'Kenan Evren, Sedyede De Olsa Sanık Sandalyesine Oturmalı'
Yusufiyeli Ülkücüler Derneği Başkanı Hasan İlter, 12 Eylül 1980 askeri darbesinin mimarı Kenan Evren'in sedyede de olsa sanık sandalyesine oturması gerektiğini söyledi.
Darbecilerin davayı sulandırmak için elinden geleni yaptığını vurgulayan İlter, devletin bütün imkanları kullanarak sanıkları, sanık sandalyesine oturtması gerektiğini ifade etti.
Cihan TV Network'te yayınlanan Anadolu'da Sabah programına konuk olan İlter, darbe dönemi ile sonrasında yaşadıklarını anlattı. Yusufiyeli Ülkücüler Derneği Başkanı Hasan İlter, darbecilerin ne olduğunun millet tarafından çok iyi bilinmesi gerektiğini söyledi.
Darbecilerin yargılanacak olmasının bir yandan hüzün bir yandan ise mutluluk vesilesi olduğunu dile getiren İlter, Kenan Evren'i görünce yaşadıkları işkenceler, zulümler ve ızdıraplar ile halen cezaevinde yatan arkadaşlarının maruz kaldığı zalimliklerin aklına geldiğini ifade etti.
Her defasında işkencelerden bahsedilirken vücudunun kimyasının değiştiğini ve karmaşık duygular yaşadığını belirten İlter, cezaevinde yaşadığı işkenceleri anlattı. Darbe döneminde 20 yaşında olduğunu söyleyen İlter, bir annenin, kardeşlerin nasıl bir ızdırap içinde olduğunun görülmesi gerektiğini vurguladı. Darbenin hayatına hukuki ve sosyal olarak etkisi olduğuna dikkat çeken İlter, cezaevinde yatan hem sağdan hem soldan insanların darbeciler tarafından kötülendiğini belirterek cezaevinden çıktıktan sonra insanların kendilerine karşı şüpheci olarak yaklaştıklarını kaydetti.
"Bunlar cani, bunlar 12 Eylül öncesinde ülkeyi kana bulayan insan olarak görüyorlardı ve bize öyle yaklaşıyorlardı." diyen İlter, kendilerini ispat etmelerinin çok zor olduğunu söyledi.
"İŞKENCECİM BENİ KARŞISINDA GÖRÜNCE RENGİ SARARDI"
Aradan 30 yıl geçmesine rağmen hala hukuki sonuçlarından kurtulamadığını dile getiren İlter, "Çok uzun yıllar gözüm yerde gezmek zorunda kaldım. Çünkü infazımın yanma tehlikesi vardı. İnfazım yanacak korkusuyla hep gözlerim yerde gezdim. Çünkü herhangi birisiyle münakaşa etsem, bir yılı aşkın bir ceza almış olsam infazım yanacaktı ve tekrar cezaevinde sürünmek zorunda kalacaktım. Nitekim bunun gibi birçok arkadaşımızın basit nedenlerle infazı yanmış durumda. Şuna cezaevinde yatan onlarca arkadaşımız var. Aynı şekilde infazı yanma tehlikesinde olan sağdan ve soldan yüzlerce insan var." dedi.
Yusufiyeli Ülkücüler Derneği Başkanı Hasan İlter, cezaevindeki işkencecisiyle sivil hayatta karşılaşmasını ise şöyle anlattı: "1991'de cezaevinde çıktıktan sonra okula ve bir işe başladım. Çok kısa bir zaman sonra da ikinci el, ucuz fiyata da olsa bir araç aldım. Aracımla bir iş için Kızılay'a geldiğimde aracımı park etmek istedim. Parkçı bana yer gösterdi. Arabayı park ettikten sonra, benim şekli hafızam çok güçlüdür, dedim ki ben seni bir yerden tanıyorum; nereden tanıyorum acaba dedim. Birkaç yer söyledim, en son nerede askerlik yaptın dedim. Kayseri Zincidere'de deyince ben anladım. Dedim beni tanıdın mı; baktı, dedi tanıyamadım. Ben Kayseri Zincidere D koğuşundan Hasan İlter. Öyle deyince birden rengi sarardı, karardı, kızardı, birkaç renge girdi. Dedim ki rahat ol, korkma, seninle bizim bir meselemiz yok. Bizim meselemiz sana emir verenlerle, en başlarıyla. Ama ben orada şunu düşündüm; 11 yıl cezaevinde yattım, olmadık zulümlere uğradım. Benim başımdaki gardiyanlık yapan, işkence eden asker, aradan o kadar yıl geçmesine rağmen Allah'ın bir hikmeti, değnekcilik yapıyor ve cezaevinde yatan, işkenceye uğrayan bir insana hizmet ediyor. Bu benim için Allah'ı Teala'ya şükür vesilesi oldu."
