Kılıçdaroğlu, Chp İl Genel Meclisi Üyelerinin Resepsiyonuna Katıldı (2)
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP İl Meclisi üyelerinin resepsiyonuna katıldı.
Rixos Otel`de düzenlenen resepsiyonda Kılıçdaroğlu, partililerle tek tek el sıkışarak, fotoğraf çektirdi, sorunlarını dinledi. Resepsiyona Tunceli milletvekili Kamer Genç de katıldı. Bazı üyeler, Kılıçdaroğlu`na, İl Genel Meclisi`nin etkinliğinin kaybolduğuna dair düşüncelerini iletti
Bir konuşma yapan Kılıçdaroğlu, "Biz yeni bir statükoculuk anlayışıyla karşı karşıyayız. Değişim ve dönüşüm olarak vaatlerle iktidara gelenler kendi statükosunun egemen olduğu bir Türkiye`yi yarattılar. Bunu hiçbir arkadaşımın unutmasını istemem. Statükonun kurumlarını partileştirerek onları AKP`nin statükosunu güçlendirmek için kendi varlıkları haline getirdiler. Şöyle bir hafızanızı yoklayın. Bunlar YÖK`e karşı değiller miydi? Karşılardı. YÖK`e karşıyız diye iktidara geldiler. Şimdi YÖK artık onlarınstatükolarının bir parçası haline geldi. Bunlar rektör atama usullerine karşı değiller miydi? Kıyameti koparıyorlardı. Şimdi bakınız geldikleri noktaya? Partizanca rektör atamalara aynen devam ediyorlar. Hiç şikayet etmeden. Bunlar demiyorlar mıydı Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu resmi ideolojinin statükosudur diye? Buyurun gelinen noktaya bakın. Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu AKP`nin arka bahçesi haline dönüştürüldü ve statükonun bir numaralı ismi olarak ortaya çıktı. Daha bu listeyi uzatabiliriz değerliarkadaşlarım. Spor kuruluşlarından tutun Türkiye Bilimler Akademisine kadar. Sivil toplum örgütlerinden tutun basın kuruluşlarına kadar. Meslek teşekküllerinden tutun sendikalara kadar parti organı haline gelmeyen hiçbir kurum kalmadı. Onun için AKP`nin mazeret üretmeye hakkı yoktur. AKP kendi statükosunu oluşturmuştur ve bu statükoyla yola devam etmektedir" dedi.
"Hatırlarsınız değerli arkadaşlarım, darbecilerin sıkıyönetim mahkemeleri vardı" diye devam eden Kılıçdaroğlu, "Vesayetçilerin Devlet Güvenlik Mahkemeleri vardı. Şimdi statükocuların özel yetkili mahkemeleri var. Karşı çıkanların cezalandırıldığı, hapse atıldığı, delillerin üretildiği, tutuksuz insanların aylarca yıllarca hapislerde kaldığı bir düzeni yaşıyoruz. Bu düzen AKP düzenidir. Bu düzende hukuk yoktur. Bu düzende adalet yoktur. Bu düzende halka hesap vermek yoktur. Bu düzende saydamlık yoktur. Budüzen yolsuzlukla, yoksullukla, adaletsizlikle beslenen bir düzendir. Bunu çok iyi anlatmanız lazım. Her yere gidip söylememiz lazım. Değerli arkadaşlarım, özel yetkili mahkemeler birer operasyon mahkemeleridir bunu da unutmayın. Doğal yargılama sisteminin dışındadır bu mahkemeler. Bu mahkemeler AKP iktidarına karşı çıkan sivil toplum kuruluşlarının, gazetecilerin, yazarların, çizerlerin, üniversite hocalarının toplanıp mahkum edildiği mahkemelerdir. O nedenle hukukun üstünlüğü Türkiye`de yoktur. Üstünlerinhukuku vardır. Güçlülerin hukuku vardır. Ama buna karşılık ayakta duran bir umut vardır. O da CHP`dir ve statükoya karşıdır. Bakınız, tarihe