AK Parti'ye MHP'den destek geldi

ODA TV'ye yapılan baskını eleştiren ABD'nin yeni Ankara Büyükelçisi Francis Joseph Ricciardone'ya MHP lideri Devlet Bahçeli'den tepki geldi.

AK Parti'ye MHP'den destek geldi
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, ABD’nin yeni Ankara Büyükelçisi Francis Joseph Ricciardone’nin Türkiye’deki basın özgürlüğü ile ilgili açıklamalarına tepki gösteren AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik’e destek çıkıp, "Büyükelçi kendi işine baksın" dedi.

Karayoluyla Mersin’e gelen MHP Lideri Bahçeli, kent girişinde partililer tarafından karşılandı. Yüzlerce araç konvoyu ile Hastane Caddesi’ndeki Mersin Ülkü Ocakları’na gelen Bahçeli’ye yaklaşık 2 bin kişi sevgi gösterisinde bulundu. Cadde araç trafiğine kapatılırken, kalabalık ’Devletin başına Devlet geçecek’ sloganı attı. Binanın açılışını yapan Bahçeli, burada gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.

ABD’nin Ankara Büyükelçisi Francis Joseph Ricciardone’nin Türkiye’deki basın özgürlüğüne ilişkin değerlendirmesine yanıt veren Ak Parti Genel Başkanı Hüseyin Çelik’i haklı bulduğunu söyleyen Bahçeli, "Büyükelçi kendi işine baksın" diye çıkıştı.

MHP BARAJ ALTINDA MI?

İngiliz Economist dergisinin MHP’nin barajın altında kalacağına ilişkin değerlendirmesi konusuna da değinen Bahçeli, "Yanlış bir değerlendirmede bulunmuş, nereden biliyormuş" diye konuştu.
Ergenekon sürecinde savcı ve mahkemelerin kararının beklenmesinin gerektiğini vurgulayan Bahçeli, Torba Yasa ile ilgili olarak da "Bu yasada desteklememiz gerekenleri destekledik. Bazılarına karşı çıktık, ahlaklı bir muhalefet yaptık" dedi.
Bahçeli, daha sonra ülkücü gençlerle basına kapalı görüşme yaptı.

HÜKÜMETE YÜKLENDİ

Mersinli işadamları ve sivil toplum kuruluşu temsilcileriyle de bir araya gelen MHP lideri Bahçeli hükümete yüklendi. Ekonominin sosyal huzur ve siyasal istikrarla çok yakın bağı ve ilişkisi olduğunu söyleyen MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Milletin vermediği yetkiyi gayri hukuki yollarla elde etmeye çalışmaya kimsenin hakkı yoktur, ancak 'darbeci' diyerek bölücü terörle mücadele eden kahraman askerlere hesap sormaya da kimsenin hakkı yoktur" dedi.

"ŞUURUNU KAYBEDEN SİYASİLER İNAT EDİYOR"

Güven, umut, iyimserlik ve toplumsal düzenin, ekonomik gelişmenin yakıtları arasında olduğunu ve bunlar olmadan refah ve zenginliğe ulaşmanın imkansız olduğunu ifade eden Bahçeli, "Bugün Türkiye'nin belki de en büyük açmazı işte buradadır. Ekonominin ve iş hayatının kalıcı ve sürdürülebilir başarıyı yakalaması, her şeyden önce gerçeklerin üstünü örtmekle hayat bulmamaktadır. Propaganda iksirinin etkisi ile şuurunu kaybeden siyasi sorumluluk sahipleri, gerçekleri görmeme konusunda inat ve ısrar ettikçe hayırlı ve olumlu bir ekonomik iklimin tesis edilmesi çok zor olacaktır. Ekonominin güçlenmesi ve bir üst aşamaya geçmesi için her alanda intizam şarttır ve gerilim hatlarının zayıflaması, çatışma dinamiklerinin gerilemesi bir an evvel sağlanmalıdır. İş adamlarımızın yapacakları yatırımların, ticaret ilişkilerinin fabrika ya da tesis açmalarının yolu güvenin ve güvenliğin sağlanması ile yakından ilişkilidir. Bu görev de hükümetindir. Ne var ki ülkemizin kargaşa ve karanlık bir ortama girmesi iş hayatını olumsuz etkilemektedir. Terör bu haliyle ekonomik güvenliği de tehdit etmektedir, iş aleminin bu çevrede endişeleri ziyadesi ile artmıştır" diye konuştu.

"DARBECİLERİN HESAP VERMESİNİ SAĞLAMAK HEPİMİZİN BORCUDUR"

