Sanık Avukatları Açıklaması
''Balyoz Planı'' davasının sanık avukatları, gerekçeli kararı, ''Balyoz'un 'gerekçesiz' kararında, davanın başından beri dile getirdiğimiz itirazlarımıza konu şüphelerin giderilmediğini gördük'' ifadeleriyle değerlendirdi.
Davaya giren sanık avukatları, ortak yazılı açıklama yaparak, İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi'nce ''Balyoz Planı'' davasına ilişkin önceki gün açıklanan gerekçeli karara yönelik eleştirilerde bulundu.
Avukatların açıklamasında, ''Şu an bir 'gerekçesiz' kararla karşı karşıyayız. Adaletsizliğin son safhasına geldiğimiz günlerde bu artık bizi şaşırtmamaktadır. Aslında en üzüntü veren konu da tam olarak budur. Adalet dağıtması gereken bir mekanizmanın adaletsizlik dağıtıyor hale gelmesi, savunma makamı olarak bizi artık şaşırtmamaktadır. Bu kapsamda Balyoz'un 'gerekçesiz' kararında, davanın başından beri dile getirdiğimiz itirazlarımıza konu şüphelerin giderilmediğini gördük'' denildi.
Avukatlar, mahkemenin ''yanlı bir gerekçeli karar'' hazırladığını, davanın başından beri sahteliğini ileri sürdükleri delillerdeki manipülasyona işaret eden tarih, zaman ve yer çelişkilerinin dayanaksız olarak ''güncelleme'' teorisiyle açıklanmaya çalışıldığını ve delilsiz hüküm verildiğini savunarak, şu eleştirilerde bulundu:
''Davanın en kilit noktalarından biri teşebbüsün gerçekleşebilmesi için mecburi olan, sözde darbenin kim tarafından ve nasıl engellendiğinin ispatıdır. Zira bunun ispat edilemediği durumda hukuk teşebbüsün olmadığı sonucuna ulaşmayı mecbur kılmaktadır. Kararda bu konu Çetin Doğan'ın emekli edildiği yakıştırması ile açıklanmaya çabalanmıştır. Oysa iddianamede sözde darbeye Aytaç Yalman'ın engel olduğu iddia edilmektedir. Mahkeme heyeti, gerekli incelemeyi yapsaydı Çetin Doğan'ın emekli olmasının bir sene önceden belli olan ve TSK'nın olağan terfi uygulamasından kaynaklanan bir durum olduğunu tespit edebilir ve böyle bir varsayıma da ulaşmazdı. Kaldı ki, Çetin Doğan'ın ameliyat olması ve emekli olması sebebiyle sözde darbenin 2003'te teşebbüs aşamasında kaldığının iddia edilmesi ile belgelerin 2007'de güncellendiğinin iddia edilmesi büyük bir çelişkidir ve temel mantık kurallarıyla dahi izah edilemez.
Davanın başından beri savunma tarafı olarak ısrarla dinlenilmesini talep ettiğimiz Aytaç Yalman ve Hilmi Özkök gibi kilit kamu tanıkları ile sanıkların diğer tanıklarının neden dinlenilmediği konusunda yine doyurucu, somut bir gerekçe de kararda yoktur.''
Avukatlar, gerekçeli kararda, dijital delillerle ilgili neden bilirkişi incelemesi yapılmadığının somut ve doyurucu şekilde açıklanmadığını, üniversitelerden ve yabancı birçok bilim kuruluşundan alınan toplam 26 bilirkişi raporuna neden itibar edilmediğinin gerekçelendirilmediğini belirtti.
Çetin Doğan'ın uzun bir yargılama sürecinde ve cezaevi koşullarında bir kez ''dilinin sürçmesinin'' derhal düzeltmesine rağmen ikrar olarak kabul edildiğini kaydeden avukatlar, açıklamada, ''Dil sürçmesinin 21. yüzyılda ceza yargılamasında ikrar olarak kabul edildiğinin ilk örneği bu olmalıdır'' değerlendirmesinde bulundu.
Muhabir: Hanife Sevinç
Yayıncı: Sibel Ertürk Kurtoğlu
Kaynak: AA
Avukatların açıklamasında, ''Şu an bir 'gerekçesiz' kararla karşı karşıyayız. Adaletsizliğin son safhasına geldiğimiz günlerde bu artık bizi şaşırtmamaktadır. Aslında en üzüntü veren konu da tam olarak budur. Adalet dağıtması gereken bir mekanizmanın adaletsizlik dağıtıyor hale gelmesi, savunma makamı olarak bizi artık şaşırtmamaktadır. Bu kapsamda Balyoz'un 'gerekçesiz' kararında, davanın başından beri dile getirdiğimiz itirazlarımıza konu şüphelerin giderilmediğini gördük'' denildi.
Avukatlar, mahkemenin ''yanlı bir gerekçeli karar'' hazırladığını, davanın başından beri sahteliğini ileri sürdükleri delillerdeki manipülasyona işaret eden tarih, zaman ve yer çelişkilerinin dayanaksız olarak ''güncelleme'' teorisiyle açıklanmaya çalışıldığını ve delilsiz hüküm verildiğini savunarak, şu eleştirilerde bulundu:
''Davanın en kilit noktalarından biri teşebbüsün gerçekleşebilmesi için mecburi olan, sözde darbenin kim tarafından ve nasıl engellendiğinin ispatıdır. Zira bunun ispat edilemediği durumda hukuk teşebbüsün olmadığı sonucuna ulaşmayı mecbur kılmaktadır. Kararda bu konu Çetin Doğan'ın emekli edildiği yakıştırması ile açıklanmaya çabalanmıştır. Oysa iddianamede sözde darbeye Aytaç Yalman'ın engel olduğu iddia edilmektedir. Mahkeme heyeti, gerekli incelemeyi yapsaydı Çetin Doğan'ın emekli olmasının bir sene önceden belli olan ve TSK'nın olağan terfi uygulamasından kaynaklanan bir durum olduğunu tespit edebilir ve böyle bir varsayıma da ulaşmazdı. Kaldı ki, Çetin Doğan'ın ameliyat olması ve emekli olması sebebiyle sözde darbenin 2003'te teşebbüs aşamasında kaldığının iddia edilmesi ile belgelerin 2007'de güncellendiğinin iddia edilmesi büyük bir çelişkidir ve temel mantık kurallarıyla dahi izah edilemez.
Davanın başından beri savunma tarafı olarak ısrarla dinlenilmesini talep ettiğimiz Aytaç Yalman ve Hilmi Özkök gibi kilit kamu tanıkları ile sanıkların diğer tanıklarının neden dinlenilmediği konusunda yine doyurucu, somut bir gerekçe de kararda yoktur.''
Avukatlar, gerekçeli kararda, dijital delillerle ilgili neden bilirkişi incelemesi yapılmadığının somut ve doyurucu şekilde açıklanmadığını, üniversitelerden ve yabancı birçok bilim kuruluşundan alınan toplam 26 bilirkişi raporuna neden itibar edilmediğinin gerekçelendirilmediğini belirtti.
Çetin Doğan'ın uzun bir yargılama sürecinde ve cezaevi koşullarında bir kez ''dilinin sürçmesinin'' derhal düzeltmesine rağmen ikrar olarak kabul edildiğini kaydeden avukatlar, açıklamada, ''Dil sürçmesinin 21. yüzyılda ceza yargılamasında ikrar olarak kabul edildiğinin ilk örneği bu olmalıdır'' değerlendirmesinde bulundu.
Muhabir: Hanife Sevinç
Yayıncı: Sibel Ertürk Kurtoğlu