Bakan Akdağ‘dan Kılıçdaroğlu‘na: Vaadi Üfür, Konuşması Küfür
Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Sosyal Sigortalar Kurumu Genel Müdürü olduğu dönemde, ‘Hastaneler çürüyor, Sağlık Bakanlığı‘na alın diye yalvarıyorum‘ şeklinde konuştuğunu belirtti. Akdağ, Kılıçdaoğlu’na, “Vaadi üfür, konuşması küfür.” dedi.
Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Sosyal Sigortalar Kurumu Genel Müdürü olduğu dönemde, ‘Hastaneler çürüyor, Sağlık Bakanlığı‘na alın diye yalvarıyorum‘ şeklinde konuştuğunu belirtti. Akdağ, Kılıçdaoğlu’na, “Vaadi üfür, konuşması küfür.” dedi.
Sağlık Bakanı Recep Akdağ, bir dizi gezi ve incelemelerde bulunmak üzere geldiği Van’da, Adalet ve Kalkınma Partisi(AK Parti) seçim bürosunu ziyaret etti. Seçim bürosunda konuşan Akdağ CHP’ye yüklendi.
Kılıçdaoğlu’nun vaatlerinin ‘üfür‘ cinsinden olduğunu dile getiren Akdağ, "Daha önce biz bunları çok gördük. Üfür cinsinden vaatleri var. Peki mitinglerde konuşması ne? Vaadi üfür, konuşması küfür. Böyle bir lider böyle bir genel başkan olur mu? Bugün elimde bazı belgeler var. Bunları sizlerle paylaşacağım. Basından buradan Türk basınına iletecek. Şimdi meydanlara çıkıp ‘ben halkın adamıyım’ deyip üst perdeden atıyor. Bakalım halkın adamı kimmiş. Van’dan bütün Türkiye’ye sağlık bakanı olarak gösteriyorum. Kılıçdaroğlu, 8 seneden fazla SSK Genel Müdürlüğü yaptı. İçinizde işçi kardeşim var mı? İşçi emekçileri var mı? O SSK hastanelerinde biz neler çektik. 4 Ağustos 1994 yılında Milliyet Gazetesi 3. sayfasında ‘SSK’nın patronundan acı itiraf’ başlıklı bir haber var. Malum medyadan beni izleyen basın mensupları varsa onlara da sesleniyorum. Patronlarınız bunları yayınlayacak mı bunu göreceğim." dedi.
Elindeki belgeyi kaldırıp belgede kimin olduğunu halka soran Akdağ, "Evet burada Sayın Kılıçdaroğlu var. Biz buna mı inanacağız. Bu milleti kandıracağını mı sanıyor beyefendi. Bakın neler yazıyor okuyorum size; ‘Genel müdür Kılıçdaroğlu ‘hastaneler çürüyor sağlık bakanlığına alın diye yalvarıyorum.’ Kameralarınız zumlasın arkadaşlar, ‘SSK Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu SSK hastanelerinin verimli çalışmadığından yakınırken çürüyen SSK hastanelerinin Sağlık Bakanlığı‘na devri için yalvarıyorum ama alan yok‘ dedi. Ödediğiniz primlerle her gün hastaneyi boşu boşuna ısıtıyoruz. Ekonomik imkanları verimli kullanmıyoruz. diye konuştu.’ Bunları söyleyen Kılıçdaroğlu. ‘Sağlık Bakanlığı‘na yalvarıyorum hastaneler çürüyor hastaneleri alın.’ ifadelerini kullandı.
Kılıçdaroğlu’na bu lafları unuttun mu? diye soran, Akdağ konuşmasına şöyle devam etti: “2004 yılında biz bir kanun tasarısı götürdük hükümet olarak. 2005 yılının başında da bunu kanunlaştırdık. Neydi bu kanun tasarısı? Bütün bu hastaneler sağlık bakanlığı çatısı altına gelsin şeklindeydi. Artık işçi, memur, emekli ayrımı olmasın. Bu memleketin bütün insanları değerlidir, kıymetlidir. Van’daki de Hakkari’deki de Edirne’deki de Sinop’taki de. Türkü’de Lazı da Kürdü de böyledir. Kanun teklifini getirdik. Elimdeki ikinci belge Plan Bütçe Komisyonu‘ndaki CHP’nin bu nedenlerle tasarıya katılmıyoruz belgesi. Kılıçdaroğlu, 2004’ün sonlarında ‘bu hastanelerin Sağlık Bakanlığı‘na devrine karşıyım‘ diyor. ‘Kanunun yapılmasına karşıyım‘ diyor. Ey Kemal Kılıçdaroğlu sen karşı olabilirsin ama Vanlılar, karşı mı? Tabi ki değil. Kılıçdaroğlu kanun tasarısını kabul etmedi ama tasarı yine de Cumhurbaşkanı‘na gitti. O imzaladı tasarı tamam oldu. Ne yaptı CHP. Koştura koştura Anayasa Mahkemesi‘ne gittiler. Orada da Kılıçdaroğlu’nun imzası var. Bu zat işkembeden atıyor işkembeden. Kılıçdaroğlu’nu samimi davranmaya ve bu millete doğru konuşmaya davet ediyorum. Ve soruyum, iktidar olamazsın ya olduğunu rüyanda görsen hastanelerin yeniden işçilerin hastaneleri diye yeniden ayıracak mısın? Ayırmayacak mısın? hadi meydanlarda bunu söyle. İrtifa atmayı bilirsin. Kara çalmayı bilirsin küfür etmeyi bilirsin ağzını bozmayı bilirsin.”
