Ak Parti Grup Toplantısı…(2)
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, geçmişte yaşanan acıları diri tutarak sağlık bir gelecek inşa edilemeyeceğini söyleyerek, "Açık yüreklilikle, samimiyetle, içtenlikle diyorum ki, Diyarbakırlı kardeşim yüreğindeki yarayı gel beraber tedavi edelim.
Çankırılı, kardeşim yüreğindeki yarayı birlikte tedavi edelim. Silahı aradan çekelim, sıkılı yumrukları aradan çekelim" dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM'de gerçekleşen grup toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Konuşmasının başında ekmek israfına dikkat çeken ve bütün vatandaşları israfa karşı dikkatli olmaları gerektiği noktasında uyaran Erdoğan, "Aziz milletimin ekmek kullanımı konusunda çok daha duyarlı olmasını rica ediyorum" diye konuştu
"Biz ekmeğe nimet diyenlerdeniz. Ve hatta büyüklerimiz bize 'sakın ha ekmeği bıçakla kesmeyin' diye nasihatte bulunurlardı" diyen Erdoğan, daha sonra geçen hafta Ankara'da yapılan açılışlar ile Gaziantep ziyaretinde gerçekleşen açılışlar ve görüşmelere değindi. Sis nedeniyle İslahiye'ye gidemediklerini fakat en kısa sürede orayı da ziyaret edeceklerini anlatan Başbakan Erdoğan, Nizip ziyareti ile ilgili olarak ise, "Nizip görülmeye değerdi. Caddeler boyunca farklı bir heyecanı gördük" dedi.
Nizip'te büyük bir coşku ile karşılandığını dile getiren Erdoğan, Suriyeli sığınmacıların bulunduğu kampı ziyaret ederek oradaki ikiz bebekleri sevdiklerini söyledi.
Başbakan Erdoğan Nizip ziyareti ile ilgili konuştuğu sırada ise ekrana Nizip ziyaretinden görüntüler yansıtıldı. Başbakan Erdoğan konuşmasına ara vererek bir süre ekrana yansıtılan ziyaret görüntülerini izledi. "TEK SEBEP TERÖR" Başbakan Erdoğan daha sonra Gaziantep'in gelişmişliğine vurgu yapan bir konuşma yaptı. Gaziantep'in 81 vilayet içinde çok farklı bir kalkınmayı gerçekleştirdiğini ifade eden Erdoğan, Gaziantep için, "Hem kazanan hem de Türkiye'ye kazandıran bir şehrimiz oldu" dedi
Gaziantep'in şuan 6'ncı ve 7'nci organize sanayi bölgelerini kurmaya hazırlandığını kaydeden Erdoğan, ayrıca Gaziantep'te 3 tane üniversite olduğunu, 4'üncü üniversitenin de yolda olduğunu belirtti.
Diğer illerin ise yerinde saydığını, bir türlü kabuğunu kıramadığını söyleyen Erdoğan, bazı illere geçmişteki ihmalleri telafi için pozitif ayrımcılık uygulayarak daha fazla kaynak ayırmalarına rağmen ayağa kalkamadıklarına gönderme yaptı.