göreceksiniz. Hegemonyasını kuranlar, statükocular hep böyle iktidar olmuşlardır. Tarihte binlerce örneği vardır bunun. Ama bizim bir görevimiz var CHP olarak. Bu ülkeye cumhuriyeti, bu ülkeye demokrasiyi getiren bir parti olarak özgürlükleri sonuna kadar savunacağız. Hukukun üstünlüğünü sonuna kadar savunacağız. Demokrasiyi sonuna kadar savunacağız. İnsan haklarınısonuna kadar savunacağız. Kadın-erkek eşitliğini sonuna kadar savunacağız. Özerk üniversiteleri sonuna kadar savunacağız. Yargı bağımsızlığını ve tarafsızlığını sonuna kadar savunacağız. Bu bizim görevimizdir. Türkiye`de sorunlar var, dünyada da sorunlar var. Dünyadaki sorunlara da kayıtsız kalamayız. Hiçbir aydın, ülkesini seven hiçbir kişi sadece ülkesinin değil dünyanın da sorunlarına bakmak durumundadır. Şöyle bir düşünün. Geliri 40 bin dolar olan, hatta 40 bin doların üstünde olan ülkelere bakın.Sokaklarda insanlar yürüyorlar. New York`ta yürüyorlar, Londra`da yürüyorlar, Brüksel`de yürüyorlar, Berlin`de yürüyorlar, Roma`da yürüyorlar. Niçin yürüyorlar? Geliri 40 bin doların üstünde ve bir başka tabloya bakalım. Birde geliri çok düşük olan yerler var. Tunus`ta bir üniversite mezununun işportacılık yapan bir üniversite mezununun kendisini yakmasıyla başlayan Arap Baharına bakın. Tablolar ve istemler farklı görünmekle beraber ortak bir payda var bütün bu eylemlerin. Dünya reel insanın bulmak, sosyaldevleti yakalamak istiyoruz. Hiç kimse aç kalmasın bu dünyada. Biz Türkiye`de istiyoruz. Ama dünyada da istiyoruz. Hukuk bir yerde var, bir yerde yok. Hegemonyanın ve baskının olduğu yerler gelirleri düşük olan baskıların yoğun olduğu, demokrasinin olmadığı ülkeler var. Fas`ı, Tunus`u, Cezayir`i, Mısır`ı, Suriye`si. Bir de geliri iyi olan ama o dünyada kendisine yer bulmayan, açlık içinde yaşayan, kağıt ve borsa oyunlarıyla para spekülatörlerinin bütün dünyada kazandığı ama halkın kaybettiği bir dünya var.Bu dünyaya karşı da bir mücadele var. Yeni bir eylem, yeni bir ruh dünyayı kapsıyor. Buna da bakmamız gerekir" ifadelerini kullandı.
İşsizliğin temel bir sorun olarak devam ettiğini öne süren Kemal Kılıçdaroğlu, "Bakmayın siz öyle yüzde 8`e indi diyen gazeteler yazmış. Nereden çıkmış? Tarımda istihdam patlamış. Hangi tarımda patlamış? Tarım kalmadı, tarımda işsizlik sona ermiş. yüzde 30 istihdam alanı yaratılmış tarımda. Siz buna inanıyor musunuz? İnanmıyorsak anlatacağız. Üniversite gençlerine bakın, öyle çifte doktora, çifte master yapanlara bakın. Hepsi işsiz. Yüzde 20`leri aşıyor üniversite mezunları arasındaki işsizlik. Eğerişsizliğin ne olduğunu öğrenmek istiyorsak atanamayan öğretmenlerin dramına bakmamız lazım. Milli Eğitim Bakanı diyor ki, ben sizi atayamayacağım. Ne olacak? Kendinize iş bulun. Başka iş bulun. Ver başka iş, çalışınlar. Sen iktidar değil misin? Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığını sen yönetmiyor musun? İşsizlik bu ülkede sorun mu değil mi? Sorunda sen ne tür çözümler ürettin. 2012`de göreceksiniz işsizlik çok daha artacak. Bunu şimdiden söylüyoruz. Tanık olacağız buna" dedi.