"DARBE ZANLILARI MAHKEMEYE ÇIKMAMAK İÇİN KENDİLERİNİ GATA'DA BULUYOR"
Savcılık soruşturmasında darbecilerin çağrılıp devletin karşısına çıkarılmadığını hatırlatan İlter, maalesef ayaklarına gidilerek ifadelerinin orada alındığını söyledi.
Burda hukukun eşitlik ilkesi ve adaletin çok zarar gördüğünü dile getiren İlter, "Kim olursa olsun, hukuk ve kanun önünde herkes eşittir. Devletin imkanları vardır, helikopteri, uçağı, ambulansı vardır. Eğer hastaysa da konuşabilecek durumdaysa yeterlidir. Devlet imkanlarını kullanır, getirir, hakimin karşısına diker. Darbecilerin davayı sulandırmak için elinden ne geliyorsa yapıyorlar. Hemen akıllarına ilk gelen, soruşturmadan kaçmak için, mahkeme karşısına çıkmaktan kaçmak için bütün darbe zanlıları kendilerini GATA'da buluyorlar. Daha önce niye gitmiyorsunuz da soruşturma başlayınca GATA'ya gidiyorsunuz? Bu hukuktan kaçıştır. Hesap vermekten, adaletten kaçmaktır. Bunun önüne geçilmesi lazım. Mutlaka ama mutlaka önüne geçilmesi lazım. Yoksa bu, yanlış bir yol olarak açılacaktır. Bundan sonraki yıllarda insanlar, hep diyeceklerdir ki Kenan Evren'in evine gidip ifadesini aldınız, benim de gelin hastanede ifademi alın. Onun için devletin ve savcılarımızın, mahkemedeki hakimlerimizin buna çok dikkat etmesi gerekir. Bu yolun açılmasına vesile olunmaması gerekir. Bu yolun burda kapanması lazım. Devletin bütün imkanları kullanarak sanıkları, sanık sandalyesine oturtması lazım. Sedyede de olsa devlet bunu yapması lazım." diye konuştu.
Cihan TV Network'te yayınlanan Anadolu'da Sabah programına konuk olan İlter, darbe dönemi ile sonrasında yaşadıklarını anlattı. Yusufiyeli Ülkücüler Derneği Başkanı Hasan İlter, darbecilerin ne olduğunun millet tarafından çok iyi bilinmesi gerektiğini söyledi.
Darbecilerin yargılanacak olmasının bir yandan hüzün bir yandan ise mutluluk vesilesi olduğunu dile getiren İlter, Kenan Evren'i görünce yaşadıkları işkenceler, zulümler ve ızdıraplar ile halen cezaevinde yatan arkadaşlarının maruz kaldığı zalimliklerin aklına geldiğini ifade etti.
Her defasında işkencelerden bahsedilirken vücudunun kimyasının değiştiğini ve karmaşık duygular yaşadığını belirten İlter, cezaevinde yaşadığı işkenceleri anlattı. Darbe döneminde 20 yaşında olduğunu söyleyen İlter, bir annenin, kardeşlerin nasıl bir ızdırap içinde olduğunun görülmesi gerektiğini vurguladı. Darbenin hayatına hukuki ve sosyal olarak etkisi olduğuna dikkat çeken İlter, cezaevinde yatan hem sağdan hem soldan insanların darbeciler tarafından kötülendiğini belirterek cezaevinden çıktıktan sonra insanların kendilerine karşı şüpheci olarak yaklaştıklarını kaydetti.
"Bunlar cani, bunlar 12 Eylül öncesinde ülkeyi kana bulayan insan olarak görüyorlardı ve bize öyle yaklaşıyorlardı." diyen İlter, kendilerini ispat etmelerinin çok zor olduğunu söyledi.
