CHP, Başbakan'ın Yargıyla İlgili Sözleri Hakkında Meclis Soruşturması İstedi
CHP'li milletvekilleri, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan hakkında Meclis Soruşturması açılmasını istedi.
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Aydın Milletvekili Bülent Tezcan'ın imzasıyla açılan önergede, Başbakan Erdoğan'ın "Yargıya zaten gerekenleri söyledik. Yargı da gereğini yapıyor. Biz de parlamentoda gereği neyse onu yapacağız." açıklamaları gerekçe olarak gösterildi.
17 Ağustos 2012 tarihinde Barış ve Demokrasi Partisi'ne mensup 9 milletvekilinin Şemdinli'de PKK terör örgütü militanları ile milletvekili sıfatıyla bağdaşmayan, kamuoyunu haklı olarak rahatsız eden bir görüntü verdiğinin hatırlatıldığı önergede, Başbakan'ın bu milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması için yargıya talimat verdiğini ifade ettiği belirtildi.
Başbakan'ın bu sözlerinin her kesimde büyük şaşkınlık ve hukuka saygılı kesimlerde tepki uyandırdığının dile getirildiği önergede, "Yargıya açıkça siyasal müdahale niteliği taşıyan bu beyan karşısında HSYK Birinci Daire Başkanı İbrahim Okur dahi şaşkınlığını gizleyememiş, bunun bir dil sürçmesi olacağını ifade ederek aslında olaydan rahatsızlığını da belirtmiştir. Yine birçok gazeteci, hukukçu ve siyasetçi de tepkilerini ifade etmişlerdir. Anayasayla görev ve yetki sınırları belirlenmiş Başbakan'ın, yürütme erkinin imkanlarını kullanarak anayasaya aykırı biçimde yasama organına talimat vermesi açıkça yargıya müdahale ve yargı bağımsızlığının ihlalidir. Yürütme erkinin böyle fütursuzca kullanılması, yargı güvencesinin ortadan kalkmasına, kuvvetler ayrılığının ihlaline neden olurken, denetimsiz bir tek adam rejiminin kurulmasının da yolunu açmaktadır. Bu durumda her türlü denetimden muaf bir yürütme ortaya çıkar ki bu doğrudan doğruya anayasanın 2. maddesinde ifadesini bulan demokratik hukuk devletinin tasfiyesidir. Başbakan'ın yürütme erkini bu şekilde ölçüsüz, hukuk tanımaz bir şekilde kullanarak yargı organlarına talimat vermesi Türk Ceza Kanunu'nun 257, 277 ve 288. maddelerinde düzenlenen suçu oluşturmaktadır. Başbakan'ın yargıya emir ve talimat vermesine sebep olan milletvekili terörist buluşmasının vahameti, Başbakan'a yargıya müdahale hakkı veremez. Terörle mücadele bahanesi altında, yargı bağımsızlığı, hukuk devleti ve demokrasiyi ortadan kaldıracak, tek adam diktasına yol açacak uygulamalar haklılık kazanamaz. Ülkemizde son yıllarda siyasetin yargıyı kuşatması, emir ve talimat altında bir yargı yaratılması, yargının siyasallaşması, AKP iktidarının yarattığı en tehlikeli süreçtir. Başbakan kendisinin de ikrar ettiği üzere yargıya emir ve talimat vererek suç işlemiştir. Bu nedenlerle, anayasanın 100 ve iç tüzüğün 107. maddeleri uyarınca Meclis soruşturması açılmasını arz ve talep ediyoruz." denildi .
17 Ağustos 2012 tarihinde Barış ve Demokrasi Partisi'ne mensup 9 milletvekilinin Şemdinli'de PKK terör örgütü militanları ile milletvekili sıfatıyla bağdaşmayan, kamuoyunu haklı olarak rahatsız eden bir görüntü verdiğinin hatırlatıldığı önergede, Başbakan'ın bu milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması için yargıya talimat verdiğini ifade ettiği belirtildi.
Başbakan'ın bu sözlerinin her kesimde büyük şaşkınlık ve hukuka saygılı kesimlerde tepki uyandırdığının dile getirildiği önergede, "Yargıya açıkça siyasal müdahale niteliği taşıyan bu beyan karşısında HSYK Birinci Daire Başkanı İbrahim Okur dahi şaşkınlığını gizleyememiş, bunun bir dil sürçmesi olacağını ifade ederek aslında olaydan rahatsızlığını da belirtmiştir. Yine birçok gazeteci, hukukçu ve siyasetçi de tepkilerini ifade etmişlerdir. Anayasayla görev ve yetki sınırları belirlenmiş Başbakan'ın, yürütme erkinin imkanlarını kullanarak anayasaya aykırı biçimde yasama organına talimat vermesi açıkça yargıya müdahale ve yargı bağımsızlığının ihlalidir. Yürütme erkinin böyle fütursuzca kullanılması, yargı güvencesinin ortadan kalkmasına, kuvvetler ayrılığının ihlaline neden olurken, denetimsiz bir tek adam rejiminin kurulmasının da yolunu açmaktadır. Bu durumda her türlü denetimden muaf bir yürütme ortaya çıkar ki bu doğrudan doğruya anayasanın 2. maddesinde ifadesini bulan demokratik hukuk devletinin tasfiyesidir. Başbakan'ın yürütme erkini bu şekilde ölçüsüz, hukuk tanımaz bir şekilde kullanarak yargı organlarına talimat vermesi Türk Ceza Kanunu'nun 257, 277 ve 288. maddelerinde düzenlenen suçu oluşturmaktadır. Başbakan'ın yargıya emir ve talimat vermesine sebep olan milletvekili terörist buluşmasının vahameti, Başbakan'a yargıya müdahale hakkı veremez. Terörle mücadele bahanesi altında, yargı bağımsızlığı, hukuk devleti ve demokrasiyi ortadan kaldıracak, tek adam diktasına yol açacak uygulamalar haklılık kazanamaz. Ülkemizde son yıllarda siyasetin yargıyı kuşatması, emir ve talimat altında bir yargı yaratılması, yargının siyasallaşması, AKP iktidarının yarattığı en tehlikeli süreçtir. Başbakan kendisinin de ikrar ettiği üzere yargıya emir ve talimat vererek suç işlemiştir. Bu nedenlerle, anayasanın 100 ve iç tüzüğün 107. maddeleri uyarınca Meclis soruşturması açılmasını arz ve talep ediyoruz." denildi .