Üzüm-sen Genel Başkanı Adnan Çobanoğlu:

Üzüm-Sen Genel Başkanı Adnan Çobanoğlu, 2011 yılı çekirdeksiz yaş ve kuru üzümde yaşanan sıkıntıları ve olması gereken taban fiyatları hakkında basın açıklaması yaptı.

Üzüm-sen Genel Başkanı Adnan Çobanoğlu:
Üzüm-Sen Genel Başkanı Adnan Çobanoğlu, Bu yıl yaz mevsiminin geç geldiğini, bu nedenle bağların olgunlaşma sürecinin geciktiğini ifade ederek, "Dolayısıyla, kuru üzüm üretiminde hasat da geç başladı. Ama artık yeni sezon kuru üzümler üreticiler tarafından pazara sunulmaya başladı. Tahmini rekolte konusunda her yıl olduğu gibi bu yıl da Ticaret Borsa’ları farklı, üretici örgütleri farklı açıklamalar yapmakta. Ticaret Borsalarının rekolte tahminleri hiçbir zaman tutmadı, bu yıl da tutmayacak, çünkü hep abartılı rakamlar ortaya koyarak kuru üzümün piyasa fiyatını düşürmeye çalışıyorlar. 2009 ve 2010 yıllarında gerçekleşen rekolte sonuçları Ticaret Borsalarının rekolte tahminlerini değil, üretici örgütlerinin rekolte tahminlerinin daha gerçekçi olduğunu göstermiştir.’’dedi.Çobanoğlu sözlerine şöyle devam etti: "2010 sonbaharı ve 2011 ilkbaharında yaşanan iklimsel değişiklikler bir çok yörede sofralık ve şaraplık üzüm bağlarının hastalanmasına neden oldu. Bu hastalıklar üzüm rekoltesini olumsuz etkiledi. Özellikle Denizli bölgesindeki şaraplık üzüm bağlarında ciddi hastalıklar oluştu. Üreticiler artık bu yılın mahsulünü kurtarmaktan vazgeçtiler gelecek yıllarda bağlarını ve mahsullerini nasıl kurtaracaklarını kara kara düşünür hale geldiler.‘’ dedi.Üzümcünün taleplerini dile getirdiklerini ancak yetkililerden ses çıkmadığını belirten Çobanoğlu, ’’Yıllardır hükümete ve tarımla ilgili devlet kuruluşlarına uyarıda bulunuyoruz; küresel ilkim değişikliği, bağlar da kullanılan ilaçların yan etkileri, siyanürle maden ayrıştırma havuzlarının çevreye olumsuz etkileri araştırılmalı diyoruz ve bu konuda sayısız talebimiz oldu ancak yetkililerden çıt çıkmadı. Şimdi bütün üzüm üreticileri bağlarında hastalıklarla karşılaşmaya başladı ama hala yetkililerden ses yok.’’ dedi. Üzümdeki sıkıntıların başka ülkelerde hükümetlerce ilgilenildiğini anlatan Adnan Çobanoğlu, ’’Önemli şarap üretimi kapasitesine sahip Fransa'da üzüm üreticileri ve şarap üreticileri, küresel iklim değişikliğinden dolayı aşırı buharlaşma nedeniyle üzümlerin su kaybettiğini ve bu nedenle de şarap kalitesinin bozulduğunu 2010 yılında hükümetlerine uyardığında, Fransa hükümeti hemen harekete geçerek 'Fransa Tarım Araştırmaları Enstitüsü'nün (Inra)', 4 yıl sürecek olan bir çalışma başlatmasını ,üzümün yetiştirilmesinden şişelenmesine kadar şarabın tüm üretim aşamalarını mercek altına almasını sağlamış ve bu proje içinde özel bütçe ayırmıştır. Türkiye sofralık üzüm üretiminde Dünya birincisi olan bir ülkedir. Ama bu konuda harekete geçmesi gerekenler üç maymunu, 'Görmem, Duymam, Konuşmam'ı oynamaktadırlar. Halbuki Türkiye’de birisi Tekirdağ’da diğeri Manisa’da olmak üzere iki Bağcılık Araştırma Enstitüsü vardır ama bunları araştırmaya sevk edecek olan yetkililerden çıt çıkmamaktadır.’’dedi.