Bahçeli'ye: Bu nasıl teklif edersin
(Devlet Bahçeli'ye) -''Sen bana nasıl olağanüstü hali teklif edersin? Benim gücüm var. Bu gücümle ülkede huzuru sağlamaya çalışıyorum. Bu öneri yanlıştır''

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, MHP'nin terörün arttığı bölgeleri kapsayacak şekilde olağanüstü hal ilan edilmesine ilişkin önerisiyle ilgili olarak, ''Sen bana nasıl olağanüstü hali teklif edersin? Benim gücüm var. Bu gücümle ülkede huzuru sağlamaya çalışıyorum. Bu öneri yanlıştır'' dedi.
Bülent Arınç, partisinin Bursa İl Başkanlığınca bir düğün salonunda düzenlenen istişare toplantısında, terörün yanlış, çirkin ve ahlaksızlık olduğunu belirterek, ''Terör insana karşı işlenen bir suçtur, hiçbir haklı sebebi yoktur'' diye konuştu.
Terörde eline silah alanın hiçbir haklı sebebinin bulunmadığını ifade eden Arınç, şunları söyledi:
''Muhatabı kim olursa olsun öldürmekte hiçbir haklı sebebi yoktur. Bu kadar alçaklık olabilir mi? 4 kadın öldürülüyor. 211 mermi çıkıyor. 'Biz polis sanmıştık' diye utanmadan kendilerine mazeret arıyorlar. Sanki polise kurşun sıkmak mübahmış gibi 'yanlış yaptık' diyorlar. Özrü kabahatinden büyük. Bırakınız bir insanı, kadını, çocuğu, hamile bir anneyi, 8 aylık yavrusunu dünyaya getirmeden vefat etmiş bir hanımefendi kardeşimizi katletmeyi, sokakta nahak yere başka bir mahlukun canına okumak bile haramdır, günahtır.''
Terörün çirkinliğini bütün gücüyle ortaya koyduğunu ifade eden Arınç, güvenlik güçlerinin daha organize, daha güçlü ve istihbaratının daha mükemmel olduğunu söyledi.
Arınç, güvenlik güçlerinin, terörün iç ve dış desteklerini daha çok keserek örgütü hedefine koyduğunu ifade ederek, şöyle devam etti:
''Önce eylemlerine mani olmak için elini tutmak istiyor. Eylem yaparsa da kafasına yıkmak istiyor. Koşuyor, yakalamaya çalışıyor, bugün generaller başında olmak üzere operasyonlar sürüyor. Allah onlara güç kuvvet versin, Allah onları muvaffak etsin. Başka şeyler de yapıyoruz. Bir genç, 'Ben yarın ne olacağım? İşsizlik olacak yine hayatımı kazanamayacağım, batsın bu dünya' deyip dağa çıkmayı düşünüyorsa, dağa çıkmaların önünü kesemiyor, dağdan indirmeye muvaffak olamıyorsanız bu terör devam eder. Yapılacak çok basit, dağa çıkmaların önünü keseceksin. Nasıl? 'Çıkma' dersen buna muvaffak olamazsınız. İşsizlik, önleyeceksiniz. Ekonomik geri kalmışlık, önleyeceksiniz. Her yere üniversite açtık. Gençlerin, yarının endişesini ortadan kaldıracaksınız. Onların önüne insanca bir hayat koyacaksınız. Onların geçimlerine destek olacaksınız. Kafalarını, zihinlerini yanlışlıklarla, çirkinliklerle değil iyiyle ve güzellikle dolduracaksınız.''
-Kürtçe yayın-
TRT 6 kanalının 3 yıldır başarıyla hizmet sunduğunu belirten Arınç, 24 saat Kürtçe yayın yapılabildiğini söyledi.
O bölgenin insanlarının sadece Roj Tv'yi izlemediğini ifade eden Arınç, şöyle konuştu:
''Şırnak, Van, Hakkari'ye gittiğimde elimden tuttular, teşekkür ettiler. 'Neden bu kadar geç oldu? Neden AK Parti bu kadar geç geldi ülkeye?' dediler. 'Bu kurulmadan önce İran televizyonlarını izliyorduk, Ermenistan radyolarını dinliyorduk Kürtçe yayın yapıyorlar diye. Şimdi siz geldiğiniz, kendi ülkemizin kanalını izliyoruz' dediler. RTÜK bana bağlıydı. Yarım saat veya 45 dakika televizyon ve radyolarda Kürtçe yayına izin verilmişti. 2009 Kasım'ında '24 saat yayın yapabilirsiniz' dedik. 21 yerel radyo ve televizyon Ermenice, Arapça ve Kürtçe Türkiye'de yayın yapıyor. Bize gelip 'efendim biz 24 saat yayın yapamayız, olsa 3 saat yayın yapabiliriz' dediler. Sana 24 saat veriyorum, sen 3 saat yap, 5 saat yap. Artık Türkiye'de biz varız. Herkes kendi ana dilinde yayın yapmak istiyorsa yapacak, bu sizin hakkınız.''
