Hekime Şiddette Medya ve Dizilerin Rolü

Hekime şiddetin tartışıldığı 3. Uluslararası katılımlı Aile Hekimleri Kongresi’nde (AHEKON 2012) basın toplantısı düzenleyen Aile Hekimleri Dernekleri Federasyonu Başkanı Dr. Murat Girginer, halkın medya ve dizilerden yanlış izlenim edindiğini belirterek, “Dizilerde hekimle hastayı karşı karşıya getiriyorlar, gerçekte biz hastaların haklarını koruyan kişileriz.Ama ne yazık ki böyle bir algı oluşturuldu” dedi.

Hekime Şiddette Medya ve Dizilerin Rolü
3. Uluslararası Katılımlı Aile Hekimleri Kongresi (AHEKON 2012) Antalya’nın Manavgat ilçesinde Starlight Convertion Center’de devam ediyor. Dr. Erhan Kabasakal ve Dr. Senem Şener’in başkanlığında Dr. Tuna İnam, Prof. Dr. Şevki Sözen, Av. Arda Aşık, Dr. Murat Girginer, Doç.Dr. Acar Aren ve Uzm.Dr. Ülkümen Rodoplu’nun konuşmacı olarak katıldığı panelde, sağlıkta şiddet sorunu irdelendi.

Panelin ardından düzenlenen basın toplantısına katılan konuşmacılar, sadece hekimlere değil kimden ve nereden gelirse gelsin uygulanan tüm şiddete karşı geldiklerini ifade ederek, medyada çıkan haberler ve dizilerde gösterilen sahnelerden etkilenen insanların şiddet eğilimini artırdıklarını belirtti.

Nisan ayında Gaziantep’de görevi başında iken uğradığı saldırı Sonucu hayatını kaybeden Dr. Ersin Arslan’ı unutmayacaklarını ve unutturmayacaklarını vurgulayan Aile Hekimleri Dernekleri Federasyonu Başkanı Dr. Murat Girginer, yaşanan fiziksel şiddetin yanında medyada görülmeyen sözel şiddetin de çok fazla olduğunu söyledi.

Girginer, şiddetin daha çok hastaların taleplerinin karşılanamamasından kaynaklandığını belirterek, “hastalarımızın mümkün olmayan talepleri sebep oluyor buna. Hastalarımızın bizim her şeyi yapabileceğimize olan inançları, her hastalığı tedavi edebileceğimize ya da bir dokunuşumuzla hastalıklarının iyileşeceğine olan körü körüne inanış buna sebep oluyor. Ama Sonuçta ülkemizde gittikçe artan, dozu ve şiddeti gittikçe artan fiziksel şiddet uygulanıyor” dedi.

