Akademisyenlerden `kadın Cinayetleri` Uyarısı

Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü Öğretim Üyesi Doç.

Dr. Hasan Çiçek, son 6 ay içerisinde 130 kadının cinayete kurban gittiğine belirterek, "Bu bağlamda çok acil ulusal bir eylem planına ihtiyacımız var" dedi.Doç. Dr. Hasan Çiçek son zamanlarda ülke geneli ve Van`da yaşanan kadın cinayetlerindeki artışın korkutucu olduğunu söyledi. Doç. Dr. Çiçek, medyadaki haberlerden faillerin olumsuz etkilendiğine dikkat çekerek "Bu anlamda yazılı ve görsel medyamıza da çok önemli görevler düşüyor. Bakın 2011 yılının ilk altı ayında ülke geneli 130 kadın cinayete kurban gitti. Bu kadınları öldürenler de ya eski eşleri ya kocaları ya da yakın akrabaları. Son aylarda bunun aniden yoğunlaşmasında medyanın cinayetleri `yansıtma biçimi` ile de ilgisi var. Bu cinayetlerin medyada çok ayrıntılı yer alması, başkaları tarafından çok rahatlıkla izlenmesi, okunması, cinayete eğilim duyanları cesaretlendirmekte, onların nezdinde vakaya bir meşruiyet kazandırmaktadır" dedi.Doç. Dr. Hasan Çiçek, bu durumun şiddet eğilimli bireyleri daha da cesaretlendirdiğini söyledi. Özellikle görsel medyada bu cinayetlerle ilgili verilen haberlerin failler üzerinde bulaşıcı bir etki oluşturduğunu fark ettiklerini belirten Doç. Dr. Hasan Çiçek konuşmasını şöyle sürdürdü:ZİHİNSEL BİR DEVRİM GEREKLİ"Bu kişide `Başkası yaptığına göre ben de yapabilirim` hissi uyandırmaktadır. Cinayet işlemek şiddet eğilimli bireyin gözünde kolaylaşmaktadır. Olayın medyada bu kadar yer alması bu tür olayların artışını tetiklemektedir. Bu nedenle medyada bu olaylar ya hiç yer almamalı ya da yer alacaksa sınırları olmalıdır. Mesele temelde bir zihniyet meselesidir. Ama ani artış medyadan bağımsız değerlendirilemez. Ataerkil bakış açısı, toplumun da sessizce bazı cinayetleri kanıksamış gibi görünmesi, bu tür cinayetlerdeki cezanın caydırıcı olmaması, son yıllarda içinde bulunduğumuz şiddet sarmalı gibi etmenleri katarsanız, cinayetlerin neden sonunun getirilemediği anlaşılır. Aslında bütün mesele kadına bakış açısının zamana ayak uyduramamasıdır. Bu tür katliamların ortadan kalkması, kadının bir meta olarak algılanmayıp, bir kişilik olarak, kendi başına kararlarını verebilen bir kişilik olarak algılanmasına bağlıdır. Dolayısıyla sorunun tamamen çözülmesi zihinsel bir devrim gerektirmektedir."ERKEK KADIN ÜZERİNDE HAK SAHİBİ OLDUĞU ANLAYIŞINA SAHİPDoç. Dr. Hasan Çiçek Türkiye`de hala erkek zihninde kadına bakış açısının "ya benimsin ya da kara toprağın" anlayışı olduğunu söyledi. Bu cinayetlerin büyük çoğunluğunun aslında namus cinayeti olmadığına belirten Çiçek "Burada gelenekçi yapının da etkisi var. Erkek kadın üzerinde hak sahibi olduğu anlayışına sahiptir. Erkek egemen bir toplumda, erkek isteğinin yerine gelmemesine tahammül edememektedir. Sorunu şiddetle hal edeceğini sanıyor. Daha önce şiddete maruz kalan kadınlar eşlerinden ayrılmakta; onların barış çağrılarına olumsuz cevap verince de öldürülmektedirler. Eski ile yeni kültür arasında kalan eşler, zamana ayak uyduramamakta, eski ile yeni arasında bir denge kuramamaktadır. Yeni dünya da şiddet yoktur, daha çok değer görme, başkası gibi kabul edilme beklentisi vardır. Oysa eski, özellikle kadınları sınırlandırmaktadır" şeklinde konuştu.`HER AİLEYE BİR DANIŞMAN, BİR SOSYAL DESTEK UZMANI` FİKRİ OLUMLUBu konuda herkesin özellikle toplumun çok ciddi bir eğitimden geçmesi gerektiğine dikkat çeken YYÜ Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hasan Çiçek, konuşmasını şöyle sürdürdü:"Burada akrabalara da görevler düşmektedir. Dedikodu ortamı oluşturmadan sorunu insani yollarla çözmeliler. Bu olmuyorsa medeni bir şekilde ayrılmalarını sağlanmalıdır. Akrabalar şiddeti teşvik edici açıklama ve eylemlerden mutlak kaçınmalıdırlar. Eşler karşılıklı fedakarlıkla sorunların üstesinden gelebilmeli; özellikle erkekler, eşlerine şiddet uygulama haklarının olduğu fikrinden vazgeçmelidirler. Bu bağlamda şiddet karşıtı bilinç konusunda ulusal eylem planına ihtiyaç var. Hatta evrensel bir kampanya başlatılabilir; çünkü şiddet bütün dünyada problem olmaya devam etmektedir. Hangi gerekçe ile olursa olsun şiddetin bir çözüm aracı olabileceği fikri, şiddetin bir hak olduğu anlayışı tamamen ortadan kaldırılmalıdır. Problemli aileler takip altına alınmalı ve eğitilmeleri sağlanmalıdır. Bu bağlamda Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin`in `Her aileye bir danışman, bir sosyal destek uzmanı` açıklaması son derece olumlu bir gelişmedir. Umarım bu fikir zaman geçirilmeden uygulamaya konulur."
Kaynak: İHA