Özel hayatın mahremiyetinin esas olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Anayasa diyor bunu. Yüz binlerce kişinin telefonları dinleniyor. Hani mahremiy atükoya karşıdır. Baket esastı? Vatandaşa gelince ayrı, kendilerine gelince ayrı. 30 bin lirası olan tezkereyi alıyor arkadaşlar. 30 bin lirası olmayan doğru kışlaya. Vatandaşla üst gelir grubu, yoksul vatandaş üst gelir grubu arasında yapılan ayrım. Bu ayrımı da çok iyi anlatmanız lazım. Size şunu söyleyeyim; bizim bu konudaki kanun teklifimizi de her ilgenel meclisi üyemiz, her belediye meclis üyemiz, her il başkanımız, ilçe başkanımız çok iyi bilmeli. Onu alın. Bizim tekliflerimizle onların teklifleri arasında dağlar kadar fark var. Biz yoksulun çocuğunun da aynı koşullarda tezkere almasını istiyoruz. Aramızdaki farkın halka çok iyi anlatılması lazım. Değerli arkadaşlarım, İkiyüzlü bir politika güdülüyor. Bunu çok iyi bilmeniz lazım. Eğer bunu çok iyi anlatabilirsek Türkiye ve CHP çok iyi bir çıtayı yakalayacaktır. Bizim yolumuz, yürüdüğümüz yol kolaybir yol değildir. Karşımızda sadece bir siyasal parti yok. AKP`nin valisi karşımızda, AKP`nin savcısı karşımızda, AKP yargıcı karşımızda, AKP`nin bütün kadroları, devletteki bütün kadroları karşımızda. O nedenle yolumuzun kolay olmadığını biliyorum. Ama önemli olan zoru başarmaktır. Kolayı değil. Zoru başarmanın yolu birlikte yola çıkmaktır. Birlikte çalışmaktır. Ortak çaba harcamaktır. Genç-yaşlı demeden, kadın-erkek demeden tek tek insanlara ulaşacağız ve onlara anlatacağız. Yetmezse bir daha anlatacağız.Olmazsa bir daha anlatacağız. Halkı suçlamak yok. Halka küsmek yok. Halkta kusur bulmak yok. Anlatamıyorsak kusur bizdedir. Anlatamıyorsak eksiklik bizdedir. Biz bu hedef doğrultusunda güç birliği yapmak durumundayız. Öyle küçük hesaplarla, parti içi kavgalarla yola çıkanlar yollarını bizden ayırsınlar. Bizim hedefimiz ayrı. Ortak bir hedefe kilitlendik biz. O hedef Türkiye`nin aydınlanmasıdır. İnsanın aydınlanmasıdır. İnsanın sorunlarının çözülmesidir. Bu hedef doğrultusunda elbette mücadele edeceğiz.Sakın şunu unutmayın, parti içi sağlıklı rekabete sonuna kadar kapımız açık. İnsanlar o il başkanı olmak isteyebilir, öbürü olmak isteyebilir, bir başka arkadaşımız olmak isteyebilir. Parti içi rekabet başımızın üstünde. Hiçbir sorun yok burada. Her seçilen unutmayın CHP`lidir. Düşmanlık yok, kin yok. Ötekileştirmek yok. Herkesi kucaklamak var. Bu partiye sevgiyi ve hoşgörüyü getirmek zorundayız. Rakibimiz kazandığı zaman önce gidip biz kutlayacağız. Bu işin kuralı budur. Rakibim kazandı sırtımıdöneyim. Olmaz. O zaman o gerçek CHP`li değildir. Kimse kusura bakmasın. Rakibim kazandı, gideceğim kutlayacağım. Elini kaldıracağım ve senin yanında bir nefer gibi önce ben çalışacağım diyeceğiz. O zaman göreceksiniz ki, CHP`ye iktidarın yolu açılır. Ne dedim, halka küsmek yok. Halkta kusur bulmak yok. Anlatacağız. Yetmedi bir daha anlatacağız. Olmadı bir daha anlatacağız. Sevgiyle, hoşgörüyle anlatacağız. Çünkü unutmayın, bu halkla biz Ulusal Kurtuluş Savaşını verip, cumhuriyeti kurduk. Bu halkla beraberyine millete gideceğiz ve onları kucaklayarak aydınlık Türkiye`yi kuracağız. Çünkü