Diğer illerin neden Gaziantep kadar gelişemediğini soran Erdoğan, bunun altında yatan en büyük nedenin ise terör sorunu olduğuna dikkat çekti. "İşte terörün bu bağlamda artık çok daha güçlü bir şekilde sorgulanması gerekiyor" diyen Erdoğan, şöyle konuştu: "Tek sebep burada terör. Gaziantep'in büyümesinde, kalkınmasında sahip olduğu potansiyeli değerlendirmesinde en önemli etken hiç kuşkusuz, şehirdeki barıştır, istikrardır, güvenliktir ve kardeşliktir. Adıyaman'ın, Şanlıurfa'nın, Adana'nın kaydettiği başarıda huzur ve kardeşlik yine çok önemli etken olmuştur. Hatay, Osmaniye, Kilis, Malatya, Elazığ’ı kardeşlik hukukunu en güçlü şekilde muhafaza ederek karşılıklı saygı ve hoşgörüyü yücelterek onlarda bugünlere ulaşmıştır. İnşallah daha iyi olacak. Kabuğunu kıramayan, potansiyelini harekete geçiremeyen, yoğun kamu yatırımlarına, yoğun teşviklere rağmen atılım yapamayan illerimiz işte terörün bu noktadaki engelleyici yolunu çok samimi şekilde sorgulamalıdır." "CHP DÖNEMİNDE KAPATILAN CAMİLER, BELLİ BİR ZÜMRENİN DEĞİL TOPYEKÜN HALKIN CAMİLERİYDİ" Başbakan Erdoğan, konuşmasının bir bölümünde ise 1980'li yıllarda Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde Kürt vatandaşlara yapılan muameleleri anlatarak, bu davranışların terörün çıkmasına sebebiyet verdiğine vurgu yaptı. AK Parti'nin iktidara gelmesiyle birlikte ise bu durumun ortadan kalktığını söyleyen Erdoğan, "Kürt kardeşlerim bize hep şunu söylediler; 'kaldırın şu olağanüstü hali biz başka bir şey istemiyoruz'. Kaldırdık olağanüstü hali ama maalesef yine herhangi bir şey yok. AK Parti ile birlikte işkenceye sıfır tolerans başlamıştır. Kimse şunu söyleyemez; 'işkence yapılıyor' diye. Çünkü bu konuda kararlılığımız sınırsızdır. AK Parti ile birlikte başta dil olmak üzere kültürel haklar üzerindeki baskı ve sindirmeler sona ermiştir" diye konuştu.
CHP döneminde yapılan yanlışlara da vurgu yapan Erdoğan konuşmasını şöyle sürdürdü: "CHP döneminde belli zamanlarda yapılan hataları telafi etmek, o hataları sorgulamak, o hatalarla yüzleşmek için de çok samimi bir gayret içindeyiz. CHP dönemlerinde kapatılan; ahırlar, depoya, müzeye çevrilen camiler belli bir kesimin, belli bir zümrenin camileri değil, topyekün bu milletin camileriydi. Aslından Türkçe'ye çevrilen, yıllarca Türkçe okunan ezan belli bir kesimin değil, bütün bu milletin, bütün bu ümmetin ezanıydı. Sadece belli bir kesimin kitapları değil; sağda, solda birçok kitap yasaklandı, toplatıldı. Sadece belli bir dilde yazılmış kitaplar, dergiler, kasetler, plaklar değil, her dilde kitaplar, dergiler, plaklar yasaklandı. İki ayrı uçta olmalarına rağmen Nazım Hikmet de, Necip Fazıl da, Kemal Tahir de, Mehmet Akif de devletin hışmına uğradı, devlet tarafından dışlandı, ötelendi, horlandı. Statükocular devlet karşısında öz evlat muamelesi görürken, halka üvey evlat muamelesi yapıldı.
Seçkin zümreler devlet karşısında birinci sınıf kabul edilirken, diğerleri toptan ikinci sınıf insan kabul edildi. İşte AK Parti iktidarı 2002'den itibaren bu gidişe 'dur' demiş, bu gidişi tersine çevirmenin, normalleştirmenin mücadelesi içinde olmuştur. Biz Cumhuriyeti demokrasi ile güçlü ekonomi ile aktif dış politika ile güçlendirmenin mücadelesini verirken, Cumhuriyet döneminde de zaman zaman ortaya çıkan hatalarla da cesur bir şekilde yüzleşen bir iktidar olduk. Biz 'insan devlet için vardır' demiyoruz, tam aksine 'devlet insan için vardır' diyoruz. Bizim farkımız bu. Dini ne olursa olsun, mezhebi ne olursa olsun, dili, ırkı, ideolojisi, fikri, geliri ne olursa olsun bizim için insan insandır. Bizim için herkes ama herkes devlet karşısında birinci sınıf vatandaştır." "DİYARBAKIRLI KARDEŞİM, YÜREĞİNDEKİ ACIYI GEL BERABER TEDAVİ EDELİM" Başbakan Erdoğan, geçmişte yaşanan acıların diri tutularak bu acıların unutulmayacağını söyledi.
