Evliya Çelebi savaş muhabiriydi

Pek çoğumuzun sadece seyyah olarak tanıdığı Evliya Çelebi'nin aslında savaş muhabiri, gurme, hattat olduğunu, çok güzel şarkı söylediğini biliyor muydunuz?

Pek çoğumuzun sadece seyyah olarak tanıdığı Evliya Çelebi’nin aslında savaş muhabiri, gurme, hattat olduğunu, çok güzel şarkı söylediğini biliyor muydunuz? Ünlü seyyahın bilinmeyen yönlerini araştırmacı Seyit Ali Kahraman anlattı.

Fatma Karaman'ın haberi

İtalyan asıllı gezgin Marco Polo’yu neredeyse tüm dünya tanıyorken, 17’nci yüzyılda yaşamış Osmanlı gezgini, sosyolog, tarihçi, gurme ve yazar Evliya Çelebi neden çok az kişi tarafından biliniyor? Neredeyse bütün imparatorluk topraklarını gezen, başka ülkelerde de bulunarak bu gezilerden edindiği izlenimlerini on ciltlik seyahatnamesinde yazarak ardında çok önemli bir kültür hazinesi bırakan Evliya Çelebi’yi pek çoğumuz sadece seyyahlık yönüyle tanıyoruz. Oysa hemen hemen her konuda bilgisi olan Çelebi’nin o kadar çok bilmediğimiz yönü var ki... Örneğin şarkı söylediğini, çok güzel hat yazdığını, savaş muhabirliği yaptığını ve IV. Murat’ın yakın arkadaşı olduğunu duydunuz mu?

UNESCO tarafından 2011’in Evliya Çelebi yılı ilan edildi. Bu çerçevede pekçok yapılan çalışmalardan biri de Seyahatname’nin günümüz Türkçesine çevrilmesi... Araştırmacı yazar Seyit Ali Kahraman iki yıllık bir çalışma sonunda Çelebi’nin 10 bin sayfalık gezi kitabı Seyahatname’yi günümüz Türkçesiyle 10 ciltlik bir eser olarak hazırladı. Kitapla birlikte sadece Evliya Çelebi’nin seyahatleri değil hiç bilinmeyen yönleri de ortaya çıktı.

Kahraman Çelebi’nin seyahatlerine başlamasının nedeninin 20 yaşındayken gördüğü bir rüya olduğunu anlatıyor: “Rivayete göre Evliya Çelebi 20 yaşındayken bir gece rüyasında Hz. Muhammed (sav)’i görmüş. Bir cesaretle ‘Şefaat Ya Resulullah’ diyecekken dili sürmüş ve ‘Seyahat Ya Resulullah’ demiş. Bu kıssadan da Türk kültür tarihinin en renkli, zaman zaman fantastik, son derece gerçekçi gezi eseri ortaya çıkmış.”

Soylu bir aileden geliyor

Çoğu kişi Evliya Çelebi’yi çantasını sırtına atıp yollara düşen, bulduğunu yiyen, gözüne kestirdiği yerde yatan, bu arada gezdiği yerleri de defterine kaydeden sıradan bir seyyah zanneder. Kahraman sanılanın aksine eğitimli, iyi bir aileden gelen Çelebi’nin IV. Murad zamanında Enderun’da yetiştiğini, devrin en kıymetli alimlerinden ders aldığını belirtiyor: “Üstelik Çelebi soyu Ahmet Yesevi’ya kadar uzanan saray kuyumcubaşısı Zılli Mehmed Çelebi’nin oğlu, yüklü bir servetin de varisi... Seyahatlerini de elde teber, başta külah yapmamış. Çoğu yeri akrabası olan Melek Ahmet Paşa’nın yanında müezzini, sohbet arkadaşı olarak dolaşmış. Bazen elçilik, bazen ulaklık görevleriyle şehirler aşmış. Gittiği yerlerde Osmanlı İmparatorluğu’nun itibarlı bir şahsiyeti olarak ağırlanmış. Dile kolay tam 51 yıl dolaşmış ve gittiği her ülkenin yemek kültüründen askeri düzenine, yaşam tarzına pek çok şey hakkında notlar almış. Çelebi’nin bugün bile önemini koruyan ilk düzyazı örneklerinden Seyahatname’si bu gezilerin ürünü.”

Kahraman, Seyahatnameyi’nin çok güzel bir Türkçeyle yazıldığını, Çelebi’nin tıpkı bir uzman gibi her konuyu detaylı anlattığını da belirtiyor: “Çelebi’nin her konuda bu kadar bilgiyi nasıl edindiğine şaşırıp kalıyorsunuz. Ancak o da çok şaşırmış ve gördüklerini yazarken heyecanını gizleyememiş. Örneğin Seyahatname’de Afrika’ya ait ilginç detaylardan bahsediyor. Çok ilkel yaşadıklarını ve siyahi olduklarını görünce hayretlere düşüyor. Biliyorsunuz ki siyahilerin ton farkları vardır. Ancak pek çoğumuz kırmızı tonda olanları bilmez. Çelebi o zaman bu tene sahip insanları görüyor ve çok şaşırıyor. Hatta bir anısı var, Sudan Kralı’nın yanına gidiyor. Huzuruna çıktığında kralın kardeşi korkuyor ve ‘Bu çiğ adamlar kim bizi öldürmeye mi geldiler’ diyor. Çelebi de korkuyor ve içinden ‘Beni güneşin altında pişirecekler?’ diyor. Bunların hepsini de Seyahatname’ye aynen aktarıyor.”

Dağdaki eşkıyayla bile arkadaş

Seyit Ali Kahraman, Evliya Çelebi’nin IV. Murat ve dönemin sadrazamlarının yanı sıra dağdaki eşkıya, sokaktaki meczupla bile arkadaş olduğunu söylüyor: “Hatta Anadolu’daki Celali isyanlarını başlatanlarla dağda oturup konuşmuş. Bu eşkıyalardan biri olan Karahaydaroğlu yakalanıp İstanbul’a asılmaya getirildiğinde yolda Evliya Çelebi ile karşılaşmış, onunla sohbet etmiş.” Çelebi’nin başka devletlerin savaşlarını bile gidip yerinde izlediğini, notlar aldığını anlatan Kahraman’a göre ünlü seyyahın bir özelliği daha var: “Savaştaki askerlerin yüzlerine yansıyan ruh hallerine bile yer veriyor Seyahatname’sinde. Çelebi bir gazetecidir, dahası savaş muhabiridir.”