Eğirdir Gölü Özel Hüküm Belirleme Çalışmaları

Uzun yıllardan bu yana Eğirdir Gölü üzerinde araştırma yapan Biyolog Sedat Karakoyun, Eğirdir Gölü Özel Hüküm Belirleme çalışmalarında her bir özel hükmün, bilimsel veriler ışığı altında belirlendiğini söyledi.

Eğirdir Gölü Özel Hüküm Belirleme Çalışmaları
Biyolog Sedat Karakoyun, TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi`nin Eğirdir Gölü`nde 2001 yılından bu tarafa 6 proje tamamladığını kaydederek, “Sözkonusu projelere, sürekli proje lideri Dr. Kemal Güneş ile görüşerek üst düzey katkı sağladım. Özel hüküm belirlenmesi ile ilgili çalışma gölün son 10 yılını daha iyi bildiği için Çevre Bakanlığı`nca TÜBİTAK MAM`a verildi. Sözkonusu durum tespiti ve araştırmalar için 600 bin TL ödenek sağlandı. Özel hüküm belirleme çalışmaları çerçevesinde TÜBİTAK MAM, gölün hidrodinamiği ve su kalitesi ile ilgili modellemelerin yanı sıra uydu üzerinden gölü izledi. Tüm bunların sonucunda yaklaşık bin sayfalık bilimsel bir rapor hazırladı. Bu çalışmada bazı kirlilik parametrelerinde 2000`li yıllara göre giderek artış görüldüğü tespit edildi. Çalışma sonucunda her bir özel hüküm, bilimsel veriler ışığı altında belirlendi. Gerekçelerin hepsi bilimsel olarak ortaya konuldu” diye konuştu.Bilimsel gerçeğin tek olduğunu belirten Karakoyun, “Bilim neyi öneriyorsa o yapılmalıdır. Aslında bugün gelinen noktada gölün kirletildiğini anlamak çok zor değildir. Göl çevresinde göle yakın köylerde kime giderseniz gidin size gölün renginin, kokusunun ve tadının değiştiğini söyleyecektir. Benim yörede yaptığım bilgilendirme toplantıları sırasında köylüler, eskisi gibi göl suyundan çay demleyemediklerini, ayrıca balıkçılar da balığa çıkarken yanlarına şişe suyu aldıklarını ifade etmişlerdir” dedi.Gölün öncelikli kirleticisinin tarımsal çevreden gelen kimyasallar olduğunu iddia eden Karakoyun, şunları söyledi:“Bu yayılı kirlilik yükünün mutlaka önlenmesi gerekir. Ayrıca Yalvaç ve Gelendost istikametinden gelen dere ile Uluborlu Senirkent tarafından gelen Pupa Çayı`nın önünde göle ulaşmadan önce iki tane ileri arıtma tesisi kurulmalıdır. Geri kalan beldelerin bir çoğunda doğal arıtma sistemi ile problem çözülebilir. Ama mutlaka ve mutlaka tarımsal kirlilik önlenmeli. Elma yerine en az elma kadar gelir getirebilecek zirai ilaca çok daha az ihtiyaç duyulan ürünlerin yetiştirilmeli. Eğirdir Gölü Havzası tamamı organik tarım bölgesi ilan edilmeli. Bu kapsamda gerek rehabilitasyon süresince gerekse devamında yöre çiftçisi devlet tarafından desteklenmelidir. Devletin Isparta için yapmış olduğu destekleme politikasının organik tarıma kaydırılması durumunda başarı elde edilebileceği görüşündeyim. Özellikle elma tarımında kirlilik şiddeti çok yüksektir. Çünkü elma yılda en az 15 defa ilaçlanmaktadır ve ilimizde her yıl çiftlik gübresi dışında en az 30 bin ton civarında suni gübre kullanılmaktadır. Su kaynakları kirlendiğinde temizlemek zor bazen imkansızdır. Gölün kirlenmesini önlemek istiyorsak, öncelikle kirletmeyeceğiz. Gölü kurtarmak için halen şansımız var. Gölü kullananlarla, gölü yönetenler bir araya gelir ve birlikte çalışırlarsa gölü kurtarırız.”
Kaynak: İHA