Diyarbakırlı vatandaşlara da seslenen Erdoğan ayrıca muhalefet partilerinin açıklamalarına da tepki gösterdi. Başbakan Erdoğan şunları söyledi: "Acılar üzerine bir gelecek inşa edilmez, geçmişin acıları diri tutularak sağlıklı bir gelecek imar edilemez. Acılardan, nefretten, öfkeden yola çıkarak kardeşlik hukuku yüceltilemez. Elbette yaşanılan acıları unutmayacağız ve unutturmayacağız. Elbette yapılan yanlışların üzerine cesaretle gidecek ve onları sorgulayacağız. Ama biz istikbalimizi acılar üzerine değil umutlar üzerine inşa edeceğiz. 2002 öncesine ait, kimin ne acısı varsa o acıyı paylaşıyoruz, o acıyı ortak acımız olarak görüyoruz. Ama 2002 sonrasında 10 yıl boyunca olduğu gibi bundan sonra da acıların değil, umutların şekillendirdiği bir istikbale yürümek istiyoruz. Açık yüreklilikle, samimiyetle, içtenlikle diyorum ki, Diyarbakırlı kardeşim yüreğindeki yarayı gel beraber tedavi edelim. Çankırılı, kardeşim yüreğindeki yarayı birlikte tedavi edelim. Silahı aradan çekelim, sıkılı yumrukları aradan çekelim. Öfkenin, nefretin dilini aradan çekelim ve geçmişin acılarıyla hep birlikte el ele omuz omuza yürüyelim. Varsın birileri kardeşliğe inanmasın, varsın birileri acıları istismar etmeye, acılar üzerinden rant sağlamaya çalışsın.
Yine bu sabah yavru muhalefet baktım verip veriştiriyor. Hakaret aman yarabbim diz boyu. Kim buna kılavuzluk yapıyor bilemiyorum. Ama dedim ya cevap vermeyeceğim. Cevap vermeyeceğim için üzerinde durmayacağım. Ve onların dilinden hukuk anlar, onları hukuka havale edeceğim. Çünkü bu ülkede ne ana muhalefet, ne yavrular muhalefet olarak ürettikleri bir şey yok. Bunların dili maalesef sövmeyle eş değer. Başka bir şeyden anlamıyorlar. Ve bizi ne yazık ki yanlış kılavuz seçtikleri için o yanlış kılavuzlarının onlara öğrettiği yolda değerlendirme yapıyorlar. Onun için de cevap yok, onların cevabını hukuk versin. "
Kaynak: İHA
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM'de gerçekleşen grup toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Konuşmasının başında ekmek israfına dikkat çeken ve bütün vatandaşları israfa karşı dikkatli olmaları gerektiği noktasında uyaran Erdoğan, "Aziz milletimin ekmek kullanımı konusunda çok daha duyarlı olmasını rica ediyorum" diye konuştu
"Biz ekmeğe nimet diyenlerdeniz. Ve hatta büyüklerimiz bize 'sakın ha ekmeği bıçakla kesmeyin' diye nasihatte bulunurlardı" diyen Erdoğan, daha sonra geçen hafta Ankara'da yapılan açılışlar ile Gaziantep ziyaretinde gerçekleşen açılışlar ve görüşmelere değindi. Sis nedeniyle İslahiye'ye gidemediklerini fakat en kısa sürede orayı da ziyaret edeceklerini anlatan Başbakan Erdoğan, Nizip ziyareti ile ilgili olarak ise, "Nizip görülmeye değerdi. Caddeler boyunca farklı bir heyecanı gördük" dedi.
Nizip'te büyük bir coşku ile karşılandığını dile getiren Erdoğan, Suriyeli sığınmacıların bulunduğu kampı ziyaret ederek oradaki ikiz bebekleri sevdiklerini söyledi.
Başbakan Erdoğan Nizip ziyareti ile ilgili konuştuğu sırada ise ekrana Nizip ziyaretinden görüntüler yansıtıldı. Başbakan Erdoğan konuşmasına ara vererek bir süre ekrana yansıtılan ziyaret görüntülerini izledi. "TEK SEBEP TERÖR" Başbakan Erdoğan daha sonra Gaziantep'in gelişmişliğine vurgu yapan bir konuşma yaptı. Gaziantep'in 81 vilayet içinde çok farklı bir kalkınmayı gerçekleştirdiğini ifade eden Erdoğan, Gaziantep için, "Hem kazanan hem de Türkiye'ye kazandıran bir şehrimiz oldu" dedi
Gaziantep'in şuan 6'ncı ve 7'nci organize sanayi bölgelerini kurmaya hazırlandığını kaydeden Erdoğan, ayrıca Gaziantep'te 3 tane üniversite olduğunu, 4'üncü üniversitenin de yolda olduğunu belirtti.