Şiddete karşı tedbirlerin artırılması gerektiğinin altını çizen Dr. Girginer, şunları söyledi:“En önemli düzenleme, sözlü ya da fiziksel şiddet uygulayan hasta veya yakınlarına yargılanma sürecinde tutuksuz değil tutuklu yargılanma olabilir. Bu sıkıntının önüne geçebilecek bir uygulama olabilir.” İnsanlar tarafından birer düşman olarak algılandıklarına yakınan Dr. Girginer, sözlerini şöyle sürdürdü: “Hepimiz bu ülkenin çocuklarıyız. Biz altı yıllık tıp fakültesini kazandığımız zaman mahallemizde Ayşe teyzenin, Mehmet amcanın gözbebeğiydik. Daha birinci sınıftayken hevesten beyaz önlüğümüzü giydirir tansiyonlarını ölçtürürlerdi. Ama şu an ülkemizde düşman olarak görülen bir sağlık çalışanı var. Biz buna tepki gösteriyoruz, biz bunu hak etmediğimizi düşünüyoruz. Gerçekten ülkemizde çalışan Türk hekimleri özveri ile çalışıyor. Özverili çalışmanın karşılığının bu olmaması gerektiğini düşünüyoruz. İlgili kurumların acilen gerekli önlemleri alması gerektiğini ifade ediyoruz.” Prof. Dr. Şevki Sözen, hekimlerin hasta ve hastalıklara çare olmak için var olduklarını belirterek şunları söyledi: “Ancak bu karşılıklı iyi ve doğru bir iletişimle olmak zorunda. Biz bu toplumun birer ferdiyiz. Doğal olarak hekime yapılmış şiddet sadece o hekimi yaralamıyor, verilecek olan o sağlık hizmetinin ciddi bir şekilde aksamasına sebep oluyor. Doğal olarak hem hekimler hem de tüm toplum bundan zarar görüyor. Biz neden ne olursa olsun kimden olursa olsun buna karşıyız. Ama bir gerçek var ki, biz mesleğimizi uygularken şiddete uğrayacağız korkusuyla ya da beklemediğimiz bir yerden, beklemediğimiz bir noktadan, beklemediğimiz bir kimse tarafından yok edileceğiz ya da en yakın arkadaşımız yok edilecek korkusuyla bu mesleği uygulamak istemiyoruz. Doğal olarak şiddetin her türüne karşıyız ve bizlerde güvenli bir ortamda güvenli bir şekilde hizmet etmek istiyoruz.” Hekime yönelik şiddetin azalması için neler yapılabilir sorusunu cevaplayan Aile Hekimleri Dernekleri Federasyonu Başkanı Dr. Murat Girginer de, “Aslında biz hekimler olarak iletişimin artması gerektiğini düşünüyoruz. Son yıllarda tıp ve teknolojinin gelişmesi ile ilgili bir beklenti artışı, dolayısı ile salt bir medikal tıp eğitimi dışında hekimlerin de iletişim becerilerinin artırılması yönünde bir eğitim alması gerektiği aşikar” dedi.