Arınç, olağanüstü hali kaldırdıklarına dikkati çekerek, ''Van'dan Hakkari'ye gidene kadar 250 kilometreye yakındır. En az 100 tane kontrol noktası var. İnsan bir yerde arabasından her şeyi indiriyor, 3 kilometre sonra bir daha, 5 kilometre sonra bir daha indiriyor. Bu, insanlara güvensizlik duymaktı. Bunları hallettik'' dedi.
O bölgede hastaneler, hava alanları yaptıklarını ifade eden Arınç, köprüler, barajlar, göletler yaptıklarını, tarıma ve hayvancılığa destek verdiklerini söyledi.
-Mücadele sürüyor-
Başbakan Yardımcısı Arınç, bölge halkının refah payından daha çok imkan almaya başladığını belirterek, şöyle devam etti:
''Güneydoğu Anadolu sadece Şırnak'tan, Diyarbakır ve Hakkari'den ibaret değil. O bölgenin 15 vilayeti var. 15 vilayette de seçimlerde AK Parti açık ara önde. Biz yüzde 55 oy aldık o bölgede, başka parti yüzde 40'larda kaldı. Biz yine orada birinci partiyiz. Ne var ki 2-3 ildeki örgütlenme, sandıklara sahip çıkma, tehdit, baskı ve şantaj. Bütün milletvekillerini belli bir partinin topladığını biliyoruz. Güneydoğu diye her gün Hakkari ve Şırnak görüntülerini vermenin bu ülkeye yapılacak doğru iş olmadığı kanaatindeyim. 21,5 milyon oy almış, 81 ilinde de açık ara önde olan birkaç ili hariç tutmak üzere güçlü bir partiyiz. Türkiye'nin partisiyiz, 3 dönemdir üst üste iktidara gelen, her dönem oyunu fazlasıyla artıran siyasi partiyiz.''
Mücadelenin aralıksız sürdürüldüğünü ifade eden Arınç, ''24 saat uyumadan çalışan bir Başbakanımız var. Gecesini gündüzünü buna veren, 'ciğerlerimiz yanıyor' diye feryat eden, 'ne yapmak gerekiyorsa yapalım, hiçbir şey ihmal etmeyelim' diye koşuşturan bir hükümetimiz var'' diye konuştu.
-''74 milyon insanın katkısının olması lazım''-
Arınç, muhalefetin buna katkısı olabileceğini belirterek, şunları söyledi:
''74 milyon insanın her birinin tek tek terörle mücadelede katkısının olması lazım. Bir kötülük gördüğünüz zaman ya elinizle düzelteceksiniz, bunu eliyle düzeltmeye çalışanlar var, ya dilinizle söyleyeceksiniz 'bu kötüdür' diye ya da kalpten 'Allah cezanızı versin, ne kadar kötü iş yapıyorsunuz' diyeceksiniz. Türküyle, Kürdüyle, Çerkeziyle terörün ne kadar kötü olduğunu yanlış olduğunu, bizi birbirimize düşürmek, kırdırmak isteyenlerin ne kadar haince planlar yaptıkları söyleyeceksiniz. Bunun için bir araya geleceğiz, gerekiyorsa yürüyeceğiz. O bölgeye gideceğiz, kardeşlerimizle kucaklaşacağız. 'Yalnız değilsiniz, ben Bursa'dan geliyorum, ben Bursalı kardeşiniz olarak sizinle beraberiz' diyeceksiniz. Teşkilatlarımız bunu yapıyor. Bursa'dan, İzmir'den Hakkari'ye gidiyor. Çok şükür bunu yapanlar var. Kardeşliği pekiştirecek, dostluğu artıracak, hainlere karşı fitne fesat uyandıranlara karşı 'sen onlara bakma, kardeşin benim senin, doğuda da batıda olsan biz kardeşiz' diyeceksiniz. Ülkenin tertemiz insanları sahipsiz olmadıklarını görecekler.''
Bülent Arınç, muhalefetin somut öneriler getirmesini isteyerek, ''Şunu yaparsanız iyi olur desin. 'Şundan vazgeçerseniz iyi olur, çok iyi netice verecek yöntem söylüyoruz' desinler. Bugüne kadar söylemediler. Söyleyeceklerine eminim'' dedi.
