Zirve Yayınevi Davasının 33. Duruşmasında Senaryo Şoku

Malatya‘da 18 Nisan 2007 tarihinde biri Alman, 3 misyonerin öldürüldüğü Zirve Yayınevi olayı davasının 33. duruşmasında senaryo şoku yaşandı.

Zirve Yayınevi Davasının 33. Duruşmasında Senaryo Şoku
Malatya‘da 18 Nisan 2007 tarihindeki Alman Tilman Geske, Necati Aydın ve Uğur Yüksel adlı misyonerlerin öldürüldüğü Zirve Yayınevi cinayetleri ile ilgili davanın Özel Yetkili Malatya Ağır Ceza Mahkemesi‘ndeki 33. duruşması sona erdi.

Duruşmada, Malatya E Tipi Cezaevinde tutuklu bulunan sanıklar Emre Günaydın, Abuzer Yıldırım, Cuma Özdemir, Hamit Çeker ve Salih Gürler yoğun güvenlik önlemleri altında mahkemeye getirilirken, diğer tutuklu sanık Varol Bülent Aral ise Adıyaman Cezaevi‘nden mahkemeye getirildi. Davanın tutuksuz sanıkları Hüseyin Yelki, Kürşat Kocadağ ve Mehmet Gökçe ise duruşmaya katılmadılar.

Duruşmaya, öldürülen Alman Tilman Geske‘nin Malatya‘da yaşayan eşi Suzanna Geske, Uğur Yüksel‘in annesi Hatice Yüksel, Hıristiyan Cemaatinden temsilciler ile Almanya Büyükelçiliğinden de görevliler ile bazı sanık yakınları da duruşmaya katıldılar.

Duruşmaya Özel Yetkili Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığı‘na yeni atanan eski üye Hayrettin Kısa, ilk kez davayı başkan olarak baktı.

Duruşma başında tutuklu sanık Varol Bülent Aral‘ın avukatı Tuna Ateş, müvekkilinin istememesi üzerine önümüzdeki duruşmadan itibaren davadan çekileceğini belirtti. Bunun üzerine sanık Aral, "Ben avukat istemiyorum. Bana verilen avukatlar korkunç yaratıklar. Avukatlık vasıfları yoktur" dedi. Bunun üzerine mahkeme başkanı, "Baro da avukat kalmadı" dedi.

Duruşmaya tanık olarak davet edilen Ercan Benli‘nin adresinin tespit edilememiş üzerine getirilemediği belirtildi.

MAĞDUR AVUKATLARI DAVANIN POYRAZKÖY DAVASI İLE BİRLEŞTİRİLMESİNİ TALEP ETTİ

Mağdur avukatları adına söz alan Erdal Doğan, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca Zirve Yayınevi olayı ile ilgili olarak başlatılan ve aralarında Malatya Jandarma eski Alay Komutanı Mehmet Ülger ile diğer subay ve astsubaylarında tutuklandığı soruşturma ile İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi‘nde görülen Poyrazköy davası arasında hukuki bağlantılar bulunduğunu, Emekli Orgeneral Hurşit Tolon ve emekli Tuğgeneral Levent Ersöz‘ün de dinlenme durumu olduğunu, bu nedenle de Malatya‘daki Zirve Yayınevi davasının

ile İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi‘ndeki dava ile birleştirilmesini talep ettiklerini talep etti.

KENDİ YAZDI KENDİ OYNADI

Duruşma esnasında bazı itiraflarda bulunmak üzere söz alan tutuklu sanık Varol Bülent Aral, şuanda tutuklu bulunan Malatya eski Jandarma alay Komutanı Emekli Kurmay Albay Mehmet Ülger‘in Zirve Yayınevi olayını tertiplediğini, hatta kendisine de görev alması için 2006 yılı sonlarında dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt imzası ile bir zarf içerisinde kağıt getirildiğini, Siyah Kuvvetlerde görev alan herkese böyle bir zarf geldiğini, zarfta kendisini uzun süreden beri takip edildiği ve

çalışmalarını takdirle karşılandığının yazdığını, zarfın kendisine Yaşar Büyükanıt‘ın Malatya ziyaretinden 1-2 gün önce verildiğini, Albay ile buluştukları bir apartman dairesinde sanıklardan Emre Günaydın ile babasının da orada gördüğünü, albayın Emre‘nin babasına çanta içerisinde 500 bin TL para verdiğini, Emre‘ye kod isim verildiğini, ancak hatırlayamadığını, Zirve Yayınevi‘nin eski çalışanlarından ve bu davada sanık olarak tutuksuz yargılanan Hüseyin Yelki‘nin JİTEM elamanı olduğunu, Albayın

buluştukları evde kendilerine misyonerlerle ilgili slayt gösteri eşliğinde bilgi verdiğini, Malatya‘daki misyonerlerin Alman derin devletinin uzantıları olduğunu, evde kendilerine Hulki Çevizoğlu‘nu kitapları ile Zekeriya Beyaz‘ın misyonerlikle ilgili yazılarını verdiğini, Albay Mehmet Ülger‘in Garipoğlu ailesinden bilgi alması için Münevver Karabulut‘u Cem Garipoğlu‘nun sevgili olarak eve yerleştirdiğini, Albayın kendisinin Ankara‘da bombalı bir yelmede ölün DHKP-C üyesi Şengül Akkurt ile bir süre

görüşmesini şantaj olarak kullanıp, Akkurt‘un kardeşleri olan ve Elif Akkurt ile Hatice Akkurt‘u devlet büyüklerine karşı suikastta kullanmak istediğini iddia etti. Ardından konuşmasına devam eden Varol Bülent Aral, "Söylediklerim yalanda değil, doğruda değil. Bir kurgulama yaptım. Bu bir gerçek değil. Bu bir kurgu. Bütün bunları davanın bir parçası olarak mahkemenizin yaptığı hatalardan dolayı yaptım. Mahkemenin yaptığı yanlışı ortaya koymak için kurgu kurdum. Ben bir daha ispat olmadan kimsenin

konuşmaması için böyle bir kurgu kurdum" dedi.

