Galip Ensarioğlu: Türkiye bölünmez Kürtlerle büyür

AK Parti Diyarbakır Milletvekili Ensarioğlu'ndan çok konuşulacak yorum: 'Kürt sorununun çözümünde 'bölünme' değil 'büyümeyi' konuşmalıyız'... Ensarioğlu'nun formülü ise Kuzey Irak ve Suriye'deki Kürtlerin, Türkiye'ye entegrasyonu

Galip Ensarioğlu: Türkiye bölünmez Kürtlerle büyür
AK Parit Diyabakır Milletvekili Galip Ensarioğlu'ndan, gündemi sarsacak açıklamalar...
Irak Bölgesel Kürt yönetimi lideri Mesut Barzani'nin, AK Parti kongresine katılmasının yankıları sürerken Ensarioğlu konuştu, 'Kürt sorununun çözümü için bölünmeyi değil, büyümeyi konuşmalıyız' dedi. İşte Ensariloğu'nun 'Türkiye bölge ve dünyada güçlü aktör olur' dediği entegrasyon formülü, değerlendirmeleri:

- İKİ SORUN DA ÇÖZÜLÜR: Kürt sorunu ve cari açık Türkiye'nin en önemli iki meselesi. Cari açık, enerji açığından kaynaklanıyor. Türkiye'nin önümüzdeki yıllar için yeni vizyon çizerken, hem kendi içindeki Kürt sorununu çözmek durumunda hem de enerji sorununu çözecek formüller aramalı. Bu iki sorunun çözümü için, diğer Kürt bölgeleriyle geliştirilecek bir diyalogdan bahsetmek mümkündür. Kürtlere verilecek haklardan ve Kürt sorununun çözülmesinin Türkiye'yi böleceği düşüncesinden korkulmaması gerekiyor. Eğer Kürt sorunu çözülecekse Türkiye'nin bölünmesini değil, büyümesini konuşabilmeliyiz.

ÖZERK YAPI TÜRKİYE'YE ENTEGRE EDİLEBİLİR
Ne Irak ne de Suriye'de Kürtlerin yüzü Araplara dönük. Yeni politikalar geliştirerek, Suriye ve Irak'taki Kürtlerle, Türkiye'de kurulacak siyasi bir birliktelik, doğru temelde kurulacak kardeşlik, bütün dünyadaki Kürtlerin de bu kardeşliğe entegre olması sağlar. Böylece Türkiye, bölgede ve dünyada çok güçlü bir aktör durumuna gelir. Bu sağlanırsa Türkiye siyaset ve ekonomide güç olma fırsatını yakalar.

- PETROLÜN YÜZDE 7'Sİ KUZEY IRAK'TA: Dünyanın en büyük doğalgaz yatakları Kuzey Irak'ta bulundu. Dünyadaki toplam petrol rezervinin yüzde 7'si Kuzey Irak'ta. Türkiye için Kuzey Irak'la birliktelik çok önemli bir fırsattır. Irak ve Suriye Kürtleri ile Türkiye'nin geleceği, Türkler ve Kürtlerin doğru temelde birlikteliğinden geçer. Bahsettiğim, Kuzey Irak ve Suriye'deki olası özerk yapının, Türkiye'ye entegrasyonudur, bunu tartışabilmeliyiz.

- OLASI KÜRT YÖNETİMİ RAHATSIZ ETMEMELİ: Suriye'de veya dünyanın her hangi bir yerindeki Kürtlerin, oradaki baskıcı yönetimlere karşı kendilerini yöneten bir modeli var edebilmesi, Türkiye'yi rahatsız etmemeli. Türkiye, Suriye'de kurulabilecek olası bir Kürt yönetimine düşmanlık etmemeli. Buna karşı tedbir içine girmemeli. Türkiye, dünyanın her yerindeki Türkleri özgürleştirme ve bir güç haline getirmeye çalışırken yanı başındaki Kürtlere, kurabilecekleri her türlü yapıyı yıkmaya yönelik düşmanlık beslerse bu kendi içindeki Kürtleri rahatsız eder. Eğer gerçek bir kardeşlikten bahsetmek mümkünse bu kardeşliğin gereği kendi kardeşlerinin yanı başındaki akrabalarına da o gözle bakmaktır.

- CESUR VE DOĞRU ADIMLAR GEREKLİ: Suriye topraklarında bulunan Kamışlı ile Nusaybin aslında bir ilçedir. Yarısı Türkiye, yarısı Suriye'de kalmış bir toprak parçasında yaşayan herkes akrabadır. Türkiye'nin, Kuzey Irak ile olan ticaret hacmi 9 milyar dolara çıkmış durumda. Kuzey Irak'la yapılan petrol anlaşmaları sonucunda Türkiye orada petrol arıyor. Daha farklı ilişkilere girmek de Türkiye'nin menfaatinedir. 10 yılda 300 milyon dolardan 9 milyar dolara çıkan ticaret hacmi, 25 milyar dolara çıkarılabilir. Büyük düşünen Türkiye, cesur ve doğru adımlar atarak büyümeyi de becerebilir. 'Biz kardeşiz' edebiyatını artık kimse yutmuyor.