Bu ülkenin göz bebeği Recep Tayyip Erdoğan’a sözüm ona efelenmeyi de bilirsin hadi delikanlıysan çık da meydanlarda vatandaşlara de ki, ‘işçileri SSK hastanesine mahkum edeceğim.‘ Bunu söyleyebilir mi? Söyleyemez. Samimi değil, iktidara gelemeyeceğini bildiği için üfürüp duruyor. Peki biz Vanlılar ne yapacağız. Referandumda CHP MHP ve BDP birleşti biz bu anayasayı niye değiştirdik. Bu anayasayı 12 Eylül darbecilerini yargılamak için değiştirmedik mi? Neden bu partiler karşı çıktı. Neden bunların üçü bir araya geldi. Bunlar düşünmeye değer değil mi?
Kılıçdaroğlu’nun dokunulmazlığının kalkmasını istediğini hatırlatan Akdağ konuşmasına şöyle devam etti: “Ergenekon davasından yargılananları CHP’den aday yapıyor. Neden dokunulmazlıkla kurtulsunlar diye. Sayın Kılıçdaroğlu’nun tetikçisi olarak ortada olan Gürsel Tekin ağır ceza almış durumda. Yargıtay’da davası 1.5 yıla yakın bir zamandır bekliyor. Karar verilse, yargı sonucu cezası onaylanırsa milletvekili bile olamayacak. Yargıtay’a sesleniyorum. Bu dosyayı neden bekletiyorsunuz. Kimi koruyorsunuz. Zamanında Recep Tayyip Erdoğan’ın dosyasının kuryeyle getirip de yargılayıp sonucunu veren siz değil miydiniz? Sayın Gürsel Tekin’i koruma çabasının altında ne yatıyor. Ağır cezadan hüküm giymiş bir kişi. Eğer bozacaksa bozsun Yargıtay ama onayacaksa onasın ama bunu zamanın da yapsın. Ne bekleniyor biliyor musunuz Sayın Gürsel Tekin‘in dokunulmazlık zırhına kavuşulması. Ama ne ye kavuşursa kavuşsunlar 12 Haziran‘da onları sandığa gömeceğiz."
Sağlık Bakanı Recep Akdağ, bir dizi gezi ve incelemelerde bulunmak üzere geldiği Van’da, Adalet ve Kalkınma Partisi(AK Parti) seçim bürosunu ziyaret etti. Seçim bürosunda konuşan Akdağ CHP’ye yüklendi.
Kılıçdaoğlu’nun vaatlerinin ‘üfür‘ cinsinden olduğunu dile getiren Akdağ, "Daha önce biz bunları çok gördük. Üfür cinsinden vaatleri var. Peki mitinglerde konuşması ne? Vaadi üfür, konuşması küfür. Böyle bir lider böyle bir genel başkan olur mu? Bugün elimde bazı belgeler var. Bunları sizlerle paylaşacağım. Basından buradan Türk basınına iletecek. Şimdi meydanlara çıkıp ‘ben halkın adamıyım’ deyip üst perdeden atıyor. Bakalım halkın adamı kimmiş. Van’dan bütün Türkiye’ye sağlık bakanı olarak gösteriyorum. Kılıçdaroğlu, 8 seneden fazla SSK Genel Müdürlüğü yaptı. İçinizde işçi kardeşim var mı? İşçi emekçileri var mı? O SSK hastanelerinde biz neler çektik. 4 Ağustos 1994 yılında Milliyet Gazetesi 3. sayfasında ‘SSK’nın patronundan acı itiraf’ başlıklı bir haber var. Malum medyadan beni izleyen basın mensupları varsa onlara da sesleniyorum. Patronlarınız bunları yayınlayacak mı bunu göreceğim." dedi.