-CHP ve MHP'nin önerileri-
Muhalefetin bugüne kadar iki şey söylediğini ve ikisinin de yanlış olduğunu ifade eden Arınç, şöyle devam etti:
''MHP 'olağanüstü hal ilan edin bu iş bitsin' diyor. Bu ülke 20 yıldan fazla olağanüstü hal yönetiminde kaldı. İktidara gedik 15 gün sora olağanüstü hali kaldırdık. 20 yıl faili meçhul cinayetlerle, kanunsuz şebekelerin örgütlenmesiyle, adam kaçırmalarla, bunu bir sektör haline getirip bunun üzerinden rant devşirmekle Türkiye en karanlık günlerini yaşadı. Sen bana nasıl olağanüstü hali teklif edersin? Benim gücüm var. Bu gücümle ülkede huzuru sağlamaya çalışıyorum. Bu öneri yanlıştır. Kılıçdaroğlu da diyor ki 'hükümet istifa etsin.' Eğer önerileri buysa baştan yandık doğrusu. 4 ay olmuş, yüzde 50 ile iktidara gelmişiz. Gece gündüz elimizden geleni yapıyoruz. Peki PKK terör örgütü bu zalimce eylemlerini yaparak Türkiye'de AK Parti iktidarını yıpratmak istemiyor mu, 'AK Parti iktidarı bırakıp kaçsın' diye düşünmüyor mu, AK Parti'siz Türkiye'yi hayal etmiyor mu? Sen bana istifayı teklif etmekle PKK'nın amacına da bir konuda destek olmuyor musun? Bunu düşünmekten aciz misin?''
Arınç, 26 Ekim Çarşamba günü mecliste genel görüşme olacağını belirterek, ''Umut ediyorum ki daha akılcı daha iyi yöntemlerle kürsüye çıkarlar, konuşma yaparlar, bizler de notlarımızı alırız. Onların varsa doğru, mantıklı, makul, iyi netice alacağımız işler, bunları yaparız. Utanmayız. Onlara teşekkür ederiz. 'Allah sizden razı olsun, biz bunu düşünmemiştik, bu eylemi şimdi yapıyoruz' diye teşekkür ederiz'' diye konuştu.
-''Niye o bölgede CHP, MHP yok?''-
Bu konuda önerilerde bulunan Arınç, şunları kaydetti:
''Bu partilerimiz terörle mücadelede hükümete yardımcı olmayı arzuluyorlar, samimi olarak bunda fayda gördüklerini söylüyorlarsa onların tek şey yapmasını istiyorum, gidin oralarda siyaset yapın. Niye o bölgede CHP, MHP yok? Niye o bölgede BDP ve AK Parti dışında başka parti yok? Sizin o halka söyleyeceğiniz bir şey yok mu? 'Teröre karşı mücadelede böyle bir yöntem daha iyi olur, ben iktidara gelirsem şöyle yapacağım' diye bir şey yok mu? O bölgede sadece biz varız. Ne pahasına biliyor musunuz? Her gün ilçe başkanlarımız, belediye başkanlarımız kaçırılıyor, çocukları kaçırılıyor, tehdit altındalar. İl ve ilçe binamıza molotofkokteyli atılıyor. Bir ilçe binasının önünde kum torbaların olduğunu biliyor musunuz? Patlamaya karşı her gün tedbir alınmak zorunda olunduğunu biliyor musunuz? Benim teşkilatım, Allah onlardan razı olsun. Onları tebrik ediyorum, alınlarından öpüyorum. AK Parti teşkilatı, oralarda hayatlarını ortaya koyarak, meydan okuyarak, AK Parti'nin bu ülkeye yaptığı hizmetlerin bekçiliğini yapıyorlar. Sen de git kardeşim. Seçimden önce Hakkari'ye yarım saat, Diyarbakır'a bir saat uğradınız. Van'da bir çay içip döndünüz. Cumhuriyeti kuran partinin, 80 küsür yıllık partinin o bölgede söyleyecek sözü yok mu? Neredesiniz siz. Nerede il, ilçe teşkilatlarınız? Ankara'da oturmanıza gerek yok. Gidin orada AK Parti'yi eleştirin.''
-''Herkes gitsin de sen de git kardeşim''-
Arınç, CHP ve MHP'nin bölgeye giderek projelerini, hedeflerini anlatabileceğini belirterek, şöyle devam etti:
''(Türkiye için düşündüğüm budur, benim de bu bölgenin refahı için düşündüğüm budur. Bu AK Parti gitsin sizin işinize yaramıyor. O gitsin ama ben geleyim) deyin. Hadi bakalım, hadi babayiğitler, o bölgede siyasete marş marş. O bölgeye gidin ki bizi de eleştirin. Deyin ki 'CHP ve MHP var.' Bunların dünya görüşü budur. Kürt-Türk kardeşliğini söyleyin. Geçmişten bu yana yanlışlar varsa itiraf edin, doğru olanı büyütün. Hiç bunu ağızlarına alıyorlar mı? 'Sanatçılar gitsin o bölgeye' sayın Kılıçdaroğlu'nun tavsiyesi. İş adamları gitsin o bölgeye. Herkes gitsin de sen de git kardeşim. Partin de partililerin de gitsin.