Çözüm istemeyenler Oslo'yu sabote etti
SİLAHLARIN SUSMASI ÖN ŞART: 'Silahları bırakıp bu işi çözelim' ön şartı, dünyanın hiçbir ülkesinde taraflar arasında 'tam güven' sağlanmadan uygulanamaz. Ama 'silahların susması' ön şarttır. Karşılıklı güven ortamı yaratılmadan, çözüm şartları oluşturulmadan, silahı pazarlık şartı olarak sunuluyor. Silah bırakmayı ön şart olarak sunduğumuz zaman sorunun çözümünü tıkamış oluruz. Güven tesisi sağlandıktan sonra toplum ve taraflar çözüme inanmalı ve müzakereler başlamalı. Somut adımlar atıldıktan sonra toplum çözüme ikna olduktan sonra af ilan edersiniz ki bu affı da insanların hazmetmesi gerekiyor.

BDP ÖNERİSİ TARTIŞILABİLİR: BDP'nin Meclis'e verdiği barış komisyonu önerisi tartışılabilir. İyi niyetli ve samimi olursa taraflar barışın 40 türlü yolu var. Ama iyi niyetli olmazsanız 40 türlü bahaneniz de vardır. Eğer, Oslo görüşmelerinde anlaşılmışsa o koşullar hayata geçse sorunlar zaten çözülürdü. Ama çözüm istemeyen birileri devreye girdi ve süreci sabote etti. Silvan'la başladı ve devam etti. Devletin içinde de örgütün içinde de çözüm istemeyenler var. Bu nedenle süreç sabote edildi.

MÜZAKERE KARŞILIKLI ADIMLA OLUR: Gelinen süreçte yeni baştan güçlendirilmiş bir Öcalan var. Öcalan'ın örgüt üzerindeki hakimiyeti çözüm için bir şans olarak değerlendirilebilir. Müzakereyi, kamuoyuna, 'PKK ya da Öcalan'nın bütün şartları kabul edildi' şeklinde sunmak isteyenler de var. Oysa müzakere karşılıklı adım atmak ve ortak bir çözüm bulmaktır. Türkiye bu ölümleri ve acıları yaşamak zorunda mı?

BASBAKAN DİKKATLİ DAVRANIYOR
SORUN çözmek için yeni adımlar atarken, muhalefetin de hükümetin çözüm iradesine karşı gösterdiği ulusalcı ve milliyetçi bir tepki var. Başbakanımız, atılan adımlar yanlış algılanmasın diye dikkatli davranıyor. CHP ve MHP hükümetin çalışmalarını 'ihanet' olarak aktarıyor. Başbakan bir bölgeye yönelik siyaset yapmıyor. Temsil ettiği yüzde 50'nin içinde milliyetçiler, Kürtler var, liberaller, muhafazakarlar var. Dengeyi korumaya çalışırken geliştirdiğiniz taktikler yanlış anlaşılabiliyor.

- HERKES, HER ŞEYİ BİLMEZ: AK Parti iyi niyetle adımlar atarken çözümü de hedefliyor. Ama bazen yol kazasına da uğrayabilirsiniz. Habur'da, Oslo'da bu tür hatalar ya da yanlış algı yaratacak söylemler, Kürt politikamıza zarar verebiliyor. AK Parti iyi niyetle adımlar attı ama bazı yanlış adımlar Kürtlerin gözünde hak etmediği bir imajın yaratılmasına neden oldu. Başbakan'ın ekibinde de herkes her şeyi
bilemez.

Barzani'nin gelmesi bir tabuyu yıktı
BARZANİ, Türkiye ile iyi ilişkiler kurmak istiyor. Bütün çabası bu yönde. Türkiye'nin Irak'la12 milyar dolarlık ticaret hacmi var. Bu rakamın 9 milyar dolarlık bölümü Kuzey Irak'la. Bu ilişkinin ve dostluğun ifadesidir. Barzani'yi, AK Parti kongresine davet etmek bile Türkiye'deki milliyetçi çevrelerin eleştiri konusu oldu. MHP, Barzani'yi neden göstererek kongreye katılmadı. Başbakan Barzani'yi anons ederken 'Kürdistan' kelimesini kullanmayarak bu hassasiyeti göz etmiş olabilir. AK Parti, Barzani'yi davet ederek, Barzani'nin de kongreye gelip Kürtçe konuşması bir tabuyu daha yıkmıştır. Barzani'ye olan yaklaşım Kürt sorunun alan yaklaşımını gösterir. Barzani'ye olan muhalefetin düşmanlığı ise bilinçaltındaki Kürt düşmanlığını gösteriyor.

- PKK, BARZANİ'DEN HAZ DUYMAZ: Barzani, Suriye, Irak, İran ve Türkiye Kürtleri arasında itibar sahibi bir lider. Hiçbir zaman Türkiye'ye düşmanlık edecek siyasi hamlelerde bulunmadı. Ne PKK Barzani'den, ne de Barzani PKK'den haz duyar. Barzani, kontrol altında tuttuğu bölgelerde Türkiye'ye yönelik bir faaliyete izin vermiyor. Ancak, PKK Kandil'de, kendi otoritesinin dışında faaliyet gösteriyor. 'Barzani neden Kandil'i boşaltmıyor' diye eleştiriyorlar. Türkiye kendi dağlarından PKK'yi temizleyebildi mi Barzani'ni temizleyebilsin.

- KUZEY IRAK KAN DÖKÜLMESİN İSTİYOR: Ayrıca, Barzani'den PKK ile savaşmasını beklemekte ne kadar haklıyız? Daha önce PKK ile KDP'nin çatışmasında 3 bin, Talabani ve Barzani çatışmasında da on binlerce insan hayatını kaybetti. Kuzey Irak halkı, kardeş kanı dökülmesin istiyor. Halkın istemediği bir şeyi de Barzani dayatamaz.