Elindeki belgeyi kaldırıp belgede kimin olduğunu halka soran Akdağ, "Evet burada Sayın Kılıçdaroğlu var. Biz buna mı inanacağız. Bu milleti kandıracağını mı sanıyor beyefendi. Bakın neler yazıyor okuyorum size; ‘Genel müdür Kılıçdaroğlu ‘hastaneler çürüyor sağlık bakanlığına alın diye yalvarıyorum.’ Kameralarınız zumlasın arkadaşlar, ‘SSK Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu SSK hastanelerinin verimli çalışmadığından yakınırken çürüyen SSK hastanelerinin Sağlık Bakanlığı‘na devri için yalvarıyorum ama alan yok‘ dedi. Ödediğiniz primlerle her gün hastaneyi boşu boşuna ısıtıyoruz. Ekonomik imkanları verimli kullanmıyoruz. diye konuştu.’ Bunları söyleyen Kılıçdaroğlu. ‘Sağlık Bakanlığı‘na yalvarıyorum hastaneler çürüyor hastaneleri alın.’ ifadelerini kullandı.
Kılıçdaroğlu’na bu lafları unuttun mu? diye soran, Akdağ konuşmasına şöyle devam etti: “2004 yılında biz bir kanun tasarısı götürdük hükümet olarak. 2005 yılının başında da bunu kanunlaştırdık. Neydi bu kanun tasarısı? Bütün bu hastaneler sağlık bakanlığı çatısı altına gelsin şeklindeydi. Artık işçi, memur, emekli ayrımı olmasın. Bu memleketin bütün insanları değerlidir, kıymetlidir. Van’daki de Hakkari’deki de Edirne’deki de Sinop’taki de. Türkü’de Lazı da Kürdü de böyledir. Kanun teklifini getirdik. Elimdeki ikinci belge Plan Bütçe Komisyonu‘ndaki CHP’nin bu nedenlerle tasarıya katılmıyoruz belgesi. Kılıçdaroğlu, 2004’ün sonlarında ‘bu hastanelerin Sağlık Bakanlığı‘na devrine karşıyım‘ diyor. ‘Kanunun yapılmasına karşıyım‘ diyor. Ey Kemal Kılıçdaroğlu sen karşı olabilirsin ama Vanlılar, karşı mı? Tabi ki değil. Kılıçdaroğlu kanun tasarısını kabul etmedi ama tasarı yine de Cumhurbaşkanı‘na gitti. O imzaladı tasarı tamam oldu. Ne yaptı CHP. Koştura koştura Anayasa Mahkemesi‘ne gittiler. Orada da Kılıçdaroğlu’nun imzası var. Bu zat işkembeden atıyor işkembeden. Kılıçdaroğlu’nu samimi davranmaya ve bu millete doğru konuşmaya davet ediyorum. Ve soruyum, iktidar olamazsın ya olduğunu rüyanda görsen hastanelerin yeniden işçilerin hastaneleri diye yeniden ayıracak mısın? Ayırmayacak mısın? hadi meydanlarda bunu söyle. İrtifa atmayı bilirsin. Kara çalmayı bilirsin küfür etmeyi bilirsin ağzını bozmayı bilirsin.”
Bu ülkenin göz bebeği Recep Tayyip Erdoğan’a sözüm ona efelenmeyi de bilirsin hadi delikanlıysan çık da meydanlarda vatandaşlara de ki, ‘işçileri SSK hastanesine mahkum edeceğim.‘ Bunu söyleyebilir mi? Söyleyemez. Samimi değil, iktidara gelemeyeceğini bildiği için üfürüp duruyor. Peki biz Vanlılar ne yapacağız. Referandumda CHP MHP ve BDP birleşti biz bu anayasayı niye değiştirdik. Bu anayasayı 12 Eylül darbecilerini yargılamak için değiştirmedik mi? Neden bu partiler karşı çıktı. Neden bunların üçü bir araya geldi. Bunlar düşünmeye değer değil mi?
Kılıçdaroğlu’nun dokunulmazlığının kalkmasını istediğini hatırlatan Akdağ konuşmasına şöyle devam etti: “Ergenekon davasından yargılananları CHP’den aday yapıyor. Neden dokunulmazlıkla kurtulsunlar diye. Sayın Kılıçdaroğlu’nun tetikçisi olarak ortada olan Gürsel Tekin ağır ceza almış durumda. Yargıtay’da davası 1.5 yıla yakın bir zamandır bekliyor. Karar verilse, yargı sonucu cezası onaylanırsa milletvekili bile olamayacak. Yargıtay’a sesleniyorum. Bu dosyayı neden bekletiyorsunuz. Kimi koruyorsunuz. Zamanında Recep Tayyip Erdoğan’ın dosyasının kuryeyle getirip de yargılayıp sonucunu veren siz değil miydiniz? Sayın Gürsel Tekin’i koruma çabasının altında ne yatıyor. Ağır cezadan hüküm giymiş bir kişi. Eğer bozacaksa bozsun Yargıtay ama onayacaksa onasın ama bunu zamanın da yapsın. Ne bekleniyor biliyor musunuz Sayın Gürsel Tekin‘in dokunulmazlık zırhına kavuşulması. Ama ne ye kavuşursa kavuşsunlar 12 Haziran‘da onları sandığa gömeceğiz."