bizim kökenimizde, kökümüzde görkemli bir tarih var. O tarih bizim tarihimizdir. O tarihe hep beraber sahip çıkacağız. O tarih bizim tarihimizdir derken o tarih bu ülkenin tarihidir. O tarih bu milletin tarihidir. O tarihi çok iyi anlatmalıyy atükoya karşıdır. Bakız. Yedi düvele karşı mücadele eden bir gelenekten geliyoruz biz. Şimdi bakınız, dünya kadar sorunumuz var. Bütün bu sorunların tamamı cumhuriyet tarihindegörülmemiş bir borçlanma politikasıyla üstü örtülen bir sorunlar kümesidir. Temel bir kural vardır. Borç verirseniz yönetirsiniz. Üretir, borç almazsanız siz yönetirsiniz. Kural budur. Cumhuriyet tarihinin en büyük borçlanmasını yapan bir iktidarın özgürce dış politika oluşturacağını mı sanıyorsunuz? Egemen güçlerin Ortadoğu`daki taşeronu konumuna gelen bir Türkiye`yi hangi yurtsever içine sindirebilir. Bunların hepsine karşı çıkacağız. Halka anlatarak. Demokratik yollardan. Bunu anlatmanın bedelivardır biliyorum. O bedeli ödemekten kaçınmayacağız. Hiçbir CHP`linin bedel ödemekten kaçınması gibi bir lüksü yoktur ve olmazda. Olmamalıdır da. Bugün burada sorunları görüşeceksiniz, tartışacaksınız. Beraber çözümler üreteceksiniz. Ben aranızda olmayacağım. Başka programlar nedeniyle. Ama akşam umarım tekrar beraber olacağız" diye konuştu. İNÖNÜ KONSERLE ANILDI Merhum Başbakan İsmet İnönü adına düzenlenen "İnönü Haftası" etkinlikleri çerçevesinde gerçekleºen Cumhurbaºkanl??? Senfoni Orkestras? ile Kemanc? Sarah Chang`ın konserini izledi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Nihat Matkap, Ayten Kayalıoğlu ve Genel Sekreter Bihlun Tamaylıgil`in de izlediği konser öncesinde Kemal Kılıçdaroğlu Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay`la tokalaºt?.
Kaynak: İHA
Bir konuşma yapan Kılıçdaroğlu, "Biz yeni bir statükoculuk anlayışıyla karşı karşıyayız. Değişim ve dönüşüm olarak vaatlerle iktidara gelenler kendi statükosunun egemen olduğu bir Türkiye`yi yarattılar. Bunu hiçbir arkadaşımın unutmasını istemem. Statükonun kurumlarını partileştirerek onları AKP`nin statükosunu güçlendirmek için kendi varlıkları haline getirdiler. Şöyle bir hafızanızı yoklayın. Bunlar YÖK`e karşı değiller miydi? Karşılardı. YÖK`e karşıyız diye iktidara geldiler. Şimdi YÖK artık onlarınstatükolarının bir parçası haline geldi. Bunlar rektör atama usullerine karşı değiller miydi? Kıyameti koparıyorlardı. Şimdi bakınız geldikleri noktaya? Partizanca rektör atamalara aynen devam ediyorlar. Hiç şikayet etmeden. Bunlar demiyorlar mıydı Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu resmi ideolojinin statükosudur diye? Buyurun gelinen noktaya bakın. Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu AKP`nin arka bahçesi haline dönüştürüldü ve statükonun bir numaralı ismi olarak ortaya çıktı. Daha bu listeyi uzatabiliriz değerliarkadaşlarım. Spor kuruluşlarından tutun Türkiye Bilimler Akademisine kadar. Sivil toplum örgütlerinden tutun basın kuruluşlarına kadar. Meslek teşekküllerinden tutun sendikalara kadar parti organı haline gelmeyen hiçbir kurum kalmadı. Onun için AKP`nin mazeret üretmeye hakkı yoktur. AKP kendi statükosunu oluşturmuştur ve bu statükoyla yola devam etmektedir" dedi.
