BDP Antalya’dan Barış ve Demokrasi Şöleni
Barış ve Demokrasi Partisi Antalya İl Örgütü tarafından düzenlenen Barış ve Demokrasi Şöleni’ne katılan sanatçı Ferhat Tunç, konser verdi.
Barış ve Demokrasi Partisi(BDP) Antalya İl Örgütü’nün düzenlediği Barış ve Kardeşlik Şöleni, Konyaaltı Açık Hava Tiyatrosu’nda gerçekleştirildi.
Geceye katılan BDP Ağrı Milletvekili Halil Aksoy, Türkiye’de Kürtlerin yaşadığını belirterek, "Ama bunların hakları verilmemiş, inkar edilmiş, imha edilmiş, bundan kaynaklı Türkiye’de büyük bir sorun oluşmuş" dedi.
Kürt sorununun Türkiye’nin en büyük sorunu olduğunu iddia eden Aksoy, şöyle konuştu: "Kürt sorunu çözülmeden hiç bir sorunu çözmek mümkün değildir. Öyleyse yapılacak en acil şey Kürt sorununa çözüm bulmaktır. Sonra ne oldu kendisini hiçbir yerde, hiçbir şekilde ifade etme imkanı bulamayan insanlar kendilerini dağa attı. Silahlandı, mücadeleye katıldı.
Ben o zaman cezaevindeydim ve diyordum ki, 'Çıkarsam ilk yapacağım iş dağa gitmektir' Mesela o dönemde Mehmet Ağar, Erzurum Valisiydi. Bizim için tabut istetiyordu. Bu koşullarda öyle bir şey istemekten başka doğal bir şey yok. Fakat ne oldu. Ben kendisini dağa atan, elini silaha atan insanlar kadar cesur olamadığım için çıkamadım. Ama insanlar Kürt halkının dili, kimliği, özgürlüğü için kendileri dağlara vurdular. Hiç kimse şunu söyleyemez, ‘Siz niçin silah aldınız?’ Kimse bunu soramaz artık. Biz ve bizim gençlerimiz geleceğimiz ve özgürlüğümüz için ona başvurdu. Eğer demokratik yollar açık olsa bunlar olmazdı. Bunu anlamayanlar, anlamalıdırlar. Anlamadıkları sürece de bu sorunu çözemezler. O nedenle biz oluşan değerlerimizi saygıyla anarız. Başka şekilde bunun ifadesi mümkün değil.” Kürt sorununun çözümünde en etkili ismin Abdullah Öcalan olduğunu belirten Aksoy, şunları şöyledi: "Bir tek muhatap vardır. Eğer görüşecekseniz muhatap bellidir ve nettir. Onunla görüşmek zorundasınız. Yani nerede koparmışsanız, oraya gidip yeniden bu görüşmeyi başlatmak zorundasınız. Değilse Kürt sorunu derinlemesine çözümsüzlüğe sürüklenir ve kan akmaya devam eder. Biz kan akmasını istemiyoruz. Askerinde, gerillanın da kanı akmamalıdır. Askerde gerillada bizim insanımız. Biz sorunu böyle görmezsek kardeşlik gelmez.”
FERHAT TUNÇ'UN KONUŞMASI
Alkışlar eşliğinde sahneye gelen sanatçı Ferhat Tunç da bir konuşma yaptı. Tunç, konuşmasında, "bu ülkeyi, yaşadığımız bu toprakları bize, bizim için cehenneme dönüştürmek isteyenlere inat, barış diyeceğiz, kardeşlik diyeceğiz" diye konuştu.
Binlerce insanın cezaevine tıkıldığı, düşünenlerin düşüncelerinden dolayı yargılandığı, sanatçıların düşüncelerinden, şarkılarından dolayı yargılandığı, hapis cezalarına çarptırıldığını belirten Tunç, "Böyle bir ülke normal bir ülke olabilir mi? Demokratik bir ülke olabilir mi?" diye sordu.
Tunceli’de 1 Mayıs 2011 tarihinde düzenlenen İşçi Bayramı mitingine katılan ve burada yaptığı konuşma nedeniyle Malatya Özel Yetkili Savcılığı tarafından hakkında dava açılan ve 2 yıl hapis cezası alan sanatçı Ferhat Tunç, konuşmasına şöyle devam etti: "Sadece bununla kalmayıp saldırılarını çok geniş alanda bütün kesimleri hedefleyecek şekilde sürdürmeye devam eden bir iktidar var karşımızda. 1938'leri hatırlayın. O zamanın mahkemeleri alelacele Seyit Rıza ve arkadaşlarını idama mahkum etmiş ve idam ettirmişti. Seyit Rıza darağacına çıkarken bir şey söylemişti. Demişti ki, 'Ben sizin yalan ve hilelerinizle baş edemedim, bu bana ders oldu, ama ben bu idam sehpasında sizin önünüzde diz çökmüyorum. Bu da size dert olsun.' Şimdi size soruyorum arkadaşlar. Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nin Seyit Rıza’ları idama götüren mahkemelerden bir farkı var mı? Dün Seyit Rıza’ları idam ettiren o zihniyet bugün Seyit Rıza’nın torunlarını yargılamak için büyük bir çaba içerisinde. Deniz Gezmişler’i, Mahir Çayanlar’ı, Mazlum Doğanlar’ı, İbrahim Kaypakkaya’ları anmak için bu iktidar için neredeyse suçlu duruma düşme için yeterli bir neden sayılıyor." Konuşmaların ardından sanatçı Ferhat Tunç, şarkılarını söyledi.
