Savaştan Barışa Balkan Savaşlarının 100. Yılı Uluslararası Sempozyumu
Emekli Büyükelçi Onur Öymen, kendi kökenlerinin de Balkanlar’dan geldiğini ve acıları her zaman hissettiklerini söyledi.
“Savaştan Barışa Balkan Savaşlarının 100. Yılı Uluslararası Sempozyumu”na katılan emekli Büyükelçi Onur Öymen, konuşmasında Osmanlı’nın Balkanlar’dan ayrılmasının insani boyutunu ele aldı. Kendi kökenlerinin de Balkanlar’dan geldiğini dile getiren Öymen, acıları her zaman hissettiklerini söyledi.
Balkan Savaşı’ndan önce 1897’de Girit Savaşı’nın yaşandığını ve acıların o günlerde başladığını ifade eden Öymen, “Osmanlı Girit Savaşı’nı kazandı ancak kötü yönetim ve dış güçlerin baskısı nedeniyle Girit adasını vermek zorunda kaldık. Atatürk’ün farkı dış güçlere hiçbir zaman boyun eğmemesidir. Balkan Savaşı’nın bitiminde de Girit tamamen Türklerin elinden çıktı” dedi
Öymen sözlerine şöyle devam etti: “Türkiye’de ne zaman bir reform olsa karşısında hep gerici güçler oldu. Toplam 10 hafta süren Balkan Savaşları’nda 20 bin asker hayatını kaybetti. En çok sivil bu savaşlarda öldü. Karşısındakini insan olarak görmeyen bir düşman var. Balkan Savaşı’ndan sonra Kurtuluş Savaşı’nı veriyoruz ve bağımsız bir devlet kuruyoruz. Atatürk 1919’dan sonra millet bilincini oluşturuyor. İnsani acılar, dramlar Kurtuluş Savaşı’nda da devam etti. Biz bugün Yunan ve Ermenilerin Türklere neler yaptığını anlatmıyorsak, çocuklarımız onları düşman bilmesin diyedir. Geçmişten ders çıkartmak zorundayız. Biz Yunanistan ile 1954 yılına kadar dost kaldık ama onlar öyle yapmadı. Kuzey Kıbrıs’ı bahane yaptı. Dünyanın hiçbir yerinde Kıbrıs’a uygulanan ambargonun benzerini göremezsiniz. Spor ambargosu koyuyor. Bir takımımız gidip orada maç yapamıyor. Bu zulüm değil de nedir? Bunlarla mücadele etmek gerekiyor. Balkan Savaşı’ndan çıkaracağımız sonuç ise; dış oyunlara karşı dikkatli olmalıyız, oyuna gelmemeliyiz, birlik ve beraberlik içinde olmalıyız. Tıpkı 10 Kasım’da Cumhuriyet Meydanı’nda Atatürk posteri oluştururken birlik beraberlik içinde olduğumuz gibi. Atatürk’e daima sıkı sıkıya bağlı olmalıyız.”
Kaynak: İHA
Balkan Savaşı’ndan önce 1897’de Girit Savaşı’nın yaşandığını ve acıların o günlerde başladığını ifade eden Öymen, “Osmanlı Girit Savaşı’nı kazandı ancak kötü yönetim ve dış güçlerin baskısı nedeniyle Girit adasını vermek zorunda kaldık. Atatürk’ün farkı dış güçlere hiçbir zaman boyun eğmemesidir. Balkan Savaşı’nın bitiminde de Girit tamamen Türklerin elinden çıktı” dedi
Öymen sözlerine şöyle devam etti: “Türkiye’de ne zaman bir reform olsa karşısında hep gerici güçler oldu. Toplam 10 hafta süren Balkan Savaşları’nda 20 bin asker hayatını kaybetti. En çok sivil bu savaşlarda öldü. Karşısındakini insan olarak görmeyen bir düşman var. Balkan Savaşı’ndan sonra Kurtuluş Savaşı’nı veriyoruz ve bağımsız bir devlet kuruyoruz. Atatürk 1919’dan sonra millet bilincini oluşturuyor. İnsani acılar, dramlar Kurtuluş Savaşı’nda da devam etti. Biz bugün Yunan ve Ermenilerin Türklere neler yaptığını anlatmıyorsak, çocuklarımız onları düşman bilmesin diyedir. Geçmişten ders çıkartmak zorundayız. Biz Yunanistan ile 1954 yılına kadar dost kaldık ama onlar öyle yapmadı. Kuzey Kıbrıs’ı bahane yaptı. Dünyanın hiçbir yerinde Kıbrıs’a uygulanan ambargonun benzerini göremezsiniz. Spor ambargosu koyuyor. Bir takımımız gidip orada maç yapamıyor. Bu zulüm değil de nedir? Bunlarla mücadele etmek gerekiyor. Balkan Savaşı’ndan çıkaracağımız sonuç ise; dış oyunlara karşı dikkatli olmalıyız, oyuna gelmemeliyiz, birlik ve beraberlik içinde olmalıyız. Tıpkı 10 Kasım’da Cumhuriyet Meydanı’nda Atatürk posteri oluştururken birlik beraberlik içinde olduğumuz gibi. Atatürk’e daima sıkı sıkıya bağlı olmalıyız.”