"Hatırlarsınız değerli arkadaşlarım, darbecilerin sıkıyönetim mahkemeleri vardı" diye devam eden Kılıçdaroğlu, "Vesayetçilerin Devlet Güvenlik Mahkemeleri vardı. Şimdi statükocuların özel yetkili mahkemeleri var. Karşı çıkanların cezalandırıldığı, hapse atıldığı, delillerin üretildiği, tutuksuz insanların aylarca yıllarca hapislerde kaldığı bir düzeni yaşıyoruz. Bu düzen AKP düzenidir. Bu düzende hukuk yoktur. Bu düzende adalet yoktur. Bu düzende halka hesap vermek yoktur. Bu düzende saydamlık yoktur. Budüzen yolsuzlukla, yoksullukla, adaletsizlikle beslenen bir düzendir. Bunu çok iyi anlatmanız lazım. Her yere gidip söylememiz lazım. Değerli arkadaşlarım, özel yetkili mahkemeler birer operasyon mahkemeleridir bunu da unutmayın. Doğal yargılama sisteminin dışındadır bu mahkemeler. Bu mahkemeler AKP iktidarına karşı çıkan sivil toplum kuruluşlarının, gazetecilerin, yazarların, çizerlerin, üniversite hocalarının toplanıp mahkum edildiği mahkemelerdir. O nedenle hukukun üstünlüğü Türkiye`de yoktur. Üstünlerinhukuku vardır. Güçlülerin hukuku vardır. Ama buna karşılık ayakta duran bir umut vardır. O da CHP`dir ve statükoya karşıdır. Bakınız, tarihe göreceksiniz. Hegemonyasını kuranlar, statükocular hep böyle iktidar olmuşlardır. Tarihte binlerce örneği vardır bunun. Ama bizim bir görevimiz var CHP olarak. Bu ülkeye cumhuriyeti, bu ülkeye demokrasiyi getiren bir parti olarak özgürlükleri sonuna kadar savunacağız. Hukukun üstünlüğünü sonuna kadar savunacağız. Demokrasiyi sonuna kadar savunacağız. İnsan haklarınısonuna kadar savunacağız. Kadın-erkek eşitliğini sonuna kadar savunacağız. Özerk üniversiteleri sonuna kadar savunacağız. Yargı bağımsızlığını ve tarafsızlığını sonuna kadar savunacağız. Bu bizim görevimizdir. Türkiye`de sorunlar var, dünyada da sorunlar var. Dünyadaki sorunlara da kayıtsız kalamayız. Hiçbir aydın, ülkesini seven hiçbir kişi sadece ülkesinin değil dünyanın da sorunlarına bakmak durumundadır. Şöyle bir düşünün. Geliri 40 bin dolar olan, hatta 40 bin doların üstünde olan ülkelere bakın.Sokaklarda insanlar yürüyorlar. New York`ta yürüyorlar, Londra`da yürüyorlar, Brüksel`de yürüyorlar, Berlin`de yürüyorlar, Roma`da yürüyorlar. Niçin yürüyorlar? Geliri 40 bin doların üstünde ve bir başka tabloya bakalım. Birde geliri çok düşük olan yerler var. Tunus`ta bir üniversite mezununun işportacılık yapan bir üniversite mezununun kendisini yakmasıyla başlayan Arap Baharına bakın. Tablolar ve istemler farklı görünmekle beraber ortak bir payda var bütün bu eylemlerin. Dünya reel insanın bulmak, sosyaldevleti yakalamak istiyoruz. Hiç kimse aç kalmasın bu dünyada. Biz Türkiye`de istiyoruz. Ama dünyada da istiyoruz. Hukuk bir yerde var, bir yerde yok. Hegemonyanın ve baskının olduğu yerler gelirleri düşük olan baskıların yoğun olduğu, demokrasinin olmadığı ülkeler var. Fas`ı, Tunus`u, Cezayir`i, Mısır`ı, Suriye`si. Bir de geliri iyi olan ama o dünyada kendisine yer bulmayan, açlık içinde yaşayan, kağıt ve borsa oyunlarıyla para spekülatörlerinin bütün dünyada kazandığı ama halkın kaybettiği bir dünya var.Bu dünyaya karşı da bir mücadele var. Yeni bir eylem, yeni bir ruh dünyayı kapsıyor. Buna da bakmamız gerekir" ifadelerini kullandı.
