Başbakan Erdoğan : Tarih bunun hesabını sorar

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin Suriye konusunda 910 kilometre sınırıyla bir sorumluluk taşıdığını ancak Rusya, Çin, İran'ın da sorumluluklarının gereğini yerine getirmesi gerektiğini belirterek, ''Eğer, sorumluluğu onlar yerine getiremezse tarih bunun hesabını onlardan soracaktır'' dedi.

Erdoğan, Atv ve AHaber kanallarının ortak yayınına katılarak, gazetecilerin gündemdeki konularla ilgili sorularını yanıtladı.

Tüm dünyada aşırı finansal kazançlardan dolayı zenginlere ilave vergiler getirildiği belirtilerek, böyle bir şey düşünüp düşünmediği sorulan Erdoğan, ''Niye olmasın- Beklediğimizi alamıyorsak bir şeylerin olması lazım'' diye konuştu.

En çok kazancın finans sektöründe olduğunu vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:

''Finans sektöründeki kazanç hiçbir sektörde yok. Yatırım da hak getire. Zaten bir kısmı da yatırımdan elini eteğini çekiyor. Hatta geçenlerde bir tanesine öyle söyledim. 'Hiç yatırımlarda yoksun, sanayi denince ortada yoksun, en kısa yoldan en seri para nasıl gelir ona bakıyorsun. Bu doğru değil, yatırımlara girmen lazım' dedim. İstihdam vesaire biz burada sizi görmek istiyoruz. Bunu alıp da mezara götüremezsin. Yatırım yap da seni hayırla yad etsinler. Burada bin, 2 bin, 3 bin kişi istihdam ettiğin zaman sana hayır dualar gelir ama finans sektöründeki olayda kolay kolay hayır dua gelmez, çünkü batanların bedduası çok vardır.''

-Yerli otomobil-

Erdoğan, yerli otomobil sorusu üzerine de konunun takipçisi olduğunu belirterek, şunları söyledi:

''Şu anda bir-iki ses var. Hazır fabrikalar da var, 'biz bu işe gireriz' diyenler de var ama belli yerler hemen biliyorsunuz bu işe ket vuruyor. Zihniyet ilk başta kurulurken, 'biz bir defa yüzde 100 yerli otomobil üretmeyiz, bu yüzde 90'a kadar çıkabilir ama bize eğer parçayı vermiyorlarsa gerekirse biz ithalini yapmaya başlarız, ithalle devam ederiz.' Bunu diyenler oldu bu ülkede. Biz de şimdi diyoruz ki, otomotiv sektörü ihracatta en önemli kalemimiz o oldu. Bize ait bir markamız olsun. Bizim kendimize ait bir piyasamız, pazarımız süratle oluşur. Şu anda bile var, iç piyasamız ciddi manada var.''

Türkiye'nin kendi değerlerine, kendi ürünlerine hassasiyetle sarılan bir ülke olduğunu dile getiren Başbakan Erdoğan, ''Bir adım attığımız zaman inanın caddelerde araçlarımızı ciddi manada görürüz'' ifadesini kullandı.

Erdoğan, beyaz eşya sektöründen örnekler vererek, Avrupa'da ilk üç içinde Türkiye'nin markaları bulunduğunu bildirdi.

-''Popülizm yapmayı sevmem''-

Doğalgaz zammına ilişkin soru üzerine de Erdoğan, popülizm yapmayı sevmediğini, gerçekleri söylemesi gerektiğini belirtti.

Doğalgaz ve elektrikle ilgili atılacak adımlarda halkın satın alma gücüne baktıklarını ve bu dengelere göre hareket edildiğini vurgulayan Erdoğan, şunları söyledi:

''Ama şunu unutmayalım. Dünyada akaryakıt fiyatlarındaki zam ortada. Bu zam doğalgazda 4-6 ay sonra neticesini veriyor. Bunu bizim üstlenmemiz mümkün değil. İnşallah bu açıklamayı yapacağımız zaman orada doğalgaz maliyetlerinin ne olduğunu açıklayacağız ve doğalgaz maliyetlerini açıklarken bizim ne kadarını sübvanse etmek suretiyle halkımıza doğalgazı sattığımızı da açıklayacağız. Göreceksiniz ki devlet şu anda halkına doğalgazı satarken çok ciddi oranda sübvansiyon yapmak suretiyle doğalgazı halkına satıyor. Biz burada zarardayız. Biz bu sattığımız doğalgazdan para kazanmıyoruz. Bakın bir karar daha aldık, ne dedik- 'Mutfak tüplerinde asla zam yapmayacağız, sanayi tüplerine zam yapmayacağız.' Ama diğer taraftan araçlarda yapmak durumundayız.

Elektrikte yüzde 50 enerji üretimi doğalgaz çevrim santrallerinde. Burada doğalgazın bize olan yükü artınca bunun elektrik enerjisine yansıması da olacak. Ama mümkün olduğunca en az şekilde halkımızı sıkıntıya sokacak şekilde. Doğalgazda yüzde 10 gibi düşünülüyor. 2009'dan beri bu alanda zaten yapılmış bir zam yok ama bundan sonra 1-1,5 yıl, 2 yıl daha belki doğalgaz konusuna zam olarak girmeyiz.''