Diğer illerin ise yerinde saydığını, bir türlü kabuğunu kıramadığını söyleyen Erdoğan, bazı illere geçmişteki ihmalleri telafi için pozitif ayrımcılık uygulayarak daha fazla kaynak ayırmalarına rağmen ayağa kalkamadıklarına gönderme yaptı.
Diğer illerin neden Gaziantep kadar gelişemediğini soran Erdoğan, bunun altında yatan en büyük nedenin ise terör sorunu olduğuna dikkat çekti. "İşte terörün bu bağlamda artık çok daha güçlü bir şekilde sorgulanması gerekiyor" diyen Erdoğan, şöyle konuştu: "Tek sebep burada terör. Gaziantep'in büyümesinde, kalkınmasında sahip olduğu potansiyeli değerlendirmesinde en önemli etken hiç kuşkusuz, şehirdeki barıştır, istikrardır, güvenliktir ve kardeşliktir. Adıyaman'ın, Şanlıurfa'nın, Adana'nın kaydettiği başarıda huzur ve kardeşlik yine çok önemli etken olmuştur. Hatay, Osmaniye, Kilis, Malatya, Elazığ’ı kardeşlik hukukunu en güçlü şekilde muhafaza ederek karşılıklı saygı ve hoşgörüyü yücelterek onlarda bugünlere ulaşmıştır. İnşallah daha iyi olacak. Kabuğunu kıramayan, potansiyelini harekete geçiremeyen, yoğun kamu yatırımlarına, yoğun teşviklere rağmen atılım yapamayan illerimiz işte terörün bu noktadaki engelleyici yolunu çok samimi şekilde sorgulamalıdır." "CHP DÖNEMİNDE KAPATILAN CAMİLER, BELLİ BİR ZÜMRENİN DEĞİL TOPYEKÜN HALKIN CAMİLERİYDİ" Başbakan Erdoğan, konuşmasının bir bölümünde ise 1980'li yıllarda Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde Kürt vatandaşlara yapılan muameleleri anlatarak, bu davranışların terörün çıkmasına sebebiyet verdiğine vurgu yaptı. AK Parti'nin iktidara gelmesiyle birlikte ise bu durumun ortadan kalktığını söyleyen Erdoğan, "Kürt kardeşlerim bize hep şunu söylediler; 'kaldırın şu olağanüstü hali biz başka bir şey istemiyoruz'. Kaldırdık olağanüstü hali ama maalesef yine herhangi bir şey yok. AK Parti ile birlikte işkenceye sıfır tolerans başlamıştır. Kimse şunu söyleyemez; 'işkence yapılıyor' diye. Çünkü bu konuda kararlılığımız sınırsızdır. AK Parti ile birlikte başta dil olmak üzere kültürel haklar üzerindeki baskı ve sindirmeler sona ermiştir" diye konuştu.
CHP döneminde yapılan yanlışlara da vurgu yapan Erdoğan konuşmasını şöyle sürdürdü: "CHP döneminde belli zamanlarda yapılan hataları telafi etmek, o hataları sorgulamak, o hatalarla yüzleşmek için de çok samimi bir gayret içindeyiz. CHP dönemlerinde kapatılan; ahırlar, depoya, müzeye çevrilen camiler belli bir kesimin, belli bir zümrenin camileri değil, topyekün bu milletin camileriydi. Aslından Türkçe'ye çevrilen, yıllarca Türkçe okunan ezan belli bir kesimin değil, bütün bu milletin, bütün bu ümmetin ezanıydı. Sadece belli bir kesimin kitapları değil; sağda, solda birçok kitap yasaklandı, toplatıldı. Sadece belli bir dilde yazılmış kitaplar, dergiler, kasetler, plaklar değil, her dilde kitaplar, dergiler, plaklar yasaklandı. İki ayrı uçta olmalarına rağmen Nazım Hikmet de, Necip Fazıl da, Kemal Tahir de, Mehmet Akif de devletin hışmına uğradı, devlet tarafından dışlandı, ötelendi, horlandı. Statükocular devlet karşısında öz evlat muamelesi görürken, halka üvey evlat muamelesi yapıldı.
