Eyüp Sultan`ı Emir Sultan İzliyor

Osmanlının ilk Şeyhülislam`ı Molla Fenari`nin ``Hz.

Peygamber`in neslinden Anadolu`ya bunun gibi değerli bir zat gelmemiştir`` sözleriyle övdüğü belirtilen Emir Sultan`ın Bursa`daki türbesi, ziyaretçi akınına uğruyor.Emir Sultan türbesi ve adına yaptırılan cami, Bursa ile yeni tanışanların tamamına yakınının ilk uğradığı tarihi mekanların başında geliyor.Bursa`ya yolu düşenler, Osmanlıların kuruluş devrinde Bursa`da yaşamış olan, soyu Peygamber Efendimizin torunu Hz. Hüseyin`e dayanan büyük alim ve veli Emir Sultan Hazretlerinin türbesinde Fatiha okumadan gitmiyor.Emir Sultan Türbesi ve Camisi, Bursa`nın doğusunda aynı adlı mahallede, ``Emir Sultan Mezarlığı``nın yanında yer alıyor.Özellikle, dini günlerde akın akın ziyaretçilerle dolan, her gün mevlid okutulan Emir Sultan Camisi ve Türbesi, yabancı turistler tarafından ilgi gördüğü kadar Bursalılar için de büyük önem taşıyor. Külliye, Türkiye genelinde en çok ziyaret edilen cami ve türbeler arasında, İstanbul`daki Eyüp Sultan Türbesi`nden sonra ikinci sırada bulunuyor.Emir Sultan Camisi, Yıldırım Bayezid`in kızı Hundi Fatma Hatun tarafından, eşi Emir Sultan adına muhtemelen Çelebi Mehmed`in hükümdarlığı sırasında (1366-1429) inşa ettirilir. Kare planlı ibadet alanının üzerini büyük bir kubbe örtmektedir. Giriş bölümünde şadırvanlı, geniş ve güzel bir avlusu vardır. Bursa camileri içinde en geniş ve en güzel avlusu olan camidir.Toplam cemaat kapasitesi 1000 kişi olan camiye, vakit namazlarında ortalama 250 kişi gelirken, cami cuma ve bayram namazlarında doluyor.Caminin avlusunda bulunan türbe, zamanla harap olmuş, Sultan 2. Abdülhamid`in şehzadeliği sırasında 1868`de yenilenmiştir. Türbenin sekiz köşeli bir planı olup üzerini yüksek bir kasnağın taşıdığı kubbe örtmektedir. Camiye bakan pencerelerden biri üzerinde H. 1285 (1868) tarihli onarım kitabesi dikkati çekmektedir. İçeride, ortada Sultan Bayezid`in damadı Halveti Şeyhi Emir Sultan`ın parmaklıklarla çevrili sandukası, yanında ise oğlu Emir Ali Çelebi ile Hundi Sultan`ın ve iki kızının sandukaları bulunmaktadır. Türbenin iki tarafında odalar yer alır

-Emir Sultan hazretlerinin hayatı- Asıl adı Muhammed Şemseddin`dir, 1368`de Buhara`da doğmuş, 1429 Bursa`da vefat etmiştir. Babası çömlekçi manasına gelen "Emir Külal" lakabıyla tanınan devrinin mutasavvıflarından Seyyid Ali`dir.Genç yaşta manevi kemalata eren Emir Sultan, Allah ve Peygamber aşkı ile Hicaz`a gitmek için Buhara`dan ayrılır, hac kervanıyla yollara düşer. Merv, Nişabur, Isfahan, Bağdat ve Basra üzerinden Hicaz`a ulaşır. Haccını tamamladıktan sonra Medine-i Münevvere`ye yerleşir. Gayesi Allah Resülü`nden feyz alarak huzurlu bir hayat yaşamaktır. Fakat rivayede göre, gördüğü bir rüyada, Peygamber efendimizden kendisine bir işaret gelir. Rüyada kendisine denir ki; ``Ey oğul, Hak teala tarafından sana işaret olundu ki, Diyar-ı Rum`a (Anadolu) varıp ceddin Hz. Muhammed`in sünnetinin adabını Müslümanlara takva yolu ile açıklayasın. Bu yolculukta yanan üç kandil sana yol gösterecek. O kandiller nerede sönerse, oraya yerleşeceksin ve kabrin de orada olacak.``. Bunun üzerine Medine`den hicret eden Emir Sultan, Bursa`nın doğu kısmında Gökdere Vadisi`nde konaklar.Emir Sultan`ın Bursa`ya geldiği dönem, Yıldırım Bayezid (1389-1402) devridir. Yıldırım Bayezid, Çelebi Mehmed`in ve İkinci Murad dönemlerine ve hadiselerine şahit olan, padişahlara dua ederek kılıç kuşatan, onları cihada teşvik eden, İkinci Murad dönemindeki İstanbul kuşatmasına (1422) bizzat talebeleriyle iştirak eden, devletin zor zamanlarında etrafındaki halka birlik ve beraberliğin önemini anlatan, padişah da olsa hiç çekinmeden gerektiğinde ikaz eden Emir Sultan Hazretleri, önemli hizmetler yapar

-Molla Fenari`nin emir sultan hakkındaki mektuba- Yıldırım Bayezid`in kızı Hundi Fatma Sultan, rüyada aldığı manevi bir emir üzerine, Emir Sultan ile evlenmiştir. Padişah kızı ile alim ve Allah dostu birisi arasında gerçekleşen bu evlilik, Osmanlı Tarihi`nin ilklerindendir.Bu evlilik ile alakalı olarak Yıldırım Bayezid zamanında Bursa kadısı olan ve daha sonra İkinci Murad Han döneminde Osmanlı`nın ilk Şeyhülislam`ı olacak olan Molla Fenari`nin, (1350-1430), padişaha yazdığı bir mektupta, Emir Sultan`ın büyüklüğünü şu sözlerle ortaya koyduğu belirtiliyor.``Emir Sultan`ın Resül-i Ekrem`in neslinden değerli bir kimse olduğunu bilesiniz. Hz. Peygamber`in neslinden Anadolu`ya bunun gibi değerli bir zat gelmemiştir. Buhara`dan peygamber soyundan böyle bir kişinin buraya gelmesi büyük mutluluktur. Ne mutlu size ki, Peygamberlerin Sultanı ile dünür oldunuz. Dünya ve ahirette mutluluğunuza vesile olacak işlerinizin giderek çoğalmasını Allah`tan dilerim. Şunu da bilmenizde fayda vardır ki, damadınız olan bu zat, Peygamber Efendimiz`in, "Ümmetimin alimleri İsrailoğulları`nın peygamberleri gibidir" hadisinde işaret ettiği şahsiyetlerden biridir. Hele hele Hz. Peygamber`in soyundan olması onun değerini bir kat daha artırıyor. Biz Hz. Resül`den sonra bunlardan gördüğümüz eser ve tecellilerin başka hiç kimseden naklolunduğunu görmedik...`` Emir Sultan`ın ilim ve maneviyattaki büyüklüğünü anlayan Yıldırım Bayezid Han onunla iftihar eder. Niğbolu Savaşı sonrası, yirmi cami yaptırma adağını da Emir Sultan`ın tavsiyesi üzerine yirmi kubbeli Ulucami`yi yaptırmak suretiyle gerçekleştirir.
Kaynak: AA