Hukukçuların Yeni Anayasa Beklentisi
Adıyaman Hukukçular Dernek Başkanı Av. Abdulhamit Dursun, ülkenin yeni bir Anayasa ihtiyacı olduğunu belirterek, yeni Anayasada ‘Değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez‘ hükmünün olmaması gerektiğini kaydetti.
Anayasanın devlet idaresini şekillendiren, temel hak ve özgürlükleri düzenleyip koruyan, milletin uzlaştığı ilkeler bütününden oluşan toplumsal bir sözleşme olduğunu vurgulayan Av. Abdulhamit Dursun, insanlığın ortak değerlerini yansıtan ve milleti geliştirmeye, özgürleştirmeye doğru götüren Anayasa olması gerektiğini belirtti. Dursun, farklılıklara ve muhalefete yaşam ve ifade hakkı tanıyan, ortak bir düzlemde barış ve dostluk içinde milleti buluşturma gayesini taşıyan Anayasaya acilen ihtiyaç
duyulduğunu ifade ederek, "Yeni Anayasa, mevcut düzenlemelerdeki temel mantık ve uygulama hatalarından, eksikliklerden ve çağdışıçılıktan uzak olmak zorundadır. Yoksa buna, yeni bir anayasa denilmesi güç olacak, sadece mevcut anayasanın bazı maddelerinde kapsamlı bir değişiklikten öte bir değişiklik olmayacaktır. Yeni yapılacak anayasadaki en önemli nokta ise; kanaat önderlerinin görüşüdür. Anayasanın hazırlanması sürecinde, özellikle sivil toplumun bu sürece katkısının oldukça önemli olduğu
kanaatindeyiz. Toplumun önünde topluma bir kesimin layık gördüklerinin ötesinde, toplumun da kendisini dillendirmesi ve tespit ettiği yanlışlıkları, adaletsizlikleri, eksiklikleri ifade etmesine imkan verilmeli ve bu tespitler ışığında sorunlara çözüm bulacak arayışlara girilmelidir. Farklı olan her düşünceye açık olunabilmeli, ortak noktalar tartışarak ve müzakere edilerek bulunmaya çalışılmalıdır. Bunun için her ilde valilik ve belediyeler koordinesinde komisyonlar kurulmalı, isteyen her ferdin bu
komisyona katılıp, düşüncesini ifade etme hakkı tanınmalıdır. Anayasanın hazırlandığı süreçte, etnik ve dini gruplardan, kanaat önderlerinden, bütün siyasi partiler, dernek, vakıf ve sivil toplum birlikteliklerinden görüşleri istenmeli, kendilerine ifade etme hakkı tanınmalıdır. Anayasayı hazırlayacak komisyonun geniş tabanlı olması ve üyelerinin seçilerek belirlenmesi gereklidir. Katkı sağlayan her kesimin ortak bir dili yakalama uğraşı içinde olmaları halinde sıkıntıların büyük ölçüde çözülebileceğini
düşünüyoruz" dedi.