Üzüm üreticisinin sorunlarını kendisinin çözüm aradığını ileri süren Çobanoğlu sözlerini şöyle sürdürdü: ’’Üretici kendi çözümünü kendisi aramakta. Ama nereye kadar? Sarıgöl ovasındaki bağların yüzde 60-70'inin üzeri naylon örtüyle kaplı. Üretici ürününü korumak için Haziran ayından başlayarak bağlarını örtü altına alıyor. Her yıl örtü altına alınan bağ alanları artmakta. Denizli çevresindeki bağlar da örtü altına girmeye başladı. Bağları örtü altına almanın sadece Sarıgöl’deki üreticilere maliyeti yıllık 500 milyon dolar. Peki bu para nereye gidiyor? Tabii ki son tahlilde uluslar arası şirketlerin cebine akmakta.Sendikamız Üzüm-Sen her yıl olduğu gibi bu yılda gerekli araştırmaları yaparak oluşabilecek rekolteyi hesaplamıştır. Ve bu hesaplamalara göre 2011 yılı rekoltesi 200 bin ton civarında seyredecektir. Bu rekolte geçmiş yıllara göre oldukça düşüktür, ancak dünya genelinde de rekoltelerde ciddi düşüşler söz konusudur. Bu nedenle sofralık yaş üzüm ihracatımız geçmiş yıllardan çok daha fazla olacaktır. Sofralık yaş üzüm İhracatın geçmişe göre fazla olması memnuniyet vericidir. Bu durumun kuru üzüm fiyatlarına da olumlu yansımaları olacaktır. Sendikamız çekirdeksiz kuru üzümde olması gereken 'referans fiyatını' rekolte hesaplamaları ışığında kuru üzüm maliyetini de çıkartarak belirlemiştir. Çekirdeksiz kuru üzümün bu yılki kg maliyeti 3.37-3,39 TL arasındadır. Bu maliyete göre üretici üzümünü en az 4,56 - 4,65 TL arası satabilirse yüzde 25 kar etmiş ve enflasyona göre kendini korumuş olur.Sonuç olarak, kullanılan ilaçların yan etkileri, siyanürlü linç yöntemiyle ayrıştırma yapılan maden sahaları, küresel iklim değişikliğinin çevreye ve ürünlere etkileri araştırılmalı üzümlerin bozulma nedeni bulunmalı, çevresel nedenler varsa (maden üretiminde kullanılan kimyasalların atmosfere karışması v.b. gibi) acil önlemler alınmalı, üzüm bağlarının göz göre göre yok olmasının önüne geçilmelidir. TARSİM’de (Tarım Sigortaları Havuzu) yeni düzenlemelere gidilerek primleri düşürülmeli, kapsamı genişletilmeli, bağ hastalıkları, sel baskını gibi durumlar kapsam içine alınmalıdır. Zarar ziyan tespiti sigorta eksperlerinin keyfiyetine bırakılmamalıdır. Kuru üzümün 2010-2011 sezonundaki kg maliyeti 3,37 - 3.39 TL arasındadır, maliyet + yüzde 25 kar payı + insanca yaşam payı (%8) hesaplaması ile üretici 1 kg. çekirdeksiz kuru üzümünü en az 4,56 - 4,65 TL'ye satabilirse ayakta kalabilme, üretimini devam ettirebilme şansına sahip olacaktır. Bu nedenle hükümet; çekirdeksiz kuru üzüm fiyatlarını referans fiyatın altına düşürtmeyecek önlemleri almalıdır. Bağcılık Araştırma Enstitülerine bütçe ayrılarak araştırma konuları genişletilmeli,faaliyetlerinde devamlılık sağlanmalı. Üreticilerin bu araştırmalardan yararlanabilmesinin kanalları açılmalıdır. Hükümet, üzümü en az açıklamış olduğumuz 'referans fiyat' üzerinden Tariş'e aldırmalı ve piyasanın üretici lehine dengelenmesini sağlamalıdır. Üreticilerin Tariş ve Ziraat Odaları’nın depolarından yararlanabilmesinin koşulları yaratılmalıdır. Bu depolarda depolama yapan üreticiye depoladığı ürün oranında faizsiz veya düşük faizli kredi olanakları yaratılmalıdır; üretici fiyatlar yükseldiğinde, ürününü istediği zaman ve istediği miktarda pazara sunabilmelidir. Hükümet çiftçilerin bu taleplerine duyarsız kalmamalıdır. Üzüm Üreticileri Sendikası olarak üzüm üreticilerinin ve diğer küçük üreticilerin hakları için mücadele etmeye taleplerimizin takipçisi olmaya devam edeceğiz."
Kaynak: İHA