Organ naklindeki artış yüzleri güldürüyor
Organ nakli ile ilgili en önemli sorun yeter sayıda organın bulunamaması. Ancak buna rağmen son 10 yılda organ nakli sayısı ve kalitesindeki artış yüz güldürüyor.
Organ bağışının 10 kat artması gerektiğini söyleyen Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Yalçın Polat, ülkemizde canlıdan canlıya nakillerin daha sık yapıldığını belirtti ve şöyle konuştu:
“Organ bağışının az olması bunun en önemli nedenidir. Batılı ülkelerle aynı seviyeye gelmek için Türkiye 'de bir yılda 2000 - 3000 arasında kadavra donör bağışının olması gerekmektedir. Bu rakam günümüzde yalnızca 300- 400 ile sınırlıdır. Yani bu şartlar altında 10 kat daha fazla bağışa ihtiyaç olduğu görülmektedir. Avrupa ülkelerinde organ nakillerinin yüzde 80 'i kadavra, yüzde 20 'si canlı kaynaklıyken; Türkiye'de tam tersine nakillerin yüzde 75 'i canlı, yüzde 25 'si kadavradan yapılmaktadır. Öyle ki canlı vericili karaciğer naklinde Türkiye çok başarılı sonuçlara ulaşmıştır. Son yıllarda yapılan organizasyonlar ile ülkemizde kadavra verici bulma oranı az da olsa artmış görünmektedir. Ancak kadavradan nakillerin artması için hastaların beyin ölümünün gerçekleştiği merkezlere önemli görevler düşmektedir.”
Halkın da duyarlı davranması gerektiğini ancak organ nakil koordinatörlerine çok büyük sorumluluklar düştüğünü vurgulayan Polat, en sık yapılan nakiller hakkında şu bilgileri verdi:
KARACİĞER YETMEZLİĞİNİN EN ETKİN TEDAVİSİ NAKİL
Kronik karaciğer yetmezliğinde (siroz) Hepatit B, Hepatit C ve alkol önemli nedenler arasında sıralanır. Kronik Hepatit B 'li hastaların %20 'sinde ilerleyen dönemlerde yetmezlik ya da tümör gelişebilir. Karaciğer yetmezliği ülkemizde de en çok Hepatit B 'ye bağlı olarak gelişir. Batı toplumlarında ise alkole bağlı gelişen karaciğer yetmezlikleri daha çok görülmektedir. Karaciğer yetmezliğinin son evresinde olan hastalar için nakil sayesinde uzun ve kaliteli bir yaşam sağlanır. Karaciğer nakli, karaciğer yetmezliğinin son döneminde yapılmaktadır. Bu karar, karaciğer nakli merkezlerince verilmektedir.
BÖBREK NAKLİ HASTANIN YAŞAM KALİTESİNİ ARTIRIYOR
Kronik böbrek yetmezliği insan hayatı için son derece zor bir yaşam şeklidir. Haftada 3 gün 4 -5 saat diyaliz makinesine bağlı kalınması, istenilen her aktivasyonun gerçekleştirilememesi, hastanın dilediği gibi su içip, istediği şekilde beslenememesi ve diyalizin olumsuz etkileri hastanın yaşam kalitesini oldukça düşürmektedir. Ancak başarılı bir böbrek nakli ve hastanın sağlıklı yaşam konusunda bilinçlendirilmesi sonrası sosyal yaşama kalındığı yerden devam edilebilmektedir.
NAKİL SONRASI SAĞLIKLI BİR YAŞAM
Bir nakil hastası için ilk 1 yıl oldukça önemlidir. Nakil sonrası çoğu insan işine geri dönerek günlük yaşantısına devam edebilmektedir. Ancak ameliyat sonrası dönemde dikkat edilmesi gereken bazı durumlar vardır. Hastalar naklin gerçekleştiği merkez ile bağlantılarını asla kesmemelidir. Ameliyat sonrası oluşabilecek olumsuzlukları önlemek için doktorlarının tavsiyelerine kesinlikle uymalıdır. Organ nakli hastanın iş ve sosyal yaşamına sağlıklı bir şekilde dönebilmesini sağlamaktadır. Örneğin; organ nakli olan bir kadın 2. yıldan sonra hamile kalabilmektedir.
YANLIŞ İNANIŞLAR ORGAN BAĞIŞINI ENGELLİYOR
Türkiye 'de organ bağışının istenilen düzeye ulaşmamasında ve toplumda yeterli duyarlılığın oluşmamasında bilgi eksikliği, önyargılar ve yanlış inanışlar önemli rol oynamaktadır. Organ bağışı ve naklinde doğru zannedilip inanılan yanlışlar ile yıllarca diyalize bağlı kalan ya da organ bağışında bulunmayan birçok insan bulunmaktadır. İnanıyoruz ki; ilerleyen zamanlarda bağış sayıları daha yüksek rakamlara ulaşacaktır. Organ bağışı konusunda yeterli ve doğru bilginin aktarılması çok önemlidir. Toplum bilinçlendikçe organ bağışına yaklaşım da daha pozitif hale gelecektir.
