'kanuni'yi Dizi Yaparken, Tarihi Gerçekliğe Riayet Senaristin Ahlaki Görevidir'

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Kanuni Sultan Süleyman’ın hayatının anlatıldığı Muhteşem Yüzyıl dizisiyle ilgili eleştirilerine Sakarya Üniversitesi (SAÜ) Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof.Dr.Yücel Öztürk'den destek geldi.

Prof. Dr. Öztürk, senaristlerin tarihi dizilerde kurguyu yaparken belli bir tarihi gerçekliğe ve tarihsel anlayışa riayet etmelerinin ahlaki görevi olduğunu söyledi.

Prof. Dr. Öztürk, "Kanuni Sultan Süleyman Osmanlı tarihinin en önemli padişahlarındandır. Hayatını seferlerde ve devlet işleriyle geçirmiş ve son nefesini düşmanla savaşarak vermiştir. Böyle bir padişahın bütün yaptıklarını ikinci plana itip, dizide sadece özel hayatını ve Harem hayatı canlandırmak doğru değil." dedi.

Öztürk, Cihan Haber Ajansı (Cihan) muhabirine yaptığı açıklamada, dizide Osmanlı tarihinin en önemli padişahı olan Kanuni Sultan Süleyman’ın hayatının yanlış işlendiğini ifade etti.

Kanuni'nin hayatını seferlerle ve devlet işleriyle geçirmiş bir padişah olduğunu kaydeden Öztürk; "Ben olsam o diziyi öyle yapmazdım. Nihayetinde Kanuni Sultan Süleyman, Osmanlı tarihinin en önemli padişahları arasında yer alır. Hatta en önemli padişahıdır. Bu insan hakikaten hayatını seferlerle, devlet işleriyle geçirmiştir. Ama bu dizide sadece onun özel hayatı mercek altına alınmış. Devlet ile ilgili kısmı büyük çapta ikinci plana atılmış. Kanuni'nin aile hayatı ve Harem hayatı canlandırılıyor. Bu yönüyle de ortaya yanlış imaj çıkıyor. Başbakan'ın bu noktadaki söylemlerine katılıyorum." diye konuştu.

Tarihin doğru işlenmesi gerektiğini vurgulayan Öztürk, senaryoları 'hayal ürünü' diye gerçeklikten tamamen uzaklaştırarak farklı mecraya sokmanın son derece yanlış olduğunu dile getirdi. Toplumun hassas olduğu tarihi konularda romancının ve senaristlerin 'hassas olma' zorunluluğu olduğunu belirten Öztürk, şunları dedi; "Bir roman gerçekten hayal ürünü olarak nitelendirilir. Televizyon dizileri de bir hayal ürünüdür. Gerçekten bütünüyle tarihsel bir gerçekliğe uyma mecburiyetinde değiller. Ama kurguyu yaparken belli bir tarihi gerçekliğe, tarihsel anlayışa da riayet etmek, senaristin ahlaki bir görevidir. Her şeyi çarpıtmak anlayışıyla, aslından farklı göstermek için bilinçli bir çaba içerisine girilirse bu da senaryonun maksadını aşar. Senaryoları da 'hayal ürünü' diye kendi gerçekliğinden tamamen uzaklaştırarak farklı mecraya sokmak son derece yanlış.""KANUNİ SON NEFESİNİ DÜŞMANLA SAVAŞARAK VERMİŞ BİRİ, HAYATINI MAGAZİNEL BOYUTTA GÖSTERMEK DOĞRU DEĞİL"Kanuni'nin Osmanlı tarihinin hatta Türk tarihinin zirvesi olan, zirvesini meydana getiren bir dönemde uzun süre padişahlık yapmış bir sima olduğunu söyleyen Öztürk; Kanuni ile ilgili düşüncelerini şöyle dile getirdi; "Kanuni'nin iktidar dönemi ele alındığında muhteşem denebilecek çok büyük icraatları olduğu gibi çok büyük tarihçilerin çok çok eleştiri getirebileceği noktaları da vardır. Mesela evladı Mustafa'nın sonra Beyazıt'ın bizzat bu saray entrikaları içerisinde öldürülmeleri. Benim kanaatime göre kasıtlı bir şeydir bu. Bu Hürrem Sultan'ı da aşacak bir olaydır. Arka planda vezir entrikaları, iktidar oyunları var. Kanuni Sultan Süleyman, büyük tecrübesiyle bu iktidar oyunlarını aşıp ciddi anlamda iktidara hakim olamamıştır. O dönemdeki iktidar çatışmaları öylesine hızlıdır ki Kanuni bile bunları aşamamıştır. Ama Kanuni'nin sadece bu boyutunu ele alıp sanki hiçbir şey yapmamış gibi de düşünmek son derece yanlıştır. Kanuni'nin bütün bunlardan çok çok daha önemli olarak son nefesini düşmanla savaşarak vermiş bir insandır. Onu tutup magazinel bir boyutta ele almak ve bütün hayatını bu şekilde göstermek doğru değil."