Etkinlik olaysız sona erdi .
Kaynak: İHA
Geceye katılan BDP Ağrı Milletvekili Halil Aksoy, Türkiye’de Kürtlerin yaşadığını belirterek, "Ama bunların hakları verilmemiş, inkar edilmiş, imha edilmiş, bundan kaynaklı Türkiye’de büyük bir sorun oluşmuş" dedi.
Kürt sorununun Türkiye’nin en büyük sorunu olduğunu iddia eden Aksoy, şöyle konuştu: "Kürt sorunu çözülmeden hiç bir sorunu çözmek mümkün değildir. Öyleyse yapılacak en acil şey Kürt sorununa çözüm bulmaktır. Sonra ne oldu kendisini hiçbir yerde, hiçbir şekilde ifade etme imkanı bulamayan insanlar kendilerini dağa attı. Silahlandı, mücadeleye katıldı.
Ben o zaman cezaevindeydim ve diyordum ki, 'Çıkarsam ilk yapacağım iş dağa gitmektir' Mesela o dönemde Mehmet Ağar, Erzurum Valisiydi. Bizim için tabut istetiyordu. Bu koşullarda öyle bir şey istemekten başka doğal bir şey yok. Fakat ne oldu. Ben kendisini dağa atan, elini silaha atan insanlar kadar cesur olamadığım için çıkamadım. Ama insanlar Kürt halkının dili, kimliği, özgürlüğü için kendileri dağlara vurdular. Hiç kimse şunu söyleyemez, ‘Siz niçin silah aldınız?’ Kimse bunu soramaz artık. Biz ve bizim gençlerimiz geleceğimiz ve özgürlüğümüz için ona başvurdu. Eğer demokratik yollar açık olsa bunlar olmazdı. Bunu anlamayanlar, anlamalıdırlar. Anlamadıkları sürece de bu sorunu çözemezler. O nedenle biz oluşan değerlerimizi saygıyla anarız. Başka şekilde bunun ifadesi mümkün değil.” Kürt sorununun çözümünde en etkili ismin Abdullah Öcalan olduğunu belirten Aksoy, şunları şöyledi: "Bir tek muhatap vardır. Eğer görüşecekseniz muhatap bellidir ve nettir. Onunla görüşmek zorundasınız. Yani nerede koparmışsanız, oraya gidip yeniden bu görüşmeyi başlatmak zorundasınız. Değilse Kürt sorunu derinlemesine çözümsüzlüğe sürüklenir ve kan akmaya devam eder. Biz kan akmasını istemiyoruz. Askerinde, gerillanın da kanı akmamalıdır. Askerde gerillada bizim insanımız. Biz sorunu böyle görmezsek kardeşlik gelmez.”
FERHAT TUNÇ'UN KONUŞMASI
Alkışlar eşliğinde sahneye gelen sanatçı Ferhat Tunç da bir konuşma yaptı. Tunç, konuşmasında, "bu ülkeyi, yaşadığımız bu toprakları bize, bizim için cehenneme dönüştürmek isteyenlere inat, barış diyeceğiz, kardeşlik diyeceğiz" diye konuştu.
Binlerce insanın cezaevine tıkıldığı, düşünenlerin düşüncelerinden dolayı yargılandığı, sanatçıların düşüncelerinden, şarkılarından dolayı yargılandığı, hapis cezalarına çarptırıldığını belirten Tunç, "Böyle bir ülke normal bir ülke olabilir mi? Demokratik bir ülke olabilir mi?" diye sordu.
Tunceli’de 1 Mayıs 2011 tarihinde düzenlenen İşçi Bayramı mitingine katılan ve burada yaptığı konuşma nedeniyle Malatya Özel Yetkili Savcılığı tarafından hakkında dava açılan ve 2 yıl hapis cezası alan sanatçı Ferhat Tunç, konuşmasına şöyle devam etti: "Sadece bununla kalmayıp saldırılarını çok geniş alanda bütün kesimleri hedefleyecek şekilde sürdürmeye devam eden bir iktidar var karşımızda. 1938'leri hatırlayın. O zamanın mahkemeleri alelacele Seyit Rıza ve arkadaşlarını idama mahkum etmiş ve idam ettirmişti. Seyit Rıza darağacına çıkarken bir şey söylemişti. Demişti ki, 'Ben sizin yalan ve hilelerinizle baş edemedim, bu bana ders oldu, ama ben bu idam sehpasında sizin önünüzde diz çökmüyorum. Bu da size dert olsun.' Şimdi size soruyorum arkadaşlar. Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nin Seyit Rıza’ları idama götüren mahkemelerden bir farkı var mı? Dün Seyit Rıza’ları idam ettiren o zihniyet bugün Seyit Rıza’nın torunlarını yargılamak için büyük bir çaba içerisinde. Deniz Gezmişler’i, Mahir Çayanlar’ı, Mazlum Doğanlar’ı, İbrahim Kaypakkaya’ları anmak için bu iktidar için neredeyse suçlu duruma düşme için yeterli bir neden sayılıyor." Konuşmaların ardından sanatçı Ferhat Tunç, şarkılarını söyledi.
Etkinlik olaysız sona erdi .