Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Eker Açıklaması
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, ''Biz hükümet ve parti olarak terör örgütünün eylemleri, yanlışlarıyla bize istikamet vermesine ve rota çizmesine izin vermeyeceğiz'' dedi.
Eker, Diyarbakır Girişimci İşadamları Derneği'nin Rönesans Düğün Salonu'nda düzenlediği iftar programında yaptığı konuşmada, Diyarbakır'da yakın tarihe kadar herkesin barış içinde yaşadığını ancak barış ikliminin bozulduğunu belirtti.
Ramazan ayında kan dökmenin haram olmasına rağmen İslam dünyasında kan döküldüğünü kaydeden Eker, bugün Diyarbakır'ın güzelliklerinin büyük ölçüde küller altında kalmış cevher gibi olduğunu, şehrin son 30 yıl içinde bu dokusundan çok şey kaybettiğini aktardı.
Diyarbakır'ın mimari dokusundan, kültürel, insani ve evrensel barışa ait değerlerinden çok şey kaybettiğini anlatan Eker, şehrin mülteci kampına dönüştüğünü dile getirdi.
Eker, ''Bütün bunları size niye söylüyorum. Çünkü siz Girişimci İşadamları Derneği'nin mensuplarısınız. Bu şehrin ekonomisini güçlendirmeye, bu şehirde bir insanın daha istihdam edilmesine vesile olacak bir çabanın içindesiniz. Bu şehri tekrar eski günlerinde olduğu gibi insanların barış ve huzur içinde yaşayacağı bir ortamı oluşturmaya çalışıyoruz. Biriken sosyo ekonomik sorunların altyapının giderilmesi çabası içindeyiz'' ifadesini kullandı.
-Ciddi adımlar atıldı-
Diyarbakır'da GAP projesi başta olmak üzere ekonomik hayatı iyileştirecek bir dizi teşvik projelerinin hayata geçirileceğini belirten Eker, bugüne kadar ekonomide, sağlıkta, tarımda ve birçok alanda ciddi adımlar atıldığının altını çizdi.
Eker, baraj inşaatları, sulama kanalı inşaatları yapılırken, yeni teşvik sistemleri getirilirken yatırım ortamını ve sosyal ortamın zehirlenmeye çalışıldığını belirterek, ''Nasıl mı- İşadamlarının iş makinelerini yakmak suretiyle. Buraya istihdam getirecek, kalkınmasına katkı sağlayacak olan yatırım şantiyelerine zarar vererek, çalışanları öldürmek suretiyle veya sivil toplum kuruluş üyelerini ve kendileri gibi düşünmeyen siyasi partilerin başkanlarını, yöneticilerini kaçırmak ve dağa kaçırmak suretiyle bunları yapıyorlar. Halkı korkutmaya çalışıyorlar'' diye konuştu.
-''Esnafa baskı var''-
Esnafa zorla kepenk kapattırıldığını, senenin 365 günün her gününü bir şekilde bir şeye vesile kılıp, esnafa kepenk kapattırmaya zorlayan zihniyetin burada kendini ortaya koyduğunu anlatan Eker, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Esnafın derdi yetmiyormuş gibi bir de 2 günde, 3 günde bir 'işte bizim bugün böyle bir eylemimiz var, bugün dükkanlarınızı açmayın' gibi baskılar var. Bu şehirde sessiz bir çoğunluk var. Bütün hadiseleri ibretle seyrediyor, izliyor. Bir kısmı baskı altında birtakım adımlar da atıyor, sessiz kalıyor, kepenk kapatıyor. Ama büyük bir çoğunluk da ibretle ve büyük bir ızdırap çekerek bunu izliyor. Bizim hepimizin bu zulüm karşısında sesimizi çıkarmamız gerekiyor. Bizim de işadamları, sivil toplum kuruluşları olarak sesimizi çıkarmamız gerekiyor. Hiç kimsenin iradesi birkaç kişinin ipoteği altında değildir. Aksi takdirde şehir sağlanan bütün pozitif imkanlara rağmen yatırımdan, kalkınmadan, destekten, teşvikten ve sonuçlarından istifade etmeyecek.''
