Devrimci Karargah Davasında Birleştirilen Davaların Ayrılma Talebi Reddedildi

Devrimci Karargah davasında avukatların birleştirilen ana dava ile eski emniyet müdürü Hanefi Avcı’nın da sanıkları arasında olduğu davanın ayrılması talebi kabul edilmedi.

Savunma yapan sanıklar devrimcilere işkence yapan, faşist biri olarak niteledikleri Avcı ile birlikte yargılanmanın kendilerine küfür olduğunu savundu. Bazı sanıklar ise Avcı ile yargılandıkları için savunma yapmayacaklarını söyledi.
İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya Hanefi Avcı’nın da aralarında olduğu tutuklu sanıklar ile bazı tutuksuz sanıklar katıldı. Hanefi Avcı’nın eşi Şenay Avcı ise, raporlu olduğu için duruşmaya gelmedi. Hanefi Avcı ise sanıklara ayrılan bölümde en arkada oturdu ve diğer sanıklarla arasında bir askerin durması dikkat çekti.

Sanıkların salona alınmasının ardından avukatlar, basın mensupları ve izleyiciler de salona girmek istedi. Duruşma girişinde koridorda uzun süre arbede yaşandı. Salona girmek isteyen çok sayıda izleyicinin yoğunluk oluşturması üzerine avukatlar, tutuksuz sanıklar ve duruşmayı izlemeye gelen milletvekilleri içeri giremedi. Polisin ikazlarına rağmen grup salonun kapısının önünden ayrılmadı. Sözlü tartışmaların yaşandığı ortamda gruptakiler kendi aralarında da tartıştı. Uzun süren arbedede avukatlar ve milletvekilleri güçlükle içeri alınabildi. Daha sonra polis koridordaki grubu dışarı çıkardı.
Salona alınan bazı sanık yakınları, diğer sanık yakınlarının dışarıda kaldığını gerekçe göstererek gazetecilere tepki gösterdi. Dışarıda kalan sanık yakınları için baro gözlemcisi olarak salonda bulunan avukat Ömer Kavilli araya girdi. Mahkeme başkanı Eşref Aksu’dan izin alan Kavilli, bazı sanık yakınlarının da içeri alınmasını sağladı. İzdiham sırasında salona giremeyen milletvekili Sebahat Tuncel de Kavilli’nin polislere rica etmesi üzerine salona girebildi.

Eski Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Emin Arslan, milletvekilleri Sebahat Tuncel, Ertuğrul Kürkçü ve eski vekil Akın Birdal da duruşmayı izledi.
Duruşmada ilk olarak sanık avukatlarından Ercan Kanar söz aldı. Salondaki 25 avukat adına konuştuğunu belirten Kanar, “Yargılamanın kirlerden arınması için taleplerimiz var” dedi. Kanar, İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nin Hanefi Avcı’nın sanıkları arasında olduğu davanın ana dava ile birleştirmesini eleştirdi. Dosyadaki bazı delillerin hukuka aykırı olarak elde edildiğini ileri süren Kanar, savunmalar alınmadan önce bu delillerin dosyadan çıkarılmasını istedi. Kanar’ın konuşmasını uzatması üzerine mahkeme başkanı zaman zaman araya girerek “Avukat bey savunma yapıyorsunuz. Lütfen sadece taleplerinizi anlatın” dedi. Bu nedenle başkan ile Kanar arasında kısa süreli tartışma yaşandı.

Daha sonra söz alan Hanefi Avcı’nın avukatı Refik Ali Uçarcı, Kanar’ın talebine benzer bir talepte bulunacağını ancak sesli kayıt yapılmasını istedi. Mahkeme başkanı ise sadece sanık savunmaları sırasında görüntülü ve sesli kayıt yapılacağını söyledi. Bunun üzerine bir avukat, “Neden kayıt yapılmıyor? Görüntülü kayıt yapılmayan yerler tutanağa geçirilmeyecek mi?” diye tepki gösterdi. Mahkeme başkanı ise, “Avukat Bey, ben her şeyi tutanağa yazdırıyorum. Türkiye Cumhuriyeti’nde kaç mahkemede görüntülü kayıt yapılıyor? Oralarda tutanak olmuyor mu?” dedi. Başkan daha sonra Avcı’nın avukatına söz verdi.

Avukat Uçarcı da yasadışı elde edildiğini iddia ettiği delillerin dosyadan çıkarılmasını isteyerek, “Müvekkilimin aramadan 28 gün önce boşalttığı iş yerinde kasetler çıktı. Bunlar hukuka aykırı delildir. Müvekkilimin 3 ruhsatlı silahı, iddianamede ruhsatsız olarak gösterildi.” dedi. Mahkeme ise avukatların bu taleplerini reddetti.

Duruşmada söz alan sanık Cemal Bozkurt, tutuklu sanık Hanefi Avcı’nın devrimci değerleri bozmak ve Bostancı’daki çatışmada öldürülen Orhan Yılmazkaya’nın eyleminin etkisini kırmak için davada yer aldığını öne sürdü. Son kez ikazda bulunduğunu belirten Bozkurt, Avcı’nın duruşmaya gelmesi durumunda gelmeyeceklerini söyledi.
Sanık Özgür Dinçer de Avcı ile aynı davada yargılanması nedeniyle savunma yapmayacağını ifade etti ve savunmasını yapmadan yerine oturdu.

Savunmasını yapan sanık Osman Baha Okar, Bostancı’da çatışma çıkan evde parmak izinin bulunduğunun iddia edildiğini söyledi. Parmak izinin bir yerde sahte kimlik üzerinde olduğu başka bir yerde ise kimlik fotokopisi üzerinde olduğunun anlatıldığını belirten Okar, “Daha sonra dosya incelendiğinde kimlik fotokopisi üzerindeymiş. Böyle muğlak bir iddianame var. Benim örgüte sahte kimlik temin ettiğim iddia ediliyor. O eve hiç gitmedim, oradakileri de hiç tanımıyorum. Telefon dinlemelerinde ve fiziki takiplerde başka delil de bulunamamıştır.” dedi.

Kuzey Irak’ta kampta olduğu yönünde ifade verildiğini belirten Okar, o tarihlerde ameliyat olan babasıyla ve sorumlu olduğu yayınevinin işleriyle uğraştığını savundu. Bunlarla ilgili belgeleri mahkemeye verdiğini kaydeden Okar, annesinin telefonundan Ergenekon sanığı Ufuk Akkaya ile görüştüğü iddiasını da kabul etmedi. Okar, “Ben Ufuk Akkaya’yı tanımam. Anneme sorduğumda telefonu avukat olan ablamın aldığını söyledi. Ablam da yaptığı araştırmada görüşmenin Akkaya ile değil bir arkadaşı ile yapıldığını tespit etmiş. Ancak bu konu Ergenekon ile bağlantı kurmak gayretiyle dosyaya konmuş.” iddiasında bulundu.

Savunmaların ardından duruşmaya kısa süreliğine ara verildi.

"MEHTER MARŞLI TELEFON GERİLİME SEBEP OLDU"
Bu arada, salonda bir sanığın savunma yaptığı sırada izleyicilerden birinin telefonu çaldı. Telefonun melodisinin mehter marşı olması üzerine salondakiler tepki gösterdi. Sanıklardan Devrimci Karargah Terör Örgütü`nün yöneticilerinden olduğu belirtilen Ulaş Erdoğan, “Bir bu eksikti faşizmin propagandasını yapıyorlar” şeklinde konuştu.
Kısa bir süre sonra aynı telefonun tekrar çalması üzerine mahkeme başkanı telefonların kapatılması uyarısında bulundu.