Baykal: 'Cumhurbaşkanının bu iktidara bir frenini gördünüz mü?'

Seçim çalışmalarına memleketi Antalya‘da sürdüren eski CHP Genel Başkanı Baykal, Döşemealtı Sanayici ve İşadamları Derneği (DÖSİAD) üyesi işadamlarıyla Orfe At Çiftliği‘nde düzenlenen kahvaltıda biraraya geldi. Döşemealtı‘nın çok özel bir yer olduğunu belirten Baykal, "Sadece Antalya‘nın kalkınması bakımından değil, yerleşmesi bakımından da, iskanı bakımından da, şehir ve kent politikası bakımından da muazzam bir bakir alan. İnşallah burayı da doğru kullanırız" dedi.

Yeni uydu kent merkezleri hazırlıklarının Döşemealtı‘nda yapılması gerektiğini belirten Baykal, "Yani İstanbul‘a kanal açacağız, Ankara‘ya Güneykent kuracağız. Önce Türkiye‘nin en büyük zenginliği Antalya‘yı doğru ele almak lazımdır. İlk yapılması gereken iş budur" diye konuştu.

"CUMHURBAŞKANININ BU İKTİDARA BİR FRENİNİ GÖRDÜNÜZ MÜ?"

Demokrasilerde cumhurbaşkanının rejimin güvencesi ve freni olduğunu söyleyen Baykal, "Yanlışları gerektiği zaman durduracak olan mercidir. Türkiye‘de Cumhurbaşkanının bu iktidarın bir yanlışını gerici çevirdiğini gördünüz mü? Büyük yanlışlar yapıldığı halde yargı freni yok. Basın, medya susturulmuş, iş dünyası yıldırılmış. Kimse konuşamıyor. Böyle bir ortamda bu gidişe destek olunur mu? Bu gidişe dur demek lazım, bir frene ihtiyaç var. Bu fren de demokraside halktır, seçimdir, sandıktır. Biraz aşağıya

çekmek lazım, indirmek lazımdır. Cesaret vermek yanlıştır. Biraz dur demek lazım" dedi.

AK Parti iktidarına 4 yılın daha verilmesi halinde ülkenin bugünkü noktadan 4 yıl sonra hangi noktaya geleceğini düşünmek istemediğini söyleyen Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Özellikle Güneydoğu‘da artık devletin kurallarının, hukukunun işlediğini söyleme imkanı kalmadı. Tehdit ortamı egemen hale geldi. Başbakan oraya gidiyor, bütün kepenkler kapalı. Çok acıdır. Arkasında devletin bütün güvenlik güçleri, devletin bütün gücüyle ancak gidebiliyor. Bu iyi manzara değil. 9 yıl önce böyle manzara var mıydı? 4 yıl sonra ne olacak Türkiye‘de?"

Başbakan‘ın şikayet ettiği bu tablonun sorumlusunun bizzat Başbakan‘ın kendisi olduğunu savunan Baykal, "O değil miydi teröristleri Habur‘dan halayla kabul eden, o değil miydi onların ayağına çadır mahkemeleri götüren, aklayıp paklayan. ‘Pişmansınız değil mi?‘ diye sorulduğunda ‘Hayır pişman değiliz. Bizi buraya Apo gönderdi. Mektubunu getirdik‘ diye meydan okuyan insanları otobüsün üstüne çıkarıp davulla zurnayla kahraman gibi ülkeye alan o değil mi? Müsteşarını oraya gönderen, savcısını oraya gönderen

Başbakan değil mi? Bütün bunları yaptıktan sonra şimdi bu nokta gelince bundan şikayet etmeye hakkı var mı?" diye konuştu.

Bu politikalarının bir sonucu olarak Türkiye‘de bugün anadilde eğitimin konuşulmaya başladığını kaydeden Baykal, "Bu devletin resmi dilini çocuklarınıza öğretmeyin diyorlarsa, nasıl beraber yaşayacağız? 6 yaşına kadar Türkçe öğretmeyecekler, 6 yaşından sonra anadilde eğitim yapacak. Başbakan anadilde eğitim imkanı verecek. O çocuk 12 sene o eğitimi alırsa, ne olacak 18 yaşına geldiğinde? Nerenin çocuğu olacak, hangi toplumun çocuğu olacak?" diye sordu.