Hanefi Avcı: Devrimci Karargah İle Hiçbir İlgimiz Yok
Devrimci Karargah davasında tutuklu sanık eski emniyet müdürü Hanefi Avcı, davada yargılananların Devrimci Karargah terör örgütü ile hiçbir ilgisi olmadığını savundu.
Avcı 'nın eşi tutuksuz sanık Şenay Avcı da ilk kez savunma yaptı ve suçlamaları reddetti.
İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi 'nde görülen davada 12 'si tutuklu 57 sanığın yargılanmasına devam ediliyor. Duruşmada diğer sanıkların daha önceki duruşmalarda Avcı ile birlikte yargılanmak istemediklerini belirterek olay çıkarmaları üzerine mahkeme önce Avcı ve tutuksuz sanık olan eşi Şenay Avcı 'yı dinledi.
Duruşmaya ilk kez katılan Şenay Avcı, iddianamedeki suçlamaların hukuka aykırı olduğunu ileri sürdü. Hiçbir silahlı terör örgütü üyesi olmadığını söyleyen Avcı, “Bu konuda hiçbir maddi kanıt ortaya konulamamıştır. Zaten de yoktur.” dedi. Resmi belgede sahtecilik suçlamasını da kabul etmeyen Avcı, “Benim düzenlediğim herhangi bir resmi belge olmadığı gibi, bu tür düzenlenmiş bir belgeyi de yaşamım süresince hiç kullanmadım. Tehlikeli maddeleri bırakın izinsiz bulundurmayı izinli olanlarını bile bilmiyorum.” diye konuştu.
Terörle mücadelede görev almış kişileri hedef göstermek gibi bir faaliyeti olmadığını ifade eden Şenay Avcı, “Bu iddia ve suçlamaların bana neden ve niçin yöneltildiğini anlamam mümkün değildir. Ben bir ev hanımıyım. Eşim Hanefi Avcı 'nın görevi gereği tayinen gittiği her yerde ailesi olarak yanında bulundum. Bu da eş olarak benim asli görevimdir. Bunun da bir suç konusu oluşturmadığını biliyorum.” şeklinde konuştu.
Avcı, “2010 yılında mahkemenin verdiği bir arama kararına dayalı olarak Eskişehir 'de oturduğumuz lojmanda yapılan aramada bir kalaşnikof marka tüfek ile bu tüfeğe ait şarjörler ve mermiler ile bir adet küçük çaplı tabanca Diyarbakır 'dan İstanbul 'a tayin olduğumuz zaman konuldukları ve hiç açılmayan, daha sonrasında da tayinen gittiğimiz her yere gitmiş olan bir valiz içerisinde bulunmuştur. Bana yöneltilen suçlama konusunda, eşimin görevi gereği Diyarbakır 'da bulunduğumuz süreçte özellikle yaptığı görevin gereği terör örgütleriyle ilgili çalışmalar sebebiyle sadece kendisine yönelik tehditler oluşmayıp ailesi olarak bize de yöneltilmesi her an ve her süreçte mümkün olduğundan ve o dönemde çıkarılan mevzuata ve izinlere dayalı olarak bu silahlar satın alınmıştır.” ifadelerini kullandı.
Bu silahların, o bölgelerde o dönemde çalışan tüm emniyet mensuplarında mevcut olduğunu ifade eden Şenay Avcı, “Bu silahların satın alınması eşim tarafından yasalara uygun olarak yapılmış ve bunların Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü tarafından evde bulundurma ruhsatları eşimin gereken belgeleri tamamlayıp, benim adıma emniyet müdürlüğüne vermesini takiben bulundurma ruhsatları benim adıma düzenlenmiştir. Bunlar can güvenliğimizin sağlanması için satın alınmıştı.” diye konuştu.
Ancak ne Diyarbakır 'da ne başka bir ilde bu silahları hiç kullanmadığını belirten Avcı, buna da şükrettiğini söyledi. Silah konusunda hiçbir bilgiye sahip olmadığını savunan Avcı, “Satın alındıkları tarihte konuldukları valizden, Eskişehir 'de ikametimizde yapılan aramaya kadar da çıkarılmamışlardır. Tayin olarak gittiğimiz her yere de bizimle birlikte eşyalarımız arasında yer değiştirmişlerdir. Açıkçası bunun suç olduğunu da bilmiyorum.” dedi.
Silahların teslim edilmesinin kendisinden hiç istenmediğini belirten Avcı, “Sadece arama sonrasında 14 Ekim 2010 tarihinde ruhsatların iptal edildiği tarafıma bildirilmiştir. Bana yöneltilen suçlamalarda tüm bilgim bundan ibarettir.” şeklinde konuştu.
Şenay Avcı 'nın avukatı Refik Alei Uçarcı, müvekkilinin önceki duruşmalara katılmadığını belirterek ailesinin başına gelen bu durum karşısında ruhsal olarak etkilendiği için katılamadığını belirtti. Uçarcı, müvekkilinin duruşmadan vareste tutulmasını talep etti.