MADDELER MUĞLAKLIKTAN UZAK OLMALIDIR
Abdulhamit Dursun, yeni Anayasada maddelerin kısa tutularak muğlak ifadelerden uzak olması gerektiğinin altını çizerek, dernek olarak olmazsa olmazlarını şu şekilde sıraladı:
"Öncelikle Anayasada ‘değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez‘ şeklinde bir hükmün bulunmaması gerektiğini düşünüyoruz. Anayasanın esnek ve kuşatıcı olmasını, millet ile barışık bir dilin hakim olmasını istiyoruz. İdeolojik ve taraf dilinden uzak, çeşitliliğe açık, esnek bir dil belirlenmelidir. Temel hak ve özgürlüklerin en geniş anlamda ifade edilmesini ve bunlara ilişkin sınırlamaların sadece uluslararası sözleşmelerde belirtilen unsurlarla sınırlı olması gerektiğinin belirtilmesi
gerekmektedir. Genelkurmay Başkanının görev ve yetkilerinden dolayı Milli Savunma Bakanlığına bağlanması, Genelkurmay Başkanının üçlü kararname ile atanması esası getirilmelidir. Milli Güvenlik Kurulu kaldırılmalıdır. 1982 Anayasasında her ne kadar tavsiye ve görüş bildiren bir kurul olarak öngörülmüş ise de, tüm uygulamaları ile askerin siyaset üzerindeki hakimiyetini arttırmış, Anayasa ile görevleri belirlenen diğer kurumların üzerinde etkin bir yapıya ulaşmıştır. Bu sebeple bu kurulun kaldırılması
gereklidir. Yüksek Öğretim Kurumu (YÖK) kaldırılmalıdır. Yerinden yönetim güçlendirilmelidir. Askeri yargı kaldırılmalıdır. Yargıda çift başlılığa izin verilmemelidir. Tüm öğretim ve eğitim kurumlarında kılık ve kıyafetin serbest olması esası benimsenmelidir. Yüksek öğretime girişte eşitlik esas alınması sağlanarak, katsayı dengesizliği kaldırılmalıdır. Tutuklama kararı verilebilmesi için gerekli şartların somut ve ayrıntılı olması, ayrıca bu kararın gerekçeli olarak verilmesi gerektiğinin belirtilmesi
gereklidir. Alternatif uyuşmazlık yöntemlerinin geliştirilmesine ve uygulanmasına olanak sağlanmalıdır. Uzlaşma konusunda taraflara ve kamuya serbestlik tanınmalıdır. HSYK‘nın oluşumunda hakim, savcı ve avukatların etkin olmasına önem verilmeli, seçim esası getirilmelidir. Doğal üyelikler kaldırılmalı veya en aza indirilmelidir. Sonuç olarak, yeni Anayasa, adaleti ve özgürlüğü temel almalı, kanaat önderlerinin geniş kapsamlı görüşü alınmalı, insan onuruna dayanan yeni bir anayasa olmalı, yeni Anayasayı
parlamento yapmalı, parlamento, yeni anayasayı oluşturur iken parlamento dışında kalmış siyasi ve toplumsal dinamiklere duyarlı olmalıdır. Rejim değil, halk korunmalıdır. Anayasa sadece Türklerin değil, Kürtlerin, Lazların, Çerkezlerin, Alevilerin, Rumların, Ermenilerin, kısacası herkesin anayasası olmalıdır. Anayasa hazırlanırken hiçbir kesimin tam dediği olmamalıdır. Hiç bir kesim yüzde 100 memnun olmamalıdır. Ortalama yüzde 70 memnuniyet yeterlidir. Her kesim biraz fedakarlık yapmalıdır. Anayasa
toplumsal bir sözleşme, uzlaşma ise burada her kesimin pazarlık yapma hakkı olmalıdır ve her kesimin fedakarlık yapma payı olmalıdır."
Kaynak: İHA
duyulduğunu ifade ederek, "Yeni Anayasa, mevcut düzenlemelerdeki temel mantık ve uygulama hatalarından, eksikliklerden ve çağdışıçılıktan uzak olmak zorundadır. Yoksa buna, yeni bir anayasa denilmesi güç olacak, sadece mevcut anayasanın bazı maddelerinde kapsamlı bir değişiklikten öte bir değişiklik olmayacaktır. Yeni yapılacak anayasadaki en önemli nokta ise; kanaat önderlerinin görüşüdür. Anayasanın hazırlanması sürecinde, özellikle sivil toplumun bu sürece katkısının oldukça önemli olduğu
kanaatindeyiz. Toplumun önünde topluma bir kesimin layık gördüklerinin ötesinde, toplumun da kendisini dillendirmesi ve tespit ettiği yanlışlıkları, adaletsizlikleri, eksiklikleri ifade etmesine imkan verilmeli ve bu tespitler ışığında sorunlara çözüm bulacak arayışlara girilmelidir. Farklı olan her düşünceye açık olunabilmeli, ortak noktalar tartışarak ve müzakere edilerek bulunmaya çalışılmalıdır. Bunun için her ilde valilik ve belediyeler koordinesinde komisyonlar kurulmalı, isteyen her ferdin bu
komisyona katılıp, düşüncesini ifade etme hakkı tanınmalıdır. Anayasanın hazırlandığı süreçte, etnik ve dini gruplardan, kanaat önderlerinden, bütün siyasi partiler, dernek, vakıf ve sivil toplum birlikteliklerinden görüşleri istenmeli, kendilerine ifade etme hakkı tanınmalıdır. Anayasayı hazırlayacak komisyonun geniş tabanlı olması ve üyelerinin seçilerek belirlenmesi gereklidir. Katkı sağlayan her kesimin ortak bir dili yakalama uğraşı içinde olmaları halinde sıkıntıların büyük ölçüde çözülebileceğini
düşünüyoruz" dedi.