Ekonominin gelişmişlik seviyesinin, müteşebbislerin geleceği ön görebilmesi ile yakından alakalı olduğunu dile getiren Bahçeli, bunun olması için de huzur, güvenlik, barış, esenlik ve istikrarın vazgeçilmez bir unsur olduğunu söyledi. Türkiye'nin şu aşamada iyi yönetilmediğini ileri süren Bahçeli, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Böyle gittiği sürece de iyiye ve güzele ulaşmamız mümkün değildir. İnsanlarımız mutsuz ve yaşananlardan kaygılıdır. Yarınlar belirsizdir ve kimin başına ne geleceği, hangi iftiraya maruz kalacağı ve ne tür bir suçlama ile karşılaşacağı bilinmemektedir. Sosyal gerginlik, siyasal öfke ve bölücü küstahlık artarak mesafe almaktadır. Vatandaşlarımızın birikimleri ve güçlükle bankalara faiz ödemekle elde ettiği evi, otomobili kundaklanmaktadır. Geçtiğimiz günlerde Mersin'de bir kahvehaneye yapılan molotoflu saldırı, bir çok insanımızın hayatını tehdit etmiştir. Şehirlerde isyan provaları yapılmakta, nefret dalgaları gittikçe yayılmaktadır. Mısır'ın Tahrir meydanına benzer bir bölücü, yıkıcı organizasyonun alt yapısı oluşturulmaya çalışılmaktadır. Etnik nifak, terörist faaliyetler ülkemize kan kusturmaktadır ve bundan da iş başında olan iktidarın her hangi bir şikayeti yoktur. Bu esnada terörle mücadele edenler sindirilmeye çalışılmakta, uzayan ve bir türlü sonuçlanmayan sözde darbe iddiaları kabus gibi toplum ve devlet hayatının üzerine çökmektedir. Şüphesiz darbeci kim yada kimlerse hakkından gelmek ve adalet önünde hesap vermesini sağlamak hepimizin boynunun borcudur. Milletin vermediği bir yetkiyi gayri hukuki yollarla elde etmeye çalışmaya kimsenin selayeti ve hakkı yoktur. Demokrasinin korunup kollanması ve cumhuriyetin devamının sağlanması her bir vatandaşımızın en temel görevidir. Ne var ki 'darbeci' diyerek bölücü terörle mücadele eden kahraman askerlerden hesap sormaya da hiç kimsenin hakkı yoktur. Bunları milletimiz asla affetmeyecek ve unutmayacaktır. Nitekim gözbebeğimiz olan Türk Silahlı Kuvvetleri'ni darbe yapmak için fırsat kollayan bir kuruluş olarak göstermek kimseye fayda sağlamayacaktır. Üzülerek ifade etmek isterim ki, Türkiye her taraftan kuşatılmış, darbe üstüne darbe yemektedir. 'Açılım' denen yıkım projesinden dolayı kardeşlik bağları gün geçtikçe zayıflamakta, sinirler gerilmekte ve Türk milleti karanlık ve çıkmaz bir sürece çekilmek istenmektedir. Adalet kurumları yandaş taarruzu altında kaldığından tam bir kaos görüntüsü vermektedir. Bununla birlikte demokrasinin ve özgürlüklerin arttığı iddia edilse de bu pratiğe bir türlü yansımamakta, toplum ve devlet hayatı yönsüz ve idealsiz bir düzlemde kalmaya mahkum edilmektedir. Bundan dolayı bu karanlık tablo Türkiye'yi tehdit etmekte ve ekonominin başını kaldırmasına izin vermemektedir."

"ORTADOĞU'DAKİ TOPLUMSAL KIVILCIMIN GERİSİNDE GELİR ADALETSİZLİĞİ VAR"

Bahçeli, ekonominin yürüyen aksamının pas tuttuğunu, bir çok faktörün bir araya gelmesinden dolayı da çürüme aşamasına geçtiğini önü sürdü. Konuşmasında gelir dağılımındaki adaletsizliğe değinen Bahçeli, "Tunus'ta fitili ateşlenen ve Ortadoğu'ya sıçrayan toplumsal kıvılcımın gerisinde bu açmazların hatırı sayılır bir rolü olduğu açıktır. Adaletin, gelir ve refah dağılımının toplumdaki en yoksul kişinin durumunu düzeltecek şekilde yeniden ele alınması sağlanamazsa, toplumun kaynama ve taşma noktasına ulaşması çok zaman almayacaktır. Bu kapsamında hem ülkemizin hem de diğer milletlerin en öncelikli sorunlarının başında bu tehlike gelmektedir. İnsanların eşitsizlik ve adaletsizliğin dehlizlerinde boğulmalarının önüne, sadece günlük ve olması gereken temel ihtiyaçlarını karşılamakla geçilmeyecektir. Artık günümüzde her vatandaşımız, insan olmanın verdiği hakları sonuna kadar kullanmak istemekte, daha iyiyi haklı olarak talep etmektedir. Bize göre bunların, siyasi sorumluluk noktasında olanlar tarafından gerçekleştirilmesi ahlaki bir vecibedir. İşte siyaset burada devreye girmelidir ve ekonomik konularda adaleti sağlamada, bireysel özgürlüğü arttırmada, nimet-külfet dengesinde eşitlik ve sosyal düzeni tesis etmede üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmelidir. Bu nedenle siyaset ve ekonomi arasında doğrudan bir bağlantı söz konusudur ve bunu anlayamamış veya anlasa da ihmal etmiş siyasi zihniyetlerin ekonomik sisteme katkı sağlamaları imkansızdır" dedi.

Türkiye'nin yeni perspektiflere ve yeni ufuklara ihtiyacı olduğunu kaydeden Bahçeli, "Geleneksel alışkanlıkların ve kurumların reforma tabi tutulması, kültürel ve milli gerçeklerimiz çerçevesinde yeniden yorumlanması gerekir. Çünkü hepimiz yıllardan beridir yoksulluğu, üretimsizliği, işsizliği ve gelir dağılımındaki muazzam dengesizliği konuşmaktan yorulduk. Yatırım arttırıcı politikaları mutlaka hayata geçirmeliyiz. Dünyada küreselleşme bağlamında son derece yakıcı siyasi ve ekonomik gerilim hattı devrededir ve geride kalan, yorulan ve hazırlıklı olmayan milletlerin geleceğin dünyasında geri ve belirlenen bir durumda olması kaçınılmazdır" diye konuştu.

Bahçeli, yarın Mersin’in Erdemli ve Silifke ilçelerini gezip ziyaretlerde bulunacak.