Ukrayna'da Timoşenko krizi

Yanukoviç her ne kadar Rusya yanlısı görünse de herşeyden önce Ukrayna'nın menfaatlerini korumakta kararlı görünüyor. Moskova kadar Brüksel'e de ihtiyacı olduğunu biliyor.

Ukrayna'da Timoşenko krizi
Ukrayna ana muhalafet partisi lideri Yulya Timoşenko'nun 5 Ağustos'ta tutuklanması Brüksel ve Moskova'da yakından takip ediliyor. AB-Doğu Ortaklığı Zirvesi 29-30 Eylül günlerinde Varşova'da gerçekleşecek. Polonya Dönem Başkanlığı'nın evsahipliğinde gerçekleşecek zirvenin dolaylı gündeminin Ukrayna olması bekleniyor. Yıl başından bu yana Avrupa'nın güney sınırlarında beliren istikrasızlığa karşı tutarlı bir politika ortaya koymakta zorlanan Brüksel'in doğu sınrılarında ki Ukrayna merkezli hareketliliği kontrol altına almak için Eylül ayından bu yana temaslarını artırdı. Rusya'nın denklemin dışında kalması düşünülemezdi. Her ne kadar Rusya Timoşenko'ya destek veriyor görünse de gerçekte Ukrayna'nın AB'den uzaklaşması bölgenin jeopolitik dengelerini Rusya lehine çevirecektir.

AB-Doğu Ortaklığı Zirvesi'ne AB üyesi devletlerle Ukrayna, Beyaz Rusya, Moldavya, Gürcistan ve Azerbaycan'ın katılması bekleniyor. Polonya zirveye İngiltere Başbakanı Cameron ve Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy'nin katılmasını çok istedi ancak İngiltere'yi temsilen Başbakan Yardımcısı Nick Klegg ve Fransa'yı Başbakan François Fillon temsil edecek. Almanya Şansölyesi Merkel'in katılmasına kesin gözüyle bakılıyor.

Polonya ve İsveç, AB-Doğu Ortaklığı Zirvesi'nde başta Ukrayna olmak üzere katılacak olan diğer dört devletle ilişkileri derinleştirmenin yollarını arayacaklar. Avrupa Birliği yıl sonunda Moldavya ve Gürcistan'la ortaklık antlaşması çalışmalarına başlamayı planlarken , Ukrayna ile de Aralık ayında gerçekleşecek Ukrayna-AB Zirvesi'nde veya 2012'in ilk aylarında işbirliği ve ortaklık antlaşması imzalaması bekleniyor.

Zirve Ukrayna krizi gölgesinde gerçekleşecek. Avrupa Birliği, Ocak 2009'da Ruya ile dönemin başbakanı olarak imzaladığı doğalgaz sözleşmesiyle Ukrayna'yı 440 milyon dolar zarara soktuğu iddiasıyla 5 Ağustos'tan bu yana tutuklu bulunan Yulya Timoşenko davasına tepkisini çeşitli yollardan bildirdi. Ağustos ayından bu yana Ukrayna'ya yönelik baskılar artarak devam ediyor. Son bir ayın diplomasi trafiğine bakıldığında Brüksel ve Washington'un kayıtsız kalmadığını söylemek mümkün. Özetle son bir ayda yaşanlar : 9 Eylül'de ABD Dışişleri Bakanı Clinton ve AB Dış politikası sorumlusu Ashton'un ortak mektubu Kiev'e ulaştı. 14 Eylül'de Almanya Şansölyesi Merkel gönderdiği mektupta kaygılarını Yanukoviç'e iletti. Yanukoviç'in Polonya ziyaretinde de konuşulan konuların başında Timoşenko davası vardı. Son olarak İsveç Dışişleri Bakanı Bild Yanukoviç'le Yalta'da bir araya geldi ve kaygılarını iletti.