İşsizliğin temel bir sorun olarak devam ettiğini öne süren Kemal Kılıçdaroğlu, "Bakmayın siz öyle yüzde 8`e indi diyen gazeteler yazmış. Nereden çıkmış? Tarımda istihdam patlamış. Hangi tarımda patlamış? Tarım kalmadı, tarımda işsizlik sona ermiş. yüzde 30 istihdam alanı yaratılmış tarımda. Siz buna inanıyor musunuz? İnanmıyorsak anlatacağız. Üniversite gençlerine bakın, öyle çifte doktora, çifte master yapanlara bakın. Hepsi işsiz. Yüzde 20`leri aşıyor üniversite mezunları arasındaki işsizlik. Eğerişsizliğin ne olduğunu öğrenmek istiyorsak atanamayan öğretmenlerin dramına bakmamız lazım. Milli Eğitim Bakanı diyor ki, ben sizi atayamayacağım. Ne olacak? Kendinize iş bulun. Başka iş bulun. Ver başka iş, çalışınlar. Sen iktidar değil misin? Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığını sen yönetmiyor musun? İşsizlik bu ülkede sorun mu değil mi? Sorunda sen ne tür çözümler ürettin. 2012`de göreceksiniz işsizlik çok daha artacak. Bunu şimdiden söylüyoruz. Tanık olacağız buna" dedi.
Özel hayatın mahremiyetinin esas olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Anayasa diyor bunu. Yüz binlerce kişinin telefonları dinleniyor. Hani mahremiy atükoya karşıdır. Baket esastı? Vatandaşa gelince ayrı, kendilerine gelince ayrı. 30 bin lirası olan tezkereyi alıyor arkadaşlar. 30 bin lirası olmayan doğru kışlaya. Vatandaşla üst gelir grubu, yoksul vatandaş üst gelir grubu arasında yapılan ayrım. Bu ayrımı da çok iyi anlatmanız lazım. Size şunu söyleyeyim; bizim bu konudaki kanun teklifimizi de her ilgenel meclisi üyemiz, her belediye meclis üyemiz, her il başkanımız, ilçe başkanımız çok iyi bilmeli. Onu alın. Bizim tekliflerimizle onların teklifleri arasında dağlar kadar fark var. Biz yoksulun çocuğunun da aynı koşullarda tezkere almasını istiyoruz. Aramızdaki farkın halka çok iyi anlatılması lazım. Değerli arkadaşlarım, İkiyüzlü bir politika güdülüyor. Bunu çok iyi bilmeniz lazım. Eğer bunu çok iyi anlatabilirsek Türkiye ve CHP çok iyi bir çıtayı yakalayacaktır. Bizim yolumuz, yürüdüğümüz yol kolaybir yol değildir. Karşımızda sadece bir siyasal parti yok. AKP`nin valisi karşımızda, AKP`nin savcısı karşımızda, AKP yargıcı karşımızda, AKP`nin bütün kadroları, devletteki bütün kadroları karşımızda. O nedenle yolumuzun kolay olmadığını biliyorum. Ama önemli olan zoru başarmaktır. Kolayı değil. Zoru başarmanın yolu birlikte yola çıkmaktır. Birlikte çalışmaktır. Ortak çaba harcamaktır. Genç-yaşlı demeden, kadın-erkek demeden tek tek insanlara ulaşacağız ve onlara anlatacağız. Yetmezse bir daha anlatacağız.Olmazsa bir daha anlatacağız. Halkı suçlamak yok. Halka küsmek yok. Halkta kusur bulmak yok. Anlatamıyorsak kusur bizdedir. Anlatamıyorsak eksiklik bizdedir. Biz bu hedef doğrultusunda güç birliği yapmak durumundayız. Öyle küçük hesaplarla, parti içi kavgalarla yola çıkanlar yollarını bizden ayırsınlar. Bizim hedefimiz ayrı. Ortak bir hedefe kilitlendik biz. O hedef Türkiye`nin