“Organ bağışının az olması bunun en önemli nedenidir. Batılı ülkelerle aynı seviyeye gelmek için Türkiye 'de bir yılda 2000 - 3000 arasında kadavra donör bağışının olması gerekmektedir. Bu rakam günümüzde yalnızca 300- 400 ile sınırlıdır. Yani bu şartlar altında 10 kat daha fazla bağışa ihtiyaç olduğu görülmektedir. Avrupa ülkelerinde organ nakillerinin yüzde 80 'i kadavra, yüzde 20 'si canlı kaynaklıyken; Türkiye'de tam tersine nakillerin yüzde 75 'i canlı, yüzde 25 'si kadavradan yapılmaktadır. Öyle ki canlı vericili karaciğer naklinde Türkiye çok başarılı sonuçlara ulaşmıştır. Son yıllarda yapılan organizasyonlar ile ülkemizde kadavra verici bulma oranı az da olsa artmış görünmektedir. Ancak kadavradan nakillerin artması için hastaların beyin ölümünün gerçekleştiği merkezlere önemli görevler düşmektedir.”
Halkın da duyarlı davranması gerektiğini ancak organ nakil koordinatörlerine çok büyük sorumluluklar düştüğünü vurgulayan Polat, en sık yapılan nakiller hakkında şu bilgileri verdi:
KARACİĞER YETMEZLİĞİNİN EN ETKİN TEDAVİSİ NAKİL
Kronik karaciğer yetmezliğinde (siroz) Hepatit B, Hepatit C ve alkol önemli nedenler arasında sıralanır. Kronik Hepatit B 'li hastaların %20 'sinde ilerleyen dönemlerde yetmezlik ya da tümör gelişebilir. Karaciğer yetmezliği ülkemizde de en çok Hepatit B 'ye bağlı olarak gelişir. Batı toplumlarında ise alkole bağlı gelişen karaciğer yetmezlikleri daha çok görülmektedir. Karaciğer yetmezliğinin son evresinde olan hastalar için nakil sayesinde uzun ve kaliteli bir yaşam sağlanır. Karaciğer nakli, karaciğer yetmezliğinin son döneminde yapılmaktadır. Bu karar, karaciğer nakli merkezlerince verilmektedir.
BÖBREK NAKLİ HASTANIN YAŞAM KALİTESİNİ ARTIRIYOR
Kronik böbrek yetmezliği insan hayatı için son derece zor bir yaşam şeklidir. Haftada 3 gün 4 -5 saat diyaliz makinesine bağlı kalınması, istenilen her aktivasyonun gerçekleştirilememesi, hastanın dilediği gibi su içip, istediği şekilde beslenememesi ve diyalizin olumsuz etkileri hastanın yaşam kalitesini oldukça düşürmektedir. Ancak başarılı bir böbrek nakli ve hastanın sağlıklı yaşam konusunda bilinçlendirilmesi sonrası sosyal yaşama kalındığı yerden devam edilebilmektedir.
NAKİL SONRASI SAĞLIKLI BİR YAŞAM
Bir nakil hastası için ilk 1 yıl oldukça önemlidir. Nakil sonrası çoğu insan işine geri dönerek günlük yaşantısına devam edebilmektedir. Ancak ameliyat sonrası dönemde dikkat edilmesi gereken bazı durumlar vardır. Hastalar naklin gerçekleştiği merkez ile bağlantılarını asla kesmemelidir. Ameliyat sonrası oluşabilecek olumsuzlukları önlemek için doktorlarının tavsiyelerine kesinlikle uymalıdır. Organ nakli hastanın iş ve sosyal yaşamına sağlıklı bir şekilde dönebilmesini sağlamaktadır. Örneğin; organ nakli olan bir kadın 2. yıldan sonra hamile kalabilmektedir.
YANLIŞ İNANIŞLAR ORGAN BAĞIŞINI ENGELLİYOR
Türkiye 'de organ bağışının istenilen düzeye ulaşmamasında ve toplumda yeterli duyarlılığın oluşmamasında bilgi eksikliği, önyargılar ve yanlış inanışlar önemli rol oynamaktadır. Organ bağışı ve naklinde doğru zannedilip inanılan yanlışlar ile yıllarca diyalize bağlı kalan ya da organ bağışında bulunmayan birçok insan bulunmaktadır. İnanıyoruz ki; ilerleyen zamanlarda bağış sayıları daha yüksek rakamlara ulaşacaktır. Organ bağışı konusunda yeterli ve doğru bilginin aktarılması çok önemlidir. Toplum bilinçlendikçe organ bağışına yaklaşım da daha pozitif hale gelecektir.