İsveç Dışişleri Bakanı Bildt için Ukrayna'da sahnelenenler "şovdan" başka birşey değil. Avrupa Birliği davanın siyasi olduğunu düşünüyor. Ayrıca Yanukoviç'in , Rusya ile 2009'da imzalanan gaz antlaşmasını (Timoşenko döneminde) yeniden gözden geçirmeyi istemesinin Orta Avrupa'ya gaz sevkiyatının durdurulmasına sebep olabileceğini düşünerek bir an önce konunun Moskova'yla tatlıya bağlanmasını bekliyor.

Ancak Yanukoviç hem davanın görülmesi hem de Rusya ile gaz antlaşmasını yeniden gözden geçirmeye kararlı görünüyor. Moskova yaptığı açıklamalarda konuya sıcak bakmadığını söylese de aslında Rusya için bulunmaz bir fırsat oluşturuyor. Rusya Aralık ayında gerçekleşecek AB-Ukrayna Zirvesi'nden önce Ukrayna ile gümrük birliği antlaşması imzalamak istiyor. Böylece AB'den önce Ukrayna'yı kendine ticaret bağıyla bağlamış olacak. Fakat Ukrayna öncelikli olarak doğal gaz adaletsizliğinin düzeltilmesi gerektiğini savunuyor.

Yanukoviç her ne kadar Rusya yanlısı görünse de herşeyden önce Ukrayna'nın menfaatlerini korumakta kararlı görünüyor. Moskova kadar Brüksel'e de ihtiyacı olduğunu biliyor. Yanukoviç'in dengeli bir siyaset kurma noktasında başarılı olduğu söylenemez. Yulya Timeşenko'nun tutuklanması yapılan son kamuoyu yoklamalarında Anavatan Birliği Partisi'ne yaramış görünüyor. Timoşenko, Berehynia (Slav mitolojisinde dünyanın anası kabul edilir. 20. yüzyıl Ukrayna Romantizm'i tarafından yüceltilmiş isimlerden) ve Jeanne d'Arc'a göndermede bulunarak kendisini "haksızlığa uğramış vatansever" olarak takdim ediyor.

İcebergin görünen kısmında bunlar yaşanırken görünmeyen kısmında jeopolitik bir savaş yaşanıyor. Amaçlanan, Brezinsky'nin altını çizdiği, Rusya'nın Avrasya'da merkezi konumunu muhafaza etmesinin önkoşulu olan Ukrayna'nın Rusya'nın nüfuz alanından çıkarılması ve Rusya'nın Doğu Avrupa'da gücünun kırılmasıdır. Başka bir değişle Rusya'nın Avrupa ve Asya'yı bağlayan bir imparatorluğa dönüşmesini engellemek için Amerika ve Avrupa Timoşenko üzerinde Ukrayna'nın Batı blokunda kalmasının kavgasını veriyor. Rusya açısından , nüfuz alanı olarak gördüğü Ukrayna'da, Yanukoviç'in iktidarda olması, dış tehditlere karşı kendini daha güvende hissetmesi ve Karadeniz'de ki askeri varlığını sürdürmesi anlamına da geliyor.

29-30 Eylül'de Varşova'da toplanacak AB-Doğu Ortaklığı Zirvesi'nde de Ukrayna dolaylı gündem maddelerinin başında yer alacaktır. Avrupa Birliği konunun bir an önce çözümlenmesini , Rusya'da Yanukoviç'ten AB-Rusya arasında bir tercihte bulunmasını bekliyor. Ukrayna'da başgösteren "Timoşenko krizi"nden Cumhurbaşkanı Yanukoviç'in yara almadan çıkması zor görünüyor. Yanukoviç'in önünde üç seçenek bulunuyor: (1) suçun dayandırıldığı anayasa maddesinin değiştirilmesine yeşil ışık yakabilir, (2) cumhurbaşkanı olarak Timoşenko'yu affedebilir veya (3) davaya müdahalle etmeyerek davanın sonuçlanmasını bekleyebilir. Her üç durumda da Timoşenko'nun siyasi karyeri son bulabilir.