'Bu hukukumuzda görülmemiş bir şey'

Ceza Hukukçusu Doç. Dr. Yılmaz Yazıcıoğlu, Ahmet Şık'ın "İmam Ordusu" adlı kitap taslağına el konulması ve basımının yasaklanmasının, hukukta görülmemiş bir şey olduğunu söyledi. Radikal Gazetesi Yazarı Ertuğrul Mavioğlu da, "Belli ki kitabın içerisinde bizlerin, bilmediği çok özel bitakım ayrıntılar vardı ki, bu kadar rahatsız edici oldu" dedi.

'Bu hukukumuzda görülmemiş bir şey'
Yayınevine polis baskını (Son Detaylar)

NTV ekranlarında yayınlanan Mirgün Cabas ile Her Şey programının dün akşam ki bölümünde, Ahmet Şık'ın kitap taslağına yapılan operasyon tartışıldı. Programa konuk olan Ahmet Şık'ın Editörü Ahmet Öz ve Radikal Gazetesi Yazarı Ertuğrul Mavioğlu kendi iş yerlerinin aranmasını anlatırken, Ceza Hukukçusu Doç. Dr. Yılmaz Yazıcıoğlu duruma ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

"Bize, kitabın basıldığı sanıldı herhalde ki 'kitap nerede' diye gelindi" diyen Öz, "O kanı nerden oluştu bilmiyorum.  Kitap masa üstüne bile gelmedi üstelik biz daha değerlendirme yapmadık bile. Bizim yoğunluğumuz nedeniyle yayınlayamayacağımız, Ahmet'in bir an önce yayınlanmak istediği bir kitaptı. Çeşitli yayınevleriyle görüştü biz yayınlayamayacğaımız için. Öyle kaldı, sonra tutuklandı zaten. Akabinde de kitapla ilgili olmayan, gazetecilikle ilgili olmayan bir mesele olduğu söylendi. Kitap öylece duruyordu. Kitapla ilgili ne kontrat yaptık ne bir hazırlığa girişmiştik. Ama bugün kitap aranıyordu. Ben kitabın 20 sayfasına göz attım. Bende kitabın bu kadar değerli olduğunu, bu kadar önemli bir metinle karşı karşıya olduğumuzu dün akşam ve bugün öğrendim" şeklinde konuştu. 

BU KİTAP TASLAĞININ İÇERİSİNDE NE ANLATILIYORDU

Mavioğlu ise, kitabın kendisine 18 Aralık 2010 tarihinde geldiğini belirterek, "Benim en büyük pişmanlığım bilgisayarımdan silinen bu kitabı okumamış olmak. Çok açık söylüyorum elinizde milyon dolarlık birşey duruyor ve sizin elinizden uçup gidiyor, böyle birşey. Ahmet'le ilgili Oda tv'de birtakım belge çıktı. Böyle bir haber çıktıktan sonra ben bu kitap taslağını açtım içinde ne var diye. İçinde olan şeyler şöyleydi. Fethullah Gülen cemaatinin tarihsel süreç içerisindeki konumlanışı. 12 Eylül'de ne yaptılar, susurluk döneminde ne yaptılar, 28 şubatta ne yaptılar, Kuzey Irak'ın işgali sırasında ne tür tavırlar aldılar bunlar anlatılıyor. Uzunca bir bölümünde de emniyet içerisindeki Fethullah Gülen cemaatinin örgütlenmesine dair birtakım raporlar, bilgiler, belgeler vardı. Şimdi bu raporlar, bilgiler, belgeler arasında tabi böyle çok derin bir okuma söz konusu olmadığı için bende, hangisi çok ayırt edici özellik taşıyor bilmiyorum. Bunu muhtemelen Ahmet ve ayağının nasırına basılan kişiler biliyorlar. Ama belli ki kitabın içerisinde bizlerin, okumayan insanların bilmediği çok özel bitakım ayrıntılar vardı ki, bu kadar rahatsız edici oldu bunu vurgulamak lazım" açıklamalarında bulundu.

"CEZA HUKUKUN ÇOK DIŞINDA BİR HADİSE"

Yazıcıoğlu da, "Bir kere toplatma kararı verilmesi gerekirdi" diyerek şöyle devam etti:

"Ceza hukukunun gerek tekniği gerek teorisinin çok dışında bir hadise olarak geliyor. Benim bildiğim bugüne kadar böyle birşey olmadı. Bulunmuş zaten bu eser, bunun suç teşkil ettiği tespit edilmiş polisler tarafından ama neticede bunun suç teşkil ettiğini tesdpit edecek makam mahkemedir. Ahmet Şık'ın yazdığı yazılardakilerin ne suçu teşkil ettiğini bilemiyorum. Ama bana karar diye gösterdiğinizden, örgüt propagandası, adil yargılanmayı etkileme suçu teşkil ettiği şeklinde bir yazı okudum. Adil yargılamaya teşebbüs olabilir çünkü daha yayınlanmadı. Demek ki, delil teşkil ediyor aynı zamanda bir propaganda için suç teşkil ediyor ki  mahkemede el koyma kararı vermiş."
 
Hukukumuzda görülmemiş bir şey olduğunu söyleyen Yazıcıoğlu, "İtiraz edilirsede bu karar, tahmin ediyorum itiraz mercii araştırıp bakacaktır. 20 küsür yıllık ceza hukuku öğretisindeki yerimde ben ilk kez böyle birşeyle karşılaşıyorum çok da şaşırdığımı söyleyebilirm" dedi.

Cabas'ın, "Bu haliyle o zaman bu kitap bir daha basılamaz mı" sorusuna karşılık Yazıcıoğlu, "Hayır niye basılamasın ki. Bu adli emanete konulacaktı. Gerçekten çok şaşırtıcı. Şaşırtıcı olan da şu, suç eşyası yönetmeliği var. Bunun 5. maddeside bu yönetmelik çerçevesinde el konulan eşyaların ne yapılacağını gösteriyor. Yani beyefendinin bilgisayarından silinmesi söz konusu olamaz hukuken. Beyefendinin bilgisayarına el konulurdu. Örneğin istenirdi, alınırdı ve götrülüp adli emanete alınırdı. O yüzden hakikaten şaşırıyorum ve söyleyecek birşey bulamıyorum" diye konuştu.

Yazıcıoğlu, Cabas'ın, "Mahkeme kararına rağmen vermeyenlerin veya vermek istemeyenlerin terör örgütüne yataklıktan içeri alınacağı söyleniyor niye" sorusuna da şöyle cevap verdi:

"Böyle birşey olmaz okudum ama orada bir savcıya atıf yapılıyor. Kesinlikle gerçek olamaz mümkün değil. Hiç bir Türk savcısı vermeyenlerin suçlanması diye birşey demez. Tehdit suçunun görevi kötüye kullanması vs. oluşur. Vermeyen suçlanıyorsa suçlanıyordur zaten. Gerekli işlem yapılır. O yazıyla zaten arama kararının çıkartılmadığı anlaşılıyor. Vermezseniz arama kararı çıkartacağım gibi birşey mümkün değil.
 
Sizin iş yeriniz konut sayılır ve konutta ne şekil arama yapılmıştır, aramanında ne şekilde yapılacağı kanunda düzenlenmiştir. Burada aksine bir davranış varsa ortada bir suç vardır. Bunu yapan kolluk memurları bakımından o yüzden bu kadar gündemde olan gözönünde olan bir hadisede de arama kararı olmadan söz konusu olacağına hiç ihtimal vermiyorum."

BEYAZ GAZETE