Balyoz Sanıklarından Benzer Savunma
Balyoz davasında savunma yapan sanıklar, birbirine benzer açıklamalarla suçlamaları reddetti.
Balyoz davasında savunma yapan sanıklar, birbirine benzer açıklamalarla suçlamaları reddetti.
İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi‘nde görülen Balyoz davasında savunmasını yapan Emekli Albay Bülent Tunçay, 1. Ordu plan seminerinin yapıldığı 2003 yılı Mart ayında Plan Harekat Şube Başkanı olarak görev yaptığını söyledi. Sanık Tunçay, Balyoz Planı‘nın “EK-A Görevlendirmede Yetkili Personel” listesinde adının olmasına karşın böyle bir görevin kendisine hiçbir şekilde tebliğ edilmediğini iddia etti. Askerlik hayatı boyunca yazışmalarda “Tuncay” soyadını kullandığını öne süren Tunçay, gerçek soyadı olan "Tunçay”ı 2005 yılından sonra kullandığını söyledi. Ek-A görevlendirme listesinde soyadının "Tunçay" olarak yazıldığını belirten Tunçay, bu durumda 2003‘te ait olduğu iddia edilen bu evrakın sahte olduğunu ileri sürdü.
Bağlı bulunduğu dönemin Harekat Başkanı Süha Tanyeri‘nin kendisine yasal olmayan hiçbir emir vermediğini söyleyen Tunçay, “Dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök, dönemin Genelkurmay 2. Başkanı Yaşar Büyükanıt, Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman ve Kara Kuvvetleri Kurmay Başkanı İlker Başbuğ‘un tanık olarak dinlenmesini talep ediyorum.” diye konuştu.
Tutuklu sanıklardan emekli Albay Halil Yıldız ise savunması sırasında suç isnadı yapılan 2003 tarihinde 1.Ordu‘da Denetleme ve Değerlendirme‘de görev yaptığını söyledi. Yıldız, o dönem devir teslim törenleri, 10 Kasımlar ve bazı bayramlar dışında 1. Ordu Komutanı ve diğer komutanlar ile karşılaşmadığını ve herhangi bir belge imzalatmadığını söyledi. Sanık Halil Yıldız, Balyoz Planı eklerinde kendisine verildiği iddia edilen görevle ile ilgili kimsenin kendisine emir vermediğini ve herhangi bir tebligat almadığını söyledi.
Avukatı Armağan Güner ise, ”Halil Yıldız‘ın isminin listeye sehven yazıldığını düşünüyorum. Bazı subaylar hedef haline gelmelerine neden olan bazı davranışlarda bulunmuş olsalar da Halil yıldız kendi halinde bir personel subaydır.” dedi. Denetleme Albaylarının etkin görevleri olmadığını belirten Avukat Güner, emekliliği yaklaşmış Albayların bir odada görev yaptıklarını, her personele bir masa dahi düşmediğini iddia etti.
Avukat Güner‘in bu sözleri üzerine eski MGK Genel Sekreteri emekli Orgeneral Şükrü Sarıışık söz alarak, “TSK‘de bütün görevler kutsaldır. Doğrudur, 5 albay bir masada toplanabilirler. Ama bu deneyimle Albaylar, çok önemli olan TSK‘nin denetleme görevini yaparlar. Bir savaş durumunda hangi subayın nerede ve nasıl çalışacağını belirlerler.” şeklinde açıklamada bulundu.
Tutuklu sanık Emekli Albay Refik Hakan Tufan da savunmasında Temmuz 2002 ile Haziran 2003 tarihlerinde Halkalı‘daki muhabere taburunda görev yaptığını, bu taburun daha sonra lağvedildiğini anlattı. Balyoz Planı EK-A listesinde adının neden yer aldığını bilmediğini belirten Tufan, görevlendirmeye ilişkin emir ve tebligat almadığını söyledi.
Savunmasını yapan tutuklu sanık Orkun Gökalp ise “Bana sözde Balyoz Planı‘nın ek listelerinde iddia edilen hiçbir görev teblagatında bulunulmadı.” dedi. Gökalp, darbe planı yapıldığı iddia edilen seminer tarihinde Bosna-Hersek‘de görev yaptığını belirtti.
İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi‘nde görülen Balyoz davasında savunmasını yapan Emekli Albay Bülent Tunçay, 1. Ordu plan seminerinin yapıldığı 2003 yılı Mart ayında Plan Harekat Şube Başkanı olarak görev yaptığını söyledi. Sanık Tunçay, Balyoz Planı‘nın “EK-A Görevlendirmede Yetkili Personel” listesinde adının olmasına karşın böyle bir görevin kendisine hiçbir şekilde tebliğ edilmediğini iddia etti. Askerlik hayatı boyunca yazışmalarda “Tuncay” soyadını kullandığını öne süren Tunçay, gerçek soyadı olan "Tunçay”ı 2005 yılından sonra kullandığını söyledi. Ek-A görevlendirme listesinde soyadının "Tunçay" olarak yazıldığını belirten Tunçay, bu durumda 2003‘te ait olduğu iddia edilen bu evrakın sahte olduğunu ileri sürdü.
Bağlı bulunduğu dönemin Harekat Başkanı Süha Tanyeri‘nin kendisine yasal olmayan hiçbir emir vermediğini söyleyen Tunçay, “Dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök, dönemin Genelkurmay 2. Başkanı Yaşar Büyükanıt, Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman ve Kara Kuvvetleri Kurmay Başkanı İlker Başbuğ‘un tanık olarak dinlenmesini talep ediyorum.” diye konuştu.
Tutuklu sanıklardan emekli Albay Halil Yıldız ise savunması sırasında suç isnadı yapılan 2003 tarihinde 1.Ordu‘da Denetleme ve Değerlendirme‘de görev yaptığını söyledi. Yıldız, o dönem devir teslim törenleri, 10 Kasımlar ve bazı bayramlar dışında 1. Ordu Komutanı ve diğer komutanlar ile karşılaşmadığını ve herhangi bir belge imzalatmadığını söyledi. Sanık Halil Yıldız, Balyoz Planı eklerinde kendisine verildiği iddia edilen görevle ile ilgili kimsenin kendisine emir vermediğini ve herhangi bir tebligat almadığını söyledi.
Avukatı Armağan Güner ise, ”Halil Yıldız‘ın isminin listeye sehven yazıldığını düşünüyorum. Bazı subaylar hedef haline gelmelerine neden olan bazı davranışlarda bulunmuş olsalar da Halil yıldız kendi halinde bir personel subaydır.” dedi. Denetleme Albaylarının etkin görevleri olmadığını belirten Avukat Güner, emekliliği yaklaşmış Albayların bir odada görev yaptıklarını, her personele bir masa dahi düşmediğini iddia etti.
Avukat Güner‘in bu sözleri üzerine eski MGK Genel Sekreteri emekli Orgeneral Şükrü Sarıışık söz alarak, “TSK‘de bütün görevler kutsaldır. Doğrudur, 5 albay bir masada toplanabilirler. Ama bu deneyimle Albaylar, çok önemli olan TSK‘nin denetleme görevini yaparlar. Bir savaş durumunda hangi subayın nerede ve nasıl çalışacağını belirlerler.” şeklinde açıklamada bulundu.
Tutuklu sanık Emekli Albay Refik Hakan Tufan da savunmasında Temmuz 2002 ile Haziran 2003 tarihlerinde Halkalı‘daki muhabere taburunda görev yaptığını, bu taburun daha sonra lağvedildiğini anlattı. Balyoz Planı EK-A listesinde adının neden yer aldığını bilmediğini belirten Tufan, görevlendirmeye ilişkin emir ve tebligat almadığını söyledi.
Savunmasını yapan tutuklu sanık Orkun Gökalp ise “Bana sözde Balyoz Planı‘nın ek listelerinde iddia edilen hiçbir görev teblagatında bulunulmadı.” dedi. Gökalp, darbe planı yapıldığı iddia edilen seminer tarihinde Bosna-Hersek‘de görev yaptığını belirtti.