6. İş Sağlığı Ve Güvenliği Kongresi Başladı

TMMOB Makine Mühendisleri Odası Adana Şubesi tarafından düzenlenen 6. İş Sağlığı ve Güvenliği Kongresi başladı. Üç gün sürecek kongre iki ayrı salonda ve 6 ayrı oturumda gerçekleştirilecek.

6. İş Sağlığı Ve Güvenliği Kongresi Başladı
Çukurova Üniversitesi Mithat Özsan Amfisi‘nde yapılan kongrenin açılışında konuşan Ç.Ü Rektörü Prof. Dr. Alper Akınoğlu, ülkemizde yılda 80 bin iş kazasında bin kişinin öldüğünü ve 2 milyon iş kaybı meydana geldiğini belirterek, "Çalışanlar için günümüzde büyük boyutlu bir sorun olması İş Sağlığı ve Güvenliği (İSG) hizmetlerinin yeterli olmadığını göstermektedir. Bu bilinç işyerlerinde yönetim kademesinden başlayarak tüm çalışanlarda olmalıdır. İdeali ise toplumsal İSG kültürünün boyutunun

yeterliliğidir. Bu yeterlilik örgün ve yaygın eğitim ile topluma kazandırılmalıdır. Lisans ve lisansüstü eğitimin verdiği ve bilimsel araştırmaların yapıldığı üniversitelerin, İSG eğitimlerinde öncelikli bir yer vardır" dedi.

TMMOB Makina Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ali Ekber Çakar da, işçi sağlığı ve iş güvenliği sorunlarının doğru çözümlere kavuşturulmasına yönelik güvenlik önlemlerinin geliştirilmesinin, mesleki ve Odanın görevleri arasında olduğuna dikkat çekerek şöyle konuştu: "Odamızın 12 yıldan bu yana düzenlediği işçi sağlığı, iş güvenliği ve bağlantılı konulardaki sempozyum ve kongrelerin, mevzuat ve uygulamalar açısından henüz ülkemizde yeni olan bu konuya ilişkin duyarlılıkların yerleşmesinde önemli

ve uyarıcı bir rolü bulunmaktadır. Kongrelerimizde şekillenen bütünlüklü öneriler bu alanda önemli açılımlar sağlamıştır"

İş güvenliği konusunda yürüttükleri faaliyetlerin, 2004 yılında Türk Akreditasyon Kurumu‘na akredite ettirildiğini ve Odalarının A Tipi Muayene Kuruluşu olduğunu vurgulayan Çakar, şunları söyledi:

"Personel Belgelendirme Kuruluşumuz da ilgili AB standardı kapsamında TÜRKAK‘a akredite ettirilmiştir. Bu husus, düzenlediğimiz mühendis yetki belgelerinin uluslararası tanınırlığı ve ülkemiz lehine önemli bir kazanım olarak, işçi sağlığı ve iş güvenliğinde ilk kamu adresi olan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından, kamu yararı doğrultusunda değerlendirmeyi beklemektedir. Üzülerek belirtmek isterim, Bakanlık tarafından mevzuat hazırlık süreçlerinde meslek örgütleri ve sendikaların görüşlerine

önem verilmemiştir."

Yapılan yönetmeliklerin birçoğunun Oda ve TMMOB, TTB gibi meslek örgütleri ve sendikalar tarafından yargıya götürüldüğünü anlatan Çakar, şöyle konuştu: "Yine üzülerek belirtmeliyim ki, bu yasa maddesi uygulanmamıştır. Uygulamada bulunan İş Güvenliği Uzmanlarının Görev, Yetki, Sorumluluk ve Eğitimleri Hakkında Yönetmelik sonucu iş güvenliği mühendisliği ve işyeri hekimliği bugün büyük yara almış ve piyasaya açılmış durumdadır."

Mühendislik bilimlerinin, işçi sağlığı ve iş güvenliğine doğrudan ve dolaylı katkıları bulunduğunu belirten Çakar, sözlerine şöyle devam etti: "Ortam ölçümleri ve işyeri ortamına yönelik toplu önlemler ile yangınlara yönelik önlemler, kaldırma-iletme araçları, basınçlı kaplar, elektrik sistemleri gibi periyodik kontroller, yalnızca mühendislerin yapabileceği hizmetler arasında yer almaktadır. Kısaca iş güvenliği alanında mühendislik uygulamaları büyük önem taşımaktadır. İşyerlerindeki iş güvenliği

sorunlarının saptanmasına yönelik risk analizlerinin yapılması, tehlikeli durum ve davranışların giderilmesine yönelik önlemlerin geliştirilmesi, iş güvenliği yönetim sistemi unsurlarının yaşama geçirilmesi, düzenli ve periyodik denetimlerin sürdürülmesi, etkili ve amaca uygun eğitim programlarının uygulanması, doğrudan mühendislik hizmetleridir."

KÜRESEL GÜÇLERİN UCUZ EMEK DEPOSU OLMUŞ DURUMDAYIZ

İşçi sağlığı ve iş güvenliği, iş güvenliği mühendisliği ve işyeri hekimliği konularına uzanır bir şekilde gerçekleşen değişimlere değinen Ali Ekber Çakar, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Neo liberal döneme damgasını vuran ve bizim gibi ülkelere dayatılan uluslararası iş bölümü gereğince, fason üretim ve taşeronlaştırmaya dayalı dışa bağımlı sanayimizin işgücü kayıt dışına itilmiştir. Küresel güçlerin ucuz emek deposu olmuş durumdayız. Büyüme ile sanayileşme, kalkınma, gelir dağılımı, istihdam ve refah arasında ve aynı şekilde verimlilik ile istihdam arasındaki bağlar tamamen kopmuş durumdadır. Sanayide son 12 yılda emek verimliliği artışı yüzde 70 gibi hayli yüksek bir oranda artmış ancak

reel ücretler yüzde 12,5 oranında gerilemiştir. Yaratılan katma değerin kar, faiz ve ücret dağılımında ücretlerin payı azalmakta, kâr ve faiz ödemelerinin payı ise artmaktadır.