Özel teşvik tedbirleri ile Diyarbakır Organize Sanayi Bölgesi'nin doğalgaz imkanına kavuştuğunu, tarım ve kırsal kalkınmayı destekle sağlanan hibe imkanlarının bulunduğunu vurgulayan Eker, Dicle Kralkızı hattındaki sulamayla 1 milyon 400 bin dönüm alanın sulanacağına dikkat çekti.
Eker, Silvan Barajı'nın bütün saldırılara, bombalamalara, asker kaçırmalara ve engellemelere rağmen yapıldığını, barajla 2 milyon 450 bin dönüm arazinin sulanacağını, her bir hektarında 10 kişilik bir istihdam yaratacağını dile getirdi.
Geçmişte yapılan yanlışların takipçisi olmadıklarını, o yanlıları reddettiklerini, bunları düzeltmeye çalıştıklarını aktaran Eker, Türkiye'de Kürt vatandaşlarının kimliklerinin en önemli unsuru olan Kürtçe dilinin kullanımıyla ilgili hatta eğitimiyle ilgili çok büyük mesafeler katedildiğini belirtti.
-''Belirli zamanlarda ve dönemlerde sesimizi çıkarmamız gerekiyor''-
Ülkede yaşayan herkesin meşru demokratik taleplerinin yerine getirilmesi, bunların konuşulmasıyla ilgili her türlü şeye kapıları ve gönüllerinin açık olduğunu bildiren Eker, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Bunları konuşmak ve bunların uygulanabilir olanlarını hayata geçirmek için çaba içindeyiz. Ama birilerinin politik çıkarları buna aykırı diye ve politik çıkarlarına uymuyor diye, PKK başta olmak üzere, bu sürece sürekli kurşun sıkıyor, mayın patlatıyor, bomba atıyor. Ne zaman önemli bir adım atılsa bunun arkasında bu tür saldırılar var. Türkiye'de çokça acı çekmiş bir Kürt siyasetçi ve milletvekili Leyla Zana bir görüşme yaptı, bir çağrı yaptı, bir umudunu dile getirdi. Arkasından ne tür tepkiler olduğunu ve arkasından ne tür saldırılar geldiğini hepimiz ibretle izledik. Niye- Ortam zehirleniyor. Zehirlenmek isteniyor. Engel olunmak isteniyor. Bu tür çabalara, teşebbüslere ve adımlara fırsat vermemek için. Ama yağma yok. Biz hükümet ve parti olarak terör örgütünün eylemleri, yanlışlarıyla bize istikamet vermesine ve rota çizmesine izin vermeyeceğiz. Onun davranışlarını ölçü kabul etmeyeceğiz. Türkiye'de demokratikleşme ve sivilleşmeyle ilgili adımları atılması gereken adımlar olduğu için, bu milletin ihtiyacı olduğu için, bu milletin birlik, beraberlik, huzuru ve barışı için, bunları her şeyden bağımsız olarak mütalaa ediyoruz ve programımızı buna göre uyguluyoruz. Kim ne derse desin, kim nerede hangi saldırıyı yaparsa yapsın. İşadamlarımıza, bu şehirde yaşayan esnafımıza, tüccarımıza ve sivil toplum kuruluşlarına bu alanda önemli iş düşüyor. Belirli zamanlarda ve dönemlerde sesimizi çıkarmamız gerekiyor. Bunu yüksek sesle dile getirmemiz gerekiyor. 'Arkadaş sen benim ekmeğime mani olamazsın. Benim evime ekmeği sen getirmiyorsun' diyebilmemiz lazım.''
İftar programına Vali Mustafa Toprak, AK Parti Diyarbakır milletvekilleri Galip Ensarioğlu, Cuma İçten, M. Süleyman Hamzaoğulları, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakan Yardımcısı Kutbettin Arzu, Kalkınma Bakan Yardımcısı Mehmet Ceylan, Sur Belediye Başkanı Abdullah Demirbaş ve çok sayıda işadamı katıldı.
