MHP Genel Başkanı Bahçeli, Sivas Davasının Zaman Aşımından Düşmesini Değerlendirdi
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Sivas'taki müessif olaylarla ilgili hukukun kararı ne yönde olursa olsun, bu kaosun ortaya çıkmasında payı bulunanların gönüllerde ilelebet kanlı eller ve emeller olarak mahkum edildiklerini belirtti.
Bahçeli, Sivas olaylarıyla ilgili davanın zaman aşımında düşmesi konusunda yazılı bir açıklama yaptı. 2 Temmuz 1993 tarihinde vuku bulan Sivas olaylarının, yakın tarihin en üzücü ve insanlıkla ilgisi olmayan trajik gelişmelerinden birisi olduğunu belirten Bahçeli, 19 yıl önce 'Pir Sultan Abdal Kültür Şenlikleri ' kapsamında düzenlenen bir sosyal etkinliğin, karşılıklı provokatif niyet ve girişimlerle sabote edilmesinin çok ciddi hadiselere ve acılara sebebiyet verdiğini hatırlattı. Madımak Oteli'ninkundaklanarak ateşe verilmesi sonucunda, 36 insanın yanarak hayatını kaybettiği, 57'sinin de yaralandığını belirten Bahçeli, Türk milletinin bu gözü dönmüşlüğün taraflarını ve taraftarlarını, kararmış ve taş kesilmiş kalpliliğin uzantılarını dünya durdukça unutmayacağını belirtti. Bahçeli şunları kaydetti:
'Bir kıyım olan bu acımasızlığa ve vicdansızlığa, manevi değerlerimizin alet edilme sinsiliği ise meselenin bir başka mahsurlu ve tehlikeli tarafını teşkil etmiştir. Ayrıca Alevi kardeşlerimizin arasına sızarak fitne ve ayrımcılığı körükleyen aşırı uçlar, tahrik ortamının mesafe almasında ve olayların büyümesinde önemli rol oynamışlardır. Tahammülsüzlükleri teşvik ederek, Alevi ve Sünni vatandaşlarımızın birbirine girmesini projelendiren art niyetli kişiler, Sivas'ta kardeşlik bağlarını koparmak amacıylaher yol ve yöntemi denemişlerdir. Türkiye'de mezhep eksenli düşmanlığın ve ihtilafın yeşermesine dönük aleni bir tertip olduğu şüphesiz olan bu elim hadisenin, üzerinden 19 yıl geçmesine rağmen etkisi ve hassasiyet düzeyi hala kalıcı bir mutabakatla telafi edilememiştir. Nitekim geçtiğimiz günlerde, Ankara 11'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nin verdiği karar bu hususu bir kez daha teyit etmiştir. Sivas olaylarıyla ilgili işleyen hukuksal süreçte 131 kişi yargılanmış, 40 kişi beraat etmiş ve 79 kişi de çeşitlicezalara çarptırılarak mahkumiyet almıştır. En son olarak söz konusu davada, sanık konumundaki 7 kişi hakkında verilen karar tartışmaların merkezine oturmuştur. Bunlar içinde, firari durumdaki 5 kişinin kamu görevlisi olmadıklarına atıf yapılmış ve zaman aşımı kuralı işletilerek ve 2 kişinin de vefatı nedeniyle davanın düşürülmesine karar verilmiştir. Bundan sonra sırayı temyiz aşaması almış olup, dava dosyasının Yargıtay'a intikal ettirileceği anlaşılmaktadır. Şayet mahkemenin verdiği kararda birusulsüzlük veya yürürlükteki hukuk maddeleriyle bağdaşmayan taraf varsa, bunun mutlaka giderilerek sorunun bütünüyle çözüme kavuşturulması temin edilmelidir. '
1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren yeni Türk Ceza Kanununda, insanlığa karşı işlenmiş suçlarda zaman aşımının uygulanamayacağının yer bulduğuna işaret eden Bahçeli, Sivas olaylarının bu tarihten önce vuku bulmasının, sözü edilen kuralın hukuk mantığı açısından dikkate alınmasına engel teşkil ettiğini bildirdi. İlgili mahkemenin, Sivas'taki hunhar saldırıları insanlığa karşı suç saymasının bir şeyi değiştirmediğini, sanık aleyhine olan ceza hükümlerinin geçmişe yürümeyeceği gerçeğinin açıkçabağlayıcı olduğunu belirten Bahçeli, insanlık değerlerinin çiğnendiği, ahlaki ve manevi ölçülerin müessir bir eylemle bertaraf edildiği vahamet derecesi yüksek konularda, vicdanların tatmini ve teskininin her şeyden önemli ve öncelikli görülmelisi gerektiğini vurguladı. Bahçeli açıklamasında şunları dedi:
'Diğer taraftan Sivas davasının görüldüğü 19 yılın 9'nda AKP'nin iktidar görevi üstlendiği, yargının hızlandırılması için herhangi bir kolaylaştırıcı ve samimi bir tutum takınmadığı da gözlerden uzak tutulmamalıdır. Başbakan Erdoğan'ın Sivas olaylarına bakan mahkemenin kararını 'Hayırlı olsun' ifadeleriyle karşılaması meseleyi hafife alan ve önemsemeyen bir ruh halinin yansımasından başka bir anlama gelmemiştir. Hizbullah militanlarının salıverilmesine göz yuman iktidar partisi, Sivas davasının ağıraksak yürümesine ve adaletin ortaya çıkmasına da bigane kalmıştır. Sivas'taki müessif olaylarla ilgili hukukun kararı ne yönde olursa olsun, bu kaosun ortaya çıkmasında payı bulunanlar gönüllerde ilelebet kanlı eller ve emeller olarak mahkum edilmişlerdir. Ne var ki mahkemenin kararını fırsat bilerek, sosyal barışın zedelenmesini sağlayacak çıkışlardan, eski defterlerin tekrar açılarak hizip ve husumet duygularının yayılmasından kimseye bir fayda gelmeyecektir. Türkiye geçmişte buna benzer birçok talihsizve tehlikeli vakalarla ve vukuatlarla sarsılmış, kamplaşmanın derin sularında yolunu kaybetmiştir. Sonu ve istikameti olmayan; sosyal şiddetin, ideolojik karşıtlığın ve mezhep çekişmesinin karanlık labirentlerinde aziz millet fertleri birbirine girmiş ve nesiller bu şekilde israf olmuştur. Kan, kavga ve karmaşayla beslenmiş ve şekillenmiş acı tecrübeler, milletimizin birbirine düşmesinin kimlerin işine yaradığını, bundan hangi mihrakların nemalandığını herkese göstermiştir.''
''Sivas olaylarının hemenöncesindeki birkaç gün içinde, kimliği belirsiz kişilerce gece vakti dağıtılan ve yöre halkını galeyana getirici bildirilerin amacı bugün daha net olarak anlaşılmıştır. Türkiye'nin kışkırtmalara ileri düzeyde açık bugünkü ortamında, dış kaynaklı Alevi-Sünni, Türk-Kürt çatışmasıyla ilgili planın, AKP'nin kötü yönetiminden cesaret bulduğu görülmektedir. Bu kapsamda Başbakan ve hükümeti, sağduyulu hareket etm kuralı işletilerek ve 2 kieli, kardeşliği pekiştirici, uzlaşmazlıkları yatıştırıcı siyasi üslup veusul yolundan asla ayrılmamalıdır. Nihayetinde alevlendirilmeye çalışılan etnik ve mezhep geriliminin, komşu coğrafyalara paralel genişleme istidadı gösterme ihtimali dikkatlice ve sorumlulukla takip edilmelidir. Bu itibarla herkes azami duyarlılık içinde kalarak, Türkiye'yi ateşe atacak tuzaklara ve kamplaşmalara karşı son derece uyanık ve hazırlıklı olmalıdır. Milliyetçi Hareket Partisi; kökeni, mezhebi, inancı ve siyasi yönelimi ne olursa olsun herkesin Türk milletinin bir, ayrılmaz ve eşit ferdiolduğuna yürekten inanmaktadır. Bu hakikati değiştirmeye, bozmaya ve milletimizi birbirine düşürecek her girişime dün olduğu gibi bugün de sonuna kadar karşı çıkacak ve üstesinden gelmek için her fedakârlığı göstermekten geri durmayacaktır. '
Kaynak: İHA
'Bir kıyım olan bu acımasızlığa ve vicdansızlığa, manevi değerlerimizin alet edilme sinsiliği ise meselenin bir başka mahsurlu ve tehlikeli tarafını teşkil etmiştir. Ayrıca Alevi kardeşlerimizin arasına sızarak fitne ve ayrımcılığı körükleyen aşırı uçlar, tahrik ortamının mesafe almasında ve olayların büyümesinde önemli rol oynamışlardır. Tahammülsüzlükleri teşvik ederek, Alevi ve Sünni vatandaşlarımızın birbirine girmesini projelendiren art niyetli kişiler, Sivas'ta kardeşlik bağlarını koparmak amacıylaher yol ve yöntemi denemişlerdir. Türkiye'de mezhep eksenli düşmanlığın ve ihtilafın yeşermesine dönük aleni bir tertip olduğu şüphesiz olan bu elim hadisenin, üzerinden 19 yıl geçmesine rağmen etkisi ve hassasiyet düzeyi hala kalıcı bir mutabakatla telafi edilememiştir. Nitekim geçtiğimiz günlerde, Ankara 11'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nin verdiği karar bu hususu bir kez daha teyit etmiştir. Sivas olaylarıyla ilgili işleyen hukuksal süreçte 131 kişi yargılanmış, 40 kişi beraat etmiş ve 79 kişi de çeşitlicezalara çarptırılarak mahkumiyet almıştır. En son olarak söz konusu davada, sanık konumundaki 7 kişi hakkında verilen karar tartışmaların merkezine oturmuştur. Bunlar içinde, firari durumdaki 5 kişinin kamu görevlisi olmadıklarına atıf yapılmış ve zaman aşımı kuralı işletilerek ve 2 kişinin de vefatı nedeniyle davanın düşürülmesine karar verilmiştir. Bundan sonra sırayı temyiz aşaması almış olup, dava dosyasının Yargıtay'a intikal ettirileceği anlaşılmaktadır. Şayet mahkemenin verdiği kararda birusulsüzlük veya yürürlükteki hukuk maddeleriyle bağdaşmayan taraf varsa, bunun mutlaka giderilerek sorunun bütünüyle çözüme kavuşturulması temin edilmelidir. '
