Erdoğan'la Fotoğraf Çektirdim Hapse Atıldım!
Nail Keçili, Abdullah Kılıç'a konuştu: Gardiyan görünce bile esas duruşa geçen iş adamı biliyorum
28 Şubat sürecinde iş hayatı, politika ve medya ile yakın ilişkileri olan ve dönemin tanığı iş adamı Nail Keçili, 28 Şubat Özel programında Habertürk TV Haber Koordinatörü Abdullah Kılıç'ın sorularını yanıtladı.
Servetini 28 Şubat sürecinde kaybeden ve Etibank davasından 9 ay tutuklu kalan Keçili, 'Nuh Mete Yüksel denen adam beni tutukladığı gün avukatım 'Sen bu adamı tutuklamaya yetkisizsin' diyor, 9 ay sonra yetkisizlik kararı veriliyor. O dönem hakkımda senaryo yazılmış, Mehmet Ağar zırhlı arabaya binmemi öneriyordu ' dedi.
Mesut Yılmaz'ın lehine tanıklık yapmayı reddettiğini, Sadettin Tantan'ın da kendisi için 'Bu kara kutuyu biz açarsak bu banka meseleleri çözülecek' dediğini, ama kendisinin bankacı değil, reklamcı olarak bazı bankalarla çalıştığını anlatan Keçili, '28 Şubat'ta ben şahsen kullanılmış değil, asılmışım. (Sadettin) Tantan Bey'e verdiği bu zarar sorulmaz mı? Yılda en azından 1.5 - 2 milyar dolar vergi ödeyen adamken, belki bugün 3500 kişi çalıştıracakken beni batırdı. Bu adama şimdi niye hesap sorulmuyor? ' şeklinde konuştu.
28 Şubat sürecinde İstanbul sermayesinin Refah Partisi'ni istemediğini, kendisinin de 'Tayyip Erdoğan'la fotoğraf çektirdikten 10 gün sonra hapse girdiğini ' kaydeden Keçili, bugün 'ilahi adalet 'in yerini bulduğunu söyledi.
Askerlerin bugün içeri girmesini hayretle karşıladığını ama dönemin aktörlerinin sadece askerler olmadığını kaydeden Keçili, eski DGM Savcısı Nuh Mete Yüksel'den de 'hesap sorulması ' gerektiğini söyledi.
'İş adamları, gazeteciler es geçilecekse askere karşı bir tavır var demektir. İş adamlarının popolarından korktukları için bu işe büyük destek sağladıklarını biliyoruz ' diyen Keçili, askerin harekete geçmesinde medya ve işadamlarının önemli bir rolü olduğunu söyledi.
'Asker, medyaya ve iş adamlarına talimat vermeye kalktı. Gardiyan gelince esas duruşa geçen iş adamı biliyorum ' diyen Keçili, şöyle devam etti:
'Gazete patronlarının kabahati yok. Onların altındaki kişiler patronun parasıyla fetva verip patronun başını da belaya sokuyorlar. Bunun en büyük örneği Dinç Bilgin'dir. Aydın Bey'in bu kadar dayak yemesinin sebebi altındaki adamların yazdıkları yazılardır '
Keçili, 'Başbakan Recep Tayyip Erdoğan cesaretli olmasaydı, diğer başbakanlar gibi bazı şeylerin üstünü örtseydi bir darbe daha yaşardık ' dedi.
Servetini 28 Şubat sürecinde kaybeden ve Etibank davasından 9 ay tutuklu kalan Keçili, 'Nuh Mete Yüksel denen adam beni tutukladığı gün avukatım 'Sen bu adamı tutuklamaya yetkisizsin' diyor, 9 ay sonra yetkisizlik kararı veriliyor. O dönem hakkımda senaryo yazılmış, Mehmet Ağar zırhlı arabaya binmemi öneriyordu ' dedi.
Mesut Yılmaz'ın lehine tanıklık yapmayı reddettiğini, Sadettin Tantan'ın da kendisi için 'Bu kara kutuyu biz açarsak bu banka meseleleri çözülecek' dediğini, ama kendisinin bankacı değil, reklamcı olarak bazı bankalarla çalıştığını anlatan Keçili, '28 Şubat'ta ben şahsen kullanılmış değil, asılmışım. (Sadettin) Tantan Bey'e verdiği bu zarar sorulmaz mı? Yılda en azından 1.5 - 2 milyar dolar vergi ödeyen adamken, belki bugün 3500 kişi çalıştıracakken beni batırdı. Bu adama şimdi niye hesap sorulmuyor? ' şeklinde konuştu.
28 Şubat sürecinde İstanbul sermayesinin Refah Partisi'ni istemediğini, kendisinin de 'Tayyip Erdoğan'la fotoğraf çektirdikten 10 gün sonra hapse girdiğini ' kaydeden Keçili, bugün 'ilahi adalet 'in yerini bulduğunu söyledi.
Askerlerin bugün içeri girmesini hayretle karşıladığını ama dönemin aktörlerinin sadece askerler olmadığını kaydeden Keçili, eski DGM Savcısı Nuh Mete Yüksel'den de 'hesap sorulması ' gerektiğini söyledi.
'İş adamları, gazeteciler es geçilecekse askere karşı bir tavır var demektir. İş adamlarının popolarından korktukları için bu işe büyük destek sağladıklarını biliyoruz ' diyen Keçili, askerin harekete geçmesinde medya ve işadamlarının önemli bir rolü olduğunu söyledi.
'Asker, medyaya ve iş adamlarına talimat vermeye kalktı. Gardiyan gelince esas duruşa geçen iş adamı biliyorum ' diyen Keçili, şöyle devam etti:
'Gazete patronlarının kabahati yok. Onların altındaki kişiler patronun parasıyla fetva verip patronun başını da belaya sokuyorlar. Bunun en büyük örneği Dinç Bilgin'dir. Aydın Bey'in bu kadar dayak yemesinin sebebi altındaki adamların yazdıkları yazılardır '
Keçili, 'Başbakan Recep Tayyip Erdoğan cesaretli olmasaydı, diğer başbakanlar gibi bazı şeylerin üstünü örtseydi bir darbe daha yaşardık ' dedi.