MADDELER MUĞLAKLIKTAN UZAK OLMALIDIR
Abdulhamit Dursun, yeni Anayasada maddelerin kısa tutularak muğlak ifadelerden uzak olması gerektiğinin altını çizerek, dernek olarak olmazsa olmazlarını şu şekilde sıraladı:
"Öncelikle Anayasada ‘değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez‘ şeklinde bir hükmün bulunmaması gerektiğini düşünüyoruz. Anayasanın esnek ve kuşatıcı olmasını, millet ile barışık bir dilin hakim olmasını istiyoruz. İdeolojik ve taraf dilinden uzak, çeşitliliğe açık, esnek bir dil belirlenmelidir. Temel hak ve özgürlüklerin en geniş anlamda ifade edilmesini ve bunlara ilişkin sınırlamaların sadece uluslararası sözleşmelerde belirtilen unsurlarla sınırlı olması gerektiğinin belirtilmesi
gerekmektedir. Genelkurmay Başkanının görev ve yetkilerinden dolayı Milli Savunma Bakanlığına bağlanması, Genelkurmay Başkanının üçlü kararname ile atanması esası getirilmelidir. Milli Güvenlik Kurulu kaldırılmalıdır. 1982 Anayasasında her ne kadar tavsiye ve görüş bildiren bir kurul olarak öngörülmüş ise de, tüm uygulamaları ile askerin siyaset üzerindeki hakimiyetini arttırmış, Anayasa ile görevleri belirlenen diğer kurumların üzerinde etkin bir yapıya ulaşmıştır. Bu sebeple bu kurulun kaldırılması
gereklidir. Yüksek Öğretim Kurumu (YÖK) kaldırılmalıdır. Yerinden yönetim güçlendirilmelidir. Askeri yargı kaldırılmalıdır. Yargıda çift başlılığa izin verilmemelidir. Tüm öğretim ve eğitim kurumlarında kılık ve kıyafetin serbest olması esası benimsenmelidir. Yüksek öğretime girişte eşitlik esas alınması sağlanarak, katsayı dengesizliği kaldırılmalıdır. Tutuklama kararı verilebilmesi için gerekli şartların somut ve ayrıntılı olması, ayrıca bu kararın gerekçeli olarak verilmesi gerektiğinin belirtilmesi
gereklidir. Alternatif uyuşmazlık yöntemlerinin geliştirilmesine ve uygulanmasına olanak sağlanmalıdır. Uzlaşma konusunda taraflara ve kamuya serbestlik tanınmalıdır. HSYK‘nın oluşumunda hakim, savcı ve avukatların etkin olmasına önem verilmeli, seçim esası getirilmelidir. Doğal üyelikler kaldırılmalı veya en aza indirilmelidir. Sonuç olarak, yeni Anayasa, adaleti ve özgürlüğü temel almalı, kanaat önderlerinin geniş kapsamlı görüşü alınmalı, insan onuruna dayanan yeni bir anayasa olmalı, yeni Anayasayı
parlamento yapmalı, parlamento, yeni anayasayı oluşturur iken parlamento dışında kalmış siyasi ve toplumsal dinamiklere duyarlı olmalıdır. Rejim değil, halk korunmalıdır. Anayasa sadece Türklerin değil, Kürtlerin, Lazların, Çerkezlerin, Alevilerin, Rumların, Ermenilerin, kısacası herkesin anayasası olmalıdır. Anayasa hazırlanırken hiçbir kesimin tam dediği olmamalıdır. Hiç bir kesim yüzde 100 memnun olmamalıdır. Ortalama yüzde 70 memnuniyet yeterlidir. Her kesim biraz fedakarlık yapmalıdır. Anayasa
toplumsal bir sözleşme, uzlaşma ise burada her kesimin pazarlık yapma hakkı olmalıdır ve her kesimin fedakarlık yapma payı olmalıdır."