aydınlanmasıdır. İnsanın aydınlanmasıdır. İnsanın sorunlarının çözülmesidir. Bu hedef doğrultusunda elbette mücadele edeceğiz.Sakın şunu unutmayın, parti içi sağlıklı rekabete sonuna kadar kapımız açık. İnsanlar o il başkanı olmak isteyebilir, öbürü olmak isteyebilir, bir başka arkadaşımız olmak isteyebilir. Parti içi rekabet başımızın üstünde. Hiçbir sorun yok burada. Her seçilen unutmayın CHP`lidir. Düşmanlık yok, kin yok. Ötekileştirmek yok. Herkesi kucaklamak var. Bu partiye sevgiyi ve hoşgörüyü getirmek zorundayız. Rakibimiz kazandığı zaman önce gidip biz kutlayacağız. Bu işin kuralı budur. Rakibim kazandı sırtımıdöneyim. Olmaz. O zaman o gerçek CHP`li değildir. Kimse kusura bakmasın. Rakibim kazandı, gideceğim kutlayacağım. Elini kaldıracağım ve senin yanında bir nefer gibi önce ben çalışacağım diyeceğiz. O zaman göreceksiniz ki, CHP`ye iktidarın yolu açılır. Ne dedim, halka küsmek yok. Halkta kusur bulmak yok. Anlatacağız. Yetmedi bir daha anlatacağız. Olmadı bir daha anlatacağız. Sevgiyle, hoşgörüyle anlatacağız. Çünkü unutmayın, bu halkla biz Ulusal Kurtuluş Savaşını verip, cumhuriyeti kurduk. Bu halkla beraberyine millete gideceğiz ve onları kucaklayarak aydınlık Türkiye`yi kuracağız. Çünkü bizim kökenimizde, kökümüzde görkemli bir tarih var. O tarih bizim tarihimizdir. O tarihe hep beraber sahip çıkacağız. O tarih bizim tarihimizdir derken o tarih bu ülkenin tarihidir. O tarih bu milletin tarihidir. O tarihi çok iyi anlatmalıyy atükoya karşıdır. Bakız. Yedi düvele karşı mücadele eden bir gelenekten geliyoruz biz. Şimdi bakınız, dünya kadar sorunumuz var. Bütün bu sorunların tamamı cumhuriyet tarihindegörülmemiş bir borçlanma politikasıyla üstü örtülen bir sorunlar kümesidir. Temel bir kural vardır. Borç verirseniz yönetirsiniz. Üretir, borç almazsanız siz yönetirsiniz. Kural budur. Cumhuriyet tarihinin en büyük borçlanmasını yapan bir iktidarın özgürce dış politika oluşturacağını mı sanıyorsunuz? Egemen güçlerin Ortadoğu`daki taşeronu konumuna gelen bir Türkiye`yi hangi yurtsever içine sindirebilir. Bunların hepsine karşı çıkacağız. Halka anlatarak. Demokratik yollardan. Bunu anlatmanın bedelivardır biliyorum. O bedeli ödemekten kaçınmayacağız. Hiçbir CHP`linin bedel ödemekten kaçınması gibi bir lüksü yoktur ve olmazda. Olmamalıdır da. Bugün burada sorunları görüşeceksiniz, tartışacaksınız. Beraber çözümler üreteceksiniz. Ben aranızda olmayacağım. Başka programlar nedeniyle. Ama akşam umarım tekrar beraber olacağız" diye konuştu. İNÖNÜ KONSERLE ANILDI Merhum Başbakan İsmet İnönü adına düzenlenen "İnönü Haftası" etkinlikleri çerçevesinde gerçekleºen Cumhurbaºkanl??? Senfoni Orkestras? ile Kemanc? Sarah Chang`ın konserini izledi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Nihat Matkap, Ayten Kayalıoğlu ve Genel Sekreter Bihlun Tamaylıgil`in de izlediği konser öncesinde Kemal Kılıçdaroğlu Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay`la tokalaºt?.