Hanefi Avcı hakkında da 8 ayrı suçlamadan meslekten ihraç edildiğini ifade eden Uçarcı, Cumhuriyet savcıları Osman Şanal, Mehmet Berk, eski polis müdürlerinden Bülent Orakoğlu 'nun da aralarında bulunduğu isimlerin 'Haliçte yaşayan simonlar 'kitabındaki ifadeleri nedeniyle müvekkiline ceza davaları açtığını hatırlattı. Müvekkilinin Devrimci Karargah kapsamında yargılanması da dahil tüm bu davaların ana sebebinin müvekkilinin yazdığı kitap olduğunu ileri süren Uçarcı, “Müvekkilimin yargılanma yeri burası değildir. Basınla ilgili mahkemedir. Mahkemeden dosyasının ayrılmasını talep ediyorum. Ayrılmayacaksa diğer tüm davaların buradaki dosya ile birleştirilmesini istiyorum.” dedi.
Duruşmada söz alan Hanefi Avcı, MİT 'in hazırladığı 102 sayfalık etüt olduğunu söyledi. Dosyada yer alan bu raporda Devrimci Karargah örgütünün kim tarafından, nerede nasıl kurulduğunun anlatıldığını söyleyen Avcı, “O raporda gerçek Devrimci Karargah örgütünün yurt dışında bulunan yöneticilerinin yaptığı telefon, e-mail gibi görüşmeleri yer alıyor. Burada birlikte yargılandığımız Sosyalist Demokrasi Partisi (SDP), Toplumsal Özgürlük Platformu (TÖB) üyelerinin hiçbir görüşmesi bulunmuyor.” diye konuştu.
İki kişi arasındaki MSN görüşmesini okuyan Avcı, bu diyalogdaki ifadelerle SDP ile Devrimci Karargah örgütü arasında hiçbir ilgi bulunmadığını savundu. Devrimci Karargah 'ın SDP ve TÖB gibi yapıları beğenmediğini ve pasiflikle suçladığını kaydeden Avcı, SDP gibi yapıların ise Devrimci Karargah 'ı beğenmediğini belirtti. Avcı, kendisi ve diğer sanıklarla Devrimci Karargah 'ın hiçbir ilgisi bulunmadığını öne sürdü.
Kendisinde el konulan ve ruhsatsız olduğu belirtilen silahlarla ilgili konuşan Avcı, “OHAL bölgesinde alındı. Ruhsatları el konulmadan bir ay önce doldu. Oralarda görev yapan herkesten toplandı ama hiç kimse hakkında işlem yapılmadı.” ifadelerini kullandı.
Avcı çiftinin savunmasından sonra mahkeme duruşmaya ara verdi. Arada Hanefi Avcı tekrar cezaevine gönderilirken, eşi Şenay Avcı da adliyeden ayrıldı. Aranın ardından ise diğer sanıklarla duruşmaya devam ediliyor.
İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi 'nde görülen davada 12 'si tutuklu 57 sanığın yargılanmasına devam ediliyor. Duruşmada diğer sanıkların daha önceki duruşmalarda Avcı ile birlikte yargılanmak istemediklerini belirterek olay çıkarmaları üzerine mahkeme önce Avcı ve tutuksuz sanık olan eşi Şenay Avcı 'yı dinledi.
Duruşmaya ilk kez katılan Şenay Avcı, iddianamedeki suçlamaların hukuka aykırı olduğunu ileri sürdü. Hiçbir silahlı terör örgütü üyesi olmadığını söyleyen Avcı, “Bu konuda hiçbir maddi kanıt ortaya konulamamıştır. Zaten de yoktur.” dedi. Resmi belgede sahtecilik suçlamasını da kabul etmeyen Avcı, “Benim düzenlediğim herhangi bir resmi belge olmadığı gibi, bu tür düzenlenmiş bir belgeyi de yaşamım süresince hiç kullanmadım. Tehlikeli maddeleri bırakın izinsiz bulundurmayı izinli olanlarını bile bilmiyorum.” diye konuştu.
Terörle mücadelede görev almış kişileri hedef göstermek gibi bir faaliyeti olmadığını ifade eden Şenay Avcı, “Bu iddia ve suçlamaların bana neden ve niçin yöneltildiğini anlamam mümkün değildir. Ben bir ev hanımıyım. Eşim Hanefi Avcı 'nın görevi gereği tayinen gittiği her yerde ailesi olarak yanında bulundum. Bu da eş olarak benim asli görevimdir. Bunun da bir suç konusu oluşturmadığını biliyorum.” şeklinde konuştu.
Avcı, “2010 yılında mahkemenin verdiği bir arama kararına dayalı olarak Eskişehir 'de oturduğumuz lojmanda yapılan aramada bir kalaşnikof marka tüfek ile bu tüfeğe ait şarjörler ve mermiler ile bir adet küçük çaplı tabanca Diyarbakır 'dan İstanbul 'a tayin olduğumuz zaman konuldukları ve hiç açılmayan, daha sonrasında da tayinen gittiğimiz her yere gitmiş olan bir valiz içerisinde bulunmuştur. Bana yöneltilen suçlama konusunda, eşimin görevi gereği Diyarbakır 'da bulunduğumuz süreçte özellikle yaptığı görevin gereği terör örgütleriyle ilgili çalışmalar sebebiyle sadece kendisine yönelik tehditler oluşmayıp ailesi olarak bize de yöneltilmesi her an ve her süreçte mümkün olduğundan ve o dönemde çıkarılan mevzuata ve izinlere dayalı olarak bu silahlar satın alınmıştır.” ifadelerini kullandı.