1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren yeni Türk Ceza Kanununda, insanlığa karşı işlenmiş suçlarda zaman aşımının uygulanamayacağının yer bulduğuna işaret eden Bahçeli, Sivas olaylarının bu tarihten önce vuku bulmasının, sözü edilen kuralın hukuk mantığı açısından dikkate alınmasına engel teşkil ettiğini bildirdi. İlgili mahkemenin, Sivas'taki hunhar saldırıları insanlığa karşı suç saymasının bir şeyi değiştirmediğini, sanık aleyhine olan ceza hükümlerinin geçmişe yürümeyeceği gerçeğinin açıkçabağlayıcı olduğunu belirten Bahçeli, insanlık değerlerinin çiğnendiği, ahlaki ve manevi ölçülerin müessir bir eylemle bertaraf edildiği vahamet derecesi yüksek konularda, vicdanların tatmini ve teskininin her şeyden önemli ve öncelikli görülmelisi gerektiğini vurguladı. Bahçeli açıklamasında şunları dedi:
'Diğer taraftan Sivas davasının görüldüğü 19 yılın 9'nda AKP'nin iktidar görevi üstlendiği, yargının hızlandırılması için herhangi bir kolaylaştırıcı ve samimi bir tutum takınmadığı da gözlerden uzak tutulmamalıdır. Başbakan Erdoğan'ın Sivas olaylarına bakan mahkemenin kararını 'Hayırlı olsun' ifadeleriyle karşılaması meseleyi hafife alan ve önemsemeyen bir ruh halinin yansımasından başka bir anlama gelmemiştir. Hizbullah militanlarının salıverilmesine göz yuman iktidar partisi, Sivas davasının ağıraksak yürümesine ve adaletin ortaya çıkmasına da bigane kalmıştır. Sivas'taki müessif olaylarla ilgili hukukun kararı ne yönde olursa olsun, bu kaosun ortaya çıkmasında payı bulunanlar gönüllerde ilelebet kanlı eller ve emeller olarak mahkum edilmişlerdir. Ne var ki mahkemenin kararını fırsat bilerek, sosyal barışın zedelenmesini sağlayacak çıkışlardan, eski defterlerin tekrar açılarak hizip ve husumet duygularının yayılmasından kimseye bir fayda gelmeyecektir. Türkiye geçmişte buna benzer birçok talihsizve tehlikeli vakalarla ve vukuatlarla sarsılmış, kamplaşmanın derin sularında yolunu kaybetmiştir. Sonu ve istikameti olmayan; sosyal şiddetin, ideolojik karşıtlığın ve mezhep çekişmesinin karanlık labirentlerinde aziz millet fertleri birbirine girmiş ve nesiller bu şekilde israf olmuştur. Kan, kavga ve karmaşayla beslenmiş ve şekillenmiş acı tecrübeler, milletimizin birbirine düşmesinin kimlerin işine yaradığını, bundan hangi mihrakların nemalandığını herkese göstermiştir.''
''Sivas olaylarının hemenöncesindeki birkaç gün içinde, kimliği belirsiz kişilerce gece vakti dağıtılan ve yöre halkını galeyana getirici bildirilerin amacı bugün daha net olarak anlaşılmıştır. Türkiye'nin kışkırtmalara ileri düzeyde açık bugünkü ortamında, dış kaynaklı Alevi-Sünni, Türk-Kürt çatışmasıyla ilgili planın, AKP'nin kötü yönetiminden cesaret bulduğu görülmektedir. Bu kapsamda Başbakan ve hükümeti, sağduyulu hareket etm kuralı işletilerek ve 2 kieli, kardeşliği pekiştirici, uzlaşmazlıkları yatıştırıcı siyasi üslup veusul yolundan asla ayrılmamalıdır. Nihayetinde alevlendirilmeye çalışılan etnik ve mezhep geriliminin, komşu coğrafyalara paralel genişleme istidadı gösterme ihtimali dikkatlice ve sorumlulukla takip edilmelidir. Bu itibarla herkes azami duyarlılık içinde kalarak, Türkiye'yi ateşe atacak tuzaklara ve kamplaşmalara karşı son derece uyanık ve hazırlıklı olmalıdır. Milliyetçi Hareket Partisi; kökeni, mezhebi, inancı ve siyasi yönelimi ne olursa olsun herkesin Türk milletinin bir, ayrılmaz ve eşit ferdiolduğuna yürekten inanmaktadır. Bu hakikati değiştirmeye, bozmaya ve milletimizi birbirine düşürecek her girişime dün olduğu gibi bugün de sonuna kadar karşı çıkacak ve üstesinden gelmek için her fedakârlığı göstermekten geri durmayacaktır. '