Seçkin zümreler devlet karşısında birinci sınıf kabul edilirken, diğerleri toptan ikinci sınıf insan kabul edildi. İşte AK Parti iktidarı 2002'den itibaren bu gidişe 'dur' demiş, bu gidişi tersine çevirmenin, normalleştirmenin mücadelesi içinde olmuştur. Biz Cumhuriyeti demokrasi ile güçlü ekonomi ile aktif dış politika ile güçlendirmenin mücadelesini verirken, Cumhuriyet döneminde de zaman zaman ortaya çıkan hatalarla da cesur bir şekilde yüzleşen bir iktidar olduk. Biz 'insan devlet için vardır' demiyoruz, tam aksine 'devlet insan için vardır' diyoruz. Bizim farkımız bu. Dini ne olursa olsun, mezhebi ne olursa olsun, dili, ırkı, ideolojisi, fikri, geliri ne olursa olsun bizim için insan insandır. Bizim için herkes ama herkes devlet karşısında birinci sınıf vatandaştır." "DİYARBAKIRLI KARDEŞİM, YÜREĞİNDEKİ ACIYI GEL BERABER TEDAVİ EDELİM" Başbakan Erdoğan, geçmişte yaşanan acıların diri tutularak bu acıların unutulmayacağını söyledi.
Diyarbakırlı vatandaşlara da seslenen Erdoğan ayrıca muhalefet partilerinin açıklamalarına da tepki gösterdi. Başbakan Erdoğan şunları söyledi: "Acılar üzerine bir gelecek inşa edilmez, geçmişin acıları diri tutularak sağlıklı bir gelecek imar edilemez. Acılardan, nefretten, öfkeden yola çıkarak kardeşlik hukuku yüceltilemez. Elbette yaşanılan acıları unutmayacağız ve unutturmayacağız. Elbette yapılan yanlışların üzerine cesaretle gidecek ve onları sorgulayacağız. Ama biz istikbalimizi acılar üzerine değil umutlar üzerine inşa edeceğiz. 2002 öncesine ait, kimin ne acısı varsa o acıyı paylaşıyoruz, o acıyı ortak acımız olarak görüyoruz. Ama 2002 sonrasında 10 yıl boyunca olduğu gibi bundan sonra da acıların değil, umutların şekillendirdiği bir istikbale yürümek istiyoruz. Açık yüreklilikle, samimiyetle, içtenlikle diyorum ki, Diyarbakırlı kardeşim yüreğindeki yarayı gel beraber tedavi edelim. Çankırılı, kardeşim yüreğindeki yarayı birlikte tedavi edelim. Silahı aradan çekelim, sıkılı yumrukları aradan çekelim. Öfkenin, nefretin dilini aradan çekelim ve geçmişin acılarıyla hep birlikte el ele omuz omuza yürüyelim. Varsın birileri kardeşliğe inanmasın, varsın birileri acıları istismar etmeye, acılar üzerinden rant sağlamaya çalışsın.
Yine bu sabah yavru muhalefet baktım verip veriştiriyor. Hakaret aman yarabbim diz boyu. Kim buna kılavuzluk yapıyor bilemiyorum. Ama dedim ya cevap vermeyeceğim. Cevap vermeyeceğim için üzerinde durmayacağım. Ve onların dilinden hukuk anlar, onları hukuka havale edeceğim. Çünkü bu ülkede ne ana muhalefet, ne yavrular muhalefet olarak ürettikleri bir şey yok. Bunların dili maalesef sövmeyle eş değer. Başka bir şeyden anlamıyorlar. Ve bizi ne yazık ki yanlış kılavuz seçtikleri için o yanlış kılavuzlarının onlara öğrettiği yolda değerlendirme yapıyorlar. Onun için de cevap yok, onların cevabını hukuk versin. "