Bu silahların, o bölgelerde o dönemde çalışan tüm emniyet mensuplarında mevcut olduğunu ifade eden Şenay Avcı, “Bu silahların satın alınması eşim tarafından yasalara uygun olarak yapılmış ve bunların Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü tarafından evde bulundurma ruhsatları eşimin gereken belgeleri tamamlayıp, benim adıma emniyet müdürlüğüne vermesini takiben bulundurma ruhsatları benim adıma düzenlenmiştir. Bunlar can güvenliğimizin sağlanması için satın alınmıştı.” diye konuştu.
Ancak ne Diyarbakır 'da ne başka bir ilde bu silahları hiç kullanmadığını belirten Avcı, buna da şükrettiğini söyledi. Silah konusunda hiçbir bilgiye sahip olmadığını savunan Avcı, “Satın alındıkları tarihte konuldukları valizden, Eskişehir 'de ikametimizde yapılan aramaya kadar da çıkarılmamışlardır. Tayin olarak gittiğimiz her yere de bizimle birlikte eşyalarımız arasında yer değiştirmişlerdir. Açıkçası bunun suç olduğunu da bilmiyorum.” dedi.
Silahların teslim edilmesinin kendisinden hiç istenmediğini belirten Avcı, “Sadece arama sonrasında 14 Ekim 2010 tarihinde ruhsatların iptal edildiği tarafıma bildirilmiştir. Bana yöneltilen suçlamalarda tüm bilgim bundan ibarettir.” şeklinde konuştu.
Şenay Avcı 'nın avukatı Refik Alei Uçarcı, müvekkilinin önceki duruşmalara katılmadığını belirterek ailesinin başına gelen bu durum karşısında ruhsal olarak etkilendiği için katılamadığını belirtti. Uçarcı, müvekkilinin duruşmadan vareste tutulmasını talep etti.
Hanefi Avcı hakkında da 8 ayrı suçlamadan meslekten ihraç edildiğini ifade eden Uçarcı, Cumhuriyet savcıları Osman Şanal, Mehmet Berk, eski polis müdürlerinden Bülent Orakoğlu 'nun da aralarında bulunduğu isimlerin 'Haliçte yaşayan simonlar 'kitabındaki ifadeleri nedeniyle müvekkiline ceza davaları açtığını hatırlattı. Müvekkilinin Devrimci Karargah kapsamında yargılanması da dahil tüm bu davaların ana sebebinin müvekkilinin yazdığı kitap olduğunu ileri süren Uçarcı, “Müvekkilimin yargılanma yeri burası değildir. Basınla ilgili mahkemedir. Mahkemeden dosyasının ayrılmasını talep ediyorum. Ayrılmayacaksa diğer tüm davaların buradaki dosya ile birleştirilmesini istiyorum.” dedi.
Duruşmada söz alan Hanefi Avcı, MİT 'in hazırladığı 102 sayfalık etüt olduğunu söyledi. Dosyada yer alan bu raporda Devrimci Karargah örgütünün kim tarafından, nerede nasıl kurulduğunun anlatıldığını söyleyen Avcı, “O raporda gerçek Devrimci Karargah örgütünün yurt dışında bulunan yöneticilerinin yaptığı telefon, e-mail gibi görüşmeleri yer alıyor. Burada birlikte yargılandığımız Sosyalist Demokrasi Partisi (SDP), Toplumsal Özgürlük Platformu (TÖB) üyelerinin hiçbir görüşmesi bulunmuyor.” diye konuştu.
İki kişi arasındaki MSN görüşmesini okuyan Avcı, bu diyalogdaki ifadelerle SDP ile Devrimci Karargah örgütü arasında hiçbir ilgi bulunmadığını savundu. Devrimci Karargah 'ın SDP ve TÖB gibi yapıları beğenmediğini ve pasiflikle suçladığını kaydeden Avcı, SDP gibi yapıların ise Devrimci Karargah 'ı beğenmediğini belirtti. Avcı, kendisi ve diğer sanıklarla Devrimci Karargah 'ın hiçbir ilgisi bulunmadığını öne sürdü.
Kendisinde el konulan ve ruhsatsız olduğu belirtilen silahlarla ilgili konuşan Avcı, “OHAL bölgesinde alındı. Ruhsatları el konulmadan bir ay önce doldu. Oralarda görev yapan herkesten toplandı ama hiç kimse hakkında işlem yapılmadı.” ifadelerini kullandı.
Avcı çiftinin savunmasından sonra mahkeme duruşmaya ara verdi. Arada Hanefi Avcı tekrar cezaevine gönderilirken, eşi Şenay Avcı da adliyeden ayrıldı. Aranın ardından ise diğer sanıklarla duruşmaya devam ediliyor.