"İŞKENCECİM BENİ KARŞISINDA GÖRÜNCE RENGİ SARARDI"
Aradan 30 yıl geçmesine rağmen hala hukuki sonuçlarından kurtulamadığını dile getiren İlter, "Çok uzun yıllar gözüm yerde gezmek zorunda kaldım. Çünkü infazımın yanma tehlikesi vardı. İnfazım yanacak korkusuyla hep gözlerim yerde gezdim. Çünkü herhangi birisiyle münakaşa etsem, bir yılı aşkın bir ceza almış olsam infazım yanacaktı ve tekrar cezaevinde sürünmek zorunda kalacaktım. Nitekim bunun gibi birçok arkadaşımızın basit nedenlerle infazı yanmış durumda. Şuna cezaevinde yatan onlarca arkadaşımız var. Aynı şekilde infazı yanma tehlikesinde olan sağdan ve soldan yüzlerce insan var." dedi.
Yusufiyeli Ülkücüler Derneği Başkanı Hasan İlter, cezaevindeki işkencecisiyle sivil hayatta karşılaşmasını ise şöyle anlattı: "1991'de cezaevinde çıktıktan sonra okula ve bir işe başladım. Çok kısa bir zaman sonra da ikinci el, ucuz fiyata da olsa bir araç aldım. Aracımla bir iş için Kızılay'a geldiğimde aracımı park etmek istedim. Parkçı bana yer gösterdi. Arabayı park ettikten sonra, benim şekli hafızam çok güçlüdür, dedim ki ben seni bir yerden tanıyorum; nereden tanıyorum acaba dedim. Birkaç yer söyledim, en son nerede askerlik yaptın dedim. Kayseri Zincidere'de deyince ben anladım. Dedim beni tanıdın mı; baktı, dedi tanıyamadım. Ben Kayseri Zincidere D koğuşundan Hasan İlter. Öyle deyince birden rengi sarardı, karardı, kızardı, birkaç renge girdi. Dedim ki rahat ol, korkma, seninle bizim bir meselemiz yok. Bizim meselemiz sana emir verenlerle, en başlarıyla. Ama ben orada şunu düşündüm; 11 yıl cezaevinde yattım, olmadık zulümlere uğradım. Benim başımdaki gardiyanlık yapan, işkence eden asker, aradan o kadar yıl geçmesine rağmen Allah'ın bir hikmeti, değnekcilik yapıyor ve cezaevinde yatan, işkenceye uğrayan bir insana hizmet ediyor. Bu benim için Allah'ı Teala'ya şükür vesilesi oldu."
"DARBE ZANLILARI MAHKEMEYE ÇIKMAMAK İÇİN KENDİLERİNİ GATA'DA BULUYOR"
Savcılık soruşturmasında darbecilerin çağrılıp devletin karşısına çıkarılmadığını hatırlatan İlter, maalesef ayaklarına gidilerek ifadelerinin orada alındığını söyledi.
Burda hukukun eşitlik ilkesi ve adaletin çok zarar gördüğünü dile getiren İlter, "Kim olursa olsun, hukuk ve kanun önünde herkes eşittir. Devletin imkanları vardır, helikopteri, uçağı, ambulansı vardır. Eğer hastaysa da konuşabilecek durumdaysa yeterlidir. Devlet imkanlarını kullanır, getirir, hakimin karşısına diker. Darbecilerin davayı sulandırmak için elinden ne geliyorsa yapıyorlar. Hemen akıllarına ilk gelen, soruşturmadan kaçmak için, mahkeme karşısına çıkmaktan kaçmak için bütün darbe zanlıları kendilerini GATA'da buluyorlar. Daha önce niye gitmiyorsunuz da soruşturma başlayınca GATA'ya gidiyorsunuz? Bu hukuktan kaçıştır. Hesap vermekten, adaletten kaçmaktır. Bunun önüne geçilmesi lazım. Mutlaka ama mutlaka önüne geçilmesi lazım. Yoksa bu, yanlış bir yol olarak açılacaktır. Bundan sonraki yıllarda insanlar, hep diyeceklerdir ki Kenan Evren'in evine gidip ifadesini aldınız, benim de gelin hastanede ifademi alın. Onun için devletin ve savcılarımızın, mahkemedeki hakimlerimizin buna çok dikkat etmesi gerekir. Bu yolun açılmasına vesile olunmaması gerekir. Bu yolun burda kapanması lazım. Devletin bütün imkanları kullanarak sanıkları, sanık sandalyesine oturtması lazım. Sedyede de olsa devlet bunu yapması lazım." diye konuştu.