Hastalar ile birebir görüşmeler yaptıklarını fakat bunun yeterli olmadığını söyleyen Girginer, sözlerine şöyle devam etti: “Çünkü bizim dışımızdaki faktörler, örneğin medyada ya da dizilerde ön plana çıkan hekime şiddet duygusu var. Bir dizide yasadışı yollardan yaralanıp gece doktorun evine gidip bunu iyileştireceksin gibi olumsuz örnekler bizce hekime şiddeti artıran unsurlar. Bunun tam tersi olması gerektiğini düşünüyoruz. Sosyal ve ülkemizi ilgilendiren bir problem. Aslında dizilerde hekimle hastayı karşı karşıya getiriyorlar, gerçekte biz hastaların haklarını koruyan kişileriz. Ama ne yazık ki böyle bir algı oluşturuldu. Hastalar hekimlerin karşısında, hekimler hastaların karşısında. Bunun önüne geçmek bizim hepimize düşen sorumluluk, biz hastamızın yanındayız. Gerçek olan duygu bu ve özellikle medyanın ve dizilerdeki yönetmenlerin, belki de reklam dizilerindeki eğitimcilerin böyle çalışması gerektiğini düşünüyoruz. Çünkü bu aslında bilinçaltında şiddeti körükleyen bir şey” Bir gazetede yayınlanan haberle ilgili örnek veren Girginer, şöyle konuştu: “geçen zaman diliminde Burhan Şeşen ile ilgili bir haberde gazetede atılan manşet, ‘Burhan Şeşen’e kötü haber’ buradaki kötü haber oğlunun ölümünde doktor ihmalinin olmaması. Bu ve benzer haberleri bir slayt halinde okuyan hastalar bu doktorları ne yapmalı diye şiddete yöneliyor. Bakın Ersin Arslan’ın hayatını kaybettiği şiddet olay Sonrasında medyada çıkan haberlerin ardından doktorlara uygulanan şiddet olaylarında artış gözlemlendi. Bir haber bile bir çağrışım yapıyor, bir insan gelip sizi niye öldürdükleri belli diyerek, tehdit eden şeyler var. Medyanın da rolü var, haberleri yaparken dikkatli yapmak lazım. İki kere düşünmek lazım, bizim hekim olarak ricamız bu.” Hekime uygulanan şiddetin bir nedeninin de hastalar tarafından talep edilen yasa dışı işlemler olduğunu belirten Dr. Girginer, sözlerini şöyle sürdürdü: “Hastaların yasal olmayan isteklerine karşı hekimlerin bunun yapılamayacağı ile ilgili bir karşı cevabı oluyor. Ama ne yazık ki karşıdan gelen tepki ve şiddetin tırmanma eğilimi nedeniyle bazen hekimler baskıya boyun eğerek yasal olmayan o istekleri bir seferlik yerine getirmekle ilgili kötü uygulama gerçekleştirebiliyor. Bu bizim için çok kötü bir şey, çünkü yasal prosedür uygulayan hekimler, diğeri yapıyorda siz niye yapmıyorsunuz diye sözel şiddet ve baskıya maruz kalıyor. Bunun için bizim önerdiğimiz bir şey var. Özellikle bütün aile hekimlerinin bizim yanımızda duran kuruluşların yardımı ile hastaların eğitimine ve kuralların hatırlatılması ile ilgili hekimlerin normal standart uygulamaları yapması ile ilgili bir düşünce. Hekim yapması gereken neyse onları uygulayalım, baskılar neyse, fiziksel, sözel her baskıya boyun eğmememiz gerekiyor. Çünkü eğdiğimiz zaman hasta bunu hak olarak algılıyor. Bu konuda bizi koruyan yanımızda olan şu an hiçbir kurum ya da kişi yok. Çünkü birebir hastayla karşılıklı o odanın içinde ve saldırıya açık bir haldesiniz. Dolayısıyla bu baskıya boyun eğmekle ilgili bir defansımız olamayabiliyor” Türkiye’de 130 bin civarında aile hekiminin bulunduğunu, her kesimde olduğu gibi aile hekimleri arasında da kötü örneklerin olabileceğini belirten Dr. Erhan Kabasakal, şunları söyledi: “Elbette içimizde de kötü olanlar var ama medya hep kötü olanları ön plana çıkarıyor. Hiç mi iyi doktor hiç mi olumlu pozitif olay yok. Bunlar ortaya çıkmadıkça hekime şiddette kaçınılmaz oluyor. Biraz da bu yönden bakmak lazım.” Hekiminde kendisine gelen hasta gibi bir insan olduğunun altını çizen Dr. Kabasakal, şu konulara değindi: “Hekim bir insan, sizlerde birer insansınız bunun bir standardı yok. Hastada da yok, tek taraflı bir standart koyduğunuz zaman çözüm çok fazla olmuyor. Böyle değil, hizmete bir standart gelmesi gerekir. O zaman belki hizmet alan, nasıl bir hizmet alacağını öğrenir, hizmet veren de nasıl hizmet vereceğini bilir. Çünkü hizmetin standardı bellidir. Türkiye’deki sağlık hizmetinde bir standart yok, kurumlar ISO belgesi alabilir, birçok belge alabilir kalite standardı ile ilgili ama hizmet belgesi, hizmetin standartları, kuralları çerçevesi maalesef belli değil. Kuralları koyacak olan, belki bizim de etkimiz olabilir ama sağlık hizmetini sunan kimdir, o koyacaktır kuralları. Nasıl özel hastaneler bakanlık kurallarına uyuyor ama kendi içerisinde kuralları da koyar. Standard hizmettir, ancak bizde böyle değil. Hekimleri tek standarda sokmanız mümkün değil” Medya çalışanlarının da zaman zaman çekilen fotoğraf, yazılan haber ya da makale nedeniyle şiddete maruz kaldığının altını çizen Dr. Kabasakal, şöyle konuştu: “Bazen itekleniyorsunuz bazen şiddete maruz kalıyorsunuz, baskı, sözel fiziksel şiddetin hepsi var. Emin olun bize gelen hastalarda da, onların morali zaten bozuk geliyor, neşeli bir hasta görmedim ben bugüne kadar. Zaten canları sıkkın bunların, standardı yok bunların. Canlıya standart dünyanın hiç bir yerinde konmuyor ama hizmete standart vardır.” Basın toplantısının ardından Nisan ayında Gaziantep’te bir hasta yakını tarafından bıçaklı saldırıya uğrayarak hayatını kaybeden Dr. Ersin Arslan için kongreye katılan aile hekimleri tarafından havaya yüzlerce gökyüzü kandili bırakılarak, hekimlere uygulanan şiddet bir kez daha protesto edildi .
Kaynak: İHA