Arınç: Üçüncü Yargı Paketinde Basına Yönelik Düzenlemeler Yaptık

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, 3’üncü yargı paketinde propaganda suçunun unsurlarının yeniden düzenlendiğini ve bu yüzden mahkûm olan kişilerin cezalarını 5 yıla kadar erteleme imkânının olduklarını söyledi.

Antalya Gazeteciler Cemiyeti’nin düzenlediği 'Yılın Basın Ödülleri' törenine katılan Arınç, 3 yargı paketinde gazetecilere yönelik olarak yapılan değişiklikler hakkında bilgi verdi. Basına yönelik medya ile ilişkili olan devlet adamı olduğunu hatırlatan Arınç, 3.5 yıl içerisinde basınla iyi ilişkiler kurduklarını ve şikayetleri dikkate aldıklarını dile getirdi. RTÜK'ü yeni bir kanuna kavuşturduklarını belirten Arınç, “Frekans ihalelerini planladık. Reyting ölçümleme yönetmeliklerini çıkardık. 1994 yılından yana yapılamayanı yapmak suretiyle bundan sonra radyo televizyon yayıncılığının geleceği noktayı göstermiş olduk. 2004 yılında çıkan Basın Kanun’da ise herhangi bir yaşanan aksaklık yok.” diye konuştu.

Özellikle cezaevinde tutuklu veya hükümlü bulunanların veya haklarında adli takibat yapılan basın mensubu insanların şikâyet ettiği hususlar arasında Türk Ceza Kanunu ve Terörle Mücadele Kanunu olduğunu aktaran Arınç, sayıları ne olursa olsun gazetecilerin yüzde 70'inin Terörle Mücadele Kanunu kapsamında içeride olduklarını ifade etti.

Türk Ceza Kanunu'nun pek çok maddesi ile adli yargılamayı etkilemeye teşebbüs, soruşturmanın gizliliğini ihlal, bilişim suçlarıyla ilgili bazı hususlarda da suçlanan gazeteciler olduğunu söyleyen Arınç, bu konuların Ceza Hukuku kapsamında değerlendirilecek konular olduğunu savundu.

"PROPAGANDA SUÇUNUN UNSURLARINI YENİDEN DÜZENLEDİK"
Üçüncü yargı paketinde propaganda suçunun unsurlarının yeniden düzenlendiğini aktaran Arınç, “Bu yüzden mahkûm olan kişiler düşüncelerini açıkladığı ve basın yayın yoluyla paylaştığı için hakkında ceza verilenlere 5 yıla kadar erteleme imkânı verildi.

Bunlar basın için yapılan şeyler. Basın adına birçok yenilik yapıldı.” dedi.

Bütün anayasalarda basının özgür olmasının yer aldığını belirten Arınç, yeni düzenlemelerin getirildiğini ve radyo ve televizyon yayıncılığına getirilen müeyyidelerin yayından önce yürürlüğe girdiğini, ancak yayınlanmamış bir programı önceden önleme imkânları olmadığını söyledi.

“Bugün gazetecilik mesleğini ifa ederken, yazı yazarken, kitap çıkarırken, karikatür yaparken diyelim ki fikrini, düşüncesini açıklarken geniş anlamda bir anlatım özgürlüğünde çok büyük sorun yaşanmıyor.” diyen Arınç, şunları kaydetti: “Bakınız 100 tane gazeteci içeride olabilir. Ama suçlara bakınız. Bu suçlardan bir kısmı adi suçlardır. Bir kısmı ve çok kısmı, özellikle belli amaçla yayınlanan gazeteler... Hepinizi tenzih ederek söylüyorum, isimlerini de vermek istemiyorum. Çünkü isimlerini versem gerçek anlamlarını da bilemeyeceksiniz. Bilerek suç işleyen, bilerek örgüt propagandası yapan, bilerek örgütün lojistik desteğini sağlamayı amaç edinmiş, tirajları az, ama belli çevrelerde etkisi güçlü olan gazeteler var. Geçenlerden bundan birisi çıktı, çıktığı gün de ’Ben bu suçu işlemeye devam edeceğim’ dedi.

İşledikleri suç Terörle Mücadele Kanunu kapsamındadır. Bir propaganda yapmak, iki örgüt üyeliği, eylemlere destek sağlamak. Örgüt üyesi olmasa bile örgüte destekte bulunmak gibi tarif edilmiş bir kanun. Bu kanundan şikayet ediyorsak o zaman yüksek sesle ‘Bu Terörle Mücadele Kanunu değiştirilmelidir veya kaldırılmalıdır.’ dememiz lazım. Ama hem Terörle Mücadele Kanunu'ndan şikâyet etmeyip kaldırılmasını da istemeden, ‘Bu kadar gazeteci içeride demek’ samimi olmaz. Çünkü Terörle Mücadele Kanunu 1990'lı yıllardan beri var. Bazı maddeleri değişti. Türkiye terörle mücadele ediyor, örgüt var, eylemleri var, bu eylemlere destek verenler var. 'Kaldıralım' derseniz, bu sizin cesaretiniz olur. İspat ederseniz ki kalkması gerekiyor ben de size katılabilirim. Ama bu kanun orada durdukça, bu kanuna rağmen örgütle ilişkisini her gün bağırmak zorunda kalan insanlara uygulanacak yaptırımlar da o kanunun içerisinde.''