Neo liberal değişimin ruhunu yansıtan son Ulusal İstihdam Stratejisi de bundan sonra yapılacak tüm düzenlemelere parça parça sızarak esnek, güvencesiz çalışma biçimlerini yaygınlaştıracaktır. Geçici-kiralık işçilik uygulamasına geçilecek, özel istihdam büroları yaygınlaştırılacak, kıdem tazminatları budanacak, bölgesel asgari ücret uygulaması yoluyla asgari ücret geriletilecek, 25 yaş altı yeni genç işçiler güvencesiz ucuz emek sömürüsüne tabi tutulacak, bütün bunlar sosyo ekonomik kriz öğeleriyle birlikte

işçi sağlığı ve güvenliği alanındaki krizi de derinleştirecektir."

MESLEK HASTALIKLARINDA DURUMUMUZ TRAJİKTİR

TMMO Makine Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ali Ekber Çakar, kayıtlı istihdama yönelik 1 milyon 236 bin olan işyeri sayısından 2009 yılında denetlenen işyeri sayısının 37 bin158 olduğuna da dikkat çekerek şunları söyledi: "SGK tarafından incelenen iş kazası ve meslek hastalığı sayısı ise 3.182‘dir yani top.fdya götürüldüğülam kazaların yüzde 0,4‘üdür. İş Teftiş Kurulu Başkanlığınca 2009‘da gerçekleştirilen teftiş sayısı da 56.095 yani işyerlerinin yüzde 4,5‘idir. İş kazası teftiş sayısı

5.739‘dur. Doğrudan işçi sağlığı ve güvenliğine yönelik genel, kontrol ve inceleme başlıklarından oluşan toplam denetim sayısı 23.446, işçi sayısı da 875.186‘dır. Yani kayıtlı işyerlerinin yüzde 0,18‘i, çalışanların da yüzde 0,9‘u işçi sağlığı ve iş güvenliği açısından denetlenebilmiştir. İş müfettişi ve yardımcısı sayısının toplam 587 olduğu gözetildiğinde, denetimlerin yetersizliğinin nedenlerinden biri gayet açık bir şekilde anlaşılabilmektedir.

Meslek hastalıklarında durumun trajik olduğunu anlatan Çakar, "meslek hastalığı olgu sayısı gerçeğinden çok düşük gösterilmektedir. Dünyada meslek hastalıkları oranı yüzde 56, iş kazaları oranı yüzde 44 iken ve yine dünyada, ILO verilerine göre, her yıl 1 milyon 950 bin kişi meslek hastalıklarından dolayı yaşamını kaybederken, Türkiye‘de 1997, 1998, 1999‘da meslek hastalığı ölüm sayılarının 191, 158, 168 kişi, 2005‘te 24 kişi, 2006‘da 9, 2007 ve 2008‘de 1‘er kişi ve 2009‘da ise hiç yokmuş gibi

görünmesi, kamuoyunun da takdir edeceği üzere anlaşılır bir durum değildir" dedi.

İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİNE ÖNEM VERİLMİYOR

Makina Mühendisleri Odası Adana Şubesi Başkanı Hüseyin Atıcı ise, bilim, teknoloji ve sanayileşmenin toplumsal gelişim ve değişimin temel dinamikleri olduğunu, bilimin teknolojiyi, teknolojinin ise katma değeri, artı değeri yüksek sanayileşmeyi geliştirerek refah toplumunu ve ülke demokrasisinin düzeyini yükselttiğini ifade etti.

Atıcı, konuşmasında, "Ülkemizdeki yaygın kanının aksine, sanayileşme ve kalkınmanın bedeli; iş kazalarından ve meslek hastalıklarından gereği gibi korunamayan, işsiz kalma ve işini kaybetme korkusu yaşayan, örgütlenmeleri engellenen, sosyal güvenliğinden endişe duyan bir çalışan kesim yaratmak değildir" dedi.

İnsanın refahı, mutluluğu, sağlığı ve güvenliğinden ödün veren bir sanayileşme ve kalkınma anlayışı benimsenemeyeceğini anlatan

Atıcı, sözlerine şöyle devam etti: "Çalışma yaşamının en önemli konularından olan İş Sağlığı ve Güvenliğine yönelik ne yazık ki ülkemizde yeterli önlem alınmamaktadır. Oysa bir ülkenin İş Sağlığı ve Güvenliğine yönelik politikaları o ülkenin ekonomik, sosyal ve kültürel gelişmişlik düzeyi ile doğru orantılıdır."

Ülkemizde her yıl on binlerce iş kazası, binlerce can kaybı, yine binlerce iş göremez duruma gelmiş insanımız olduğunu anlatan

Atıcı, sözlerini şöyle tamamladı: "kaydı sağlıklı bir şekilde tutulmadığından tam sayısını asla tahmin edemeyeceğimiz meslek hastalıklarına yakalanmış insanlarımız ve toplamda milyonlarca iş günü kaybı meydana gelmektedir. Toplam istihdamın yaklaşık yüzde 50‘sinin kayıt dışı istihdamdan oluştuğu ülkemizde bu kayıt dışı alanda hiçbir denetim ve iyileştirme çalışmasının da yapılmadığı düşünüldüğünde bu tablo daha da vahim bir hal almaktadır."

Kaynak: İHA