Diyarbakır'ın baro başkanını Diyarbakır'dan değil İstanbul'dan aday yaptın. O bölgenin insanına doğru hareket değil. Kendi partini anlat. 'Ben daha iyiyim, doğruyum, akıllıyım, ben daha iyi iş yaparım' de. Ben sevineceğim. Bize yardımcı olun. Ben tek başımayım. Türk siyasetinin gücünü orada gösterin. Siyaset ne kadar güçlü olursa, demokrasi o kadar güçlü olur. Demokrasi ne kadar güçlü olursa terörün belasından o kadar çabuk kurtuluruz. Çok basit tavsiye gibi geldi ama tutacaklarından emin değilim. İnşallah bizi mahcup ederler.''
Türkiye'de siyaset yapan herkesin bölgenin güzel insanlarıyla kucaklaşmasının, birbirini sevmesinin ve birbirine yardımcı olmasının fayda sağlayacağını belirten Arınç, ''Yönetim siyaset demektir. Siyaset de halkla yapılır. Ankara'da oturarak, İstanbul'dan konuşarak yapılmaz. Bizim bakanlarımız, milletvekillerimiz, her gün yurdun dört bir tarafında. O bölgeyi hiç ihmal etmiyoruz. Şırnak, Van, Ağrı, Şanlıurfa'da, Adıyaman'dalar. Açıp gündeme bakın, hepimiz oralardayız. Halkımızı kucaklıyoruz her şeye rağmen'' dedi.
-Çanakkale'yi görün-
Siyasetin güçlü tutulması gerektiğini ifade eden Arınç, şunları kaydetti:
''Cumhuriyetin yıl dönümü geliyor. Cumhuriyeti ayakta tutan demokrasidir, siyasettir. Terörle mücadele etmenin tek yolu da demokrasidir, siyaseti güçlü kılmaktır. Biz terör ve teröristle mücadele edeceğiz ama masum halkımızı kucaklayacağız, onun temel haklarını sonuna kadar vereceğiz, onun kimliliğini ifade etmesine sonuna kadar imkan tanıyacağız, bu ülkenin kurucu yurttaşları olarak göreceğiz. Çanakkale'ye gittiğimde konuştum. Bu ülkede ayrımcılığı düşünenler, 'bu ülkede bize zulüm ediliyor, haksızlık ediliyor' diyenler, 'biz kendimiz daha güçlüyüz' diye düşünenler, 'bu terör belasıyla nasıl mücadele edeceğiz' diye kara kara düşünenler gelsinler Çanakkale'de, Eceabat'ta, Gelibolu'da, Conkbayırı'nda, şehitlikleri ziyaret etsinler. O mezar taşları üzerinde yazanlar gerçeği gösteriyor. Birinde 'Bismilli Ali oğlu Mehmet' yazıyor. Bismil, Diyakbakır'ın ilçesi. Diyarbakırlı Ali oğlu Ahmet'in Bursalı Veli oğlu Hasan'ın kucağında şehit düştüğü yer Çanakkale. Birbirlerini reddetmeden, birbirlerinin kucağında şehit olan bu ülkenin güzel çocukları bizim birliğimizi, bütünlüğümüzü ortaya koyuyor.''
Bu ülkeyi bölmek isteyenlerin Çanakkale'yi görmesini, ondan sonra yola çıkması gerektiğini dile getiren Arınç, ''Yola çıkabiliyor, bu işe inanıyorlarsa akıbetlerini görürler. Bu ülkede bu mücadeleyi beraber yaptık. Cumhuriyeti beraber kurduk. Bu ülkede bin yıldan bu yana kardeşçe yaşadık. Büyük medeniyetleri, devletleri birlikte kurduk. Kötü günlerde beraber olduk, iyi günlerde, zafer günlerinde sevindik. Bir fitne bizi bölmeye, ayırmaya çalışıyor, bu fitne muvaffak olamayacak'' dedi.
Arınç, birlik ve beraberlik çağrısı yaparak, ''Bursa'dan o bölgenin insanlarına, Türkiye'nin tamamına şu mesajı vermeliyiz, 'Biz biriz, birlikte Türkiye'yiz, beraberiz, beraber oldukça güçlüyüz. Bizi bölmek isteyenlere fırsat vermeyeceğiz, kardeşliğimiz daha çok pekişecek, dostluğumuz daha çok artacak, sevgimizi dünya kıskanacak. Bu ülkede güvenlik, huzur, büyümek, gelişmek istiyoruz. Allah milletimize bu güzel günleri göstersin'' diye konuştu.