Muhabir: İsmail Ersan - Şaban Yılmaz / Nurten Aslan
Yayıncı: Tarkan Demir
Kaynak: AA
Ramazan ayında kan dökmenin haram olmasına rağmen İslam dünyasında kan döküldüğünü kaydeden Eker, bugün Diyarbakır'ın güzelliklerinin büyük ölçüde küller altında kalmış cevher gibi olduğunu, şehrin son 30 yıl içinde bu dokusundan çok şey kaybettiğini aktardı.
Diyarbakır'ın mimari dokusundan, kültürel, insani ve evrensel barışa ait değerlerinden çok şey kaybettiğini anlatan Eker, şehrin mülteci kampına dönüştüğünü dile getirdi.
Eker, ''Bütün bunları size niye söylüyorum. Çünkü siz Girişimci İşadamları Derneği'nin mensuplarısınız. Bu şehrin ekonomisini güçlendirmeye, bu şehirde bir insanın daha istihdam edilmesine vesile olacak bir çabanın içindesiniz. Bu şehri tekrar eski günlerinde olduğu gibi insanların barış ve huzur içinde yaşayacağı bir ortamı oluşturmaya çalışıyoruz. Biriken sosyo ekonomik sorunların altyapının giderilmesi çabası içindeyiz'' ifadesini kullandı.
-Ciddi adımlar atıldı-
Diyarbakır'da GAP projesi başta olmak üzere ekonomik hayatı iyileştirecek bir dizi teşvik projelerinin hayata geçirileceğini belirten Eker, bugüne kadar ekonomide, sağlıkta, tarımda ve birçok alanda ciddi adımlar atıldığının altını çizdi.
Eker, baraj inşaatları, sulama kanalı inşaatları yapılırken, yeni teşvik sistemleri getirilirken yatırım ortamını ve sosyal ortamın zehirlenmeye çalışıldığını belirterek, ''Nasıl mı- İşadamlarının iş makinelerini yakmak suretiyle. Buraya istihdam getirecek, kalkınmasına katkı sağlayacak olan yatırım şantiyelerine zarar vererek, çalışanları öldürmek suretiyle veya sivil toplum kuruluş üyelerini ve kendileri gibi düşünmeyen siyasi partilerin başkanlarını, yöneticilerini kaçırmak ve dağa kaçırmak suretiyle bunları yapıyorlar. Halkı korkutmaya çalışıyorlar'' diye konuştu.
-''Esnafa baskı var''-
Esnafa zorla kepenk kapattırıldığını, senenin 365 günün her gününü bir şekilde bir şeye vesile kılıp, esnafa kepenk kapattırmaya zorlayan zihniyetin burada kendini ortaya koyduğunu anlatan Eker, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Esnafın derdi yetmiyormuş gibi bir de 2 günde, 3 günde bir 'işte bizim bugün böyle bir eylemimiz var, bugün dükkanlarınızı açmayın' gibi baskılar var. Bu şehirde sessiz bir çoğunluk var. Bütün hadiseleri ibretle seyrediyor, izliyor. Bir kısmı baskı altında birtakım adımlar da atıyor, sessiz kalıyor, kepenk kapatıyor. Ama büyük bir çoğunluk da ibretle ve büyük bir ızdırap çekerek bunu izliyor. Bizim hepimizin bu zulüm karşısında sesimizi çıkarmamız gerekiyor. Bizim de işadamları, sivil toplum kuruluşları olarak sesimizi çıkarmamız gerekiyor. Hiç kimsenin iradesi birkaç kişinin ipoteği altında değildir. Aksi takdirde şehir sağlanan bütün pozitif imkanlara rağmen yatırımdan, kalkınmadan, destekten, teşvikten ve sonuçlarından istifade etmeyecek.''