-Kongre-

AK Parti 4. Olağan Büyük Kongresi'nde, Arap Baharı'nın hüküm sürdüğü kamuoyuna yönelik somut mesajları olup olmayacağına ilişkin soru üzerine de Erdoğan, ''Bundan hiç endişe etmeyelim'' dedi.

Kongreye 50 ülkeden, cumhurbaşkanları, parlamento başkanları, başbakanların da bulunduğu 100 civarında temsilcinin katılacağını belirten Erdoğan, ilginin çok fazla olduğunu söyledi.

Erdoğan, kongrede yorulmadan izlemeye yönelik görüntü ağırlıklı çalışmaları olduğunu, misafirlerin gelmeye başladığı andan itibaren görüntülerle salon içinde ve dışında sürecin izlenebileceğini belirtti.

Erdoğan, geçmişten bugüne yapılan faaliyetler ve kongrelerin alışmadığı ekstra bazı konuların burada sergileneceğini söyledi.

Kongreye katılacak liderlerle yarın akşam yemekte bir araya geleceğini ifade eden Erdoğan, gerek konuşmasındaki mesajda, gerek yapacağı ikili görüşmelerde, ''İslam dünyasının dünya barışına katkısı ne olacak- Arap dünyasının kendi içindeki sıkıntılar, Ortadoğu'daki son gelişmeler, Suriye sorunu'' gibi konuların ele alınacağını dile getirdi. Erdoğan, şöyle konuştu:

''Suriye'de bir zulüm var. Suriye'de devletin kendi halkını, kendi insanını acımasızca öldürdüğü bir tablo var. Şu anda 30 bini aşkın kendi halkını öldüren, babasının yolundan aynen giden, Hama, Humus katliamlarında yaptığı gibi babası, oğlu şimdi onu geçmenin gayretinde. 250-300 bine ulaşan göçmen var. Bunun 100 bine yakını bizde. Bir o kadarı Lübnan'da, çok daha fazlası Ürdün'de. Böyle bir durum var. Ülkenin içinde 2,5 milyon göçmen var. Böyle bir tablo ve acımasızca da bu süreci devam ettiriyor. Tabii bunun bir yerde kesilmesi lazım. Burada Türkiye 910 kilometre sınırıyla bir sorumluluk taşıyor ama Rusya'nın, üzerine düşen sorumluluğun gereğini yerine getirmesi lazım, Çin'in getirmesi lazım, aynı şekilde İran'ın getirmesi lazım. Eğer, sorumluluğu onlar yerine getiremezse tarih bunun hesabını onlardan soracaktır.''

Türkiye'de terörün dışında toplumsal bir sıkıntı olmadığına değinen Erdoğan, her yerde halkın iç içe olduğunu gördüğünü söyledi.

-''MİT'in görevi budur''-

Erdoğan, ''Oslo'' sürecine ilişkin soruya, şu yanıtı verdi:

''Oslo sürecinin devamı olarak daha önce de ifade ettiğim gibi bu her an olabilir. Orayla da görüşmemizi yaparız, İmralı'yla da görüşmemizi yaparız ama bu görüşmeyi muhalefetteki siyasetçilerin söylediği gibi ben yapmam. Bunu görevi olan Milli İstihbarat Teşkilatı yapar. Milli İstihbarat Teşkilatı'nın görevi de budur. Onlarla da yapar, Oslo'ya da gider, bir başka yere de gider. Kim adına gider- Millet adına. Netice almak onun için en önemli görevdir. Bize düşen de neyse biz o adımları atarız. Ben o noktada arkadaşlarıma, ekibime güveniyorum. Bu ülke için, bu millet için onlar canı pahasına her adımı attılar, bundan sonra da atacaklar diye inanıyorum.''

Erdoğan, Oslo benzeri bir süreçte temsiliyet kabiliyetine ilişkin şüphesinin hatırlatılması üzerine, ''Göreceğiz. Varsa o kabiliyetleri ne ala, yoksa yok. 'Samimiyetsiz' dediğim olay şu, oradaki görüşmelerdeki bilgileri alıp da medyaya servis yaparsanız bu samimiyetsizliktir, bu yürümez. Çünkü orada yapılan görüşmelerdeki bütün o bilgiler katılanlarda kalmalıdır. Eğer kalmıyorsa demek ki bunlar bu işi çözmek için gelmemiştir'' dedi.

''Arabulucu devlete büyük görev düşüyor, altyapı hazırlanması konusunda herhalde en büyük rol onlarda'' denilmesi üzerine Erdoğan, ''İlla orası olacak diye bir kaide yok. Bir başka yer de olabilir'' diye konuştu.

Muhabir: Ferdi Türkten

Yayıncı: Murat Taydaş
Kaynak: AA