SAVCI ETKİN PİŞMANLIK YASASINI SANIKLARA SORDU

Sanıklardan Emre Günaydın söz alarak Varol Bülent Aral‘ın akli dengesi yerinde olmayan birisi olduğunu ileri sürdü.

Emre Günaydın‘ın avukatı Niyazi Tokmak‘ta söz alarak davada sadece 3 klasörün sanık Varol Bülent Aral‘ın iddia ve iddiaları üzerine alınan ifadelerle dolu olduğunu belirterek, bu şahsın akıl sağlığının yerinde olmadığını ve Adli Tıp Kurumu‘nda tedavi gördüğünü iddia etti.

Duruşmada Malatya Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı Şeref Gürkan, sanıklara İstanbul‘daki Zirve Yayınevi olayı ile ilgili soruşturmayı hatırlatarak, şimdiye kadar söylemek isteyip de, söyleyemedikleri bir durum varsa Etkin Pişmanlık Yasasından yararlanmalarını istedi. Sadece Varol Bülent Aral, savcı ile görüşmek istediğini belirtti.

İSTANBUL‘DAKİ SORUŞTURMA DOSYASI İSTENDİ

Duruşmaya bir süre ara veren Mahkeme Heyeti, İstanbul Özel Yetkili Cumhuriyet savcılığınca geçtiğimiz 17 Mart 2011 tarihinde yapılan ve aralarında Malatya Jandarma eski komutanı Emekli Kurmay Albay Mehmet Ülger‘inde bulunduğu 7 kişinin Zirve Yayınevi davası nedeniyle tutuklanması olayı ile ilgili soruşturma dosyasının istenmesine karar verdi.

Birleştirme talebinin soruşturmanın bitmesinden sonra karara bağlanmasına karar veren Mahkeme Heyeti, tekrar ifade vermek isteyen tanık Erhan Özen‘in bir sonraki duruşmada dinlenmesine ve mahkemeye getirilemeyen tanık Ercan Benli‘nin adresiniınevi olayını tertiplediğini, hatta kendisine den belirlenmesine de karar vererek duruşmayı 24 Haziran 2011 tarihine erteledi.

AVUKATTAN SAVCIYA, "ETKİLİ SORUŞTURMA YAPMADI" SUÇLAMASI

Duruşma sonrasında değerlendirmede bulunan mağdur avukatlarından Erdal Doğan, "Bizim düşüncemiz bu haliyle bile, davaların birleştirilmesi ve soruşturmanın İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi‘ne gitmesiydi. Ama mahkeme, oradaki soruşturmanın safahatını ve ilgili evrakları beklemeyi gerek gördü. Cinayetin üzerinden 4 yıl geçti. 3.5 yıldır da, bu kovuşturma sürüyor. Aslında bu soruşturmada İstanbul7da ilerleyen hususlar çok yeni değil. Bizim için sürpriz değil. Tutuklanan isimlerle ilgili olarak başta 3 tane

ihbar mektubu geldi. Fakat burada ciddi bir soruşturma yapılmadı. Cumhuriyet Savcısı yapmadı. Bu Cumhuriyet Savcısı, özellikle de çok ilginç bir isim bizim dikkatimizi çekiyor. O dönemlerde Cumhuriyet Başsavcı Vekili Atilla Ceylan, bu soruşturmanın üzerine eğilmiş olsaydı, bu kadar zaman kaybetmezdik. bu savcı aynı zamanda Cemal Temizöz davasında, Cemal Temizöz‘ü tanık sıfatıyla dinlemek istediği ve dinlediği. Savcı Ceylan‘ın hiç bir şey hatırlayamıyor olduğu dikkatimizi çekiyor. Atilla Ceylan döneminde bu

dosya etkin bir şekilde soruşturulmuş olsaydı, bu olay bugüne gelmezdi. Bu kadar zaman kaybetmemiş olurduk" ifadelerini iddia etti.

Avukat Doğan, sanık Varol Bülent Aral‘ın duruşmadaki kurgusu hakkında ise, "Çoğun doğru bilgi içerisinde bazen dava konusunda savunma açısında sanıklar stratejik beyanlarda bulunuyor. Varol Bülent Aral‘ın açıklaması bu yönde. Bize göre o açıklamaların çoğu yerli yerinde, ama acaba bir yerlere mesaj mı veriyor diye düşüncemiz yok değil" ifadelerini kaydetti.

Alman Tilman Geske‘nin Malatya‘da yaşayan eşi Suzanna Geske, duruşma sonrasında bayan polis koruması eşliğinde adliyeden ayrıldı. Uğur Yüksel‘in annesi Hatice Yüksel, adliyeden ayrılırken çekim yapan kameramanlara, "Gidin katilleri çekin" diyerek tepki gösterdi.

Kaynak: İHA