Özel teşvik tedbirleri ile Diyarbakır Organize Sanayi Bölgesi'nin doğalgaz imkanına kavuştuğunu, tarım ve kırsal kalkınmayı destekle sağlanan hibe imkanlarının bulunduğunu vurgulayan Eker, Dicle Kralkızı hattındaki sulamayla 1 milyon 400 bin dönüm alanın sulanacağına dikkat çekti.
Eker, Silvan Barajı'nın bütün saldırılara, bombalamalara, asker kaçırmalara ve engellemelere rağmen yapıldığını, barajla 2 milyon 450 bin dönüm arazinin sulanacağını, her bir hektarında 10 kişilik bir istihdam yaratacağını dile getirdi.
Geçmişte yapılan yanlışların takipçisi olmadıklarını, o yanlıları reddettiklerini, bunları düzeltmeye çalıştıklarını aktaran Eker, Türkiye'de Kürt vatandaşlarının kimliklerinin en önemli unsuru olan Kürtçe dilinin kullanımıyla ilgili hatta eğitimiyle ilgili çok büyük mesafeler katedildiğini belirtti.
-''Belirli zamanlarda ve dönemlerde sesimizi çıkarmamız gerekiyor''-
Ülkede yaşayan herkesin meşru demokratik taleplerinin yerine getirilmesi, bunların konuşulmasıyla ilgili her türlü şeye kapıları ve gönüllerinin açık olduğunu bildiren Eker, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Bunları konuşmak ve bunların uygulanabilir olanlarını hayata geçirmek için çaba içindeyiz. Ama birilerinin politik çıkarları buna aykırı diye ve politik çıkarlarına uymuyor diye, PKK başta olmak üzere, bu sürece sürekli kurşun sıkıyor, mayın patlatıyor, bomba atıyor. Ne zaman önemli bir adım atılsa bunun arkasında bu tür saldırılar var. Türkiye'de çokça acı çekmiş bir Kürt siyasetçi ve milletvekili Leyla Zana bir görüşme yaptı, bir çağrı yaptı, bir umudunu dile getirdi. Arkasından ne tür tepkiler olduğunu ve arkasından ne tür saldırılar geldiğini hepimiz ibretle izledik. Niye- Ortam zehirleniyor. Zehirlenmek isteniyor. Engel olunmak isteniyor. Bu tür çabalara, teşebbüslere ve adımlara fırsat vermemek için. Ama yağma yok. Biz hükümet ve parti olarak terör örgütünün eylemleri, yanlışlarıyla bize istikamet vermesine ve rota çizmesine izin vermeyeceğiz. Onun davranışlarını ölçü kabul etmeyeceğiz. Türkiye'de demokratikleşme ve sivilleşmeyle ilgili adımları atılması gereken adımlar olduğu için, bu milletin ihtiyacı olduğu için, bu milletin birlik, beraberlik, huzuru ve barışı için, bunları her şeyden bağımsız olarak mütalaa ediyoruz ve programımızı buna göre uyguluyoruz. Kim ne derse desin, kim nerede hangi saldırıyı yaparsa yapsın. İşadamlarımıza, bu şehirde yaşayan esnafımıza, tüccarımıza ve sivil toplum kuruluşlarına bu alanda önemli iş düşüyor. Belirli zamanlarda ve dönemlerde sesimizi çıkarmamız gerekiyor. Bunu yüksek sesle dile getirmemiz gerekiyor. 'Arkadaş sen benim ekmeğime mani olamazsın. Benim evime ekmeği sen getirmiyorsun' diyebilmemiz lazım.''
İftar programına Vali Mustafa Toprak, AK Parti Diyarbakır milletvekilleri Galip Ensarioğlu, Cuma İçten, M. Süleyman Hamzaoğulları, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakan Yardımcısı Kutbettin Arzu, Kalkınma Bakan Yardımcısı Mehmet Ceylan, Sur Belediye Başkanı Abdullah Demirbaş ve çok sayıda işadamı katıldı.
Muhabir: İsmail Ersan - Şaban Yılmaz / Nurten Aslan
Yayıncı: Tarkan Demir