların devam ettiğini dile getiren Gül, geçen hafta BM Genel Kurulu için bulunduğu New York'ta çok sayıda temas gerçekleştirdiğini anlattı. Gül, özetle sıraladığı vahim durumlar karşısında uluslararası camianın sergilediği tutumun da üzüntü verici olduğunu belirtti.

-"Çetin dış politika tercihleri"

Gül, büyük umutlarla başladıkları 21. Yüzyıl'ın ilk 13 yılında, insanlığın bu yüzyıla hiç yakışmayan trajedilerle karşı karşıya olduğunu ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Yaklaşık yüzyıl önce yasaklanmış kimyasal silahlar kullanılmakta; Orta Çağ'da Hıristiyan aleminde yaşanan mezhep çatışmalarının benzeri, maalesef bu sefer bizim bölgemizde Müslümanlar arasında cereyan etmektedir. Ardımızda bıraktığımızı düşündüğümüz soğuk savaşın ideolojik rekabet ve vekalet savaşlarının benzerleri, bugün Suriye'de sahnelenmekte; radikalizm ve aşırılık küresel düzeyde yayılmaktadır. Arap dünyasında yönetenler ile yönetilenler arasındaki meşruiyet bağını sağlamlaştıracak demokratik dönüşüm süreci sancılı bir döneme girmiştir. Bahsettiğim küresel ve bölgesel konjonktür, doğal olarak ve belki de en fazla ülkemizi çetin dış politika tercihlerinde bulunmaya zorlamaktadır.

Tüm bu olumsuz tabloya rağmen ülkemiz, işleyen demokrasisi ve gelişen ekonomisiyle bölgesinde bir istikrar adası ve umut kaynağı olmayı sürdürmektedir. Esasen bizim açımızdan en temel dış politika önceliğinin de bize yumuşak ve erdemli güç olma özelliği sağlayan bu konumumuzu korumak ve bugüne kadar elde ettiğimiz kazanımları muhafaza etmek olduğu kanaatindeyim. Türkiye ancak bu yolla, çevresinin demokratik değişim ve dönüşümüne katkı sağlar. Dolayısıyla, önceliklerimizi bu şekilde belirlemek, halkımıza karşı sorumluluğumuzun ve ülkemizin yüksek menfaatlerinin bir gereğidir."

-"Akan kan ve şiddet mutlaka durdurumalıdır"

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Suriye'de meydana gelen iç savaşın, Türkiye'nin en ciddi dış politika meselesi olduğunu vurguladı.

Kimyasal silahların kullanımının, iç savaşa yeni bir boyut getirdiğine işaret eden Gül, Suriye'deki kimyasal silahların önce uluslararası denetime alınması, daha sonra yok edilmesi için BM çatısı altında bir ara çözüm bulunduğunu anımsattı.

Gül, Türkiye olarak Suriye'deki kimyasal silahların tamamının, denetlenebilir bir şekilde, en kısa zamanda imha edilmesinden memnuniyet duyacaklarını bildirdi. Gül, "Ayrıca ümit ederim ki, Suriye'deki kimyasal silahların temizlenmesi için başlatılan bu süreç, tüm Ortadoğu'nun nükleer dahil bütün kitle imha silahlarından arındırılmasına öncülük edecek yeni bir güvenlik mimarisinin ilk adımı olur" dedi.

Kimyasal silahlarla ilgili atılacak adımların, Suriye'deki insani trajedinin gerçek mahiyetini unutturmamasını isteyen Gül, ülkede akan kan ve şiddetin mutlaka durdurulması gerektiğini vurguladı.

-"Vahşi iç savaşa son verilmezse..."

Ortada yüz binden fazla insanın hayatını kaybettiği, 21. Yüzyıl'ın en büyük katliamının söz konusu olduğunu dile getirerek, şunları kaydetti:

"Bu vahşi iç savaşa bir son verilemezse korkarım gelecek sene bu rakamların katlanarak devam ettiğini hep birlikte görürüz. İnsanlık onuru ve vicdanını yaralayan bu durum karşısında uluslararası camianın daha fazla hareketsiz kalması kabul edilemez. Suriye halkının bekası, güç dengesi politikalarına, soğuk savaş mantalitesiyle yürütülen vekalet savaşlarına ve dar çıkar hesaplarına feda edilmemelidir.

İç savaşlar, savaşların en acımasız olanıdır. Bu çatışmalar uzadıkça radikalizm ve aşırıcılık kök salmakta, kendi altyapısını oluşturmakta, sadece iç savaş yaşayan ülkeyi değil, bölgesel ve küresel istikrarı da tehdit etmektedir. Bunun örneklerini, Afganistan'da, Somali'de, Irak'ta gördük, görmeye devam ediyoruz. Bu bağlamda, her ne gerekçe ile ve kaynağı ne olursa olsun masum insanları vahşice katleden her türlü eylemi kınıyorum. Ülkemizi, hemen yanıbaşımızda filizlenen tehlikelerin uzağında tutmak, şüphesiz milli güvenlik politikamızın öncelikleri arasındadır."

-Mülteciler

Cumhurbaşkanı Gül, Suriye'deki iç savaşın komşu ülkeler için oluşturduğu bir başka büyük sorunun da mülteciler olduğunu belirtti.

Gül, Suriye'deki çatışma ve saldırılardan kaçarak Türkiye'ye sığınan insanlara bu zor günlerinde kucak açmanın, milletin şerefle yerine getirdiği insanlık vazifesi olduğunu dile getirdi. Gül, Türkiye'nin bu sorumluluğunun, büyük bir fedakarlık ve özenle yerine getirdiğine tüm dünyanın şahit olduğunu kaydetti.

Gül, şöyle devam etti:

"Bugün itibariyle sayıları yüzbinleri bulan ülkemizdeki Suriyelilerin memleketlerine olan bağlarının idamesi ve kopmaması için Suriye'nin bir an önce yeniden yönetilebilir ve yaşanabilir bir ülke haline getirilmesi elzemdir. Aksi takdirde, bu durumun kalıcı hale gelmesinin mülteciler için de kabul eden devletler için de ne kadar zor ve kalıcı bir soruna dönüştüğünün dünyada çok çarpıcı örnekleri mevcuttur. Suriye halkının acılarının dindirilmesi ve bölgenin yeniden istikrara kavuşturulması için çabalarımızı uluslararası camiayla birlikte kapsamlı ve iyi planlanmış bir siyasi çıkış stratejisi çerçevesinde kararlılıkla sürdürmeliyiz. Nihai hedefimiz, kendi halkıyla ve komşularıyla barışık, toprak bütünlüğünü ve siyasi birliğini koruyan yeni bir Suriye'nin inşası olmalıdır. Bir geçiş döneminin ardından kurulacak yeni Suriye'de, savaş ve insanlık suçu işlemiş kişilere asla yer verilmemelidir. Suriye'de devam eden insanlık dramının sona erdirilmesinde BM Güvenlik Konseyi'nin 5 daimi üyesi ve Suriye'ye komşu ülkelerin birlikte yürütecekleri samimi çabaların belirleyici rol oynayabileceğine inanıyorum. Er ya da geç insanlığın ortak vicdanının bu vahşete son verecek bir çıkış kapısını aralayacağına dair umudumu korumak istiyorum. Suriye'nin içinden geçtiği bu zor süreçten bir şekilde menfi etkilenen halkımızın meselelere sağduyu içinde yaklaşan vakur tutumunu da şükranla karşıladığımı bu vesileyle ifade etmek isterim."

Kaynak: AA